Puşt!

Eli kanlı katile "siyasi lider" payesi verilip devletle eşitlenen, binlerce şehidimizin üstüne bir bardak kan içilen ve adına "barış süreci" denilen ihanet projesine destek verenlerin terkibi, içinde eşcinsel evliliği bile barındıran Modern Family adlı Amerikan dizisini aratmayacak renk ve çeşitliliğe ulaştı..

Şehit kanıyla kadeh tokuşturanlar arasında "İslamcılar" var, sözde "Türk milliyetçileri" var; medya maymunları, emekli asker bozuntuları, liberalliği kimliksizlik zannedenler, sosyalistliği vatansızlık zannedenler var..

Bir tek Türk milleti ile terör örgütünün peşine takılmamış Kürtler yok.

"Kredi açıyoruz" diyen acizler, "gerekirse el ayak öpülür" diyen sapkınlar, "Kandil'e çıkmak gerekirse çıkarım" diyen sahne şaklabanları var...

Bir de Odatv olmuş çok mu? Çok değil, az bile...

Böyle bir ihanet sürecine bir Odatv yetmez ama yine de evet(!)

Hatırlayalım, Soner Yalçın ve arkadaşları tutuklandıktan çok kısa bir süre sonra Odatv'de "Öcalan solun doğal lideridir" başlıklı, pazarlık ürünü olduğu açıkça sırıtan bir yazı yayımlanmış, tutuklamaların hemen ardından kurulmuş saat gibi ortaya çıkıveren bu "yeni yayın politikasından" rahatsız olan pek çok okur siteyi terketmişti.

Yazıyı kimin yazdığı konusunda okur baskısı artınca, Silivri'den "Odatv'de kimler yazıyor" başlıklı yeni bir yazı gönderen Soner Yalçın, sözkonusu yazıyı sahiplenmişti.

Odatv üzerinden yürütülen operasyona dikkat çekenler de kimi "iyi niyetli yurtseverler" tarafından "Düşene vurulmaz" klişesiyle eleştirilmiş, söz konusu yazının ne anlama geldiğinin ancak "Soner Yalçın özgürlüğüne kavuştuktan sonra" sorgulanabileceği savunulmuştu.

Soner Yalçın ve arkadaşları özgürlüklerine kavuştu ama "Çıksınlar, öyle soracağız" diyenlerin hiç birisi ortada görünmedi.

Dünyada bir benzeri olmayan balık hafızamız, üzerimizde her tür operasyonu deneyenleri bir kez daha yanıltmadı...

"Öcalan solun doğal lideridir" yazısıyla başlayan, ulusalcı kesimi sürece monte etme operasyonu tıkır tıkır yürüdü.

Ulusalcı geçinen kimi tiplemeler, Öcalan'a "solun doğal lideri" muamelesi yapan ve aşağıdaki haberlerde de açıkca görüldüğü üzere bir narko katilden entellektüel lider yaratmaya çalışan bir site ile anılmaktan utanmadılar. Bir geçmiş olsun ziyareti yapıp medyaya poz verebilmek için Soner Yalçın'ın Levent'teki villasının önünde yattılar.

Soner Yalçın'ın Silivri'den Çıkarılması İle Birlikte Narko Katilden Lider Yaratma Operasyonuna OdaTV'nin Verdiği Destek Yoğunlaştı



Tepkilere yüzsüzce susuldu, cezaevinden çıkar çıkmaz Amerikan büyükelçiliğine koşmaktan zerre kadar hicap duyulmadı, medyanın cinsel hayat yazarlarına "Eşim, oğlum ve sevgilim birlikte yemeğe çıktık" şeklinde "Modern family" açıklamaları yapıldı...

Bir yandan da "düşünce suçlusu gazeteciler" ahkâmı kesildi..

Plan tıkır tıkır işledi...

Gelinen noktada, odatv adlı operasyon mecrasında, şehit kanıyla kadeh tokuşturmak adına şöyle yayınlar yapılıyor:

"Abdullah Öcalan Galatasaray'ın şampiyonlar ligi maçını izleyebilecek mi?

"Sakine Cansız örgütün ilerici kanadındandı"

"İmralı'dan sızan haberlere dikkat ediyor musunuz?"

(Bu haberde "düşünen adam" pozundaki İmralı narkoteröristinin fotoğrafına özellikle dikkat)

"Paris'te öldürülen Sakine Cansız'ın dayısı konuştu: Türk ve Kürt halklarının kaderi ölüm olmasın"

"Aysel Tuğluk Fransa'daki infazları yorumladı. PKK öyle bir örgüt değil"

"Diyarbakır'daki sivil toplum örgütlerinden İmralı sürecine destek"

********

Odatv'nin "İmralı sürecine" destek veren yazı ve haberleri, yukarıdaki başlıkların da yansıttığı gibi coşku dozu artarak devam ediyor.

Başka türlüsünü beklemek saflık olurdu...

Bu şartlar altında, yazımızın başlığını oluşturan "Puşt" kelimesinin kimler ve hangi durumlar için sarfedildiğini merak edenler çıkabilir..

Herhangi bir art niyetimiz yok; kendimiz için sarfettik...

Bu kadar en akil, en haysiyetli, en gazeteci, en kahraman, en vatansever, en akıllı, en modern, en uzak görüşlü insanın "İmralı sürecine" destek vermek için kuyruğa girdiği bir ortamda..

Soner Yalçın namuslu bir gazeteci ise biz de Puşt'uz...

---

Açık İstihbarat, 13 Ocak 2013