Petrol Savaşları

Genel & Güncel Konular

Petrol Savaşları

İletigönderen Balasagun » Pzt Tem 18, 2016 16:20

PETROL SAVAŞLARI -1-

Putin 2030 yılına kadar petrol ve gaz planı yaptı



Petrol 20’nci yüzyılın en büyük savaş nedeni oldu. Bu yüzyılda da ABD’nin kaya gazı, petrolün en büyük rakibi olacak. Putin yeni oyuncuların ABD ve Kanada olduğuna dikkat çekiyor


Resim
Birinci dünya savaşından bu yana yapılan savaşların yüzde 99’u petrol bulunan bölgelerde gerçekleşiyor. ABD İngiltere gibi emperyalist ülkelerin öncelikli hedefi başta Ortadoğu olmak üzere petrol bulunan yerlerdeki gücünü artırmak. Son yıllarda da petrolün yerine ikame edilecek enerji üzerinde çalışılıyor. Devler arası mücadele bu yüzden giderek kızışıyor.

2012 Ekim ayı bir Salı günü Moskova; Putin, Başkanlık Akar Yakıt ve Enerji komisyonunu toplantıya çağırmıştı. Ortamın keyifli olması hiç düşünülemezdi. Aslında ABD kaya gazı çalışmaları ve sonuçları ile ilgili çok daha fazla bilgi sahibi olmayı o kadar çok isterlerdi ki...

Putin; “Bir sonraki toplantı da 2030 yılına kadar gaz ve petrol sanayi ile ilgili bir plan” istedi. Yeni oyunculardan bahsediyordu, ABD ve Kanada. Ve ilave ediyordu; “Politikacılar, uzmanlar, iş çevreleri gerçek bir devrimden bahsediyoruz” diyordu...


RAKİP OLACAK

(1) Putin’in Başkanlık komisyonundan raporlar istediği anlarda, Sberbank Enerji analisti Valery Nesterov; “ABD’nin belki de yakın zamanda Rusya’ya gaz piyasasında rakip olacağından bahsetmekteydi.”

(2) 2012 Ekim ayında Rusya, ABD’nin “kaya gazı devriminin” ne gibi sonuçlar doğurabileceğini fark etmişti. Ama artık her şey çok geçti ve çarklar geri dönülemez şekilde çalışmaya başlamıştı. Mutlu ve mesut geçecek son 1-2 yıl kalmıştı.

Ancak henüz 2013 yılına girmeden önce ABD’de bin metreküp gaz 90 dolar civarı satılırken Türkiye, Rusya’dan 446 dolar, İran’dan 530 dolar civarında fiyatla doğal gaz almakta idi.

(3) Avrupa’nın Rusya’dan aldığı doğal gaz yine bin metre küp için 400 dolar civarında idi. ABD kendi üreticisine 90 dolar üzerinden sattığı gaz ile başta Avrupa olmak üzere dünyanın her bölgesine göre inanılmaz bir enerji maliyeti avantajı elde ediyordu. Bu fiyatlar Rusya ve Doğal gaz ihracatçıları için bir rüyanın son günleri oldu. 2015 yılına gelindiğinde Türkiye doğal gazı yaklaşık 200 dolar fiyatla alırken indirim görüşmeleri veya tahkim duruşmaları da devam ediyordu.

Resim

KÖKTEN DEĞİŞTİRDİ

“Petrolün zamanı doldu” 2003 Ekim ayında The Economist’in makalesi böyle başlıyordu; 2003 Ekim ayı ilginç bir tarihtir ki büyük ihtimal ile bu makalede gönderme içeren bilinçli bir tercihtir. Çünkü Ekim 1973 ABD’yi ve bütün dünya ekonomisini kökten değiştiren 1973 Arap Petrol ambargosunun 30. yıl dönümüdür. Ancak sadece The Economist değil dünyada hemen kimse bu yazıdan sadece 10 yıl sonra ABD’nin enerji ve petrol bağımlılığından kurtulacağını ve dünyanın yeni bir döneme gireceğini tahmin edemez idi. Belki bir isim hariç; Zeki Yamani makalenin ilk satırları onlarca yıl sonrası için o zamanlar hiç fark edilmeyen ancak sonuçlan dünya sermaye piyasalarından, para ve kredi piyasalarına kadar bütün sistemi yeniden yapılandıracaktı. ABD’nin kaya gazı devrimi ve 2008 krizi sanki bütün bu yeni zemini onaylamak ve olayı hızlandırmak içindi.. 2016 yılbaşında başlayan Suudi Arabistan-İran gerginliği aslında bütün bu değişimin sadece ufak bir görüntüsüdür. Ahmet Zeki Yamani, petrol tarihinin en önemli isimlerinden biri kabul edilir.


