Ortadoğu Labirentinde "Önder" Ya Da "Derbeder" Olmak

Ortadoğu Labirentinde "Önder" Ya Da "Derbeder" Olmak

İletigönderen Noyan Umruk » Prş Eyl 22, 2011 13:45

ORTADOĞU LABİRENTİNDE “ÖNDER” YA DA “DERBEDER”(1) OLMAYA DAİR DÜŞÜNCELER ve SORULAR…

Dr. Noyan UMRUK

Gazze ayağı iptal ettirilen safari turu sonunda Ortadoğu’da durum yeterince netleşiyor. Genişletilmiş Ortadoğu sonbaharında artık üç oyuncu, sinema diliyle “asıl oğlan” izleyeceğiz.

    · Küresel merkezce bölgede ağırlığını koyması kontrollü olarak desteklenen, çaresiz Arap Halklarına bir umut ışığı,”rol model”, kurtarıcı gibi sunulabilmesi için “one minute” “Marmara” çıkışlarına pek ses çıkarılmayan ve nihayet vermeye başladığı “Laiklik Dersleri” ile belirginleşen “Ilımlı İslam” deneyi. Deney’in, deneycinin başına açacağı işler denetçinin pek umurunda değil…

    · Kısa zamanda yapılması vaat edilen seçimlerle Mısırda iktidara gelmesi beklenen, Sünni ilkelere dayalı bir şeriat devletini öngören ve Sünni dünyada oldukça etkili Müslüman Kardeşler, orijinal adı ile İhvanü’l Müslümin.

    · Ve nihayet İran’dan güç alan Şia dünyası
Son iki oyuncunun, Hamas’ı ile, Hizbullah’ı ile küresel merkeze rağmen bölgede hatırı sayılır bir mesafe aldığı açık. Bu durumda, birinci oyuncudan küresel merkezin beklediği işlev “bölgeyi kendi denetiminde rol model oluşturabilecek bir alt yüklenici olarak eko-politik açıdan küresel çıkarlarla uyumlu siyasi rejimlere kavuşturmaya çalışmak” şeklinde belirginleşti. Gelin, biz de “Ilımlı İslam” deneyinin bölgedeki şansı üzerinde duralım.

Deneye Ocak 2011’de, en uygun halkadan, Tunus’tan başlanmıştı. Frankofon (Fransızca konuşulan) kültürün ve bağımsızlığını kazandıktan sonra, inançlı bir Atatürk hayranı kurucu devlet başkanı Habib Burgiba’nın derin izlerini taşıyan Tunus’un “Laiklik Derslerine” pek ihtiyacı yok.

3-4 milyon nüfusu ile petrolünden başka hiçbir stratejik önemi olmayan Libya’nın NATO ile üzerine çullanılması ise BM Güvenlik Konseyi’nin 1674 (2006) sayılı kararı bağlamında uluslararası hukuka yerleştirilmeye çalışılan “koruma sorumluluğu” kavramının meşrulaştırılmasına yönelik bir provadır.

Sonuçlanan provanın şahinlerinden Fransa’ya U.G.K.(Ulusal Geçici Konsey) tarafından petrolden pay verildiği söyleniyor. Başta İngiltere olmak üzere diğer şahinler de kuşkusuz paylarını alacaklar. “Ilımlı İslam”a gelince başta inşaat sektörü olmak üzere eski alacaklar ve yerle bir edilmiş Libya’nın yeniden inşa edilmesinden alınacak pay büyük önem kazanmakta. Öte yandan varlığını küresel merkeze borçlu olan U.G.K. zaten “Ilımlı İslam”a sıcak baktığını gizlemiyor.

Ancak, bu iki küçük ülkedeki gelişmelerin bölgenin geleceğini etkileme şansı yok. İran henüz çetin ceviz olduğuna göre(Bahreyn’de küresel merkeze karşı ne kadar güçlü bir oyuncu olduğunu gösterdi.), şu anda iki kilit ülke, Mısır ve Suriye. Bu iki ülkedeki gelişmeler bölgenin orta vadedeki geleceğini belirleyecek.

