Sigorta Attı Bugün, Işıklar Söndü...

Sigorta Attı Bugün, Işıklar Söndü...

İletigönderen faruk haksal » Sal Ağu 09, 2011 11:37

Bugün canım hiçbir şey yazmak istemiyor.
Ama hiçbir şey…
Peki o zaman niçin hala klavyenin tuşlarına basmaya devam ediyorum?..
Bunun adı can sıkıntısıdır, nikbinliktir, hayal kırıklıklarının ense kökümde yarattığı sızıdır.
Yazmayı ben her zaman toplumsal bir sorumluluğun bir parçası olarak kabullendim ve uyguladım.
Bilinçlenme, birleşme, örgütlenme ve genişleyip çoğalmanın lokomatifi olarak benimsedim, yaşamıma geçirdim.
Ama bu günkü yazıda bunların hiç birisi yok…
Çünkü o enerji kontak yaptı bu gün!..
Sigorta attı.
Işıklar söndü.
Dünyamı zifiri bir karanlık kapladı.
Göz gözü, gönül gönülü görmez oldu.
Körlerin sofrasında, sağırlar diyaloğu içinde duyarsızlığın sığlığına gömülmüş cıvık bir bataklık sardı her bir yanımı…
Ve bu gün gerçekten canım hiçbir şey yazmak istemiyor…
İçinde debelenmekte olduğumuz “hiçlik”ten bile söz etmeyi istemiyor canım…
İyisi mi, sevgili Oğuz Atay’a bırakayım bu gün sözü, O’ndan alıntı yaparak gidereyim canımın sıkıntısı…
Şöyle yazıyor Oğuz Atay:
“Bizim sorunumuz, “İn¬sanımızın kişilik kazanma savaşının önemini henüz kavramamış olmasıdır. Kendisiyle hesaplaşma diye bir kavramın varlığından habersiz oluşundandır. Bunun için romanımız düzmecedir. Diya¬lektik gibi gerçekten büyük kavramların gerisine sığınan cüceler ordusu oluşundandır. Köylünün sefil yaşayışı olgusu büyük ro¬man yazmayı gerektirmez. Buna benzer sözler söyleyenlerin de as¬lında sözlerinin anlamını kavramamaları da daha acıklı bir durum¬dur. Halka büyük doğrular adına yalan söylemekten kurtulama¬maktır sorunlardan biri. Kültürsüzlüktür. Ve en önemlisi, ne ken¬dini ve ne de gerçeği sezememektir. Sezgisizliktir. Duyarsızlıktır. Kültür kopukluğudur.
… Bir iki top¬lumsal gerçeği bir yerden duyan insanın başka şeyleri duyamama¬sından ileri gelen bir cahillik coşkunluğudur.
… Bunları yazmanın da bir yararı yoktur aslında. Kişilik kazanmamış bir yarı aydınlar ortamında kimsenin yarım yamalak düşünce ve duygu “müktese¬batı”nı irdelemeye, kendi edinimleriyle hesaplaşmaya niyeti yok¬tur çünkü.”

Ama gördünüz gibi yine yazmaktadır o koca Oğuz Atay…
Bütün bunları yazmanın bir yararı olmadığını söylese de, yazma edimini sürdürmektedir inatla…
Kültürsüzlüğün istila ve işgaline rağmen…
Nesnel gerçeği ve kendi gerçeğini sezmenin, anlamanın ve sorgulamanın uzağında da olunsa…
Sevgisiz, duyarsız bir kültür kopukluğu da yaşansa… Yazmaktadır!
Yani hiçbir şey yazmak istemese de, yazamaya devam etmektedir.
Çünkü yazmak bir eylemdir, toplumsal ve bireysel mücadelenin ayrılmaz bir parçasıdır.
Çünkü bağnazlıkla, sığlıkla, kültürsüzlükle ancak, daha çok kültür, daha çok açıklık ve daha çok demokrasi ile mücadele edilebilir.
Çünkü karanlık, ancak yakılacak bir ışık ile aydınlatılabilir.


LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com
Faruk Haksal
Kullanıcı küçük betizi
faruk haksal
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 344
Kayıt: Pzt May 24, 2010 10:01

Re: Sigorta Attı Bugün, Işıklar Söndü...

