Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -12-

Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -12-

İletigönderen Türk-Kan » Prş Oca 01, 2009 20:56

Resim
Hınçaklar Talat Paşa’ya suikast hazırlığında

Ermeni Hınçak örgütünün Köstence kongresinde, tüm dünyada ses getirecek bir eylem kararı alındı: Talat Paşa İstanbul’da katledilecekti

Genelkurmay Başkanlığı’nın derlediği “Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri” adlı bilimsel çalışmanın 3. cildinde Ermenilerin kurduğu Hınçak örgütünün Köstence kongresinde “Yeni siyasi ve iktisadi şartlar elde edilene kadar örgüt savaşına hız verilmesinin uygun olacağı” yönünde bir karar alındığı belirtiliyor. Bu kararın ardından, Hınçak örgütü tüm dünya kamuoyunda ses getirecek bir eylemin gerçekleştirilmesi için harekete geçecekti.

Planları suya düştü

1914 yılı Ekiminde gerçekleştirilmesi planlanan bu terör eylemine ilişkin olarak yapılan operasyon sonucunda ele geçirilenlerin ifadeleri, soruşturma süreci ve yargılanmalarına dair belgeler Genelkurmay Başkanlığı’nın hazırladığı çalışmada yer alıyor. 1914 yılının Ekim ayında İstanbul’da önce İçişleri Bakanı Talat Bey’e sonra da diğer önde gelen yetkililere suikast planlanır ve eylem hazırlığına girişilir. Eylemciler Rusya ve Mısır’dan suikast için İstanbul’a gelir ancak eylemi gerçekleştiremeden yakalanır. Eylemle ilgili uzak yakın örgüt üyelerinin ifadeleri çok ilginç bilgiler içerir. Eylemin tetikçilerinden Armanak kod adlı Ardaş şunları söylüyor:

Suikastçı kaçamadı

“Mısır’dayken bana ’İstanbul’da Talat Bey’i vuracaksın’ dediler. İstanbul’a geldikten sonra, epey dolaştım, emir bekledim. Harekete geçmeye cesaret edemedim. Karamaz da İstanbul’a geldi, onunla konuştuk. Sebebi nedir bilmiyorum, işi biraz erteledi. Sonunda, Karamaz yakalandı. O, yakalanınca, biz de kaçacaktık. Silahları, Abraham’la Atina’dan aldık. Talat Bey, milletin işlerini bozuyormuş. Hınçakyanların İtilâf ve Hürriyetçilerle birleştiklerini, Şerif Paşa’nın, Sabah Gülyan’a bu iş için 3 bin lira verdiğini Mısır’dayken duydum.”

Meşruiyet fena azdırdı

Ermeni çetelerin eylemlere nasıl yönlendirildikleri ele geçirilen belgelerde açık ifadelerle yer alırken, Hınçakyan örgütünün tüm şubelerinin Paris’e bağlı olduğu da dile getiriliyor. Örgütün ileri gelen liderlerinden biri de belgelere geçen ifadesinde bunu doğrularken, kendilerini Meşruiyet’in azdırdığını şöyle itiraf ediyor? “Ermenilerin Meşrutiyet’ten önceki durumunu söz konusu etmeyeceğim. Meşrutiyet’te Ermeniler silah bıraktı. Meşrutiyet, en fazla Ermenilere yaradı. Çünkü ekonomik olarak ilerleme sağladılar. ”

Ganimet sevdası

Bu sözler, Hınçak örgütünün ileri gelenlerinden birisinin ifade tutanaklarına geçti. Bir örgüt yöneticisinin bizzat ortaya koyduğu bu tablo Ermenilerin ekonomik anlamda güçlenirken, silahları bırakmış olmanın pişmanlığını yaşadığını gözler önüne seriyordu. Bunlar, savaştaki Osmanlı Devleti’ni arkadan vurmak ve “ganimetten” pay almak isteyen Ermeni ileri gelenler ve aydınların ifadeleri. Elbette bu düşünceleri emir telakki eden Ermeni çeteleri de boş durmayacaktı. Onlar da İstanbul’dan gelen talimatları hayata geçirmekte bir an bile tereddüt etmediler. Yıllarca bir arada yaşadıkları Türk halkını katletmek için silahlanıp yollara düştü.

Tetikçi cesaret edemedi

Ermeniler, sansasyon yaratmak için Talat Paşa’ya İstanbul’da suikast düzenlemek istedi. Ancak, seçtikleri tetikçi korkak çıkınca, kirli emellerine ulaşamamış suikastçılar yakalanmıştı.

