Siyaset, Hukuk ve Her Şey...

Siyaset, Hukuk ve Her Şey...

İletigönderen faruk haksal » Cmt Haz 11, 2011 9:39

Bugün siyaset yok…
Daha doğrusu, yarın yapılacak genel seçimlerde hangi partiye oy verilmesi konusundaki bir düşünce açıklaması “yasaklı…”
Ama siyaset nedir ki?..
Nerede başlar ve nerede biter siyasi düşüncenin açıklanması?..
Örneğin, Türkiye ekonomisinin iyiye mi, yoksa kötüye mi gittiği konusunda düşünce üretmek siyasetin dışında mıdır?
Cari açığın, bir ülkenin girdileri ile çıktıları arasındaki fark olduğunu söylemek, siyaset yapmanın kapsamı içine girer mi, girmez mi?..
Ahlaklı olmak, yalan söylememek, yurttaşları aldatmamak gibi erdemlerle, hortumculuk, köşe dönücülük ve çıkarcılık illetleri arasındaki farktan söz etmek siyasetin hangi sınır çizgisinde volta atmak anlamına gelmektedir?
Peki ya Anayasa üzerine konuşmak?..
Bu konu da mı yasaklıdır?
Örneğin Anayasamızın “değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen” ilk maddeleri…
Laik ve sosyal hukuk devleti ilkeleri ve Cumhuriyetimizin temel esasları üzerinde oynanması ile 12 Haziran seçimleri arasındaki ilişkiden söz ettiğimiz zaman sadece hukuk içinde mi dolaşıyoruz?..
Bir ülkenin hukuku Ahmet’in dünya görüşüne göre başka, Mehmet’in kültür düzeyine göre başka, Fatma hanımın siyasi eğilimlerine göre başka yorumlanıyorsa… Ve bu farklı yorumlar, adliye saraylarında mahkeme kararları olarak hayata geçirilerek, uygulanabiliyorsa… O ülkede “Hukuk Devleti” ilkesi ne ölçüde varlığını sürdürüyordur ki?..
Hayır, bu konuya bir açıklık getirilmeli…
Kanun maddeleri, çekiştirenin elinde kaldığı muğlak ifadelerden mutlaka arındırılmalı…
Bir insan sokağa çıkıp yürümeye başladığında hukukla göğüs göğse gelmeye başlar.
Örneğin kaldırımdaki simitçiden simit alacaksınız.
Birileri gibi 100 TL’yi fırlatıp, “üstü kalsın,” hovardalığı yapamayacağınıza göre, hukuk sahneye çıkmıştır bile…
Karşınızda bir alım-satım akdi vardır.
Simit, kuru ya da bayat çıktığında “icap”ınızdan [ yani satın alma iradenizi simitçiye iletmiş olmanızdan] cayma imkânınızın koşullarını Borçlar Kanunu düzenlemektedir.
Simidin mülkiyetinin ne zaman simitçiden size geçtiği sorunu da böyledir.
Simit bedelinin nasıl, ne zaman ve ne şekilde ödeneceği ile ilgili kurallar da aynı kanunda yazmaktadır.
Siyaset de tıpkı böyle, tıpkı hukuk gibi her yanımızı kuşatmış, sarmalamıştır.
Geçim sıkıntısı çekiyor olmanız ülkede uygulanan siyasetin bir sonucudur.
Düşüncelerinize en uygun olan siyasi partinin seçim barajının altında kalması ve sonuç olarak sizin istediğiniz partiye oy veremeyişiniz de yine ülkeye egemenlik kurmuş olan siyasetin bir neticesidir…
Hatta hatta, her ne kadar karşıdan bir hukuk kuralı olarak gözüküyor olsa da, bugün [seçimden bir gün önca] insanların siyasi tercihlerini açık açık ortaya koyamıyor olması da, o hukuk kuralını yaratan egemen siyasi güçlerin bir “eser”idir…
Ve bizler hukuka saygılı olmak zorundayız.
Ancak bu noktada bir soru ile yüzleşmek gerekiyor:
- Peki, hukuk nedir?
Evet, nitelikleri açısından iki hukuk bulunmaktadır:
1.- O ülkenin egemen güçlerinin bizzat yarattığı hukuk…
2.- Dünya kültür mirasının ve uygarlığın gönüllerimizde oluşturduğu “tabii hukuk”…
Yani her insanda olması gereken adalet duygusu, eşitlik ve hak ideali…
Bu iki farklı nitelikli hukuk birbiri ile kesişmez mi?..
Bazen!..
Bir ülkede uygulanan siyaset, ne ölçüde demokratik ve halkın iradesini içine alan bir kapsamda oluşuyorsa, bu iki hukuk o kadar kesişirler birbirleri ile…
İşte bu noktada bizim hangi hukuktan yana olduğumuz önem kazanır…
Haktan, adaletten, eşitlikten yana olan ideallerin mi yanındayız; yoksa kolların bir çırpıda “indirilip kaldırılması” suretiyle üretilen hukuktan mı?
Mesele buradadır.

soruyusormak@gmail.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com
Faruk Haksal
Kullanıcı küçük betizi
faruk haksal
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 344
Kayıt: Pzt May 24, 2010 10:01

Şu dizine dön: Faruk HAKSAL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x