Sizi Gidi Şaşkın Tatlı Su Liberalleri Sizi...

Sizi Gidi Şaşkın Tatlı Su Liberalleri Sizi...

İletigönderen Noyan Umruk » Pzr Şub 06, 2011 22:40

SİZİ GİDİ ŞAŞKIN TATLI SU LİBERALLERİ SİZİ… :dans: 06.02.2010

Dr.Noyan UMRUK

Şimdiye değin, iktidarın her yaptığında, her söylediğinde bir keramet, bir “hikmet-i hüda” buldunuz. Muhalif aydınları, bilim adamlarını, siyasetçileri, Cumhuriyet Mitinglerine katılan halk kesimlerini, emekçileri “darbeci, statükocu” yaftası ile aklınız sıra horladınız.
Biliyor musunuz? Türkiye, bu sene, yeniden Uluslar arası Çalışma Örgütünün (I.L.O.) “kara liste”sine alındı.

Neden mi? Neden, genel olarak, yüzleri aşkın çalışma yaşamına ilişkin uluslar arası I.L.O. sözleşmesine imza koymuş olmasına rağmen, bu sözleşmelerin öngördüğü “çalışanların sendikal örgütlenme, toplu sözleşme haklarının eksiksiz uygulanması ile çalışma yaşamının düzenlenmesi ile ilgili temel kriterleri, Türkiye’nin hayata geçirmemiş olması”. Özel bağlamda ise, memurların toplu sözleşme yapmaları sürecinde ilerleme sağlanmaması, “özel istihdam büroları” gibi sendikal örgütlenmeyi zafiyete uğratan olumsuz gelişmelerdir. I.L.O.’nun resmi söylemi böyle…

Ama, zaten, 2008 1 Mayıs’ında, emekçilerin üzerine gaz sıkıldığının, nasıl dövüldüklerinin,Tekel İşçilerine, Torba Yasaya karşı çıkan çalışanlara “reva görülen muamelenin”, maden ocaklarında diri diri gömülenlerle, tersanelerde kuşlar gibi ölenlerle iş kazalarında dünya klasmanında birinci olduğumuzun neden hiç farkında değilsiniz?

Kıdem tazminatı, sosyal güvenlik, örgütlenme, toplu sözleşme vb. temel anayasal ve evrensel hakları rafa kaldırarak, kölelikle benzeşen bir çalışma yaşamına geçişi ve bu gidişin, bu ortamda yaygınlaşıp, çalışma yaşamının giderek çok daha geniş bir bölümünü kapsayacağını, herkesin görmediğini mi sanıyorsunuz?

Sosyal Güvenlik Sistemi, geriye doğru restore edilirken, işçi emeklilerine aylık 10 T.L., Bağ-Kur emeklilerine 5 T.L. artış sağlanmasını dünya alemin hayretle izlemediğini mi? sanıyorsunuz.

Pekiyi, yeni yükselen Türk büyüklerinin boy göstermeye bayıldıkları Davos Forumu klasmanında, “yargı bağımsızlığı” açısından, Türkiye’nin, 60 ülke içerisinde 34ncü sırada olduğunu biliyor muydunuz?

Yargı mensuplarının atama, sicil ve özlük işlerini bakanlık bürokrasisi aracılığı ile yürüten “Yüksek Hakimler ve Savcılar Kurulu”nun, Adalet Bakanı ve Müsteşarını da içeren yapısının, Türkiye’de yargının bağımsızlığının hangi noktada olduğunun farkında değiller mi sanıyorsunuz?
Antidemokratik içerikleriyle, %10’luk barajla seçim ve siyasal partiler yasaları ortada dururken, zaten bağımsızlığı tartışılan yargının köküne kibrit suyu ekmek için, anayasa değişikliği ile yüksek yargı organlarının siyasallaştırılması çabalarını görmüyorlar mı sanıyorsunuz?