TAŞ DEVRİ

2000 yılında The Telegraph’dan Mary Fagan’a şöyle diyordu; “Taş devri taş bittiği için son bulmadı ve petrol çağı da petrol bittiği için son bulmayacak” Ve devam ediyordu; “Bundan 30 yıl sonra petrol bol miktarda olacak ve hiçbir alıcı olmayacak” “Petrol toprağa terk edilecek.”

Yamani, Kahire, Exeter ve New York Üniversitelerinde okumuş ve Harvard Hukuk mezunu. Birçok öngörü ise bir nevi “kehanet” cinsinden; 2000 yılında, “Asya’da talebin yükseleceğini ancak Hazar Denizi, Mısır ve Afrika gibi bölgelerde yeni büyük petrol sahaları bulunacağını ve bu talep etkisinin geçici olacağını” söylüyor. 2000 sonrası tam olarak olan buydu.


“Kuzey Yolu” Norveç

Norveç, egemenliği altında olduğu İsveç’ten 1905 yılında ayrıldığında yarım yüzyıl sonra dünyanın en zengin ülkesi olacağını kimse bilemezdi. 90’lı yıllardan sonra tamamen değişen Norveç şimdi 5 milyon nüfusu ve 500 milyar doların üzerinde GSYH’sı ile faklı bir dünya.

Ama Norveç’te “Camları karartılmış süper otomobiller, ünlü markaların çantalarını satan mağazalar, seçkin gece kulüplerinin dışında kuyruğa girmiş insanlar görülmüyor.” Bunun en önemli sebeplerinden bin Norveç’te petrol işi en başından beri biraz farklı yürüdü. Belki de bütün dünya sermaye piyasalarını etkileyecek kadar farklı.


Emeklilik fonu

Rusya ile Katar’dan sonra dünyanın üçüncü en büyük doğalgaz ihracatçısı konumunda olan Norveç’te 1967 yılında “Hükümet Emeklilik Fonu-Küresel” ismiyle bir fon kurdu. 2000’li yılların ortalarında petrol ve gaz fonuna çevrildi. Avrupa’nın en büyük emeklilik fonuna dönüşen yapının gelirleri ülkenin petrol gelirlerinden oluşuyor. Fonun kanunlar ile koyulan kurallarına göre, fondan arda katan paranın sadece %4’ü kamu projelerinde kullanılabiliyor veya harcanabiliyor Norveç Petrol ve Enerji Bakanı Tord Lien bir konuşmasında şöyle diyordu, “Bizim Sovereign Wealth Fonumuz şubat 2016 itibarı ile yaklaşık 6.9 trilyon Norveç Kronu bu da 806 miyar dolar yapmaktadır. Nüfusumuzun 5 milyon 156 bin kişi olduğu düşünülür ise bu her Norveç’li erkek, kadın ve çocuk için 156.000 dolar demek”

Şu anda yaklaşık 800 Milyar dolar olan fon dünyadaki tahvillerin %1’ine sahip olduğu düşünülüyor Bunun anlamı şu dünyada tahvil piyasalarından 100 USD borçlanıyorsanız bunun 1 dolarını Norveç halkı size borç veriyor başka bir deyiş ile siz her ödediğiniz faiz miktarının %1’ini aslında Norveçlilerin gelecek nesillerine bırakıyorsunuz..!


ABD-RUSYA MÜCADELESİ

2014 yılı başında 110 dolar olan petrolün varil fiyatının 50 dolar seviyelerine düşmesi ekonomileri petrole bağımlı Rusya ve İran’ı vuruyor Petrol fiyatlarındaki düşüş, Mart ayında Kırımı ilhak ederek ABD ve Avrupa’yı hiçe sayan Rusya’nın ekonomisinde uzun süreli Dır resesyonunun habercisi olarak kabul ediliyor. Birçok analiste göre ABD, enerji gelirlerine hayatî derecede ihtiyaç duyan Rusya’yı cezalandırıp İran’ı kontrol altında tutmak, Suudi Arabistan ise bölgesel rakibi İran’ı ekonomik olarak daha çok dibe çekmek için petrol fiyatlarını kasıtlı olarak düşürüyor.

