Ortadoğu'da İran düğümü körleşiyor

İzlem (Strateji) - Bazen barışın, bazen de savaşın sanatı...

Ortadoğu'da İran düğümü körleşiyor

İletigönderen tuba » Sal Tem 08, 2008 1:08


TUSAMULUSAL GÜVENLİKSTRATEJİ ARAŞTIRMA MERKEZİ

İran'ın bölgede eli güçlendi, ABD'de 'vurma' tartışması...
Ortadoğu'da İran düğümü 'körleşiyor'

Başkanlık seçimlerine hazırlanan ABD, bir yandan da İran'a yönelik yeni önlemleri tartışıyor. Başkan Bush'un İran'a karşı kullanılmak üzere 400 milyon dolarlık yeni bütçeyi kabul ettirmesi, saldırı öncesi hazırlıkları anımsatıyor. Bush'un Avrupa gezisinde de İran'a vurgu yapması dikkat çekmişti...

Irak'ın işgalinin ardından İran, hem bu ülkede hem de tüm Ortadoğu'da elini güçlendirdi. İran'a yönelik olası askeri harekatın bölgedeki siyasi dengelerle küresel ekonomik dengeleri temelinden sarsabileceği düşünülüyor.


ABD'nin 2003 yılında Irak'ın işgalinden sonra şimdi de İran'ı hedef alıp almayacağı tartışılırken, uluslararası ajansların geçen hafta geçtiği bir haber, birden bire gündemin en üst sırasında tırmanıverdi. Bu habere göre Washington yönetimi, İran'a yönelik bir dizi gizli operasyona hız vermişti. Üstelik Washington yönetimi bu operasyonlar için 400 milyon dolar gibi önemli bir de bütçe ayırmıştı. Haberin yayınlanmasından sonra, bunun İran'a yönelik kapsamlı bir operasyonun ön aşaması olup olmadığı yönünde çeşitli değerlendirmeler ortaya atıldı. Kimilerine göre söz konusu gizli operasyonlar, tıpkı 2003 yılı öncesinde Irak'ta yapılanlar gibi, kapsamlı bir operasyona bir ön hazırlık aşamasıydı; kimine göre ise kapsamlı bir operasyona gitmeden, rejime karşı halk hareketini sınırlı bir askeri müdahale ile destekleyecek alt yapı hazırlama çalışmasıydı. Ancak, hangi değerlendirme öne çıkarsa çıksın, ABD'nin kasım ayındaki seçimlerden önce İran'ı hedef tahtasına koyduğu gerçeği gün gibi ortaya çıkmıştı.

Aslında haberin kaynağı ABD'de çıkan New Yorker dergisiydi ve söz konusu haberin ayrıntılarına bakıldığında, Washington yönetiminin Türkiye'nin yakın çevresine ilişkin bütün senaryolarının ana hatları ortaya çıkıyordu. New Yorker'ın bundan önce -özellikle Irak konusunda yayınlamış- olduğu haberler dikkate alındığında, ortaya atılan iddialar, büyük önem kazanmıştı. Haberi, Irak'taki Ebu Gureyb cezaevinde yaşanan işkence rezaletini ortaya çıkaran ünlü Amerikalı gazeteci yazar Seymour Hersh yazmıştı. Yani, gazetecinin güvenilirliği konusunda sıkıntı yoktu.


REJİM DEĞİŞİKLİĞİ

Bu habere göre söz konusu gizli operasyonlara ilişkin olarak ABD Başkanı George Bush tarafından çok gizli damgalı bir belge imzalanmıştı. "Başkanlık Kararı" başlıklı belgeyi sadece ABD Temsilciler Meclisi ile Senato Meclisinin Cumhuriyetçi ve Demokrat partili liderleri ile istihbarat komitelerindeki üst düzey üyelerinin görme izni bulunuyordu. Haberde bu belgeden alıntılara yer verilmişti. Yazıya göre ABD Kongresi üyeleri ile Başkan Bush geçen yıl İran yönetimini istikrarsızlaştırmaya yönelik gizli operasyonlara büyük ölçüde hız verilmesi için anlaşmışlardı. Yazıda, gizli belgenin içeriği hakkında bilgi sahibi olan ve "muhalif gruplar ve bunlara para sağlanmasıyla ilgili" bir kişiden yapılan alıntılar da bulunuyordu. Söz konusu kişi "Başkanlık Kararı, İran'ın nükleer çalışmalarını bir rejim değişikliğiyle önlemek konusuna odaklanmıştı" diyordu.

