“Peki yıllardır acaba Avrupa Birliği’ne uyum sağlamak için nasıl bir değişiklik yaptık” diye kimse sormuyor…
Daha düne kadar “kadınlar gülemez, hamile kadın utanç duysun sokağa çıkmasın” diyen kişiler tarafından yönetilmiyor muydu Türkiye?
Peki Avrupa Birliği ülkelerinde son derece modern insanlar yaşıyor. Avrupa’nın her yeri muhteşem heykellerle, tablolarla süslü. İnsanların kıyafetleri ultra modern. Bu kafayla nasıl Avrupa Birliği’ne uyum sağlayacak Türkiye?
Dönüp Türkiye’ye baktığımızda birisi çıkıp televizyona “namaz kılmayan hayvandır” diyor. Başka biri çıkıp “kadın ve erkek aynı odada yalnız kalamaz!” diye bağırıyor. Kimse sanattan anlamıyor, heykelden, resimden anlamıyor. Bırakın güzel bir heykele bakıp sanattan zevk almayı, burada heykele bakıp “bu heykelin göğsü gözüküyor” diye apar topar heykelleri alıp depolara kaldırıyorlar. Şimdi bırakın yüksek sanattan zevk almayı, bu heykel ahlaka uygun değil diye ortadan kaldıran bir kafa ile karşı karşıyayız. Bir Avrupa’daki heykellere, çeşmelerin güzelliğine, oradaki yüksek sanata bakın, bir de bizimkilerin diktikleri sarımsak heykeline, köfte heykeline bakın. Ankara’da dikilen heykeller ise tam bir facia, tarifi bile mümkün değil…
Yüzlerce kere “Türkiye’de kalite bakanlığı kurulmalı” diye anlatıyoruz. Sadece yollar, köprüler, havaalanları açmakla olmuyor. Kitlevi binalar dikmekle olmuyor. Türk milletinin ruhunda o asaleti oluşturmadan, nezaketi, kibarlığı, görgüyü, sanattan, resimden, heykelden yüksek kaliteden zevk almayı oluşturmadan, bağnazlığı yok etmeden Avrupa Birliği’ne girmek istemenin anlamsızlığını artık herkesin görmesi gerek. “İstiyoruz istiyoruz” demeyi biliyorsunuz ama bir adım bile ileri atmıyorsunuz.
Türkiye’de başka dinden olan insanlara karşı da saygı, sevgi, güler yüz yok. Kuran’a göre tamamen yanlış olan bu tavır birçok insan tarafından göz göre göre uygulanıyor. Yahudi düşmanlığı çok yüksek. Ramazan’da oruç tutmayanlara müthiş öfke duyuluyor. Hatta kimi dövülüyor, kiminin dükkânı yağmalanıyor.
Şimdi böyle görüntüler olduğunda yurt dışından Türkiye tamamen Işid kafasında bir ülke gibi duruyor. O zaman da Avrupa Birliği Türkiye’yi aldığında 75 milyon İşid kafasında adam tarafından istila edileceğini düşünerek doğal olarak çekiniyorlar ve korkuyorlar.
Sonuç olarak Türkiye üzerindeki bu bağnazlığı atmadıkça, ultra modern bir görüntüye kavuşmadıkça Avrupa Birliği’ne girmesi mümkün değil. Hatta bunu talep etmesi bile oldukça abes duruyor. Devlet kalite bakanlığını kurarak, modernliği ön plana çıkararak, bağnaz konuşmaları kaldırtarak çok ciddi adımlar atabilir.
Atatürk döneminde hem Atatürk’ün modernliğini ve asaletini, bir de yanındaki insanların modernliğini bir düşünsünler. Atatürk’ün zamanında bütün Avrupa kralları koşa koşa Atatürk’ün ayağına geliyorlardı. Onun şahsiyetinden, asaletinden ve modernliğinden çok etkileniyorlardı. Bu yüzden bırakalım sürekli “bizi neden Avrupa Birliği’ne almıyorlar” demeyi de, önce kendimizi düzeltmeye bakalım. Ultra modern olduğumuzda o zaman “neden bizi almıyorlar” diye sorarız…

Roma heykelleri:



Turkiyedeki heykeller, özellikle Ankara'dakilere dikkat!:

