Psikolojik Savaş Nedir ? Neden İşçi Partisi ve Genel Başkanı

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

Psikolojik Savaş Nedir ? Neden İşçi Partisi ve Genel Başkanı

İletigönderen engglt » Prş Şub 28, 2008 23:49

PSİKOLOJİK SAVAŞA MEYDAN OKUMA

ANLAMLIDIR
Anlamlıdır: Son 20 yılın medyasında, İşçi Partisi ve Doğu Perinçek dışında, “solcuyum” diyen örgüt ve liderleri hedef alan tek bir yazı bulamazsınız. Emperyalizmin güdümündeki holding gazete ve dergilerini tarayınız, liboş, Fethullahçı, ırkçı köşe yazarlarını sabırla okuyunuz, İşçi Partisi dışındaki sosyalist sol örgütlere karşı tek satıra dahi rastlamayacaksınız. Sanırsınız ki, bütün çamurlar, İşçi Partisi’ne atmak için imal edilmiştir.

ÇARPICIDIR
Çarpıcıdır: SüperNATO’nun Türkiye’de sosyalist sola karşı yürüttüğü psikolojik savaşta tek bir görev belirlenmiştir: İşçi Partisi’ni yıpratmak! Başka da bir hedef yoktur. Vardır iddiasında bulunan tek bir sayfa yazı getirsin! Psikolojik savaş arşivleri ortadadır, diğer sol örgütlerin esamesi okunmaz, liderlerinin adı bile bilinmez.

UYARICIDIR
Uyarıcıdır: Diğer bütün sol parti ve örgütler, en sonunda İşçi Partisi’ni kuşatan unsurlar olarak değerlendirilir. O kadar ki, ister bireysel terör yapsınlar, ister anarşist olsun, isterlerse “Komünistlik” taslasınlar, en sonunda hepsi satranç tahtasında, emperyalist sistemin piyonları olarak yer alırlar. Onlara düşmanlık yapılmaz, onların okşanmasına özen gösterilir, hatta onların parlatılması, sistemin bulduğu çarelerden biridir. Onların düştüğü yolların çıkmaz olduğu bilinir. Solcu ve devrimci olacaksanız, sistem size o çıkmazlarda çırpınmayı bir kahramanlık olarak gösterir.

Sistem için bütün mesele, emperyalizmi hedef alan, milleti birleştiren, işçi ve köylü kitlelerini seferber etmeye yönelik, örgütlü ve akıllı bir mücadelenin gelişmesini önlemektir. Kuşatılması, yıpratılması, bölünmesi gereken solculuğun adresi, bu nedenle hep İşçi Partisi’dir. Emperyalist ve gerici merkezler, ÖDP, EMEP, TKP, SDP ve sözümona yasadışı görüntülü örgütlerin hepsini İşçi Partisi’ne karşı dolaylı müttefik olarak görmektedirler.

YALNIZ TÜRKİYE’DE DEĞİL
Yalnız Türkiye’de değil, SüperNATO’nun güdümündeki medya, dünyanın her yanında, Türkiye solu denince, yalnız İşçi Partisi’ni ve önderini hedef almaktadır. ABD, Avrupa ve diğer ülkelerin yayınlarına bakınız, arama motorlarından giriniz, hep aynı gerçekle karşılaşacaksınız. İstisnalar kaideyi bozmaz denir; ancak bu gerçeğin istisnasını bulamayacaksınız. Psikolojik savaşın kaidesi, o kadar muhkem kaidedir. Disiplini o kadar sağlam disiplindir.

MARMARA BRİFİ’NGİNDEN BERİ
SüperNATO’nun psikolojik savaş merkezi, mızrağın ucunu İşçi Partisi’ne ve Doğu Perinçek’e yönelten politikasını, daha Marmara Brifingi’nde belirlemiştir. Marmara Brifingi, 12 Mart döneminde, 3 Kasım 1972 günü Ankara’da Marmara Köşkü’nde yapılan Devlet Brifingi’dir. Toplantıya zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay dahil, devlet ricali katılmıştır. Org. Turgut Sunalp’ın komutanlığındaki Brifing Ekibi, devlet büyüklerine gizli bir rapor sunmuştur. Bu raporun “Türkiye’de Aşırı Sol Akımlar ve Anarşinin Oluşumu” başlığını taşıyan I. Bölümünde, “Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi” hakkında şu değerlendirme yapılmaktadır:

“Milli Demokratik Devrim stratejisini benimsemiş olmasına rağmen, diğer örgütlerin aksine, terörcü, kendiliğindenci ve aceleci eylemlerden kaçınarak, uzun devrede faaliyet gösteren bu örgüt,aynı zamanda militanı en çok, teşkilatı en yaygın olanıdır. (…)

“Aşırı sol cephenin genç teorisyenlerinin en azılısı, en teşkilatçısı olan Doğu Perinçek’tir.(…)”

