"Project Democracy" İçinde Eritilen Demokratik Kitle Hareketi / Mustafa YILDIRIM

Çözücü: Mustafa YILDIRIM

"Project Democracy" İçinde Eritilen Demokratik Kitle Hareketi / Mustafa YILDIRIM

İletigönderen Oğuz Kağan » Sal Oca 10, 2012 22:12

"Project Democracy" İçinde Eritilen Demokratik Kitle Hareketi

"Haiti'de seçimlerde gözlemcilik yaptık ve nerede gözlemcilik yaptıysak orada bizim adaylarımız kazandı." General Smadley Butler, US Marine Corps.

Türkiye'de, üç-beş yıl öncesine dek, siyasal konumlanmalara uygun olarak, örgütler, partiler, yazarlar, çizerler arasında keskin görüş ayrılıkları oluşurdu. Örneğin, laik devlet düzenini değiştirmek isteyenlerle, cumhuriyeti savunanlar arasında siyasal uçurum bulunurdu. 'Sağcı' geçinenle 'solcu' geçinen arasında görüş ayrılıklarıysa siyasal yaşamın bir kuralı ve itici gücüydü.

Oysa şimdi öyle olmuyor. Dinsel hukuk esaslarının uygulanmasını isteyenlerle, istemeyenler bir araya geliyorlar ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinin değiştirilmesini birlikte öneriyorlar. Bu dayanışmalarını da, 'özgürlüklerin ve demokrasinin genişletilmesi' için eylem ortaklığına, çok kültürlülük esasına dayalı siyasi yapılanma gereğine oturtuyorlar ve halka bunu "hoşgörü" olarak yansıtıyorlar.

Cumhuriyetin kurumlarına karşı her provokasyondan sonra siyasal partilerin tümü susuyor, "Temel ilkelerin ve kurumların savunulması, orduya kalıyor. Ordu, politize ediliyor, iç siyasi kavgaların içine çekiliyor. Ülkede kutuplar sayıca artırılırken, inanç ve köken ayrılıkları öne çıkarılıyor ve çatışmalar keskinleştiriliyor. Bu durumdan yarar umanlar, Türkiye'nin bir avuç militarist güç tarafından yönetildiğini yayıyorlar. Özellikle yurtdışında iş, askersel yönetim tanımını da aşıyor ve 'laik cunta' deniliyor.

İç gelişmelere, kapanmış tarihsel yaraların yeniden deşilmesiyle yoğunlaştırılan etnik kışkırtmalar, ekonomik şantajlar, din hürriyeti kapsamında geliştirilen eylemler, Amerika'nın ya da Avrupa'nın şu ya da bu üniversitesinde, Türkiye'nin bütünlüğüne, temel yasallığına saldıran toplantılar, konferanslara, Avrupa'dan Türkiye'ye parlamenter akınları, yabancıların yerel yönetimlerle Cumhuriyet devletinin bilgisi dışında gerçekleştirdikleri doğrudan kapalı toplantıları, ülkenin enerji kaynaklarının kullanımına karşı, tarihsel kalıt ya da çevre adına, abartılı uluslararası karşı kampanyalar, ulusal kurtuluşun simgesi olan anma günlerini, sözde dostluk adına, silikleştirme adımları eşlik ediyor. Böylece, olası uluslararası müdahalenin cephesi kuruluyor. İçerdeki kutuplaşma bazen sert bazen görece daha yumuşak kışkırtmalarla olgunlaştırılıyor.

Özetlediğimiz girişimlerin en kısa tanımı: Türkiye Cumhuriyeti'nin temel yasallığıyla kimin derdi varsa, başta Amerikan devleti olmak üzere, Batı dünyası ona sahip çıkıyor, kol kanat geriyor ve resmi raporlarla bu koruyuculuğu uluslararası belgelere taşıyorlar.

