Plan / Bülent ESİNOĞLU

Tartışma Alanı

Plan / Bülent ESİNOĞLU

İletigönderen Hücum [Bot] » Pzt Haz 06, 2011 21:07

PLAN
Resim

Belki de, hem insan yaşamının, hem de toplum yaşamının en sihirli sözcüklerinden biridir, plan.

Piyasa ekonomisinin yürürlüğe girmesinden sonra, herkes sandı ki, plan ve planlama bitti.

Dolayısı ile de, plan sözcüğüne de gerek kalmadı. Planlama teşkilatları ya kaldırıldı, ya da işlevsizleştirildi.

Çünkü artık plan yapmaya gerek yoktu. Piyasa insanları da, toplumları da, devletleri de zaten planlıyordu.

Piyasa otomatik pilot gibi bir şeydi.

Gerçek dünyada ise plan hiçbir zaman ortadan kalkmamıştı. Küreselleşme adı verilen ve emperyalistler tarafından büyük bir plan yapılmıştı. Bizim gibi ülkelerin bir plan yapmasına gerek yoktu.

Emperyalizmin yaptığı planın ana unsuru sermaye idi. Bu plana göre, sermayenin önündeki engeller, sözde özgürlük adına, kaldırılmalıydı. Öyle de yapıldı. Artık sermaye özgür ama emek sonuna kadar baskı altındaydı.

Bu plan gereğince, yapılması gereken savaşlar yapıldı. Düşürülmesi gereken devlet başkanları düşürüldü. Harcanması gereken parti başkanları harcandı. Kaldırılması gereken gümrükler kaldırıldı. Satılması gereken devlet kurumları satıldı. V.s.

Aslında küreselleştirecekleri ülkelere kendi planını yaptırtmıyordu. Ama kendileri planın Allahını yapıyorlardı.

Dünya 1980 yılından bu yana böyle bir süreci yaşadı.

Küreselleşme denen planın işlemesi için etnik ve dini çatışmalar yürütüldü. Hala da yürütülüyor.

Ancak geldiğimiz noktada büyük bir gerçek ortaya çıktı. Küreselleşme(emperyalizm) gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin hiçbir sorununu çözmedi. Sorunlar daha da çözümsüz bir noktaya taşındı.

İşsizlik ve onun yarattığı sorunlar, ulusların kendi planlarını kendilerinin yapması noktasına getirdi.

Batılı ülkeler Arap ülkelerinde kalkışmaların olacağının kendi planları gereğince zaten biliyorlardı. Çünkü onlar, adına küreselleşme dedikleri planı yaparken, bu ülkelerin, eninde sonunda kalkışma noktasına geleceğini biliyorlardı.

Büyük Ortadoğu Projesi, işte bu planın aksadığı yerde, planı zor ile devreye sokma araçlarından birisi olarak düşünüldü.

BOP dışarıdan bakıldığı zaman, sanki askeri bir projeymiş gibi görünür. Ama esas itibari ile sömürünün devamını sağlayan araçlardan sadece birisidir.

Sömürülme insanlığın gönül rızası ile katlandığı bir süreç değildir.

Sömürünün zora ve şiddete dayanan unsurları vardır. Sömürünün insanların rızası alınmadan yapıldığı halde de, şiddet gerekir. Buna faşizm denir. Daha önceki yazımda da belirttiğim gibi, sömürünün bir noktadan sonra şiddet(faşizm) olmaksızın yürüyemeyeceği kesindir.

SSCB yıkılmadan önce, Onuncu Beş Yıllık Plan aşamasına gelmişti. Ömrü vefa etmiş olsaydı; kira, yeraltı treni, telefon, gibi hizmetleri bedava olacağını vaat etmişti.

Bunu şunun için hatırlattım. Rusya’da yeni bir akım gelişiyor. Plan dönemlerine geri dönelim diye. Putin bu çalışmaları destekliyor. Önündeki seçimlerde planı savunmayı seçim vaatleri arasına koymuş.

Rusya’daki seçim süreci böyle işliyor.

Bizdeki seçim sürecinde ise, liderlerin koydukları bir plan ve program yok. Çünkü onların plana ihtiyacı yok. Onların yerine planları Amerika yapıyor.

Biz de Amerikan planlarına oy vermiş olacağız.




BÜLENT ESiNOĞLU, 6 Haziran 2011

bulentesinoglu@gmail.com
Kullanıcı küçük betizi
Hücum [Bot]
Üye
Üye
 
İletiler: 27
Kayıt: Cmt Oca 08, 2011 18:59

Re: Plan / Bülent ESİNOĞLU

İletigönderen Hücum [Bot] » Cmt Haz 11, 2011 21:03

DPT'NİN SESSİZ ÖLÜMÜ

Resim
Devlet Planlama Teşkilatı'nın ismi ve kamu idareleri içindeki statüsü değiştirilerek Kalkınma Bakanlığı'na dönüştürüldü.