İhanet için en uygun zamanı kolladılar

4’ÜNCÜ Ordu Komutanlığı’na gönderilen 5 Mart 1915 tarihli bir yazıda “Düşman gemisine firar ederken Adana Dörtyol’da yakalanan Agop’un ifadesinde, Türkiye’de rahat olmadıklarını, bölgelerinde askerin kuvvetinin ve toplarının bulunmadığını, küçük bir kuvvet gelirse kendilerine silahlı olarak katılacaklarını ve Türkleri katledeceklerini, düşman gemilerine bildirmek üzere gönderildiği anlaşılmaktadır” deniliyor.

Faaliyetler yoğunlaştı

Belgeler, Ermeni çetecilerinin Osmanlı’nın darda kalacağı bir anı kollayarak çok önceden isyan planları yaptığını ortaya koyarken, Hınçakyan Komitesi Kilis Şubesi Başkanı Agop Basmaciyan’ın 9 Ocak 1913 tarihlinde sözde Ermeni müfrezesine gönderdiği yazıda, “Türkiye’nin içine düştüğü bugünkü olağanüstü karışık durumdan istifade ederek, faaliyetlerimizi hızlandırmalıyız” sözleri dikkati çekiyor.

Çocukları da eğittiler

Bir başka belgede Ermeniler, “Türk ordusu ilerleyemeyecek duruma gelirse, çeteler ordu gerisinde faaliyete geçecek” yönünde karar alıyordu. Sivas olayı sonrası mahkemeye çıkarılan Ermenilerin ifadelerine ilişkin diğer belgede ise “Taşnak şubelerine, 13 yaşına kadar olan erkeklerin komiteye üye olarak kaydedilip silahlandırılmalarının emir ve tebliğ olunduğunu” belirtiliyor.

Kızını boğmaya zorladılar

Ermeni vahşetininin boyutları insanın kanını donduruyor. Genelkurmay Başkanlığı arşivindeki 1915 tarihli belgeler, Ermeni çetelerin, Van ve çevresinde masum Türklere yaptıkları vahşete tanıklık etmesi açısından önemli bir kaynak vazifesi görüyor. İşte bu belgelerden biri, Özalp Kaymakamı Kemal’in imzasını taşıyan 4 Mart 1915 tarihli bir yazı. Belgede, Ermenilerin Van’ın Özalp ilçesindeki Sarıköy’de yaptıkları katliamda 41 erkeğin süngü ve kurşunla, bazılarının da dövülerek, karnı yarılarak ve kesilerek öldürüldüğü belirtiliyor. Kayıtta, köydeki İso’nun kızı Güllü’nün göğsünün kesildiği, İbo’nun eşi Silo’nun kızı Sülni’nin karnı yarılarak çocuğunun çıkarıldığı ve tandıra atıldığı ve çok sayıda kadına tecavüz edildiği bildiriliyor.

Uzuvları kesildi

Belgede, ayrıca Özalp ilçesinin Tepedam köyünde Ermenilerin erkeklerin büyük bölümünü süngü ile katlettikleri, kadınlara ise tecavüz ederek öldürdükleri kaydediliyor. Özalp Kaymakamı Kemal’in bölgede yaptığı incelemeleri sonucu hazırladığı 15 Mart 1915 tarihli bir başka belgede ise Saray’ın Yamanyurt köyünde Miha’nın eşi Fato’nun üç çocuğu ile boğazlandığı, Belecek’te Hanım Hatun’un Antranik adlı çete reisi tarafından tecavüz edildikten sonra beraberinde götürüldüğü, Keçikayası köyünde Hacı Molla Sait’in kendi kızını eliyle boğazlaması için zorlandığı ve her teklifte uzuvlarından biri kesilerek şehit edildiği bildiriliyor.

Korkunç vahşet

Bir başka belgede ise Özalp’in Boyaldı köyünde yaşanan “insanlık dışı vahşet”e işaret ediliyor. Söz konusu belgede, Nezu Hatun’un tandırda yakılan iki torununun etini babasına ve annesine yedirmek üzere zorlandığı, bunu yapmak istememeleri üzerine öldürüldükleri, Nezu Hatun’un ise gördükleri karşısında aklını kaybettiği bildiriliyor. Belgelerde ayrıca Saray ve Esedboyu camilerinin ahıra dönüştürüldüğü, bir çok medrese öğrencilerinin Hıristiyanlığı kabul etmeye zorlandığı kaydediliyor.


YARIN: Soykırımı iftirasının avukatı İngiliz yarbay


Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x