Gelişmelere koşut olarak, ülke içinde de, sağcı solcuyla, dinci sözde aydınla, şeyhler demokratlarla kol kola giriyorlar. Çok yakın geçmişte, aynı siyasal görüşleri paylaşanlar yan yana gelemezken, şimdi tümü bir anda cephe oluşturabiliyorlar.
Onlarca örgüt devletin kurumsallığına karşı ortak belgelere bir çırpıda imza atabiliyorlar. Kendisine 'liberal' diyen profesörler, bir gecede Amerika'ya uçuyorlar ve 'cihad' örgütlerinin destekçisi Amerikan Müslümanlarının panellerinde, yuvarlak masa toplantılarında, deneyimli istihbarat uzmanlarıyla buluşuyorlar.

Cumhuriyeti kurmakla övünen siyasal hareketin başkanı bir anda Hıristiyan tarikatların yan kuruluşlarının toplantılarına katılıyor. Aynı görüşü paylaşan yöneticiler, 'vakıf adını taşıyan yabancı parti uzantılarını Türkiye Cumhuriyeti'nin Büyük Millet Meclisi'ne taşıyorlar ve "siyasal ahlak" dersleri verdiriyorlar. Ulusal bağımsızlığın mirasçısı meclisin anayasayla ilgili çalışmalarına yabancılar karışıyor ve bunu açıklamaktan da çekinmiyorlar.

Aynı yabancılar, yerel yönetim çalışmaları adı altında bir dizi toplantı yapıyor ve birbirine muhalif partilerden seçilmiş belediye başkanları, devlet merkezinden bağımsızlaşma ve özerklik elde etme istemiyle hareket etmeye çağrılıyorlar.

Bu gelişmeler on-onbeş yıla sığıyor. Bu denli kısa bir sürede, bu denli yüksek payda ortaklığını sağlayan nedir? Yanıt kısa ve açık: ABD'nin NED adlı fonundan beslenen, IRI, NID, CIPE ve Batı Avrupa örgütleriyle örülen ağın içinde biçimlenen ithal demokrasi yapılanması.

Tasarım merkezi aynı olunca, yörüngeler de, o merkezin çevresinde oluşuyor; sağı solla, dinciyi laiklik savunucusuyla buluşturuyor. Siyasal farklılıklar eritilirken, etnik ayrılıklar, bazen "çok kültürlülük" bazen da "inançlara saygı" temelinde öne çıkartılıyor.

BİR BAŞLANGIÇ ÖRNEĞİ OLARAK IRI PROJESİ

ABD Cumhuriyetçi Parti'nin örgütü IRI'nin 1998'de başlatılan Türkiye etkinlikleri, yerel yönetimleri, siyasal partileri ve bağımsız 'sivil' örgütleri kapsıyor. Örneğin, IRI'nin önemli Türkiye projelerinden biri örgütün raporunda şöyle tanıtılıyor:

"Politik Parti Eğitimi ve Yerel Yönetimin Geliştirilmesi (Güçlendirilmesi). Yeni proje dönemi: Mart 1998 - Mart 1999. Parasal kaynak: (ABD) Demokrasi için Ulusal Fon (NED)"

Partilerle ilgili bu "project" adı verilen işin başını TESEV çekiyor. TESEV, TESAV, ANSAV temsilcileri, TBMM ile ilişkiye geçiyor ve partiler yasa tasarısına uzanacak yolun ilk adımları, 'parti içi demokrasi' çalışmasıyla başlıyor. İşadamlarından, işadamlarının vakıflarında görevli profesörlerden, eski bakanlardan oluşan bir uyum komisyonu kuruluyor. Hasan Korkmazcan'ın başkanlığında oluşturulan ve “Uyum Komisyonu” adı verilen bu oluşuma her partiden katılım var:

"Atilla Sav, Metin Emiroğlu, milletvekillerinden Ercan Karakaş ve Gökhan Çapoğlu, eski Sanayi Bakanı Tarhan Erdem, TBMM eski Başkanı Ferruh Bozbeyli, Adalet Eski Bakanı İsmail Hakkı Birler, DTP'den Sinan Ülgen, TESEV Genel Direktörü Mehmet Kabasakal, TESAV Yönetim Kurulu Başkanı Erol Tuncer, akademisyenlerden Ersin Kalaycıoğlu, Ali Çarkoğlu, Aydın Uğur, Nihal İncioğlu, Ömer Faruk Gençkaya ile Michael Dolley ve Jean - Lui Ballans katıldı." 1 

