Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -3-

Resmi belgelerle Ermeni vahşeti -3-

İletigönderen Türk-Kan » Sal Ara 23, 2008 13:05

Resim
Çetelere eğitimi Ermeni papazlar veriyordu

ABD’li misyonerlerin açtığı okullarda görev yapan papazlar, beyinlerini yıkadığı Ermeni çocukları komitacı olarak yetiştiriyordu

Osmanlı’ya başkaldıran Ermeni çeteler, papazlar tarafından kışkırtılmıştı. Ermenilerin Van’dan sonra en çok önem verdikleri bölge Bitlis ve çevresiydi. Teşkilat, tertibat ve lider bakımından en becerikli adamlarını, piskoposlarını buraya tayin ettiren Ermeniler, Meşrutiyet’in ilânından önce ve sonra patrikhanenin bölgeye gönderdiği en seçkin ve gözde papazlar ve piskoposlar ile bir arada çalışma imkanı buldu. 26 Ekim 1895 tarihinde, Bitlis’te yaşayan Ermeniler, başta papazlar olmak üzere, Diyarbakır, Erzurum ve Van komitecileri tarafından isyan ve ihtilale kışkırtıldı. Devlet arşivlerinde Saadettin Paşa ve İbrahim Cemal Efendi’nin hazırladığı raporlar, Bitlis’teki isyan hareketinde, Amerikan Koleji’nin tahrik ve teşviğine dikkat çekiyor.

Düşman nesiller yetişti

Bitlis’ten ABD’de yerleşen Ermenilerin açtığı Bitlis Koleji, Amerikalı bir misyonerin idaresindeydi. Kolejde yatılı okuyan Ermeni çocuklarının beyinleri, Osmanlı aleyhine isyan ve ihtilal düşünceleriyle yıkanıyor, Ermenilerin bağımsızlık hayali üzerinden Türk milletine düşman nesiller yetiştiriliyordu. Misyoner George ile papazlar, Ermenilerin ileri gelenlerine, onlar da Ermeni halkına Hınçak Komitesi’nin programını telkin ederek ayaklanma düşüncesini zihinlere yerleştirdikten sonra fedai kaydına başlamışlardı. Bundan sonra her taraftan fedailer Bitlis’e akın etti. Hatta bazı devlet memuru Ermeniler, görevlerinden istifa ederek Bitlis’e gitti.

Cumada kilise çanı

Bitlis olaylarının patlak verdiği tarih, cuma gününe denk geliyordu. Camilerde hutbe dinleyen Müslümanlar, Protestan Koleji’ndeki kilise çanının çalındığını duydu. İlk çan sesinde, Ermeni ileri gelenlerinden bazılarının ortalıktan kaybolması dikkat çekti. Çan, ikinci kez çalındığında Bitlis’teki tüm Ermeniler dükkanlarını kapatarak bazı yerlerde yangınlar çıkarmaya başladılar. Silahlanan Ermeniler, camiye doğru ilerliyorlardı. Müslüman Türk kadınları, bu durumu camideki erkeklere bildirmek için çocuklarını gönderdi.

Kilise çanı üçüncü kez çaldığında Müslümanlar, hutbenin bitmesini beklemeden dışarıya fırladı. Ermenileri kapı önünde silahlı ve hücuma hazır gördüler ve çatışma başladı. Ayaklanma iki saat sürdü. Devletin memurları ve askerler asayişi sağladıklarında, 38 Müslüman Türk’ün katledildiği, 135 kişinin de yaralandığı ortaya çıktı. Olaylar kısa zamanda çevre ilçelere de yayıldı.

Talimatları Rusya’dan alıyordu!

Osmanlı döneminin Ermeni paşalarından Nubar Paşa, Rusya’dan talimat aldığını gizlemiyordu. Türk milleti; Birinci Dünya Savaşı’nda yedi ayrı cephede, küresel ve emperyalist devletlere karşı savaşmak zorunda kalmıştı. Savaşın en çetin cephelerinden birisi de “Kafkas Cephesi” olarak bilinen “Doğu Cephesi” ydi. Rusya, Türkiye’yi küçültmek için,
Bulgaristan ve Anadolu’da kurmak istediği Ermenistan sayesinde Türkiye’yi çember içine almak ve Rusya için tehdit olabilecek Türk birliğinin önüne geçmek istiyordu. Planı öğrenen Ermeniler, o tarihe kadar Kafkasya’da kendilerine sayısız zulüm uygulayan Ruslar’a karşı ani bir sempati geliştirmeye başladı. Bir kez daha fırsat önlerine çıkmıştı. Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde kurulan Ermeni cemiyetleri; Hınçaklar, Taşnaksutyun ve Ramgavar gibi birlikler, Ermeni Patrikliği ile birleştiler ve Nubar Paşa’nın başkanlığı altında bir heyet kurdular. Nubar Paşa, İstanbul’da Rus Hükümeti ve elçiliğinden doğrudan talimat aldığını gizleme gereği bile duymuyordu.