New Yorker, İran'a yönelik gizli operasyonlar için Başkan Bush'un Kongre'den 400 milyon dolar istemiş olduğunu ve bu parayı aldığını da ileri sürüyordu. Halen görevde bulunan eski askeri, istihbarat ve ABD Kongresi kaynaklarından alıntıların yer aldığı yazıda, Bush'un gizli operasyonlar için 400 milyon dolar verilmesi yönündeki isteğinin ABD Kongresi liderlerince onaylandığı belirtilmişti. Irak için dört yıldan buyana harcanan paraların trilyon dolarla ifade edildiği dikkate alındığında, ayrılmış olan meblağ adeta devede kulak kalıyordu.

Üstelik, habere göre "İran'a yönelik dizi operasyonlar yapılması yeni değildi. ABD Özel Operasyonlar Güçleri geçen yıldan buyana Güney Irak'ta buna yönelik sınır ötesi operasyonlar düzenliyordu. Yazıdaki her iddia, adeta gündemi sarsacak nitelikteydi.

Haber, İran'a yönelik gizli operasyonlara verilen desteğin ve ayırılan bütçenin yanı sıra, ABD Merkezi Haberalma Örgütü CIA'nin İran içindeki faaliyetlerini de gün yüzüne çıkarıyordu. CIA ile ABD özel kuvvetlerinin, İran'daki türlü örgütlerle ilişkide olduğu görüşü ileri sürülüyordu. Bunlar arasında Sünni Arap örgütü Cundullah, Beluciler'in örgütü ve İran'daki rejim muhalifi Halkın Mücahitleri'nin yanı sıra terör örgütü PKK'nin İran kolu PJAK da yer alıyordu. Bu noktada kısa bir ayraç açarak, ABD'nin 2003 yılı öncesinde Irak'ın kuzeyinde el Kaide destekli Cundullah'ın varlığını, ülkeye operasyon için bir gerekçe olarak göstermiş olduğu bilgisini vermek gerekiyor. Hatta o dönemde bölgede Cundullah'ın varlığı bile kesin olarak kanıtlanamamışken, Washington yönetimi, bu iddiayı "Irak el Kaide'ye yerleşim merkezi oluyor" argümanına dönüştürmüştü.

ABD'nin İran'a karşı destek verdiği örgütler arasında terör örgütü PKK'nin İran kolu PJAK da bulunuyordu. Bu bilgi Hersh'in yazısı ile gündeme gelmiş olsa da daha önceleri ABD'nin PKK ile Kandil Dağı'nda gizli temas içinde olduğu zaten biliniyordu.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ABD Başkanı George Bush ile 5 Kasım 2007'de Beyaz Saray'da yaptığı ve "Türkiye'ye, terörle mücadelesinde kullanılabilir istihbarat desteği verilmesi" mutabakatının sağlandığı görüşmenin hemen ardından, ABD'nin Irak'taki askeri yetkililerinin ve gizli servis mensuplarının Kandil Dağı'nda PKK ile temas kurduğu ve terör örgütü üyelerine "Ya PKK'de kalıp hedef olursunuz ya da PJAK'a geçip bizimle birlikte çalışırsınız" önerisi getirdiği bilgisi kulislere yansımıştı.

ABD ile terör örgütü arasındaki gizli mutabakat, Washington yönetiminin, Türkiye'nin terör örgütüne karşı Irak'ın kuzeyinde operasyon düzenlemesine yeşil ışık yakmasının ardından sağlanmıştı. Sözün özü, ABD operasyon için Türkiye'nin önünü açınca, elindeki Kürt kartını tamamen yitirmemek ve İran'a karşı kullanabilmek için de harekete geçmişti.

5 Kasım'daki görüşmeden sonra, ABD'nin hem askeri yetkilileri hem de gizli servis mensupları, örgütün Kandil Dağı'ndaki lider kadrosunun yanı sıra Erbil ve Süleymaniye'deki temsilcileri ile temas kurdu. Bu temaslarda, "Ya Türkiye'nin hedefi durumuna gelirsiniz ya da PJAK'a katılarak bizim yanımızda yer alır ve İran'a karşı savaşırsınız"önerisi getirdi.

İRAN'A OPERASYON

Askeri stratejist Sam Gardiner'in verdiği bilgiye göre ise son haftalarda PJAK'ın İran'da güvenlik güçleriyle girdiği çatışmalarda ve düzenlediği terörist saldırılarda kayda değer artış olmuştu. ABD Dışişleri Bakanlığı, daha önceki açıklamalarında, ABD ile PJAK arasında ilişki bulunduğu iddialarını yalanlamıştı.

Yazıya göre yürütülmekte olan operasyonlar çerçevesinde İran Devrim Muhafızları subayları kaçırılıp Irak'a götürülüyordu.

