S-400 çıkmazı / Zeynep GÜRCANLI

S-400 çıkmazı / Zeynep GÜRCANLI

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Nis 20, 2020 11:27

S-400 çıkmazı

Korona salgını gündeme o kadar ağırlık koydu ki başka konuları konuşmaz olduk.

Mesela; AKP hükümetinin, Washington yönetimine “siyaseten” kafa tuttuğu- kafa tutarmış gibi yaptığı- dönemlerde gündemin başlıca konusu olan S-400 füzeleri şimdilerde hiç konuşulmuyor.

Oysa füzeleri Rusya'dan, “Kullanabilecek misiniz?” uyarılarına rağmen inada bindirip satın alan AKP, lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzından “Nisanda tamamen aktive edilecekler” açıklamasını yapmamış mıydı?

Bu açıklamaya ve nisan ayının son günlerine ulaşmamıza rağmen hükümetten S-400'lere ilişkin ne bir ses var, ne de seda.

İşin aslı AKP, S-400'ler konusunda tam bir sıkışmanın içinde…

Korona salgınının yarattığı küresel ekonomik yeni durum, zaten kriz içindeki Türkiye'yi en sıkıntılı ülkelerden biri haline getirdi.

O kadar ki dostlar alışverişte görsün misali “IMF'den para almayız” retoriğini sürdüren AKP, döviz sıkışıklığını çözmek için IMF'nin “ağababası” ABD'yle masaya oturmuş durumda.

-Bu arada IMF ile de görüşmeler yapıldığı açıklandı ama belli ki daha inat kırılmamış. İnat kırılsa da Varlık Fonu'yla, keyfi sistem kararlarıyla kurallardan azade edilip adeta ‘bakkal defterine' dönen Türk ekonomisinin IMF denetimine açılması mümkün mü?-

Türkiye, ABD merkez bankası FED ile “swap hattı açılmasını” görüşüyor. Elbette böyle bir ortamda S-400'leri aktive edip Washington yönetiminde kaşların yeniden kalkmasını pek çıkarına uygun bulmaz AKP hükümeti. O yüzden hiç konuşulmuyor S-400'ler.

Diğer tarafta ise füzeleri satan Rusya var…

Ruslar hem -belki de hiç kullanamayacağımız- füzeleri satarak ciddi para kazandılar. Hem de Türkiye ile NATO ittifakının arasına soğukluk girmesini sağladılar. Elbette şimdi bunu devam ettirmek isteyeceklerdir. Ellerinde de AKP hükümetinin Türkiye'yi soktuğu bir başka çıkmaz olan İdlib kozu var.

Osmanlı'nın çöküş dönemi gibi

AKP hükümetinin başından itibaren çıkmaz sokak olan Suriye siyaseti, Esad yönetiminin devrilip yerine Müslüman Kardeşler'in getirilmesi üzerine kuruldu.

“Şam'da üç günde namaz” felsefesi içinde terörist mi, değil mi diye hiç bakılmadan Suriye'deki hemen her muhalif gruba şu ya da bu şekilde destek verildi. -AKP'li hükümet üyelerinin IŞİD için “öfkeli gençler” tanımı yaptığını bile duymadık mı?-

Esad yönetimi düşünce, Suriye toprakları/milli serveti el değiştirecekti. Muhalif gruplara da işte bu “ganimet” söz verildi. Tıpkı Osmanlı'nın ilk dönemlerinde uyguladığı tımar sistemi gibi.

Suriye iç savaşının ilk günlerinde bu sistem, ABD ve Arap sermayesinin katkısıyla işledi. Muhalifler ilerledi, topraklar el değiştirdi.

Ancak Rusya ve İran'ın devreye girmesiyle işler değişti. Muhalifler gerileyip toprak kaybederken, Esad ülkedeki kontrolü büyük ölçüde yeniden ele geçirdi. “Tımar sistemi” tıkandı. AKP'nin muhalif gruplara savaşmaları için “vaat edebileceği” bir İdlib ve ülkenin kuzeyinde halen TSK kontrolündeki bölgeler ile Türk Hazinesi'nden karşılanacak maaşlar kaldı.

Erdoğan'ın son Moskova ziyaretinde Rusya'ya verilen tavizle İdlib'de muhaliflere bırakılan alan bir kez daha küçüldü.

Üstelik, Türkiye'deki ekonomik kriz, “ulusal ordu” yapılmaya çalışılan cihatçı gruplara Türk Hazinesi'nden verilen maaşları da aksatmaya başladı.

SONUÇ: İdlib'de cihatçı teröristler ortak devriyeler sırasında Rus askerinden çok Mehmetçiğe tepki gösterir oldu.

İşte Rusların, S-400'leri aktive ettirip Batı bloğunu karıştırmak için kullanabileceği en önemli kozlardan biri de bu ortam.

Tüm bunlara, Esad ordusunun İdlib'e yapmakta olduğu yığınağı ve AKP hükümetinin Suriye'den sonra ikinci cepheyi açtığı Libya'daki “hasmı” Hafter'in Şam'da temsilcilik açmasını da ekleyin.

Bir çıkmazdan, bir diğer çıkmaza savrulup giden bir dış politika…

ÖZEL NOT: AKP hükümeti şu ya da bu ülkeye korona ile mücadele kapsamında bilmem ne kadar ton tıbbi malzeme yardımı yapmakla övünedursun; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ben, son 10 günde iki ayrı başvuru yapmama rağmen, devletin dağıtma sözü verdiği maskeye hâlâ erişebilmiş değilim.

Büyük ülke, uluslararası alanda şov amaçlı yardım dağıtmakla değil, vatandaşına sahip çıkarak olunur…

Zeynep GÜRCANLI, 20 Nisan 2020
zgurcanli@sozcu.com.tr
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x