Her şey bir tohumla başlar.

Tohum yaşamın ta kendisidir.

Yerel tohumlarımız; dededen, toruna bırakılacak en güzel mirastır.

TOHUMLARIMIZ tehlikede...

TBMM'de 31 Ekim 2006 tarihinde kabul edilen,5553 sayılı tohumculuk yasası 8 Kasım 2006’da yürürlüğe girdi. Bu yasaya göre; köylü kendi ürettiği tohumu ya da fideyi satamaz ancak TAKAS edebilir. Tohumunu satabilmesi için sertifika alması gerekmektedir, bunun içinde maliyet oldukça yüksektir ve alamaz. Hal böyle olunca da, tohumlarımız çoğalıp geleceğe aktarılamıyor.

Oysaki Türkiye endemik bitki çeşitliliği açısından çok zengin bir ülkedir.3 bin çeşit endemik olmak üzere (sadece Türkiye'de yetişen)13 bin bitki çeşitliliğine sahiptir. Avrupa da ise toplam 2 bin 500 dür endemik çeşitlilik. Bu durum uluslararası tohum şirketlerinin iştahını kabartmaktadır. Yerel tohumlarımızı ele geçirip, onları kendi çıkarlarına uygun hale getirip, yani genleriyle oynayıp, kısırlaştırıp, kendi isimleriyle tescil ettirip, fahiş fiyatlarla döviz bazında tekrar çiftçilerimize satmaktadırlar.

Tohum yaşamdır, yaşamın patenti olur mu hiç? Binlerce yıldır kendi döngüsüyle tarım yapan Anadolu, yerel tohumu satamadığı, ekemediği için de, hem yabancı tohum şirketlerine hem de kısır tohumlara mecbur bırakılmaktadır. Bu bağlam da özellikle Hollanda, İspanya, İsrail kökenli firmalar, yerli ortaklarıyla Türkiye'de tohum üretip, pazarlamakta ya da doğrudan ithal ederek satış ağı oluşturmaktadırlar.

Tohumu yani ekmeği dışarıya bağımlı olan bir ülke, tam bağımsızlıktan söz edebilir mi? Ekmeğimiz “gâvur”un elinde... farkında mıyız... Ülkemizin geleceği tohum lobilerine emanet edilmiş. Dünya tohumculuğu, Novartis, Cargill, Monsanto, Dupont, Bayer gibi firmaların tekeli altına girmiştir.

Artık bu firmalardan tohumları alacak, ekecek, yetişme aşamasında, zirai mücadele içinde aynı firmalardan ilaç alacağız... Ürünler yetişecek, bunları yiyeceğiz ve birçoğumuz çeşitli hastalıklara yakalanacağız... En yaygını da KANSER maalesef… Ve hastalıklarla mücadele için de, yine aynı firmalardan bu kez insanlar için olan ilaçları alacağız... Sistem budur...

ÖLÜM TOHUMLARI sistemi…

Hükümetlerin bu konuda yasa çıkarmaları da, halkına ve vatanına ihanettir. Bu yasalarla halkını dışarıya bağımlı ve köle haline getiren sistemi işletmektedir. ABD’nin dış politikalarına yön veren Henry Kissinger bu konuda öyle çarpıcı sözler söylemiş ki; “Tarım bizim için bakanlara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.” “Petrolü kontrol edersen ulusları, yiyeceği kontrol edersen, insanları kontrol edersin”, Yiyecek bir silahtır ve bizim müzakere çantamızda ki araçlardan biridir”...

Durum bu kadar vahimdir işte. Bütün ülkeler tohumun önemini anlamış, tohum bankaları kurmaya başlamışlardır. Şu ana kadar 1757 tohum bankası kurulmuştur, bunların en önemlisi Svalbard dünya tohum bankasıdır. Norveç hükümeti tarafından kurulmuş ve eşi benzeri yoktur. Tüm dünyadan 3 milyon farklı tohum çeşidi bulunmaktadır.

Bu gün ülkemizde de; yavaş yavaş yerel tohum çalışmaları yapılmaya başlamıştır. Özellikle de İzmir, Muğla, Antalya bölgelerinde dikkat çekici etkinlikler ve çalışmalar başlatılmıştır… Bu bağlam da YEREL TOHUM DERNEĞİ kurulmuş, İl ve İlçelerde yerel tohum takas şenlikleri yapılmaya başlanmıştır. Seferihisar, Muğla, Fethiye, Karaot, Ankara (Çankaya), Antalya dikkat çeken bölgelerdir...
Hepimiz yerel tohumlarımıza sahip çıkmak zorundayız. Bu bizim bağımsızlık mücadelemizdir.

Isparta Sütçüler'den Hasan Dayı (Hasan Demir) “bana bir tohum getirin, dünyayı yerinden oynatayım” derken, tohumun önemini en güzel şekilde özetlemiştir. Atalarımıza ihanet etmemek için yerel tohumlarımıza sahip çıkmalıyız. Çocuklarımıza, torunlarımıza bırakacağımız en güzel mirastır tohum... Kızlarımıza vereceğimiz en güzel çeyizdir tohum...

TOHUM YAŞAMDIR… YAŞAM DA BİZ...

ÖLÜMÜN ELİNDEN BESLENME...

YEREL TOHUMUNA SAHİP ÇIK...

---

“ESKİ KÖYE YENİ ADET” neden ve nereden geldi…
http://www.guncelmeydan.com/pano/eski-koye-yeni-adet-neden-ve-nereden-geldi-t38676.html

ESKİ KÖYE YENİ ADET
http://www.guncelmeydan.com/pano/eski-koye-yeni-adet-cemile-aksak-karaca-t38647.html