Bir başka uygulamaysa, uyumun ne denli yayılabileceğine çarpıcı bir örnek oluşturuyor. IRI'nin 1998 raporunda, "En önemli etkinlik Türk sivil örgütleriyle birlikte gerçekleştirilmiştir. Bu kuruluşlardan biriyle başlatılan ve halen süren çalışma Türkiye'nin yerel yönetim yasalarının değiştirilmesidir," deniliyor.

İşin özü şudur: Amerikalılar gelmişler ve Türkiye'nin belediye yasalarını değiştirmek üzere yerli sivillerle "workshop" kurmuşlar, yıllardır çalışıyorlar. Bu arada Türkler ne yapıyor? Onların büyük çoğunluğu Türklerin kaç yüzyıldır, bilmem kaç devlet kurup büyük anakaraları yönetmiş olmasıyla övünüyor, son imparatorluğun kuruluşunu olağandışı törenlerle kutluyor ve hatta Washington’da mehter eşliğinde yürüyorlar. Geri kalanı da, çağdaş bir devlet kurduk yetmiş beşinci yılı aştık diye marşlar söylüyorlar. Öte yandan, Amerikalı "Workshop" uzmanları gelmişler, bu övünçlü Türklerin ülkesinde raporlarında belirtikleri gibi; "Yönetim yetkisini merkezden uzaklaştırmak amacıyla belediyelere otonomi kazandırmak" için, yasa tasarısı hazırlıyorlar. Bu işin içerdeki gerekçesine bakarsak, "Belediyelere yardım demek, demokrasiyi güçlendirmek demektir" diye bir yanıt hazırdır. Ne ki, "Belediyeleri güçlendirmek' ABD'nin Cumhuriyetçi Partisi’ni neden ilgilendirir ve ABD neden bu işler için para ve eleman verir? Amerika'da gettolar temizlendi, toplumsal uçurumlar kapatıldı mı?" diye soran yoktur, Sorulmasa da, Amerikan muhafazakârlarının ve Cumhuriyetçi Partinin örgütü IRI'nin raporlarındaki yanıtı açıktır:

"IRI'nin rehberliğinde yerel yönetimler - Ankara'daki merkezi hükümet ('devlet' değil)- şimdi kendi yollarında yürümek üzere daha fazla otoriteye sahiptirler."

Yerel yönetimlerin ABD'nin siyasal partisinin öncülüğünde yürüdüğünü belirten aynı raporda, bir başka kuruluşla birlikte Türk siyasi partiler yasasında değişiklik tasarısı hazırlandığı açıklanıyor. İş bununla da kalmıyor, bu hazırlıkların partilerle yakın ilişkiler kurularak sürdürüldüğü, partilerin içinde 'reformcu eylemciler'
yetiştirildiği belirtiliyor.

Üstelik bu ülkeye öyle bir demokrasi eğitimi verildiği belirtiliyor ki, 'laiklik dışı partilerin ve etnik tabanlı partilerin temsil edilmeleri"nin sağlanacağı özenle vurgulanıyor. IRI'nin 2000 yılı programına Türkiye gençliğinin ve Kadın örgütlerinin desteklenmesi projesi de alınmış. Yenidünya düzenini kavramış, moda deyimiyle, "vizyon sahibi" ve proje yapmasını bilen genç kadrolar yetiştirilecektir. IRI raporlarındaki şu sözler, hiçbir kuşkuya yer vermeden seçim özgürlüğümüzün temellerinin nasıl bellendiğini gösteriyor:

"IRI Türkiye'deki 18 Nisan 1999 seçimlerinin öncesinde seçmen örgütlenmesi ve yerel seçim kampanyalarının örgütlenmesi ve gerçekleştirilmeleri konularında yüzlerce parti eylemcisini eğitmiştir."

