SİYASAL SİSTEM DEĞİŞİRSE REJİM DE DEĞİŞİR Mİ? /Mithat AKAR

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

SİYASAL SİSTEM DEĞİŞİRSE REJİM DE DEĞİŞİR Mİ? /Mithat AKAR

İletigönderen mithat akar 1923 » Cmt Şub 04, 2017 16:23

Tarihten Örneklerle Değişen Siyasal Sistemler ve Rejimler

Resim

Başkanlık sistemi tartışmaları gündeme geldiğinden beri, "Hayır!" tavrıyla karşı duran halkın ezici bir çoğunluğu "Başkanlık sisteminin uygulanmaya başlamasıyla, rejimin de değişeceği" yönünde temel bir kaygıyı ifade ediyor. Başkanlık sistemini uygulamakta kararlı olan merkezin temel savunması ise bu iddianın yersiz olduğu, sadece işleyişin değişeceği yönünde…

Peki, sistem değişirse, rejim değişir mi? Bu soruyu genel teorik çerçevede incelemeye çalışalım.


Siyasal rejim, kısaca ifade edilecek olursa, yönetme biçimi, idare, düzen, anlamına gelir. Yani yönetme biçimi ve rejim arasında doğrusal bir bağ var. Totaliter rejim, otokrasi, oligarşi, sosyalist rejim aynı zamanda bir topluma hükmetme ya da bir toplumsal sistemi ifade eden iktidar biçimleridir. Dolayısıyla düzen, yönetme biçimi ile rejim birbirinden bağımsız değil, tam tersine birbirini tamamlayan kavramlardır.

Eğer mevcut "sistem", yani yönetme biçimi değişirse, bu değişim rejimi de doğrudan etkiler. Bu durumda rejimi koruyan güçlerle, düzeni değiştirme üzeriden rejime müdahale edenler arasında bir çatışma kaçınılmaz olacaktır. Bu çatışma siyasi bir çatışma şeklinde ortaya çıksa da tarihte görüldüğü gibi çoğu zaman toplumsal çatışma şeklinde de ortaya çıkar.

İlk akla gelen örneklerden Fransız Devrimi, Monarşi sistemini ( rejimini ) ortadan kaldıran bir toplumsal çatışmayla gerçekleşmiştir. Rusya’da, Çarlık rejimini ortadan kaldıran Bolşevik Devrim de bir düzen değişikliğini, yani rejim değişikliğini ifade eder.

Milli Kurtuluş Savaşı sürecinde, Saltanat yönetimine son verilmesi ve Ankara'da milli bir meclisin kurularak, milli bir hükümet organı ile yönetimin büyük oranda milli güçlerin eline geçmesi de bir rejim değişikliğinin ifadesidir.

Yakın tarihte İran, Küba, kısmi oranda Venezuela örnekleri de, değişen sistem üzerinden rejimlerin niteliğinin de değiştiğine dair verilecek örneklerdir.


Yukarıda görüldüğü gibi, rejim ve sistem arasında diyalektik bir bağ olduğu gibi, çoğu "devrim" ya da "karşı -devrim"lerde rejim ve sistem aynı dönemlerde değişmiş.


Verdiğimiz örneklerden yola çıkacak olursak, iktidar gücü monarşi rejimi ile sağladığı bir sosyal düzenle varlığını devam ettirirken, aynı anda bir parlamenter meclisin olması mümkün değildir. Veya çarlık rejimi varlığını sürdürürken yönetim organı olarak "Sovyetler" esas alınamaz. Ancak geçiş süreçlerinde ( sistem - rejim değişikliğinin devam ettiği süreçte ) farklı yönetim organları aynı anda var olabilir. Ancak bu durum uzun süre sabit kalamaz. Mevcut olan siyasi sistemin organları ya da yerine iktidara geçecek olan güç arasındaki bu geçiş sürecinde birinden biri üstün gelecek ve diğerini tasfiye edecektir.

Kendimizden örnek verecek olursak: 1919 - 1923 arasındaki geçiş döneminde İstanbul Hükümeti karşısında Ankara Hükümeti kurulmuş, bu iki irade iki yıl aynı anda siyasi varlığını korumuştur. Nihayetinde Ankara hükümeti hem işgal kuvvetlerine, hem de işgal kuvvetleri ile işbirliği yapan İstanbul Hükümetine iradesini kabul ettirmiş ve REJİM değişerek 1923'te Cumhuriyet ilan edilmiştir.

Sistem Rejimin Yürütücü Gücüdür Her rejimin kendi niteliğine göre bir idare sistemi olur. Farklı bir ifadeyle rejimler aynı zamanda toplumsal - siyasal düzeni ifade eder. Rejimlerin kendi varlığını sürdürdüğü sürede, uygulamada değişiklikler hatta reformlar olsa bile rejimin temel niteliği değişmez. Yani mevcut yürütme gücü, rejimin daha sağlıklı işleyebilmesini sağlayacak düzenlemelere gidebilir. Ancak bu düzenlemelerde rejim, ana yapı ( iskelet ), varlığını korur, yeni uygulamalarla üniteler (iskeleti çevreleyen doku) kendisini yeniler. Ancak, SSCB örneğinde görüldüğü gibi, rejim dağılırken, işleyiş ve düzen de değişir. Cümleyi tersten okuyacak olursak, düzen ve işleyiş değişikliği, rejimin de değişmesine yol açar. Rusya “Tamam, adımız SSCB olsun ama Federasyonla yönetilelim” diyebildi mi?

