SAVAŞ ve HIYANET-İ VATANİYE

SAVAŞ ve HIYANET-İ VATANİYE

İletigönderen Habip Hamza Erdem » Çrş Oca 06, 2016 11:24

SAVAŞ ve HIYANET-İ VATANİYE
Türkiye Büyük Millet Meclis’inin, açılışından altı gün sonra çıkrdığı iki numaralı yasası ne idi ?
- "Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyana yönelik sözlü, yazılı veya eylemli muhalefet ve fesatlıkta bulunanlar vatan haini sayılır." (Madde 1)
- "Fiilen vatan hainliğinde bulunanlar asılarak idam edilir." (Madde 2)
- "Vaiz ve hitabet suretiyle alenen ve çeşitli zeminlerde söz ve hareketleriyle vatan hainliği cürmüne tahrik ve teşvik edenlerle işbu tahrik ve teşviki yazı ve resimlerle yayanlar geçici küreğe konulurlar." (Madde 3)
- "Vatana ihanet sanıklarının yargılanması en çok 24 gün içinde karara bağlanır” (Madde 7)
- ve temyiz edilemez." (Madde 8)
Bu yasayı kim kaldırdı?
- Turgut Özal (1991)
Niye kaldırdı?
- Çünkü ‘Anayasa bir kez delinmekle birşey olmaz’ diyerek bir çok kez ‘anayasal suç’ işleyecekti de ondan.
Bu suçlar içinde ‘yetki ve sorumluluğunun gereğini yapmamak’ da var mıydı?
Vardı.
Ancak burada, Türkiye ve Turgut Özal’dan değil, Fransa ve François Hollande’dan sözedeceğim.
François Hollande Azledilecek mi?
Çünkü Fransa’da, Bataclan saldırısı sonunda, François Hollande’ın eğer ‘istifa’ etmezse, Anayasa Mahkemesi (Fransızcası Conseil Constitutionnel) de değil, “ulusal temsilcilerin oluşturduğu Yüksek Mahkeme’ (représentation nationale réuinie en Haute Cour) tarafından görevinden azledilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Türkiye’deki adıyla bir tür ‘İstiklâl Mahkemesi’.
Güzel Türkçemizle ‘Halk Mahkemesi’ de denilebilir.
Ne var ki, Türkiye’de bu ‘Halk Mahkemesi’ terimi de anlam ve kapsamından çıkarılmış olduğu için, ‘Yüce Divan’ demek belki daha doğru olur.
Zaten, Fransız Anayasası’nın 68nci maddesi tam da bu durumlar için konulmuştur: “Göreviyle ilgili sorumluluklarını yerine getirmemesi ya da görevini gereğiyle yapmaması” (manquement à ses devoirs manifestement incompatible avec l’exercice de son mandat).
Demek ki, Fransız Cumhurbaşkanı da ‘sorumsuz’ sayılmakla birlikte, makamının gerektirdiği ‘sorumluluklar’dan kurtulamıyormuş.
Burhan Kuzu ya da Bekir Bozdağ’ın ‘değil ama, gerçek hukukçuların, tartışmaları gereken bir ‘konu’ olsa gerektir.
Hukuk doktoru Aristide Leucate’a göre böyledir.
Peki ama François Hollande’ın ‘görevinin gereklerini yerine getirmemesi ya da göreviyle bağdaşmayan bir biçimde davranıyor olması’nın somut örnekleri nelerdir?
1° Bataclan saldırganı Sami Amimur birkaç kez yakalandığı halde, gereği gibi izlenememiş ya da gerekli önlemler alınmamıştır
2° Diğer saldırgan Ömer İsmail Mustafa, Türk polisi tarafından bilgilendirildiği halde, izlenmemiş ya da yakalanmamıştır
3° Yüzlerce kurbanın yakınları Devlet’e tazminat davası açacak olurlarsa, bu Devlet’in ‘en sorumlusu’ olarak da başta Cumhurbaşkanı gelmektedir
