Putlaşan Gülen, Camialaştırılan Cemaat / Behiç GÜRCİHAN

Putlaşan Gülen, Camialaştırılan Cemaat / Behiç GÜRCİHAN

İletigönderen bezgin » Çrş Şub 22, 2012 18:28

Putlaşan Gülen, Camialaştırılan Cemaat


Ekrem Dumanlı'nın Zaman gazetesinde yayınlanan ve Fetullah Gülen cemaatinin , cemaat değil, camia olduğu tezini savunduğu yazısı tartışmalara yol açtı.

Dumanlı, büyük bir camiaya cemaat denilmesinin onları haksız yere marjinallaştirdiğini savunduğu yazısında 11 madde altında neden cemaat değil camia olduklarını anlatmaya çalıştı.

Her kesimden insana hitap ettiklerinden tutun da, herkese kapılarının açık olduğuna, her siyasi eğilime saygı ile bakmaya, toplumsal değişim ve dönüşümün vicdanı olduklarına, hiçbir dünyevi beklenti içinde olmadıklarına, bağımsız olduklarına, tek tip insan yetiştirme "lüksüne" sahip olmadıkları gibi bir dizi yalanı servis etti; yemeye niyetli olanlar için .

Bu yazıyı Fetullah'ın müritlerinden birinin garsonluk sevdası olarak okumak yanlış olacaktır.

Bu yazı, Fetullah Gülen hayatının son demlerine yaklaşırken, ellerindeki bu organize kitleyi ne yapacaklarını kurgulayanların tezgahında demlenmiş bir stratejinin dışa vurumudur.

Bugüne kadar "cemaat değiliz" vurgusu yapma gereği hissetmemiş bir yapının, "biz cemaat değil camiayız" açıklamasına ihtiyaç duyması bir iç istişarenin değil bir dış taktiğin eseri olarak algılanmalıdır.

Fetullah Gülen sonrasına hazırlıktır.

Bu taktik vites değiştirme ile Tayyip Erdoğan sonrasına hazırlananların bitlerinin kanlanması sonucu sergiledikleri "aşırı hareketlerin" eşzamanlılığını şimdilik tesadüf olarak etiketleyelim ve Dumanlı'nın "manifesto" olarak nitelenen yazısındaki temel çelişki üzerinden ilerleyelim.

Dumanlı, yazısında; cemaati bir "felsefe" etrafında kendiliğinden ilahi bir uyum içinde hareket eden bir misyon bulutu olarak tarif etmeye çabası içinde.

Yazıyı okuduğunuzda; iyilikle yanıp tutuşan insanların, "Gülen hocaefendiden ilham alarak" ilahi bir aşk etrafında pervaneler gibi karşılık beklemeden döndüğüne inanmak içten bile değil. Yazı, Fetullah Gülen figürüne neredeyse hiç değinmeden, bir misyon bulutunu tarif etmeye çalışıyor.

Bu bulut ne hikmetse "emir-komuta zincirine bağlı olmayan", gönülle bağlı insanlardan ibaret fakat tesadüfe bakın ki, yüzbinlerce kişiden oluşan bu bulut, okullardan, Asya Finans'a, Zaman Gazetesi'nden, Bugün Gazetesi'ne kadar hep aynı istikamette yek vücut hareket etmektedir.

Son MİT krizi bir kez daha bu gerçeği ortaya sermiştir. Cemaatin yazarlarının hep bir ağızdan MİT'e karşı tavır almasının, bu kalemlerin sözkonusu buluttan nasıl hep aynı şekilde nem kaptıklarını göstermektedir.

Toplumsal dönüşümü fitne ile değil diyalogla, mutabakatla, demokrasi ile çözmekten yana olduğu iddia edilen bu yapının, bütün kadroları ile Cumhuriyet tarihinin en büyük fitne operasyonu olan "Ergenekon"a verdiği destek de ortadadır.

Ekrem Dumanlı'nın yazısının bir yalanlar manzumesi olduğunu kanıtlamaya gerek yok. Sorunumuz bu yazının mevcut siyasi konjonktür açısından neye denk düştüğüdür.

Dumanlı'nın inanmamızı istediği tezi şu şekilde düzeltmeliyiz...

Fetullah Gülen Hareketi merkezinde bir şebeke , çeperinde bir cemaat ve hinterlandında bir camia görünümüne sahip bir ağ yapılanmasıdır.

Küresel istihbarat örgütlerinin dizayn ettiği bir ağ yapılanması.

Kimse, yüzbinlerce kişilik bu yapıyı, belagati ve organizasyon yeteneği ne kadar güçlü olursa olsun, 80'lerinde bir vaizin yönettiğine inanmamızı beklemesin. Onun görevi kitleleri "hipnotize" edip, çobanların güdebileceği kıvama getirmektir.

Gülen'in her ağzından çıkanı hikmet zanneden bir kitlenin varlığı bu uluslararası ağ üzerinde hareket eden bir çok çobanın işine yaramıştır.
En son İsrail, Mavi Marmara olayını, "asilik" olarak nitelendirmesi ile Fetullah Gülen'den duacı olmuştur.