8 Haziran'da yürürlüğe giren Bakanlıkları yeniden düzenleyen Kanun Hükmünde Kararnamelerden biri de DPT’nin isminin ve kamu idareleri içindeki statüsünün değiştirilerek Kalkınma Bakanlığı haline dönüştürülmesine yönelikti.

DPT'nin ismine bile tahammül edilemedi
Başbakanlığa bağlı bir kurum iken diğer herhangi bir bakanlık kurumu statüsüne indirilen DPT’nin görev ve yetkileri aynen Kalkınma Bakanlığı'nda sürse bile bu duruma basit bir isim değişikliği olarak bakılamaz. 50 yıllık bir kurum olan DPT ismi planlı ekonomiyi, kamuculuğu ve toplumsal ilerleme fikrini simgelemekteydi. Yaşanan 30 yıllık neoliberal süreçte ulusal planlamanın önemini yitirmesiyle işlevselliği önemli ölçüde azalan DPT’nin ismine bile bugün tahammül edilemiyor.

Türkiye’nin sosyo ekonomik gelişme sürecinde ve Cumhuriyet'in kazanımları içinde kayda değer bir yeri olan DPT’ye yönelik bu olumsuz uygulamaya karşı sermaye sınıfı dışındaki ilgili taraflardan ciddi hiçbir tepkinin oluşmaması politik körlük ve ilgisizliğin yanısıra belki de "cumhuriyetin statükocu kurumları"ndan bir başkasının tarihe karışmasının getirdiği memnuniyet ile açıklanabilir!

DPT’nin işlevi
Tarihsel olarak devletçilik, sanayileşme, planlama, kalkınma gibi kavramlar Türkiye’nin kapitalistleşme süreci ile yakından ilişkilidir ve bu kavramların hayata geçmesi ile birlikte Türkiye ekonomisi kapitalistleşmede önemli yol kat etmiştir. Planlama uygulamaları ve DPT’nin varlığı, Türkiye kapitalizminin sermaye birikimindeki yetersizlikleri sermaye sınıfı adına aşmaya yönelikti.

1960-1980 yılları arasında DPT eliyle uygulama alanı bulan planlı ekonomi dönemi, sanayi burjuvazisinin iç pazara yönelik politikaları kendi sermaye birikim sürecini gerçekleştirmesi için gerekliydi. O dönemdeki içe dönük sermaye birikim süreci dünya kapitalizmiyle uyumlu idi. Türkiye’de 1980 krizinin ardından gerçekleştirilen dönüşümler ve bu dönüşümlere yönelik yapısal reformlar, uluslararası sermayenin önündeki engelleri kaldırmayı hedeflediği gibi, ülke içindeki içe dönük birikim sürecinin tıkanıklarını aşmayı da amaçlamıştır.

1980’lerde uygulanmaya başlayan ve halen sürdürülen neoliberal politikalar planlamanın rolünü ve merkezi ağırlığını tümüyle değiştirerek ortadan kaldırmış, ulusal planlama kavramının 1960’lı 70’li yıllardaki içeriğini de silmiştir.1980 öncesindeki karma ekonomi politika anlayışının terk edilerek bunun yerine serbest piyasa ekonomi anlayışının hayata geçirilmesi, ulusal planlamanın işlevini ve uygulanmasını ortadan kaldıran temel gelişmedir.

Bu dönemde, devletin küçültülmesinin temel politika olarak benimsenmesi kamu harcamaları ve kamu yatırımlarının azalması, devletin kalkınmanın temel aktörü olmaktan çıkarılması, sosyal devlet anlayışının ortadan kaldırılması ulusal planlama anlayışının da terk edilmesi anlamına gelmektedir. Bu süreçte uluslararası mal ve finansal piyasalar ile bütünleşmenin artmasına bağlı olarak ulusal ölçekte karar alma mekanizmalarının büyük ölçüde ortadan kalkması ulusal planlamanın varlığını, uygulanabilirliğini mümkün kılmamaktadır. Ancak yaşanmakta olan neoliberal sürecin sona ermesiyle bütünlüklü, ulusal planlama anlayışı hayat bulabilir.

1980 sonrası dönemde DPT, kalkınma planları, yıllık planlar, orta vadeli programlar, AB sürecinin gerektirdiği katılım öncesi ekonomik programlar gibi plan ve programlar hazırlamakla birlikte bunların ekonomiyi ve toplumsal hayatı yönlendirmede etkisi 1980 öncesi dönemden tümüyle farklıdır.

Gerçekleştirilen yeni Kalkınma Bakanlığı'nın ismi bize önümüzdeki dönemde bölgesel bazlı bir planlama anlayışının dayatılacağını gösteriyor. Son yıllarda DPT içindeki etkisi ve uygulama kapasitesi artan, ancak sonuçları itibariyle başarısız olan bölgesel planlama uygulamaları ile toplumsal kaynakların daha etkin kullanma prensibinin karşılık bulmadığı görülüyor.




Haber.soL, 11 Haziran 2011
Kullanıcı küçük betizi
Hücum [Bot]
Üye
Üye
 
İletiler: 27
Kayıt: Cmt Oca 08, 2011 18:59


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x