Hersh, söz konusu operasyonların, İran Devrim Muhafızlarının komando kanadı olarak bilinen El Kudüs üyelerine yönelik olduğunu ileri sürüyordu. Hedef özellikle de İran subaylarıydı. Operasyonların amacı ise bu subayların ele geçirilmesi ve Irak'a kaçırılarak burada sorguya çekilmesiydi. Ayrıca ABD operasyonları "yüksek öneme sahip kişilerin yakalanması veya öldürülmesini" de içeriyordu. Yazıda, ABD Kongresi'ndeki Demokrat partili liderlerden hiçbirinin söz konusu belge hakkında yorumda bulunmadığı belirtiliyordu. Bunların yanı sıra yazıdaki diğer ayrıntılar da dikkat çekiciydi. ABD'nin destek verdiği Cundullah ve Beluciler'in örgütünün de el Kaide bağlantılı örgütler arasındaydı.

Yani, ABD gerek Afganistan'a gerekse Irak'a operasyon yapmak için gerekçe olarak gösterdiği el Kaide ile bağlantılı olan örgütlere şimdi destek veriyordu. Aslında ortaya ciddi anlamda yanıtlanması gereken önemli sorular çıkmıştı.

Bir anlamda bu yazı, ABD yönetiminin terör örgütlerini müdahale etmek istediği ülkelere operasyon düzenlemesi için gerekçe olarak kullandığı iddialarını da doğrular nitelikteydi.

İşte bu noktada kritik bir soru daha ortaya çıkıyordu:

Eğer, söz konusu gizli operasyonlar kapsamlı bir müşterek operasyonun ön aşaması ise, olası bir operasyon Ortadoğu'nun gelecekteki askeri/politik görüntüsünü nasıl etkileyecekti?

Sözün özü, Washington yönetimi, kasım ayında yapılacak başkanlık seçimlerine kadar İran'ın vurulması kararı alırsa, deyim yerindeyse "iki arada bir derede" kalacak. Çünkü, ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından Ortadoğu'da önemli bir güç kazanan İran, Washington yönetiminin bölge politikalarına da adeta düğüm atmış durumda.


ORTADOĞU'DA ŞİİLER

Aslında ABD'nin Irak'ı işgalinin ardından Şiilerin Irak'ta iktidara gelmesi, Hizbullah'ın Lübnan'da yönetime önemli ölçüde ortak olması, Ortadoğu'da Şiiliğin yükselen değer kabul edilmesi Tahran yönetiminin elini güçlendirirken ABD'nin İran'a yönelik olası bir operasyonunu da zora sokmuştu.

Eğer, Washington yönetimi Bağdat yönetimi ile görüşmelerini sürdürdüğü güçlerin statüsü anlaşması (SOFA) imzalanmadan önce İran'ı vurursa, Bağdat'taki Şii yönetimin söz konusu anlaşmaya imza atması olanaksız duruma gelecek. Bu durumda, BM mandasının biteceği 2008 yılı sonundan itibaren Irak'taki ABD güçleri uluslararası hukuk açısından meşruiyetini yitirmiş olacak. Aynı zamanda İran'a yönelik olası bir ABD operasyonu, Tahran destekli Şii milislerin Irak'taki ABD güçlerine yönelik saldırılarının önünü açacak.

Bunun yanı sıra, ABD'ye destek veren İsrail de Lübnan Hizbullahı'ının hedefi durumuna gelecek. Lübnan'da son dönemde sağlanmış olan görece istikrar ortadan kalkacağı için İsrail'e yönelik tehdit kontrol edilebilir durumdan çıkacak. Bu da halen Washington'daki yönetimde büyük etkisi olan Yahudi lobisini sıkıntıya sokacak. İsrail'in 2006 yazında düzenlediği operasyon sonrasında "yükselen değer" durumuna gelen Şiilik nedeniyle, ABD'nin olası bir operasyonu Ortadoğu'daki bütün Şiiler üzerinde olumsuz etki yapacak. Özellikle Sünni Körfez ülkeleri ve Vahabi inancına göre yönetilen Suudi Arabistan'da yaşamakta olan Şiilerin tepkisi bu ülke rejimlerini hedef alacak. Bu durum da ABD'nin Ortadoğu'daki müttefikleri bir bir kaybetmesine zemin hazırlayacak.

Aynı zamanda, Arap coğrafyasında Şii inancıyla "İslam" ortak paydasına inanan Sünni toplum tabanında da ABD karşıtlığı güç kazanacak. Benzer bir gelişme, 2006 yılında İsrail'in Lübnan Hizbullahı'na yönelik operasyonu sırasında yaşanmıştı. Sünni radikal örgütler bile sadece İsrail'e karşı koyduğu için Şii lider Hasan Nasrallah'a güçlü destek vermişti. Washington yönetiminin, başta Ortadoğu olmak üzere İslam dünyasında giderek artmakta olan ABD karşıtlığından ciddi anlamda rahatsız duyduğu biliniyor.

