Sen neymişsin be abi!

Din-İzlem (Teo-Strateji) Uzmanı

Sen neymişsin be abi!

İletigönderen Ram » Prş Eyl 17, 2009 0:33

Sen neymişsin be abi!

İslam dünyasının, daha doğrusu Osmanlı Devleti’nin iç yetersizliğe düşmesi ve ardından Batılı devletlerin her alanda hâkimiyeti ele almasıyla birlikte bir dış etkiden söz edilir. Bu iddia bazen yaşanılan olaylara bazen de belgelere dayalı olarak kanıtlanır. Bazen de hiçbir geçerli gerekçeye dayanmadan ‘dış etkinin’ dış ve iç aktörleri üzerine ilginç ve hayali görüşler üretilir. Bu mesele, öteden beri ülkemizde tarafları olan ve tartışılan bir konudur… Ancak bu dış etki konusunda ben, iki kez sen neymişsin be abi, dedim.

12 Eylül 1980 darbesi ve sonrasında yapılan açıklamaları duyunca ‘oynanan oyunun’ on dilli olduğunu gördüm ve hayret ettim. Elimi uzattığım ve büyük şair Sadi’nin deyişiyle ‘mertliği çilede, derdimin devasını dertte’ gördüğüm o süreçte dertleştiğim gençlerin nasıl harcandığını gördüm. Acemi ve safderun duruşun ağır bedelini ödeyen insanların üzerinden ahkâm kesenlerin ‘avcılığa’ başlayarak kutsal değerler üzerinden nasıl adam devşirdiklerini gördüm. Darbe sonrası gelişmeler, olup-bitenler yeni bir sürecin kurgulandığını açıkça gösterdi. Bütün kurgunun ardından bu gün sürekli olarak özgürlükten dem vuran, ancak bütün varlıklarını darbeye borçlu olan bu günkü politik ve ekonomik güçler çıktı… Bütün bunların bir rastlantı olmadığını düşünerek oynanan oyunun iki cephesine bakarak ‘dış etkinin büyük mihmandarı güce’ sen neymişsin be abi dedim! Özellikle Körfez Savaşı’nda dönemin iktidarı, ABD arasındaki ilişkilerin ve uçakların Türkiye üzerinden geçişi konusunda yapılan telefon görüşmeleri ABD’li diplomat tarafından açıklanınca Türkiye’de bu oyunun hem düz hem ters oynandığını anladım. ‘Dans etmenin’ anlamını o zaman kavradım. Her türlü değerle oynamanın ‘inşa ettiği’ poker yüzler karşısında sen neymişsin be abi, dedim.

İkinci kez sen neymişsin be abi dedim! Biraz kendime kızarak, biraz da ‘din, iman diyen’ çevrelere karşı burukluğumun ve gönül koymamın ne kadar yerinde olduğunu, bununla birlikte ‘olup bitenin’ bu milletin üzerinde açtığı ve açacağı travmaları düşünerek üzüldüm. Neden? Çünkü XX. yüzyılın son on yılından itibaren yabancı devletlerin barut fıçısı haline getirdikleri coğrafyayla şu dört konu nedeniyle ilgilenmektedirler;

    • Enerji ihtiyaçları için kaynak sağlama ve bunu ‘aktarma’ kanallarını oluşturmak,
    • Mal ve hizmetler için zengin ve genişleyen bir pazar oluşturmak ve bunun işlemesini sağlamak,
    • Bu iki hususu garanti altına almak için görünüşte de olsa uluslararası hukuk ve düzeni sağlamak,
    • Belirtilen bölgede yeni bir gücün ortaya çıkışını engelleyerek Soğuk Savaş dönemini andıran bir sürecin gelişmesini önlemek,

Yukarıda sayılan hususların dışında gündemi işgal eden her şey üfürükten tayyare selam söyle o yâre cinsindendir. Açılım ve kardeşlik gibi ‘deyim ve organizasyonların tümü’ söz konusu politikanın parçalardır. Ana çizgileri sunulan stratejik planı geliştiren aktörlerden birisinin sözü aynen şöyle: “bölgenin devletlerini kast ederek, belki de kendileriyle, komşularıyla ve dış dünyayla barış yapmak için birleşerek daha tatmin edici, zengin ve özgür hayat sürmek üzere maddi kaynaklarıyla birlikte manevi kaynaklarını da paylaşabilirler… Bunu yapmazlarsa iç kargaşaya düşer dağılırlar…” Şimdi olup biten ‘barış oluşturarak’ yukarıda belirtilen hususları gerçekleştirmektir. Açılım denilen şeyler ‘Türkiye’yi kontrol altına almak için üretilen enstrümanlara yeni şekil vermekten ibarettir.

Okyanus ötesinden siyahi bir ses geldi, herkes sıraya girdi… Bu yolun en güzide mihmandarı ‘din, iman diyen’ kendi gündeminin dışında olan, kusurlarını gösteren konular üzerinde siyaset yapmayı yasaklayan oluşumlardır. Ne kadar yazık ve utanç verici… Evet! açılımlar üzerinden siyaset yapmak yasak, sel üzerinden siyaset yapmak yasak, terör üzerinden siyaset yapmak yasak, ekonomik kriz üzerinden siyaset yapmak yasak. Hiçbir ortak noktası olmayanlar bu ve benzeri konularda müttefik. Acaba niye? Bunun cevabı üretilen ve uygulamaya konulan planın kazasız ve belasız gerçekleşmesi için. Bir ses geldi, bu oyunun içinde rol alanlar yollara düştü, birileri Kandilden, bunların uzantısı olan siyasi yapı Irak’ın Kuzeyi’nden, aşiret reisleri Okyanus ötesinde, yazan-çizenler kamplardan ses veriyor. Okyanus ötesine yolculuklardan başlayan seferberliğin nedeni, belirtilen planın işletilmesidir. Bu tabloyu görünce bir kez daha sen neymişsin be abi, dedim.

Benim sizlere söyleyeceğim eşinize ve çocuklarınıza iyi bakın. Kurgulanan ve işletilen çift vizyonlu planın parçası olmayın. Safderun tutumlar ve heyecanlar ağır bedel ister. Zillete düşersiniz. Bu oyun çok tehlikeli oyun! Bayramı bayram olanların bayramını tebrik ederim. Allah’a emanet olun.

Nadim MACİT - 16 Eylül 2009
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

Re: Sen neymişsin be abi!

İletigönderen soma45 » Prş Eyl 17, 2009 1:02

sagol kardes!!!


birde bunun MILLET olarak farkina varabilsek...
“Milleti kurtaracak, yine milletin kendi iradesi ve azmidir. Manda kabul edilemez!”
Kullanıcı küçük betizi
soma45
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Pzr Oca 20, 2008 4:43


Şu dizine dön: Nadim MACİT

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x