Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -16-

Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -16-

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Oca 07, 2009 0:43

Resim
İşgalciler Ermenilere devlet kurduracaktı

Anadolu’yu işgal eden emperyalist güçler, Ermenistan hayaliyle yanıp tutuşuyordu.

Sevr Antlaşması’nda henüz kurulmamış Ermenistan Devleti’nin bağımsızlığının ve özgürlüğünün kabul edileceği dayatılıyordu

Osmanlı Devleti’nin zayıflamasında istifade eden işgalci güçler, Ermenistan dayatmasında bulunuyordu. 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması’nın çok sayıda maddesi Ermenistan’la ilgiliydi. 88. maddede, Türkiye’nin, daha Ermenistan ortada yokken kurulacak Ermenistan Devleti’nin bağımsızlığını ve özgürlüğünü şimdiden kabul edeceği yazılıydı. 89’uncu maddeye göre de, Ermenistan’ın sınırlarını çizme yetkisi ABD Başkanı Wilson’a bırakılmıştı. Sınırlar, “Erzurum-Trabzon-Van-Bitlis-Van Gölü’nün çok önemli bir kısmını içine alarak çizilecektir” deniyordu. Türkiye, elinden çıkacak olan bu vilayetlerdeki tüm hak ve sıfatlarından önceden vazgeçmekteydi.

İsyancıları koruma altına alacaklardı

Sevr Antlaşması’nda Ermenilere ilişkin ikinci bölüm hükümlerde ise “Ermeni olaylarından” sorumlu olanların İtilâf Devletleri tarafından gösterilecek mahkemelerde yargılanmaları öngörülüyordu. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ı Sevr Antlaşması’nı onaylamamış, Türk millî mücadelesi başlamıştı. Ekim 1922’ye kadar devam eden savaşlar, imzalanan yeni mütarekeler ve en nihayetinde oturulan Lozan Barış Konferansı masası, sınırlar, kapitülasyonlar ve azınlıklarla ilgili yeni bir sürecin başlaması anlamına gelecekti.

Ceza verilmesi öngörülmüştü

Atatürk, “Büyük Nutuk” ta Lozan Antlaşması’nın sağladığı başarıları sayarken, Ermeniler konusunda iki şey söylüyor:
“Sevr’de savaş hukukunu çiğneyerek suçlar işlendiği söylenmiş ve Osmanlı’ya ceza verilmesi öngörülmüştü. Lozan’da bu tümüyle kalkmıştır. Sevr’de, Doğu Anadolu’da Rus ordularının ulaştığı en ileri noktalardan geçirilen sınırla bir Ermenistan yaratılmak istenmişti. Bu da tümüyle ortadan kalkmıştır. Yani Ermeni yurduna ilişkin olarak Türk heyeti, TBMM’nin talimatını harfiyen uygulamıştır. Burada hiçbir taviz verilmemiştir. Ama Ermeniler, Antlaşmada tanınan azınlık hakları çerçevesinde, Türk vatandaşları olarak Türkiye Cumhuriyeti’ndeki yerlerini almışlardır.”

Wilson İlkeleri ile tarihe geçti

ABD Başkanı Woodrow Wilson, kurulmasını istediği dünya düzenine ilişkin açıkladığı 14 ilkenin birinde, “Osmanlı‘da Türk olmayan halklara bağımsızlık verilmelidir” diyerek, ülkeyi parçalama niyetini açıkça itiraf ediyordu.

Atatürk ihanete bizzat tanık

İstiklal mücadelesi öncesi dönemde Ermeni zulmüne ve ihanetine bizzat tanık olanlardan biri de Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’tü. 1916 yılında 16. Kolordu Komutanı olarak Doğu Anadolu’ya giden Mustafa Kemal, o dönemde şahit olduğu bazı olayları anılarına kaydetmişti. Atatürk, azınlıklar problemi ve Ermeni sorununun Batılı devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda bu unsurları kullanmaları ile ortaya çıktığını biliyordu. Bu devletlerden biri de İngiltere idi. Osmanlı Devleti’nin savaş alanından çıkardığı Ermeniler, özellikle İngiltere tarafından kullanılmaya devam ediyordu. Ermenilerin tehcir edilmesi, devlete verdikleri zarar ve işgal kuvvetlerine yaptıkları yataklığın sona ermesi anlamına gelmiyordu.

Kirli ilişkileri yazdı

Bunu gösteren en önemli belgelerden biri, Mustafa Kemal’in Yıldırım Orduları Grubu Kumandanı olduğu sırada yani tarihler 6 Kasım 1918 tarihini gösterirken, Başkumandanlık’a gönderdiği bir telgraftı. Mustafa Kemal, Halep’i eline geçiren İngilizlerin bu bölgedeki ordu kuvvetlerine gıda ve malzeme gönderme bahanesiyle geliştirdiği stratejiyi eleştirirken, bu ülkenin Ermeni çeteleriyle kirli ilişkilerini naklediyor, İngiltere’nin Ermeni çetelerini İslahiye’de faaliyete geçirdiğine dikkat çekiyordu.

Taşkınlıkları, küstahlık olarak değerlendirmişti

Atatürk’e göre 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasından sonra ülkenin karşılaştığı en önemli problemlerden biri de azınlıkların bir çok bölgede yaptığı taşkınlıklar olmuştu. Atatürk, bunları birer küstahlık olarak değerlendiriyor ve bunların arkasında İtilaf Devletlerinin olduğunu söylüyordu. 23 Temmuz 1919’da Erzurum Kongresi’ni açarken yaptığı konuşmasında Ermenilerin ve Rumların yaptıkları taşkınlıklara temas eden Atatürk, şöyle diyecekti: “Tebaa-i Osmaniyeden olan Rum ve Ermeni anasırı gördükleri teşvik ve müzaheretin netayiciyle de namusu mi/limizi cerihadar edecek taşkınlıklardan başlayarak nihayet hazin ve kanlı safhalara girinceye kadar küstahane tecavüzata koyuldular.”

Patrikhane çetelere destek veriyordu

Mustafa Kemal, “Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira heyeti ile hemfikir olarak çalışıyor” diyordu

Atatürk, sadece Rumların değil, memleketin birçok yerindeki Hıristiyan azınlığın gizli ya da açıktan kendi çirkin emelleri doğrultusunda hareket ettiklerini, bir an önce devleti çökertmeye çalıştıklarını görüyordu. Rum ve Ermeni Patrikhaneleri de bu emelleri körüklüyordu. Çeteler kurarak, mitingler düzenleyerek ve propaganda faaliyetleriyle bu süreci hızlandırmaya çalışan Hıristiyan din adamlarına ilişkin Nutuk’ta yer alan şu ifadeler ibret vericidir:

Rum hazırlığı gibi ilerliyor

“Bundan başka, memleketin her tarafında, Hıristiyaniye hafi, celi, hususi emel ve maksatlarının temini istihsaline, devletin bir an evvel, çökmesine sarfı mesai ediyorlar. Bilahare elde edilen mevsuk malumat ve vesaik ile teeyyüd etti ki, İstanbul Rum Patrikhanesinde teşekkül eden Mavri Mira heyeti vilayetler dahilinde çeteler teşkil ve idare etmek, miting ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Salibiahmeri, resmi muhacirin komisyonu; Mavri Mira heyetinin teshili (silahlandırma) mesaisine hadim. Mavri Mira heyeti tarafından idare olunan Rum mekteplerinin izci teşkilatları, yirmi yaşını mütecaviz gençler de dahil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor. Ermeni Patriği Zaven Efendi de, Mavri Mira heyeti ile hemfikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve İstanbul’daki merkeze merbut Pontos Cemiyeti sühuletle ve muvaffakiyetle çalışıyor.”



Kafkasya’daki Ermeni mezalimi unutulmadı


Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x