Profesör, bilim insanı ve Aydın Olmak...

Profesör, bilim insanı ve Aydın Olmak...

İletigönderen faruk haksal » Sal Kas 08, 2011 10:56

Her profesör bilim insanı değildir.
Profesör, sadece üniversite öğrencilerine bilgi veren bir öğretmen olabilir. Ya da uzmanlaştığı bir bilim konusunda yaratıcı çalışmalar yaparak bilinmeyeni keşfeden ve bilinenleri zenginleştiren etkin bir bilimsel işlev üstlenebilir.
Birinci görev, bilgi ile öğrenciler arasında sıradan bir köprü oluşturmaktır.
İkincisi ise, bilgiyi derinleştiren ve keşfeden araştırıcı bir aydınlıktır.
Ama bilim insanları, sadece konularına odaklanmakla yetinmeyip, dünyayı [onun içinde yaşanan her nevi sorunu] bir bütün olarak kavramak sorumluluğu ile [de] karşı karşıyadırlar.
Bilim insanı başka bir şeydir.
Aydın olmak ayrı bir niteliktir.
Bir başka deyişle, her bilim insanı aydın kişi olmayabilir.
Oysa, içinde yaşadığımız dünyanın koşullarında hiç kimsenin a-politik olmaya hakkı yoktur.
Çünkü demokrasilerde [ya da demokratik bir rejime ulaşmayı hedef bellemiş ülkelerde] politika, sadece politikacılara mahsus bir “iş” ya da meslek değildir.
Politika eylemine katılmak ya da politik düşünceye katkıda bulunmak, yönetime ortak olmak demektir.
Yönetilmeye uysal bir biçimde teslim olmayıp, yönetim iradesinin oluşmasına katkıda bulunarak, sorumluluk almak demektir.
Dolayısıyla yönetim erki karşısında benimsenmesi gereken bu ortak ve sorumlu olma duruşu, çağdaşlığın ve uygarlığın en önemli göstergelerinden birisidir.
Bugünün Türkiye’sinde profesörlük “mesleği”ni yönetip yönlendiren kurum YÖK’tür.
Görevlendirmeler, özlük hakların belirlenmesi ve üniversite ve yüksek okul kadrolarının “tayin ve terfi” işlemlerinde tek yetkili merci YÖK’tür.
2011 Türkiye’sinde bilim insanlığı kavramı bir meslek örgütü mensubu olma anlamı ile yer değiştirmiştir.
Profesörler, derslerini vermekte ve maaşlarını almaktadırlar.
Bir kısım profesör ise, ek iş olarak da yönetici kadroların “iş”ine gelecek söylemleri televizyon kanallarını sırasıyla gezerek seslendirme görevini üstlenmişlerdir.
Bu kişiler kendilerini ve profesörlük unvanlarını sisteme kiralamış olan tek/düze görevlilerdir…
Yaşanan ortam budur.
Ve bu ortam içinde bilim insanı niteliği ciddi bir biçimde erozyona uğramış, hırpalanmış ve önemli ölçüde saygınlığını yitirmiştir.
Ülkenin içinden geçmekte olduğu iğneli fıçıdan yara almadan geçip kurtulabilmek en güncel sorun haline gelmiştir. Ama geçip/kurtulma edimi, eğilerek ve bükülerek değil, dik durarak ve bu dik duruş tavrını topluma armağan ederek olmalıdır.
Demokrasiye ve çağdaş değerlere toplumca ulaşabilmek ancak, sorumlu ve yetkin bireylerin örgütlü bir toplum inşa etmesi ile mümkün olabilir.
Bu tavrı öncelikle benimseyecek olan kişiler ise, bilim insanları, aydınlar ve öncü halk önderleri olabilir.
Ve bizler, hepimiz ve her birimiz, yaşamakta olduğumuz koşullarda kendimizi, bir bilim insanı olamasak da, en azından aydın bir halk önderi olmakla yükümlü hissetme sorumluluğunu yüklenmemiz gerekir.
Aksi halde atı alan Ankara’yı geçmektedir ve bu gidişin geri vitesini bulmak her geçen gün daha da güçleşmektedir.

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com
Faruk Haksal
Kullanıcı küçük betizi
faruk haksal
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 344
Kayıt: Pzt May 24, 2010 10:01

Şu dizine dön: Faruk HAKSAL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x