Resim

Siyasi rejimlerin kendilerine özgü anayasaları, ekonomik sistemleri, güvenlik stratejileri, hatta bir eğitim ve sağlık, programları vardır. Bunların bütünü toplumsal SİSTEMİN ifadesi olan REJİMİN, ÜNİTELERİ niteliğini taşırlar.

ANAYASA, rejimin bu üniteleri içerisinde temel kolonlardan biridir. Birçok kez duyduğumuz "ANAYASAL DÜZEN" kavramı, dolaylı olarak rejimi ifade eden bir adlandırmadır aslında. Dolayısıyla, anayasada meydana gelecek olan bir değişiklik, rejimin niteliğinde de bir yerinden oynama ile sonuçlanacaktır.

Daha bilimsel olan bir yaklaşımla toplumsal sistemleri değerlendirecek olursak... Alt yapı ( ekonomik yapı ) ve üst yapı ( siyasal, hukuksal, dinsel, kültürel yapı ) bir toplumsal sistemin bütününü ifade eder. Bu toplumsal SİSTEM, belli bir REJİMLE idare edilir. Yani biri değiştiği zaman diğeri sabit kalmaz.

Cumhuriyetin Temel Niteliği ve Günümüz

Türkiye Cumhuriyeti, deyim yerindeyse bir rejim değişikliği, yani devrim sonucu kurulmuştur. Bu devrimin temel niteliğini işgal kuvvetlerine karşı verilen bağımsızlık mücadelesi belirlerken, kurucu ilkesini de milliyetçilik oluşturmuştur. Atatürk'ün ifade ettiği gibi "Cumhuriyetin dayanağı Türk topluluğudur." Yani Türk Cumhuriyetinin ekonomik, siyasi, askeri bir yönü olmakla beraber; milli / ulusal bir niteliği de var.

Türkiye'de Cumhuriyet'in kuruluşunu takip eden ilk 18 yıl ( 1919 - 1938 ) milliyetçilik esasına dayanan Türk Devriminin temel niteliğini, yani rejimin yapısını oluşturan dönemi kapsar. 1938'den sonra Türkiye adım adım Batı'ya bağlanmış, iktisadı, siyasi ve anayasal üniteler, rejimi geliştiren ve ilerleten ana kolonlar olma niteliğini kaybetmiştir. Daha özlü bir ifadeyle, 1938'e kadar sürdürülen Türk Devriminin gelişimi, 1938'den sonra iktidara geçen yeni Tanzimatçılar eliyle önce durdurulmuş, sonra kireçlenmiş, sonra da bir karşı -devrim sürecine girilmiştir.

Yukarıdaki tespitlere bağlı olarak diyebiliriz ki, şu an içinde bulunduğumuz durum son 15 yılda ortaya çıkmadı. 1938'den sonra başlayan, Cumhuriyet'in kurucu niteliklerinin ortadan kaldırılmaya başlandığı dönemin, yani yapısal bir bunalımın son halini yaşıyoruz.

Milli / Üniter devlet yapısının kimi dayanak noktalarıyla bu kadar uzun süre ayakta kalmasını sağlayan etmen ise, Türk milletinin genetik hafızası olsa gerek.

Bu yüzden hedeflenen SİSTEMLE, yaratılmak istenen amaçlardan biri de, milli hafızasını yitirmiş bir kitle, yani yığın yaratmaktır. Çünkü her rejim değişikliği, aynı zamanda bir toplumun ulusal - dilsel ve hatta dinsel yapısında da değişikliklere, doku bozulmalarına neden olur. Bu plana yönelik hazırlanan Yerel Yönetimler Yasası, Kamu Yönetimi Reform Tasarısı, önümüzdeki dönemde karşımıza çıkacak Dar Kapsamlı Seçim Bölgeleri hazırlama planları, Türk milletini eyalet / federasyon sürecine götürecek mayın tuzaklarıdır.

Bunu biz iddia etmiyoruz. Federasyonu işaret edenlerin “Altı kaval, üstü Şişhane olur mu?” cümlesinden bu sonucu çıkarmamız zor değil.

Ya Federasyon Yoluyla Yok Oluş Ya “Cumhuriyetin Kurucu Ayarları” ile Diriliş
Resim

Konunun girişinde geçiş süreçleri, rejim değişikliklerinin bir evresini oluşturur demiştim. İçinde bulunduğumuz dönem de bir geçiş sürecini kapsıyor. Tarihsel bilinci hafızasında kodlu olan Türk milletinin, yeniden milli egemenlik ve milli bağımsızlık ülküsüne sarılarak, Cumhuriyet'in kurucu ilkelerine yeniden döneceği süreçle; milli / üniter yapının son kalelerini de ortadan kaldırarak, Türk ulusunun mili varlığını ortadan kaldırmak isteyenlerin egemen olma çabası, bu geçiş sürecini belirleyecek.
Bu nedenden dolayı sadece “Hayır!” demek de yetmiyor. “Hayır!” demekle beraber, yeniden bağımsız milli/üniter devlet hedefiyle hareket etmek önemlidir. Mizahi bir açıdan yaklaşacak olursak “Yetmez Ama Hayır!” içinde bulunduğumuz süreçte ileri sürülecek bir ilke olmalı. Çünkü durum gerçekten ciddi.

Ya milli kuvvetler egemen olarak milli bağımsızlığımızı temin edeceğiz ya da yok olacağız.

Yani YA İSTİKLAL YA ÖLÜM! Şiarı tam da günümüzü ifade ediyor.

Mithat AKAR / Gaziantep

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x