Süleyman Diplomasisi: 1; Sarkozy: 0

Süleyman Diplomasisi: 1; Sarkozy: 0

İletigönderen faruk haksal » Pzt Ara 26, 2011 8:26

Laik Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Fransa Ulusal Meclisi’nde [kör/topal da olsa] geçen Soykırım Yasası nedeniyle Sarkozy’nin şahsında Fransız halkına çıkışıyor…
Peki ama nasıl çıkışıyor?
Kanuni Süleyman’ın bir mektubunu okuyor.
Mektup; Fransa kraliçesinin, savaşta Almanlara esir düşen oğlunun kurtarılmasını talep eden mektubuna Kanuni Süleyman’ın verdiği yanıttır.
Mektup [bugünün Türkçesi ile] aynen şöyle:
“Ben ki,
Akdeniz’in ve Karadeniz’in ve Rumeli’nin ve Anadolu’nun ve Karaman’ın ve Rum’un ve Dulkadir Vilayeti’nin ve Diyarbakır’ın ve Kürdistan’ın ve Acem’in ve Şam’ın ve Halep’in ve Mısır’ın ve Mekke’nin ve Medine’nin ve Kudüs’ün ve bütün Arap diyarının ve Yemen’in ve daha nice memleketlerin ki, yüce atalarımızın ezici kuvvetleriyle fethettikleri ve benim dâhi ateş saçan zafer kılıcımla fetheylediğim nice diyarın sultanı ve padişahı Sultan Bayezıd Hân oğlu, Sultan Selim Han oğlu, Sultan Süleyman Han’ım.
Sen ki,
Françe vilayetinin kralı Françesko’sun.
Sultanların sığınma yeri olan kapıma, adamın Frankipan ile mektup gönderip, memleketinizin düşman istilâsına uğradığını, hâlen hapiste olduğunuzu bildirip, kurtulmanız hususunda bu taraftan yardım ve medet istemişsiniz. Her ne ki demiş iseniz benim yüksek katıma arz olunup, teferruatıyla öğrendim.
Padişahların bozguna uğraması ve hapsedilmesi acayip değildir. Gönlünüzü hoş tutup, hatırınızı incitmeyiniz. Bizim ulu ecdadımız, daima düşmanı kovmak ve memleketler fethetmek için seferden geri kalmamıştır. Biz dahi onların yolundan yürüyüp, her zaman memleketler ve kuvvetli kaleler fetheyleyip gece, gündüz atımız eyerlenmiş ve kılıcımız kuşanılmıştır. Allah hayırlar versin ve iradesi neyse o olsun. Bunun dışındaki vaziyet ve haberleri adamınızdan sorup öğrenesiniz.’”
Mektup, o günün koşullarında Osmanlı padişahının kibrini ve kendisi ile övünmesini dile getiren ilginç bir örnektir.
Bu mektup halen Paris’te sergilenmektedir.
Ancak bizce ilginç olan şey, 1925 yılında yazılmış olan bir mektubun bugün laik Türkiye Cumhuriyeti’nin diplomatik dili olarak benimsenmiş olması ve bu alanda [bir hamle olarak] ileri sürülmesi ve o günlerin kibrinden istifade edilmeye çalışılmasıdır…
Ama yine bizce bu hamle oldukça trajiktir, hüzün vericidir ve [eğer gülebilecek kadar soğukkanlı iseniz] komiktir…
Bakınız Sayın Başbakan’ı her alanda, her planda ve her ortamda savunmayı görev bellemiş bir gazetenin önemli bir köşe yazarı bu diplomatik “hamle”yi nasıl yorumluyor:
”Nasıl bir ruh halidir ki, insana bunu yaptırtır. Kanunî Süleyman’ın on altıncı yüzyıldaki stilize kibrinden bu yüzyıla yararlanmayı ummak için nasıl bir zihin yapısı gerekir? Çok sağlıklı bir zihin yapısı olacağını düşünemiyorum.
Çünkü bu bizim toplumsal terbiyemiz ve ulusal kültürümüz. İçerdiği bütün bastırılmış aşağılık kompleksinden beslenen bu çirkin böbürlenmeyi bir erdem gibi görmeyi bize bu terbiye öğretiyor…”
Bu satırların yazarı bir zamanların önemli ismi, şimdilerin ise, “Taraf” yazarı Murat Belge’dir.
Evet… Oldukça ilginç…
Ve sanıyoruz Sayın Başbakan’ın vakit bulup, üzerinde biraz düşünmesi gereken önemli bir gelişmedir bu…
Çünkü artık [ve zaman zaman] Taraf da, O’nun tarafından değildir.
Peki, şimdilerde Taraf kimin tarafındadır?
Sayın Başbakan, bulduğu o küçük sürede bir de bu sorunun yanıtını düşünmelidir…
Çünkü bildiğiniz gibi, “ak akça kara gün içindir…”

farukhaksal@gmail.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
Faruk Haksal
Kullanıcı küçük betizi
faruk haksal
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 344
Kayıt: Pzt May 24, 2010 10:01

Şu dizine dön: Faruk HAKSAL

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 3 konuk

x