“İşçi-Köylü-Gençlik kesimlerinin PDA kültürü doğrultusunda bilinçlenmesini hedef olarak seçmişlerdir. Bu gayretlerin sonunda kendilerine sempati duyan bir kitle yaratmaya da muvaffak olmuşlardır.”[1]

SÜPERNATO’NUN SOLDAKİ TEK HEDEFİ
SüperNATO’nun 34 yıl önceki saptaması budur. 1980’e kadar İşçi Partisi dışındaki sol örgütler, SüperNATo tarafından çeşitli yollardan denetim altına alınmış ve dolaylı müttefik haline getirilmişlerdir. Denetim altına alınamayan tek örgüt, Türkiye İşçi Köylü Partisi’dir; bugünkü adıyla İşçi Partisi’dir. SüperNATO bağlantılı, milli olmayan bütün strateji ve planlarda saptanan budur. O nedenle psikolojik savaşın soldaki tek hedefi İşçi Partisi olarak belirlenmiştir.

PSİKOLOJİK SAVAŞ ELEMANLARI
Son 20-25 yılın bütün karargah sözcüleri, Hiram Abas’lar, Mehmet Eymür’ler ve diğerleri hep bu saptamayı dillendirirler.

CIA ile ilişkileri artık ayyuka çıkan MİT Daire Başkanları’ndan Mehmet Eymür, Perinçek karşıtlığının önde gelen uzmanı olarak kullanılmaktadır.

Fethullah Hoca’nın Zaman gazetesi, Perinçek’e karşı psikolojik savaş arşivi haline gelmiştir.

Hadi Uluengin’e Hürriyet gazetesinde Perinçek düşmanı yazıları nedeniyle maaş verildiğini bizzat Hürriyet gazetesi yazarları belirtmektedirler.

Dönekler, Doğu Perinçek’e karşı yalan kitabı yazmak için “Teşkilat”ın kapısında sıraya girdiler. Bir cilt yazana Datça’da bahçeli bir ev veriyorlar. Devrimci hayatlarında “haber değeri” olmayanlar, dönek olup Doğu Perinçek hakkında “hatıralar” yazınca manşetlere yükseltiliyor. Bizim partimizde dalkavuk olmasına izin verilmeyenler, psikolojik savaş merkezlerinin yıldızı olmuşlardır. İşçi Parti ve Doğu Perinçek’e yönelen psikolojik savaş malzemeleri, toplam yüz klasöre yakın bir hacme ulaşmış bulunuyor.

İŞÇİ PARTİSİ NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİ
O yayınlara baktığım zaman, ne Partimi tanıyabiliyorum, ne arkadaşlarımı ve ne de kendimi. İşte psikolojik savaş budur ve teorisini yapanlar da aynen böyle tanımlamışlardır.

Partimizin ve Aydınlıkçıların geçmişlerine niçin bu kadar önem verilmektedir? Aydınlıkçıların tarihi, psikolojik savaş merkezlerinde niçin en önemli araştırma konusudur? Niçin en büyük yalanlar, Partimize karşı üretilmektedir? Niçin böylesine çaplı bir uydurmacılık aygıtı kurmuşlardır? İşçi Partisi’ne ve önderlerine bunca saldırı, sisteme ne kazandırıyor?

İşte bizim gücümüz, bu soruların cevabındadır. Bizim etkimizin büyüklüğü, psikolojik savaşın boyutlarıyla ölçülebilir. İşçi Partisi’nin Türkiye’de emperyalizme karşı biricik seçenek olduğu bu büyük gerçekte yatar. O nedenle bize karşı psikolojik savaşın azaldığını görmek, bizi kahreder. İşte o zaman kendimizi sorgularız; hatamızı bulmaya çalışırız.

BİR’İN KIRK’TAN BÜYÜKLÜĞÜ
Oysa bizim saflarımızda bu psikolojik savaştan yakınanlar vardır. Emperyalizmin elindeki medyanın büyüklüğüne sık sık gönderme yaparlar. Ben hep bu arkadaşlara Kurtuluş Savaşı örneğini anlatırım. İstanbul’da Mustafa Kemal Paşa’ya küfreden, Kurtuluş Savaşı’mızın bozguna uğradığına, hatta Mustafa Kemal Paşa’nın esir edildiğine dair her gün yalan haberler yayınlayan kaç gazete vardı? Sayısını ben bilmiyorum. Ama güya büyüklerdi; alımlıydılar; çalımlıydılar; baskıları çoktu. Arkalarını emperyalist büyük devletlere dayamışlardı. Mustafa Kemal Paşa’nın ise, Ankara’da elinde bir tek kırık pedallı Hakimiyeti Milliye vardı. Diyelim ki, kuvvet dengesi 40 yalana karşı 1 gerçekti.