ABD'nin İran'a olası bir operasyonu, halen Türkiye'nin aracı olduğu İsrail-Suriye barış görüşmelerini de olumsuz etkileyecek. ABD'nin İran ile yakın işbirliğinden koparmak için yoğun çaba gösterdiği Suriye'nin İsrail ile yaptığı görüşmeler çıkmaza girecek. George Bush yönetiminin bunu istemediği de biliniyor.

Öte yandan, enerji kaynakları konusunda Irak'taki gelişmelerden tatmin olmayan büyük petrol şirketlerinin de İran'ın hedef alınması için ciddi çaba içinde bulunması, ABD yönetimindeki sıkıntıyı arttırdı. Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin başını çektiği grup, İran'ın biran önce vurulmasını isterken, yönetimdeki diğer isimler gerekli zeminin hazırlanıp konunun bir sonraki yönetime havale edilmesini istiyor.


İran'ın füze denemelerinden
Resim



Deutsche Welle:

Bush İran'a bakıyor

Peter Philipp

ABD Başkanı George Bush'un Avrupa'ya veda gezisinde durak neresi olursa olsun verdiği mesajlar İran üzerine odaklanıyor. DW editörü Peter Philipp, Avrupalıların Bush'a destek vererek büyük risk aldığını belirtiyor:

"ABD Başkanı George Bush'un Avrupa'ya veda gezisinde yaptığı konuşmaları ve ev sahiplerinin açıklamalarını duyan, sanki ortada ikili ilişkilerle ilgili konuşacak hiçbir şey yok sanır. Irak ve Afganistan gibi konular bile giderek geri plana itiliyor ve Bush tek bir konuyu öne çıkarıyor: İran. Slovenya'daki zirve, Almanya ziyareti ve sonra da Roma'da...

Avrupalıları İran konusunda daha sert tavır takınmaya çağıran Bush'un başarılı olduğu görülüyor. Tahran yönetiminin nükleer programını sona erdirmeye zorlanması için yaptırımların sertleştirilmesine Avrupalılar onay verdi. Ne tür yaptırımların söz konusu olduğu ise henüz belli değil. Muhtemelen öncelikle, İran'ın nükleer programını finanse ettiği düşünülen İran bankaları hedef alınacak. İran ise Avrupa'daki sermayesini geriye çekip İran ya da Asya bankalarına yığarak bu tür adımlara karşı önlemler almaya başladı bile. İran yönetimi, özellikle de Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad her ne kadar tehditleri önemsemez görünmeye çalışsa da, gerilimin tırmanması durumuna karşı hazırlanıyor.

Avrupalılar ve Amerikalılar resmi söylemde hala diplomasiye öncelik tanıdıklarını belirtseler de Amerikan Başkanı 'tüm seçeneklerin açık' olduğu ifadesinden vazgeçmiyor. Bu çoğu kişi için askeri bir operasyon seçeneği anlamına geliyor. Irak'taki kaos ve Bush'un görevde son aylarını yaşıyor olması göz önüne alındığında yeni bir savaşa girişilmeyeceğine inananlar var. Ama Bush'un son dakikada halefinin elini kolunu bağlayacak bir sürprize girişebileceği teorisi de mevcut.

Umarız, bu tür teoriler hayal mahsulü olarak kalır. Ama Avrupalıların da İran'a yöneltilen tehditlere karşı çıkmaması endişe yaratıyor. Ne Washington'dan gelen tehdit imaları, ne de İsrail'den gelen açık tehditler. İsrail Başbakan Yardımcısı Mofaz'ın İran'ı savaşla tehdit etmesini bir tek, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Muhammed El Baradey eleştirdi. Başbakan Ehud Olmert, Mofaz'ın sözlerinin hükümetin görüşü olmadığını açıklasa da Olmert'in daha ne kadar söz sahibi olabileceği de meçhul.

Avrupalılar Bush ile dayanışmaya girerek büyük bir risk alıyor. Gerilim tırmanıp iş kontrolden çıktığında geri dönüş olmayacak. İran'a karşı sertlik yanlılığı, çok sözü edilen, ancak pek uygulanmayan diplomasiyi de dinamitleyecektir. Tehdit sözleri artıp, yaptırımlar uygulandıkça İran birlik olacak, yönetime yönelik tüm eleştirilere rağmen İranlıların büyük bölümü Cumhurbaşkanı Ahmedinejad'ın arkasında kenetlenecektir.


Bahadır Selim DİLEK
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

Şu dizine dön: İzlem (Strateji)

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x