Fetullah Gülen ve çevresindeki sınırlı sayıda insanın (acaba MİT KCK'ya sızdığı gibi bu merkeze de sızmış mıdır?) merkezinde yeraldığı bu şebekenin, yönetim değil "hizmet" katmanında cemaat yeralır.

"Hocaefendi"ye, 1-2 derece uzaklıkta olmanın sıcaklığını hisseden bu kitlenin dinamizmi her masonik teşkilatlanmada olduğu gibi "yükselme" ve "korunma" içgüdüsü ile ayakta tutulmaktadır. Bu kitle, cemaatin getirdiği bedellerin de, faydaların da doğrudan muhatabı konumundadır.

Tereddüde düşülen veya "gaz verilmesi" gereken noktalarda, "Hocaefendi"nin huzuruna çıkarılanlar da bu katman içerisindendir. Fetullah Gülen'e erişimin sınırlanması, bu şerefe erişenlerden beklenen hizmetin bedelini de doğal olarak yükseltmektedir.

Fetullah Gülen bu anlamda kendi cemaati tarafından metalaştırılmış bir puttur.

Ve tabi siyasete soyunan her cemaat gibi, merkez ve çeperin dışında bir de "camia" olarak nitelendirilebilecek daha geniş ve muğlak bir kitleye ihtiyaç duyulması doğaldır.

Zaman Gazetesi'ni satın alacak, mensup olmasa da takdir edecek, etkinliklere katılacak, kısacası somut çekirdeği perdeleyecek bir soyut bulut olarak "camia" katmanı.

Ekrem Dumanlı işte bu "camia" katmanını bize "cemaat" olarak pazarlamak istiyor. Bunu yaparken merkezdeki şebekeyi ve çeperindeki cemaati perdeliyor.

Bu taktik bir pazarlama.

Allah uzun ve vicdanlı bir ömür versin ama gün gelip de Fetullah Gülen birilerine hizmet için İslam'ı Hristiyanlığın hizmetine sunmanın hesabını vermek için huzura çıktığında, cemaati başsız kalacak.

Cemaat üzerinden operasyonlarını yürütenler açısından bu ciddi bir tehdit.

Gülen Cemaati'ni, Gülen-sonrası'na hazırlamak için cemaatin camialaşması ve bugüne kadar somut bir put olan Gülen'in soyut bir düzleme taşınması gerekiyor.

Upuzun bir yazıda Fetullah Gülen'e ucundan değinen Ekrem Dumanlı'nın yazısı bu alanda atılmış sembolik bir adım.

Bu yapının Gülen-sonrası'na geçişin sancısız gerçekleşmesi, pastanın bir kaosa heba edilmemesi ve tarafların maksimum kazançla yollarına devam edebilmesi için "cematten camiaya" formulü ideal bir dönüşümü temsil ediyor.

Aksi takdirde Gülen cemaati, helvadan yaptıkları putu yemek zorunda kalan kavimler misali, Gülen'in bıraktığı "mirası" harcayıp ziyan edebilir, ortaya onlarca hizibin sebeblenmeye çalışacağı kırıntılar saçılırken, cemaatin çobanları kitleleri bugünkü gibi manipule yeteneklerini kaybederler.

Devletin adamı Tayyip Erdoğan'ın, bir yandan Fetullah Gülen'le zıtlaşırken, diğer yandan Fetullah Gülen'in sembol yayını Zaman'ın açılışına katılacak kadar yakın bir görüntü sergilemesi, Gülen cemaatine yönelik bu derin dönüşüm projesi açısından okunmaya değer bir görüntüdür.

Gülen cemaati Gülen'e rağmen dönüştürülmesi gereken bir yapıdır.
Kendi küpüne zarar bir kaç keskin sirke akıllının devleti ele geçirdiklerini zannedip attıkları zamansız adım bu yönde gerekli dinamiği sağlamıştır.

Devletin de, cemaatin de dönüşüm projelerinin aynı anda devreye alınmış olması kaosu arttırsa da sonucu yıllar önce sorduğum aşağıdaki sorunun cevabı belirleyecektir :

Sizce Gülen cemaati mi devlete sızdı, devlet mi Gülen cemaatine?

Bugün çözmeye çalıştığımız bu karmaşık tablonun ardında belki de bu sorunun basit bir cevabı olmadığı gerçeği yatıyor.

Şebekeden cemaate, cemaatten camiaya evrilen Türkiye'de, özgür bireye yine sırasını beklemek düşüyor.


Behiç Gürcihan - Açık İstihbarat, 22.02.2012
B.G.
İşgâlciler ölmeli! :turkiye:

"Bir ülkenin nüfusunun yarıya yakın bölümünün bir bölgede, dörtte birinin bir şehirde yaşaması, başlı başına tezgahtır."
Kullanıcı küçük betizi
bezgin
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 1394
Kayıt: Prş Eki 30, 2008 1:35

Şu dizine dön: Açık İstihbarat

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x