2012-13 yıllarında peş peşe devalüasyonlar yasayan İran, içerde de ciddi toplumsal olayların baş göstermesinden endişeli. 2005-2013 yılları arasında İran’ın Cumhurbaşkanı olan Mahmud Ahmedinecad döneminde, yaptırımların halka yansımaması için “yârane” adında halk yardımları yapılıyordu. Yani devlet, fiili olarak değer kaybeden paranın halkın alım gücünü düşürmemesi için ülkede her fert için bir banka hesabı oluşturarak yılda üç kez bu hesaplara belli bir miktarda para yatırıyordu.

Orta-alt sınıf

İran’da att-orta ve alt sınıflar için “yâraneler” oldukça önemliydi. Ancak 2012 yılındaki yeni yaptırımlar, Suriye savaşı ve Hızbullah’a giden kaynakların oluşturduğu açıklar yüzünden Hasan Ruhani döneminde devlet artık bu halk sübvansiyonlarını ödeyemeyecek durumda Halk sübvansiyonlarının duracağını açıkça ifade etmese de Ruhani, bu konuda “gerçekçi” bir düzenlemeye gideceklerini, devlet bütçesinin bu yardımları karşılamakta zorlandığını açıkladı.

Ağır yaptırımlar altında inleyen İran ekonomisi bir taraftan Suriye ve Irak’ta bir savaşı beslemek zorunda ki bu savaşlar İran ekonomisinde doymak bilmeyen bir kara delik oluşturmuş durumda Yaptırımların bu yıl kaldırılması iyice zora giren İran ekonomisine nefes aldırdı. Batı sermayesi için de yeni bir pazar oluştu.


S. Arabistan anahtar

Suudi Arabistan’ın Petrol Bakanı ise, Petrol İhraç Eden Ülkeler’in (OPEC) fiyattaki düşüşe rağmen petrol üretimini azaltmayacağını duyurdu. Suudi Arabistan Petrol Bakanı Ali el Naimi 27 Kasım’da, petrol arzında sorun yaşanması durumunda ülkesinin günlük petrol üretimini arttırmaya hazır olduğunu da söyledi. Bu açıklama açık bir biçimde ABD lehine Rusya ve İran’a yönelik bir mesaj olarak okundu çünkü Rusya ve İran’ın fiyatlardaki düşüşe bağlı olarak ortaya çıkan büyük ekonomik kaybı ancak petrol fiyatlarının yeniden yükselişe geçmesi ile durdurulabilir. Bunun için de “yüksek talep-düşük arz” politikası gerekiyor ki Suudiler dünya piyasasına daha çok petrol verdikçe bu denge oluşmayacak. Petrol fiyatlarına dayalı yeni savaşta. ABD ve Suudi Arabistan aynı cephe de yer alıyor. Suudi Arabistan’ın öncelikli hedefi bölgesel rakibi İran’ı ekonomik olarak daha derin bir dar boğaza sürüklemek Ancak ABD, bir taraftan politik ve askeri olarak Ukrayna ve Ortadoğu’da baş edemediği Rusya’nın canını ekonomik olarak acıtmaya, bir yandan da nükleer müzakereler yürüttüğü İran’ı “yeni yaptırımlar uygulamaksızın ödün vermeye zorlamaya” dayalı çift yönlü bir politika izliyor.


Parayı kontrol edenler

1969’dan 1977’ye kadar ABD’de Başkanın ulusal güvenlik danışmanı ve ABD Dışişleri Bakanı olan, ABD’nin Sovyetler Birliği politikasının da mimarı kabul edilen Henry Kissinger, “enerjiyi kontrol eden bölgeyi, parayı kontrol eden dünyayı kontrol eder” demişti. Bu ifadeden yola çıkarak, sahip oldukları enerji ile kendi bölgelerini dizayn edebileceklerini hesaplayan İran ve Rusya, parayı kontrol eden ABD tarafından cezalandırılıyor denilebilir.

YARIN: ENERJİ FONLARI, KAYNAK
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x