4° Bu canileri açıkca destekledikleri bilinen Katar ve Suudi Arabistan yetkilileriyle görüşen de, bu ‘monarşi’ (!)’lere silah veren de o’dur
5° Suriye’de ‘meşru hükûmeti’ devirmek için, sözde ‘muhalif gruplar’a açıkça destek olan ve onlara yardım ettiğini basına açıklayan da o ve ona bağlı bakanlarıdır
İşte, diyor, Dr Aristide Leucate, bu ve benzeri olgu ve olaylar dolayısıyla, Fransa cumhurbaşkanı François Hollande başta olmak üzere Dış İşleri, İç İşleri ve Adalet Bakanlarının ‘görevden azledilmeleri’ için yeterince ‘hukusal gerekçe’ oluşmuş bulunmaktadır
Olur mu olmaz mı diye ‘çene yormak’ yerine, öne sürülen görüşler akılcı mı değil mi; hukusal mı değil mi diye sorgulamak gerekir.
Savaş ve olağanüstü hal
Yine Bataclan saldırısı yapıldıktan yarım saat sonra, önce François Hollande ve ardından Başbakan Valls, Fransa’ya ‘savaş’ açıldığını ve Fransa’nın da ‘savaş’a girdiğini ‘ilan’ etmişlerdi.
Ülke içinde de, kısmî ya da genel ‘seferberlik’ değilse bile, Sıkıyönetim’den bir önceki aşama olan ‘Olağanüstü hal’ ilan edilmişti.
Olağanüstü hal ilanı halinde, İçişleri Bakanı ve ona bağlı birimler ‘olağanüstü’ yetkiler kullanabilmekte ancak bu en çok 60 günlük bir süreyi kapsayabilmektedir.
60 günün sonunda ise, yine parlamenterlerin isteği üzerine Anayasa Mahkemesi (Conseil Constitutionnel)’nin görüşü alındıktan sonra bu süre uzatılabilmektedir.
Ne var ki, gerek olağanüstü hal ve gerekse sıkıyönetim ilanı halinde, Fransa ‘hukuk devleti’ ilkelerinden ödün vermiş sayılmamaktadır.
Tanrı böylesini kimsenin başına vermesin
Fransa’da durum böyle iken Türkiye’de nasıl diye sormanın zamanıdır.
Şaban tv’nin sunucu ve yorumcuları ile Kemal Karabulut’un yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun hezeyanlarına bakıldığında; ‘durum vahim’.
Bir ellerini dizlerine vurmadıkları kalıyor.
Sezgin Allahverdi (Allah başka ülkelere nasip etmesin) ise, bilmem kaç yıllık hukukçu olduğunu, dünyadaki örnekleri ezbere bildiğini söyledikten sonra, Doğu Anadolu’daki olaylar için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’yi mahkum edeceğini ileri sürüyor.
Oysa, Fransa örneği göz önünde iken, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin başka türlü bir karar almasının ‘hukuken’ olanağı yok.
Ancak, François Hollande örneğinde olduğu gibi, bütün bu olumsuzlukların sorumlusu kim ise ve hangi mahkeme yetkili ise hesap sormazsa, öyle olsun..
Dudaklarım paramparça
Bu Sezgin Tanrıkulu ile onu genel başkan vekili yapan..
O Şaban Tv, o sunucu ve yorumcuları..
Ya gerçekten çok saflar ya da tümü Sezgin Tanrıkulu gibi görevli...
TBMM’nin 1920’de çıkardığı 2 numaralı yasayı yeniden okuyorum;
Ve benzerlik kurmamak için dudaklarımı ısırıyorum ..
Canım yanıyor.
Ama benzerlik de kurulabiliyor birader.
Habip Hamza Erdem
Kullanıcı küçük betizi
Habip Hamza Erdem
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1531
Kayıt: Cum Haz 26, 2009 20:01

Şu dizine dön: Habip Hamza ERDEM

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x