Kazım Karabekir’in Ermeni vahşetini belgeleyen telgrafı

Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde de yer alan “Arşiv Belgeleriyle Ermeni Faaliyetleri” kitabında, Ermeni çetelerin mezalimi belgelerle tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriliyor. Genelkurmay tarafından bilim dünyasına hediye edilen bu eserde, Ermeni yalanları çürütülürken, o dönemde yaşanan olaylar objektif bir dille anlatılıyor. Belgelerde, vahşetin ulaştığı korkutucu boyut, herkesin yüreğini ürpertiyor.

3 ncü Ordu Kumandanlığına

Ermeni eşkıyâsı Erzincan ve civârındaki irtikâb eyledikleri mezâlime ve yirminci asr-ı medeniyye ile kabil-i te’lîf olmayan envâ’-i hûn-hârlıklarına Aşkale’den Erzurum istikâmetine tard olundukları vakit daha eşna’ını yaparak Ekbertos’un mezâlimine rahmet okutmuşlardır. Merdiven köyünde kırk beş Aşkale’de on yedi Tilkitepesi’nin iki kilometre cenûbunda harîtada ismi yazılı olmayan Cinis köyünde altı yüz küsûr zükûr ve inâs nüfûsun on üçü müstesnâ olmak üzre mütebâkîsi ihrâk edilmek ve süngülenmek ve hamile kadınları karınları yarılarak çocukları kucaklarına verilmek sûretiyle şehîd edilmiş olduğunu arz eylerim.

2/2/34
1 nci Kafkas Kolordusu Kumandanı
Mîr-alây Kâzım Karabekir



Sason’daki kanlı isyanı işte böyle itiraf ettiler

1897 yılında, bazı Ermeni komiteleri, Sason ve Muş bölgesine gelerek yerleşmeye başlamışlardı. Bu tarihten 1905 yılına kadar devam eden Ermeni katliamları, bölgede çok kan dökmüş ve isyanlar güçlükle bastırılmıştı. Sason isyanı süresince yaşanan çatışmalar, bizzat Ermeniler tarafından kaleme alınan “Antranik’in Savaşları” adlı eserde şöyle anlatılıyordu: “1904 Nisan’ında Ermeni isyanları, çarpışmaları, Sason tepelerinden ve Muş Ovası’ndan Van’a kadar yayıldı. Konsoloslar aracılık ederek Antranik’in (Ermeni lider) uzlaşmasını teklif etti. Taşnaksutyun Bürosu ve Muş Merkez Komitesi temsilcileriyle birlikte kumandanlar toplanıp Antranik’i Genel Komutan seçtiler. Düşmandan (Türklerden) 800-1000 kişi öldürüldü. Fedailer 53 tüfek ve 500 mermi ele geçirdiler. Savaş 12 saat sürdü. 16 Nisan’da hükümet askerleri İshanzor yolunu tutmuşlardı. Savaş başlayınca Dalorik’te bulunan Sempad yetişti. O gün düşmandan (Türklerden) 5 kişi öldürüldü. Apagama ve Gomer’de, düşmanlardan (Türklerden) bir çok ölü ve yaralı yere serildi.”

Sultan Abdülhamid’i öldüreceklerdi

Tarihler 21 Temmuz 1905’i gösterdiğinde, İstanbul’daki Ermeniler bir başka planı hayata geçirmeye çalışacaklardı. Kendi taleplerinin ve bağımsız Ermenistan Devleti’nin önünde önemli bir engel olarak gördükleri ve bu nedenle de “Kızıl Sultan” lakabını taktıkları Osmanlı Padişahı Abdülhamid öldürülmeliydi. Taşnaksutyun komitesinden Hristofor Mikaeliyan adlı bir Ermeni, Mikaeliyan’ın kızı Robina ve bir de Rus Ermenisi, özel olarak yaptırılan bir aracın içine 20 kiloya yakın saatli bomba yerleştirerek Yıldız’daki Hamidiye Camii’nin kapısına pusu kurdu. Bomba, Padişah Abdülhamid Han’ın Cuma namazından çıkacağı saate ayarlandı. Padişah namazını kıldıktan sonra Şeyhülislam Cemaleddin Efendi ile sohbete dalınca, bombanın saati dolduğunda tehlikeden uzaktaydı. Ortalık bir anda savaş alanına döndü. 26 kişi öldü, 58 kişi yaralandı.



YARIN:Sarıkamış’ta askeri sırtından vurdular


Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Resmi belgelerle Ermeni vahşeti

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x