PAPAZ ELBİSESİ
Dün 19 Mayıs’tı.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı.
Kutlandı ve bu kez iyi kutlama etkinlikleri de oldu denilebilir.
Ancak, Samsun’daki törenden bir fotoğraf yansıdı ki, evlere şenlik.
Sekiz adet ‘Papaz Elbisesi’ giymiş papaz adayı, Başpiskopos’un başkanlığında ‘el ele, gönül gönüle’ fotoğrafı çektirmişler.
Bunlar, sekizi birden, ele ele ve gönül gönüle görünümü verseler bile, ellerinden gelse biribirlerini boğazlayabilirler.
Nitekim, tek tek anımsatılabilir, birbirleri için demediklerini bırakmamışlardır.
Bir, ana-avrat düz gitmedikleri kalmıştır.
Alçak, namussuz, şerefsiz, zürriyetsiz, feriştah-meriştah aklınıza ne gelirse o.
Sonra da, Samsun’da ‘ele ele, gönül gönüle’.
Güya halka ‘ötekileştirmeme’ (ne demekse?), barışma, kucaklaşma ‘mesaj’ı vermişlerdir.
Bir parantez açıp, moda deyim ‘ötekileştirme’ konusuna değinebiliriz.
Bu ‘ötekileştirme’, sözde ‘toplumbilim’in sözde ‘bilimsel’ bir tanımlaması olup, toplumbilimin ‘iğdişleştirilmesi’nden başka bir şey değildir.
Nasıl ‘tarikat demokrasisi’ gerçek bir demokrasiye yol açmaz ise, ‘ötekileştirmeme’ ile de toplumsal ‘uyum’a, ‘el ele gönül gönüle’ye varılmaz.
Bu tür ‘politika’lar değil ama ‘siyaset’ler, ancak ‘papaz elbisesi’ giymiş papaz adaylarına özgüdür.
O arada, bu resimde niye HDP’nin ‘papaz elbiseli’leri yok diye sorulabilir.
İşte ‘ötekileştirmeme’nin gerçekte sahtekârlığın ta kendisi olduğunun resmidir.
O resimde ise, birbuçuk ‘papaz’ bulunmakta.
Biri ‘Başpapaz’ ve diğeri onun ‘sağ kolu’.
Aday ‘sol kol’a gelince, o da, denildiği üzere yeni bir ‘öğreti’ icad etti deniliyor.
‘II. Kemal Doktrini’.
Bu ‘öğreti’ye göre, benim ‘yumuşak iniş’ dediğim, ve on yıldır dillendirdiğim sava göre, ‘Köktenci Siyasal İslam’ın hile ve desise ile ele geçirdiği ‘devlet aygıtı’nın, ‘seçim ve sandık’la geri alınabileceğidir.
Ki bu ‘yumuşak iniş olasılığı’nın yüzbinlerde bir olduğunu söyleyebilirim.
Moralleri bozmak istemem; dilerim 23 Haziran’da Ekrem İmamoğlu % 60-70’lerle seçimi kazanır.
Ancak ve ne var ki, bu ‘Her şeyin güzel olacağı’ anlamına gelmez.
Demirel’in deyimiyle ‘hükûmet olunur ama iktidar olunamaz’.
Büyükşehir Belediye Başkanı olunur ama İstanbul ‘Siyasal İslamcı’lardan geri alınamaz.
Şimdi ‘Papaz’, bir ara denildiği gibi, sözde ‘Türkiye İttifakı’ veya 19 Mayıs’ta Samsun’da olduğu gibi ‘El ele, gönül gönüle’ fotoğrafları çektirebilir.
Bir de on gün sonrasına, 29 Mayıs’a gelinsin bakalım.
Karaman’da koyun, şu sizin Papaz’da oyun tükenmez..
Gelelim, bu ‘düzen partileri’nin, gerçekte ne zaman ‘ele ele’ tutuşabileceklerine.
Bunlar, sadece ve ancak, düzen tehlikeye düştüğü zaman, gerçekten biribirlerine sarılabilirler.
Yılanların Ağustos sıcağında biribirlerine sarıldıkları gibi diyelim.
Diyelim Ege’de, Akdeniz’de, Suriye’de, Irak’ta, İran sınırımızda birşeyler olacak.
Zehirli kör yılan gibi biribirlerine sarılacaklardır.
İçlerinden biri çıkıp da, Ege’de, Akdeniz’de, Kıbrıs’ta, Suriye’de ve Irak’ta olanların ‘sorumlusu sensin’; gel önce ‘hesap ver’ bakalım’ diyecek bir ‘babayiğit’i siz bu fotoğrafta görebiliyor musunuz?
Ben göremiyorum.
Sorumlu kim ya da kimlerse, önce bunlardan hesap sorulur, sonra ‘bela’ nereden gelirse gelsin, bu ‘ulus’ el ele ve gönül gönüle vererek, her belanın hakkından gelir.
Efendim, önce belayı atlatalım, sonra hesabını sorarız diyerek, kimse arabayı öküzlerin önüne koşmayı önermesin.
Bu millet yüz yıl önce İstanbul Hükûmeti’ni reddetti, sonra yedi düveli altetti.
Yüzyıl sonra da aynısını yapabilir, yeter ki, sırtlarındaki bu sekiz ‘papaz elbiseli’ kamburu atabilsin.
Bunların kuyruğuna takılarak, gidilse gidilse, ‘mahv-ı perişan’a gidilecektir.