Politikasızlık Bile İflas Edermiş! / Fatma Sibel GÜRCİHAN (YÜKSEK)

Politikasızlık Bile İflas Edermiş! / Fatma Sibel GÜRCİHAN (YÜKSEK)

İletigönderen Türk-Kan » Prş Ağu 04, 2011 13:24

Politikasızlık Bile İflas Edermiş!

İstifaların ortaya çıkardığı en can yakıcı gerçek, TSK'ya karşı hassasiyeti olan kesimin -ki aralarında biz de bulunmaktayız- rotasız, politikasız, darmadağın ve kafa karışıklığı içinde bulunduğumuzun ortaya çıkmasıdır.

Genelkurmay üst yönetiminin toplu istifası (bana göre istifa değil, görevden alma; en iyi ihtimalle çekilmeye zorlamadır) kamuoyu ve basında şu 3 genel tavrı ortaya çıkardı:

    1) - AKP hükümetinin işlediği cinayetleri bile (Kuddusi Okkır) şehvetle savunanlar ki bu kesime söyleyecek fazla bir şey yok. Yalnız, içine girdikleri sevinç ortamına bakarak "İstifalar AKP hükümetini zor durumda bıraktı" diyen arkadaşlarımızın ne kadar yanıldıklarını görebiliriz.

    2) - Kuvvet komutasından gelen bu son hamlenin geç kalmış, faydasız ve olsa olsa politikasızlığın sonucu olduğunu savunanlar... Evet, bu çekilmelerle birlikte stratejisizliğin, politikasızlığın bile iflas edebildiğini görmüş olduk. Bir politika iflas eder de politikasızlık zaten içi boş bir şey olduğu için iflas edebilir mi? Edermiş!

    3) - "Kriz mriz çıkmadı, önümüze bakalım. TSK bu yenilgiyi modernleşme anlamında fırsata dönüştürebilir. Zaten ordu da pek politize olmuştu, her işte bir hayır var"

    Diyerek güya "korkaklık göstermeden" çarkedenler ve daha önce hafif TSK'dan yana olan tutumları, yeni dönemde Silivri'yi boylamalarına sebep olmasın diye kendince uyanıklık yapanlar. Ki Hürriyet gazetesi yazarı Mehmet Yılmaz bunlardandır bence.

    İki kıdemli Ankara temsilcisi Murat Yetkin ve Fikret Bila da öyle..

    Bu yaklaşım tarzını benimseyenler vicdanlarına şunu sormalı:

    "İyi de konu ordunun modernleşmesi değil ki; konu hukukun katledilmesi...İnsanlara iftira atılarak, suçsuz yere hapiserde çürütülerek gelecek bir değişimin kime ne faydası olabilir? Hukuk devleti olunmadan demokrasi olunamayacağını bilen ben nasıl böyle konuşabilirim? İftirayla, sahte delille hayatları karartılan insanları diri diri mezara gömdükten sonra 'demokrasi budur' diyerek huzur içinde yaşayabilecek miyim? Vicdanım beni rahat bırakacak mı? "

    4) - Olup bitenlerle zerre ilgilenmeyen, Genelkurmay Başkanı'nın adını bile bilmeyen, sandıktan sandığa "En büyük Tayyip" diyerek ortaya çıkan ve ülkenin kaderini belirleyen geniş kesim...
Bunlar, toplumun konu etrafındaki kanaat ve yaklaşımın ortaya koyan 4 ana eğilim..

Bir de bizim kendi içimizdeki yaklaşımlar var:

    1) - Komutanlın istifasını yenilginin son sahnesi, atılmış son faydasız barut olarak değerlendirip herkesi gerçekçi düşünmeye davet edenler.

    2) - Yenilgiyi kabul etmekle birlikte, bundan önceki 3 genelkurmay başkanında olduğu gibi yeni "Genelkurmay Başkan vekilinden" ümidi kesmeyip "Necdet Özel tahmin ettikleri gibi çıkmayacak. Tutukluluklar konusunda o da direnecek, zaten direnmeye mecbur; bak göreceksin" diyenler...

    3) - "Necdet Özel AKP'nin adamı ama TSK'ya hakim olamaz, alt kadroyu oluşturamaz.Darmadağın olacaklar, bakın göreceksiniz. Zaten komutanlar bunu bildikleri için istifa ettiler!" hayaline kapılanlar...

    4) - "Türk Milleti isterse 2 saat içinde ordusunu yeniden kurar"diyerek avcı hikayesi anlatanlar...

    5) - Işık Koşaner'in veda mesajındaki satır aralarına bakarak "genç subaylara" bel bağlayanlar...

    6) - Işık Koşaner'in Türk askerinin başına çuval geçiren istihbaratçıyı Genelkurmay'da üst düzey ağırlayıp beline sarılarak poz verdiğini unutup "Ne onurlu davranış Paşam!" şeklinde duygusal nameler döktürenler..
Arkadaşlar....

- Necdet Özel, tam da "bildiğimiz gibi" çıkacak. Kendisinin ÖSYM Başkanı'ndan bile daha sadık icraatlarını gördükçe saçı başı yolacaksınız...

- Alt kadroların oluşturulmasında hiç bir sıkıntı yaşanmayacak. AKP bütün teamülleri yıkıp bir albayı kuvvet komutanı yapsa ne yapabileceksiniz? Zaten hep yasa ve teamülle değil fiili durum yaratarak, devlet aygıtını içinden çıkılmaz hale getirerek işi götürmediler mi?

- "Genç subaylar" bir şehir efsanesidir. "Genç subaylar" kavramını dilimize Mustafa Balbay aracılığıyla sokan Aytaç Yalman, şimdi huzurlu emeklilik yaşamakta, Balbay ise hücrede çile doldurmaktadır.

"Genç subay" filan yok.. Siz orduda kaç tane Mehmet Ali Çelebi var zannediyorsunuz? Şu anda önü açıldığı için sevinen sevinene. Terfiyi kaç kişi elinin tersiyle itecek dersiniz?

Bunların hepsi boş hayaller, kendini kandırma...

Son sözümüz de "İyi söylüyorsunuz, hoş söylüyorsunuz da moral bozmaktan başka bir işe yaramıyorsunuz. Çözüm nedir, onu söyle" diyenlere:

İstifa edenler bu işi, genelev ve kumarhanelerden sorumlu organize suçlar şubesini kozmik daireye sokarlarken düşüneceklerdi...

Operasyondan dönen teğmeni üstü başı barut tozu içinde polise teslim ederken, hakkında düzenlenen ve üzerinde "terörist" yazan yakalama emrini imzalarken düşüneceklerdi..


"Aman ya bana ne! YAŞ'ta bir kuvvet komutanlığı kaparım artık... Hem bu AKP'ye ordu düşmanı diyenler de abartıyor canım. Benimle hiç bir sorunları yok meselâ" derken düşüneceklerdi...

Fatma Sibel GÜRCİHAN - 2 Ağustos 2011, Halknet
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Fatma Sibel YÜKSEK (GÜRCİHAN)

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x