Bu kısa bakış bile, IRI'nin Türkiye'yi hiç boş bırakmadığını gösteriyor. CHP Genel Başkanı'nın Tansu Çiller'e koalisyon koşulu olarak dayattığı Aralık 1995 erken seçiminden önce de, sıkı çalışmışlar. Kamuoyu yoklamalarını ve değerlendirmelerini Strateji Mori ve Anadolu Stratejik Araştırmalar Vakfı ile birlikte yürütmüşler.

1995'de gerçekleştirilen yoklamaların biri gerçekten ilginç sonuçlar vermiş. Tam yedi yıl önce Amerikalılar saptamışlar ki, Türkiye seçmenlerinin büyük çoğunluğu Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklemektedir. Yıl 1995'de yapılan bu değerlendirmeden sonra, 2002 yılında "project" ten bir sonuç alınması, daha da ilginç. İş bununla da kalmamış; IRI, raporda belirtilen çalışmaların ışığında, ANAP'ın aday belirleme işlerine "temel" çalışmalar yaparak yardımcı olmuş.
 2 

Seçim ön tahminlerinin seçmenler üstündeki yönlendirici etkisi düşünülünce, işin nereye vardığı kestirilebilir. 3  Niyetleri ne denli iyi(!) olursa olsun, yabancıların güdümünde çalışmalarla gerçekleşen hür ve demokratik seçimlerin ulusallığının derecesi ve sandıktan çıkanın hangi halk iradesi olduğu da, ayrı bir sorun. 4 

Türkiye'deki uygulama, projenin 18 adımına koşut yürüyor. Hedef, Türkiye'de merkezi devletin egemenliğini gevşetmek, iç dayanışmanın önünü tıkamak. Halkın birbiri içinde eriyerek, kopmaz bir bütünlük oluşturması sürecini şaşırtmak. Türkiye'yi düşük ya da kimi zaman yüksek yoğunlukta çatışmalara sürüklenmiş, etnik öbeklerden, şeyh - şıh - dede - baba - reis - parti şefi - seçkin diplomat ve işadamı örgütlerinin, Avrupa'da yetiştirilmiş "smart boys" yani, "parlak çocuklar"ın, kurucularından başkasını temsil etmeyen bir bölüm "sivil" toplum örgütleri şeflerinin egemenliği altında sindirilmiş mensuplardan, meczuplardan oluşan, ne kendine, ne de bölgesine yararı olmayan insanlar topluluğunu barındıran bir ülke konumuna indirgemek...

Egemenliği harita kağıdı üstündeki kesik çizgilerle sınırlı, ABD ve Batı Avrupa küresine uydurulmuş olan bu devleti, bölgesel ve kıtasal çıkarlar uğruna bir askeri ve ticari üs, ateş hatlarına sürülecek özel kuvvet kaynağı olarak tutmak. Toplumun tarihten kalma bağımsızlık ve onur simgesi özelliklerini silikleştirerek güdülebilir bir topluluğa dönüştürmek.

Kaynak: Mustafa Yıldırım - Sivil Örümceğin Ağında


 1  Zehra Güngör, "'Demokrasi siyasi partiden başlasın' - İşadamları, akademisyenler ve gazetecilerden oluşan TESEV, TBMM uyum komisyonunun da katılmasıyla birlikte siyasi partiler yasasında yapılacak değişiklikler için öneriler getirdi, beyin fırtınası yaptı." Milliyet, 8 Nisan 1998
 2  Konu basının satırlarına düşünce, zamanın parti yöneticileri bunu "teknik yardım" olarak nitelemişlerdir.
 3  Diğer ülkelerde NED'in seçim çalışmalarını dolarlarla beslediği bilinmektedir, örneğin Çekoslovakya' da Havel'in propagandasına 400 Bin USD, Nikaragua'da kilise örgütlerine, muhalif medya örgütlenmesine 11 Milyon USD harcanmıştır.
 4  Bu toplantı ve toplantıya parasal destek için geniş bilgi: Aydınlık, 2 Aralık 1995, 30 Mart 1997, 6 Nisan 1997
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Mustafa YILDIRIM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x