Yargı kararı olmaksızın on binlerce yurttaşın, giderek onlarca yargıcın elektronik dinlemeye tabi tutulmasının, bu arada özel yaşamların haraç-mezat ortalığa dökülmesinin, “şeffaflık” olarak nitelenmesini ya da “siz de konuşmayın be kardeşim” diye geçiştirilmesini, kahkahalarla izlemiyorlar mı sanıyorsunuz?

Vekillerimizin dokunulmazlık nedeni ile yargılanmayı bekleyen dosya sayısı 400’ü aşmışken,

  • Memurların, RTÜK başkanının dahi belirli ölçüde bir dokunulmazlık zırhı varken,
  • ABD ve bir çok AB ülkesinde de Askeri Yargı mevcutken,
  • Üst düzey askerler dahil , ordu mensuplarının, görevlerinin kritik ve hayati özelliklerini göz önünde tutan bir koruma sağlamaksızın, doğrudan adli yargı önüne çıkarma çabalarında gösterilen arzu, heyecan sabırsızlığı,
  • Bunca iç ve dış sorun, ekonomik krizin acıları ortada dururken, kamuoyunun “cambaza bak” misali tüm yüksek yargıyı, başkanlık sistemi, valilerin seçimle göreve gelmesi, “küçük Amerika” yaratma hevesleriyle üniter devletin köküne kibrit suyu ekilmesi doğrultusunda yeni bir gerilim ortamına sürüklendiğini, birileri bıyık altından gülerek izlemiyorlar mı sanıyorsunuz?


Önemli bir mahkemede görevli saygın bir yargıç,”kurumsal baskı altında” olduğunu ileri sürerek “çekilme hakkını” kullanıyor; hükümet, “liberal basın” ve giderek ilgili anayasal kurumlardan ses gelmiyor; bu duruma şaşırmıyorlar mı? Sanıyorsunuz.

Pekiyi, Davos Forumu “basın özgürlüğü” açısından da Türkiye’yi, 134 ülke içinde 106’ncı sıraya koyuyor. Bu durum sizlerin mesleki onuruna hiç dokunmuyor mu?

Siyasal iktidarın istemlerine koşut yayın politikası izlemeyen ulusal TV kanallarının, en üst düzey yetkilileri içeri de…Bu durum sizi hiç rahatsız etmiyor mu?

A.B. demokrasileri içinde yer alınacağını söyleyen siyasal erk “bu gazeteleri okumayın…” diyebiliyor. Bu “okunmayacak” gazeteler, “izlenmeyecek” TV’ler biraz seslerini yükseltirlerse, mali denetim, vergi, reklam alanlarında kamu gücü kullanılarak hizaya çekilmeye çalışılıyor, hizaya gelmezlerse çökertiliyorlar. Bu gidişat sizleri de er geç ilgilendirecek. Zira, topun ağzındasınız. Seçim eğik düzleminde “milliyetçilik!” oyununu sahneye koyup, açılım teranelerini bir başka bahara erteleyen eşbaşkan, sizlerde düş kırıklığı giderek kızgınlık yaratınca ve “bu takım marjinal bir takımdır; tabanları dolayısı ile kıymet-i harbiyeleri yoktur…” deyiverince sudan çıkmış balığa döndünüz. Ne yapacaksınız şimdi? Oynayabileceğiniz başka at da görünmüyor ortalıkta… “Evet, ama yetmez” iniz gerçekten yetmedi.

Bütün bunlara rağmen, tarihsel olayların değerlendirilmesinde zaman ve mekan boyutlarını, nesnel uslamlamayı unutturarak, durmadan “Vesayet de vesayet”, "Darbe de darbe" diye tutturarak, yalanla, dolanla askerin üzerine büyük bir hırsla giderek “polisin rejimin teminatı olduğu” cici demokrasinizin mücahidi sayıyorsunuz kendinizi, ha. İlahi, şaşkın tatlı su liberalleri… Tanrı, taksiratınızı affetsin…
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1041
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x