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Sal Ağu 09, 2011 12:41

Faruk Bey;

Seçimlerden sonra etrafımdaki şuurlu arkadaşlarıma ve buradaki yorumlarımda şunu söyleyip durdum. Keramet değil hoş, apaçık ortada. Bu bir psikolojik savaştır. Bu konuda hemfikiriz. Psikolojik yani moral harbi. Onun için moralinizi yüksek tutun. Kur'an okumayı bilen Kur'an okusun maneviyat depolasın, abdest namaz bilen alnını secdeye koysun bilmiyorsa öğrensin, paylaşsın, dinlensin, kendini dinlesin. İnanmayan gitsin yogosunu ya da kendini iyi hissettiren neyse onu yapsın, nasıl rahat hissediyorsa artık. Nasıl moral depolayacaksa öyle yapsın. Ama bir yolunu bulup maneviyatını yükseltmeli herkes. Sağlam durmalı, dimdik durabilmeli, yılmamalı, yıkılmamalı. Ümitvar olunuz! Dinimizde de ümitsizliğe yer yoktur ve büyük günahlardan sayılır. Ayrıca kaybetmenin ilk adımlarıdır. Zira düşmanın ilk hedefi de budur. Zafere olan inancı yıkmak. Zaman zaman ben de yılmıyor değilim. "Hiç mi iyi bir şey olmayacak bu memlekette diyorum" daha kötüsü oluyor. Ama baş ucu kitabım Kur'an' da Al-i İmran ve Enfal surelerinde Allah (cc) mealen şöyle buyurur: "Onlar hile(plan) yaparlar Allah da (onlara karşı) hile(plan) yapar. Allah hile(plan) yapanların en hayırlısıdır." İnandıklarım bana bunu öğretiyor. Ha tabi ki iş böyle iken sen de yat o her şeyi halleder demiyor. Çalış, öğren, aklını kullan, aldanma(!), bir ısırıldığın yerden de bir daha ısırılma özetle "saf olma" diyor. Ben bunları yapmaya, yaptırmaya, anlatmaya çalışıyorum.

Yüzüklerin Efendisi(JRR Tolkien), çoğumuzun okuduğu ve izlediği dünya klasiği bir eserdir. Bilmeyen yoktur sanırım. Belki 20 defa da filmini izledim, evet bütün seriyi. Adam başarıya giden yolda ümitli olmanın etkilerini çok güzel işlemiş. Bunu görmemek mümkün değil. Bu konuda acayip bir ders veriyor. Kendinize pay çıkarmak adına bakın. Bir daha bakın. Her şey tükendi denilen anda, bir avuç insan dışında herkesin yıldığı ve caydığı, sattığı ve kaçtığı anda hiç hesapta olmayan "küçücük" şeylerin zaferi nasıl da getirdiğini görebilirsiniz. Bizim kendi tarihimiz de nice destanlar yazmıştır, nice mücadelelerin ne şartlar altında kazanıldığı hepsinde yazmaktadır. Elbette azami derecede ve çok canlar yakan fedakarlıklar ve kayıplar olacak ancak en büyük kalkanımız olan ümidimizi asla kaybetmeyeceğiz. Elbette görmedik ve bilmedik o kadar çok gizli saklı düşman var ki..ancak bir o kadar da hesapta olmayan müttefikimiz olduğuna ben inanıyorum. Siz de inanın. Nasılını ve ne zamanını bilsem saniye bekletmez açıklardım. Ama bir gün ve bir şekilde olacak!

Yukarıda okuduğum ayet benim kafayı yememek için emniyet sübabım, "atmayan sigortam". Size tavsiyem siz de bunu edininiz, sıyırmamak için bir dayanak bulunuz, bir şeylere sarılıp sığınınız. Artık neye inanıyorsanız. Zira saldırı çok çetin. Önce size, şahsınızda tüm okuyanlara acizane tavsiyem. Bu her şeyden önce bir sabır savaşı, bir dirayet savaşı, bir moral/motivasyon savaşı. Elimizi kuvvetli tutmalıyız. Allah yar ve yardımcımız olsun.

Çok uzun oldu, 2 satır diye niyetlendim, başladım mı duramıyorum :) Bir hikaye ile bitireyim:
Mete Han Çin ordusu ile karşı karşıya gelmiştir. Etrafı gözetmek için veziriyle bir tepeye çıkar ve bakar ki Türk ordusu Çin ordusu karşısında bir avuç karınca gibi duruyor, veziri Mete' nin geri çekiliceğini düşünerek Mete' ye sorar:

Ne düşünüyorsunuz efendim? Mete Han vezirine dönerek :

Bu kadar Çin'liyi ben nereye gömeceğim?
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42


Şu dizine dön: Faruk HAKSAL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x