40, her zaman 1’den büyük değildir. Tek gerçek, kırk yalanı her zaman yenmiştir. Erzurum’dan, Kars’tan atılan, Antep, Urfa ve Adana’dan sürülen, İzmir’den denize dökülen yalan, 21. yüzyılda boyanıp yeniden gerçek haline getirilebilecek midir? Bu soruya cevap verip, psikolojik savaş elemanlarının moralini bozmayalım. Onlar da belki insandır.

PSİKOLOJİK SAVAŞLA MÜCADELENİN USTASI
İşçi Partisi, neredeyse 40 yıldır Süper NATO’nun psikolojik savaşıyla boğuşmaktadır. Boğuşa boğuşa, zırhlandık. Partimizde, psikolojik savaşa karşı bir uzmanlık birikimi oluştu. Ve psikolojik savaşa karşı koyma ustaları yetişti. Bu ustaların ustası Hasan Yalçın’dır.

Üniversite gençliğinin önderi, halk kitlelerinin örgütleyicisi, teorisyen, parti önderi, parti okullarında öğretmen, hapisanedeki devrimci, Kontrgerilla merkezlerinde sorgulanan partizan olarak Hasan Yalçın, büyük tecrübeler kazandı. Psikolojik savaşa karşı mücadele cephesinde elde edilen birikimin kuşkusuz özel bir değeri vardır. Kıvrak zekasıyla, derin bilgisiyle, mücadele azmiyle, dürüstlük ve ahlakıyla, her şeyden önce halka ve partiye bağlılığıyla, toplam olarak önderlik yetenekleriyle Hasan Yalçın, psikolojik savaşa karşı mücadelenin baş ustasıdır. İşte bu kitap, o baş ustanın birikimini yansıtmaktadır.

Yalanla nasıl mücadele edilir? Sınıflı toplumun, ikiyüzlülük ve uydurmacılık tarihinin büyük sorularından biri de budur.

Yalanın, psikolojik savaş uzmanlarına göre, binlerce seçeneği vardır. Onlara göre, yalanın seçeneği yine yalandır. O yalan yerine bu yalan konabilir. Devrimciye göre, yalanın tek seçeneği bulunmaktadır: Doğru!

Aydınlıkçılara “Doğrucu Davut” denmesinin bir nedeni de budur.

Hasan Yalçın, psikolojik savaşa, ancak doğru bilgiyle karşı konacağını ispatlamaktadır.

BİLMEK AYIP MI
Türkiye’mizde ne yazık ki yalan o derece geçerli olmuştur ki, doğruyu savunmak sorgulanır. Aydınlıkçıların en çok karşılaştıkları sorulardan biri budur: Bilgileriz nereden alıyorsunuz?

Oysa bilgi, dünyayı değiştirmek için gereklidir ve aynı zamanda yalanla mücadelenin biricik silahıdır. “Hayatta en hakiki yol gösterici”, bu nedenle “bilimdir.”

Psikolojik savaşta uzmanlık, bilimsel bir uzmanlık değil; bir tür sihirbazlıktır: üç kağıtçılıktır; aldatma yeteneğinin geliştirilmesiyle elde edilir. Psikolojik savaşa karşı uzmanlık ise, bilimle olur. O da yetmez, cesaret de gerekir. Gerçeği savunmak, her saman, ama özellikle tarihin sıçrama dönemlerinde, cesaret ister. Psikolojik savaşa karşı mücadele, o nedenle aynı zamanda bir cesaret işidir.

HASAN YALÇIN’IN PSİKOLOJİK SAVAŞ KİTABI
Hasan Yalçın’ın “Psikolojik Savaş” başlıklı kitabını okuyunuz. Kaynak Yayınları yayınladı. O kitapta, Hasan Yalçın’ın derin bilgi birikimini ve kuvvetini halka ve devrime bağlılıktan alan cesaretini göreceksiniz.

Bir eğitim kitabı sunulmuştur Türkiye aydınına ve devrimcisine.

Birden aklıma şu soru geldi: SüperNATO’nun psikolojik savaş uzmanları da, bu kitaptan yararlanırlar mı?

Orasını tam bilemem, ama Hasan Yalçın’ın önünde eğilmekten başka yapabilecekleri bir marifetleri yoktur.

CÜMLÜ FESAT VE FİTNELERİNİ TOPLASIN GELSİNLER
Namık Kemal,
“Felek bütün cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten”
demişti.

Psikolojik savaş merkezi bilmektedir ki, böyle bir gelenekle çarpışmaktadır.

Bütün yalanlarını toplasın gelsinler, cümle fesat ve fitnelerini üretsinler, hafif kalır!

Çünkü yalan ve fesatla doğruyu değiştirme başarısına ulaşmış tek bir örnek bulunmamaktadır
Kullanıcı küçük betizi
engglt
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Prş Şub 28, 2008 23:33

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x