Tarihsel olarak kendisini Arap dünyasının lideri olarak ifade eden Mısır, olası Müslüman Kardeşler iktidarı ya da iktidar ortaklığında da kendisini Sünni İslam’ın lideri olarak tanımlayacaktır. Hasan el-Benna'nın 1928'de Mısır'ın İsmailiye kentinde kurduğu bu dinsel siyasi örgüt, İslam devleti kurulabilmesi için Kur'an ve Sünnet'in kılavuzluğuna dönülmesini savunarak Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da geniş bir taban bulmuştur.

İşte size bir soru: Bu örgüt için tam anlamı ile “yavan bir hariçten gazel okuma” olan ayaküstü “Laiklik Dersleri” küresel baskılar aracılığı ile bir “evcilleşme” sağlayabilecek mi? Bu, kendini, bu güne değin alınan önemli mesafeyi inkar anlamına gelir ki; çok zor. Belki, iki taraflı, ama mesafeli bir yakınlaşma, Arap-İsrail barış müzakerelerinde mesafe alınması ve Arap halklarının “bir şeyler kazanmakta oldukları”na ikna edilmesiyle sağlanabilir. (Ancak bu gerekli şartın, “Ilımlı İslam” olmak gibi yeterli şarta ihtiyacı yoktur.)Aksi takdirde, her zaman olduğu gibi kaos ve giderek askeri çatışmalar sürebilecektir.

Öte yandan, ders vermek, almak bir yana, safari turu ile “Ilımlı İslam” ile “Müslüman Kardeşler” arasındaki Sünni dünyasına “Önderlik” mücadelesi netleşmiş oluyor.

Bu mücadele, kısa bir süre önce ilişkilerin çok iyi olduğu, bilindiği gibi halkının %85 i Sünni olan, Nusayri ağırlıklı bir yönetime sahip olan diğer kilit ülke Suriye’yi de bir rekabet alanına dönüştürmektedir.

İşte ikinci soru: Arap dünyasından başlayarak, Ortadoğu’yu ve giderek tüm İslam âlemini kapsayacak böyle bir rekabete, önemli bir bölümünü kendisinin yarattığı iç ve dış sorunların iyice yoğunlaştığı evrede “Ilımlı İslam”ın gücü yetecek mi?

Müslüman Kardeşler ekseninde bir İslam devleti ve Arap dünyasının ideolojik bağlamdaki düşünsel birikimi, “Ilımlı İslam”ınkini fazlasıyla aşar. Siyasal düzlemde Müslüman Kardeşler ve yandaşı hareketler “Ilımlı İslam”ın son on yılda içte ve dışta kendisini meşrulaştırma, siyasal ve toplumsal muhalefeti etkisizleştirme taktiklerinden bir şeyler öğrenebilirler; ancak toplumda dinsel duyarlılıklar temelinde örgütlenme ve bu temelde siyasal ve ekonomik güç kazanma pratiği açısından öğrenecekleri bir şey yoktur. Tam tersine, Türkiye’de cemaat örgütlenmeleri, Müslüman Kardeşler deneyiminden çok şey öğrenmiş ve uygulamışlardır.(2)

Ekonomik güç açısından ise kriz paranoyası içinde yaşayan küresel merkezin kesintisiz ve ciddi desteğine ihtiyaç var. Taşıma suyla değirmen ne kadar dönerse…

Askeri güç, özellikle moral açıdan… Ne siz sorun, ne ben söyleyeyim…

İşte akla gelen üçüncü soru: Bırakın ona buna ders vermeyi de, Kıbrıs, Liman protokolleri, Ermeni, Kürt vb. sorunlarda olduğu gibi, küresel zorlamalarla balıklama atlanılan havuzlardan hiç ders alınmadı mı acaba?

Allah göstermesin; herhalde hepimiz bütün kalbimizle dileriz ki; Libya’ya uygulanarak uluslararası hukuka yerleştirilmeye çalışılan, Suriye’nin üstünde bir giyotin gibi sallandırılan “koruma sorumluluğu” kavramının, bir gün, farklı tarihsel koşullar çerçevesinde Türkiye’nin önüne konulması tarihimizin en acı ve korkunç dersi olmaz…



(1) İntizam ve düzenden yoksun “saldım çayıra mevlam kayıra” anlayışıyla yaşamını sürdürme; dağılmış, perişan olmuş.

(2) Oktar Türel, Cumhuriyet G., 14.09.2011



Dr. Noyan UMRUK, AYDINLIK Gazetesi, 22 Eylül 2011
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1039
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x