OYUN İÇİNDE OYUN

OYUN İÇİNDE OYUN

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Cum Ara 18, 2015 22:08

OYUN İÇİNDE OYUN
Ülke ‘iç savaş’ın eşiğinde mi yoksa içinde mi, tartışılır.
Bu ‘ortam’da, ‘Sol’un kalesi, ‘Sosyal-demokrasi’nin bahçesi, ‘Demokrasi’nin bekçisi, ‘Cumhuriyet’in abisi, ‘Laik’liğin hamisi ve ‘İnsan Hakları’nın hamsisi CHP genel başkanını dinliyoruz :
-« PKK’lıların Doğu’da ‘mehkeme kurdukları’nı ve ‘vergi’ topladıklarını biliyorudum. Ama benden önce ‘hükûmet’ açıklasın diye bekledim ».
Ne diye bekliyordun, a sayın ‘Anamuhalefet’ partisi ‘Genel Başkanı’?
Muhalefet etmekten vazgeçtik, eğer gerçekten, o çok kullandığın ‘dürüst’ sözcüğünün bir anlamı varsa, bunun ‘dürüstlük’le bir ilgisi olabilir mi?
Devletin ‘yüce çıkarları’ palavralarını, sen ancak, senin ‘zekâ düzeyi’ndeki yandaşlarına anlatabilirsin.
Salt ‘Muhalefet’ etmek için değil, ama insanda zerre kadar ‘dürüstlük’, bezelye kadar ‘yurtseverlik’, fındık kadar ‘demokratlık’, cevizkabuğu kadar ‘cumhuriyet sevgisi’ olsa, sokağa çıkardı.
Mitingler, yürüyüşler düzenler ve hiç değilse, hem iktidara ve hem de ‘bölücü terör’e karşı olduğunu ortaya koyardı.
Şimdi doksandokuz kez Ali üzerine, yüzdoksandokuz kez Muhammed üzerine yemin ederek ‘ikisine de karşıyım’ desen ne olur?
Ben de Soros üzerine kalıbımı basarım ki, senden bu ülkeye ve bu millete, yer yerinden oynasa, fayda gelmez..
*
Yemin dedim de aklıma geldi: Şu bizim Mehdi Zana’nın ‘dul eşi’ yemin etmedi mi hâlâ?
Ama maaşını alıyor değil mi, ‘milletvekili’ olarak.
Güzel..
Kemal Karabulut’un aklının en çok erdiği ‘vergi’ açısından soralım.
Onca vergi yasası ezberledi değil mi ama?
Vergi dairelerine bir zamanlar koca koca ‘Vergi kutsaldır’ diye yazılar asılıyordu.
Bu Mehdi Zana’nın dul eşinin maaşı ‘kutsal vergi’lerle mi ödenmektedir?
Yoksa ‘babanızın çifliği’nden gelen paralarla mı?
‘Hukuk Devleti’ mi diyeceksiniz?
Sizin ‘seçilmiş’ olmanız dahil, bana ‘hukuk devleti’nin ‘gölgesi’nden sözedebilir misiniz?
Edemezsiniz.
Edecek olursanız, emin olun ‘hukuk’ sizi çarpar.
*
Aziz Ergen albay, bana onbin kadro verilsin, PKK’yı dağdan indireyim dedi.
Hani olmayacak şey değil diye düşünüyor insan.
O arada, ‘bizim Selo’ da, o gençlere hendek kazmaktan başka iş mi bıraktınız diyor ya..
O da doğru bir bakıma.
Eğer bu ‘Devlet’ gerçekten ‘hukuk devleti’ olsa; vergiler kutsal, seçimler helal, seçilmişler adam olsa idi; o çocuklara hendek kazmaktan başka iş alanları açılmış olacak ve PKK diye bir ‘terör örgütü’ doğmamış olacaktı.
Seksen milyonluk Türkiye halkından Türkçe bilmeyen bir ‘tek’ yurttaş çıkmayacaktı.
Başı türbanlı bir ‘tek’ devlet memuru,
Yeminine ‘besmeleyle başlayan’ aptal ‘vekil’ler,
Yemin etmeyip maaş almaya devam eden ‘vekil kılıklı’ ajanlar,
AKP ve HDP gibi siyasal partiler,
Onların ‘eş’başkanları olarak Emine, Pervin, Gültan, Figen türü şirretler,
AKP’li vekillerin mahdumlarının kurdukları şirketler,
Ol-ma-ya-cak idi.
Ama oldu.
Şimdi bunlar gündelik yaşamımızın ‘gerçeklik’leri oldular.
Bunlar öylesine ‘sahte gerçeklik’ler ki, hangisi kökünden kesilip atılsa, ülke olarak rahatlamış, birey olarak derin bir soluk almış, insanlık olarak bir adım ileri atılmış olacaktır.
*
Şimdi size Türkiye dışından bir ‘oyun’ göstermenin zamanıdır.
Geçen gün Fransa’da Bölgesel yönetim seçimleri yapıldı.
‘Aşırı’ parti ilk turda yüzde elliye varan oy oranıyla Fransa’nın birinci partisi oldu.
İkinci tura gelindiğinde, en tutucu liberal sağ ile değerlerini yitirmiş sol partiler istemeye istemeye de olsa, işbirliği yaptılar ve bölgesel yönetimleri aralarında bölüştüler.
O ‘Aşırı’ partinin konumu ayrıdır belki ve Türkiye’yle karşılaştırılmaz.
Ama tarihsel olarak sağ ve sol olarak bilinen o onlarca parti, emperyalizme karşı duracak en ufak bir girişim sözkonusu olduğunda, hemen bir işbirliği yapmak zorundan kaldılar.
Türkiye’de ise bu, sağdan MHP ve soldan HDP dahil, AKP ve CHP’nin her zaman bir ‘işbirliği’ ve ‘uyum’ içinde oldukları biçiminde ortaya çıkmaktadır.
İşte tam da bu nedenle, benim Kemal Karabulut’a yönelik eleştirilerimi, isterseniz Bahçeli, isterseniz Dr Recep, isterseniz Figen hanımefendi ekselanlarına yöneltilmiş olarak alabilirsiniz.
Bunların yok biribirlerinden farkları; hepsi Osmanlı artıkları.
Kim ne derse desin, bana göre, ha Dr Recep ha Sezgin Tanrıkulu; ha Dr Davutoğlu ha Bekaroğlu; ha Dr Bahçeli ha Figen ha Pervin; ha Büşra ha Binnaz, ha...
Kemal Kılıçdaoğlu.
Ey CHP’nin ruhu, çıkacaksın çık artık..
Yoksa gerçekten çıkıp gittin de, bizi bu ‘sahte gerçeklikler’le başbaşa mı bıraktın, bilemiyorum.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1532
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x