Suriye Türk Cumhuriyeti

Suriye Türk Cumhuriyeti

İletigönderen omer_yildiz » Sal Ağu 09, 2011 21:27

Resim
Hani Suriye bizim iç meselemiz ya o bakımdan…

Ve sonunda Dışişleri Bakanı’mız, Suriye'nin Dışişleri Bakan yardımcısının karşıladığı, geri kalmış bir Afrika ülkesi muamelesi gördüğümüz Şam ziyaretinden döndü. Havaalanında gazetecilerin sorularını yanıtlamak için kamera karşısına geçti… Koskoca 6 buçuk saatlik görüşme sonrası, biz çok önemli açıklamalar beklerken ilk cümleleri “biz kimsenin taşeronu değiliz” oldu. Artık hangi psikolojiyle söylendi o kısmını kurcalamayalım isterseniz.

Hükümetin, sivil toplum kuruluşlarının, muhalefetin ağzından düşürmediği söylemler ortak bugünlerde; “Suriye ile kültürel birliğimiz var, onlar bizim kardeşimiz” gibi… Tabii ki “ Suriye’de cereyan eden olaylara seyirci kalamayız, orada yaşananlar bizim de iç meselemiz sayılır” deyimine özellikle vurgu yapmak gerekiyor sanırım.

“Terzi kendi söküğünü dikemez” derler ya hani, bizim ki de o hesap. Sen kendi içişlerinde eline yüzüne bulaştır, tarihte olmadığı basiretsiz bir duruş sergile, baktın işler iyice sarpa sardı birazda çevre ülkelere el at…

Hatırlayanlar olacaktır ne diyordu 4-5 ay öncesinde, TRT spikeri: “Erdoğan ve bakanlar bölge sorunları için ‘mekik diplomasisi’ yürütüyor.” Önce Libya lideriyle, sonra Mısır Devlet Başkanıyla, ardından Lübnan’da oğul Hariri’yle, vizeleri kaldırmak için Suriye lideriyle vs bir dizi görüşme yapılmıştı. Sonuç ortada. “Mekik diplomasisi” kime göre olumlu, kime göre olumsuz sonuçlar doğurdu takdir sizin.

Suriye bizim iç meselemiz madem; hatırlayanınız var mı kaçırılan iki asker ve bir sağlık görevlimizi? Akıbetleri hakkında en ufak bir bilgimiz var mı? Bir Türk olarak, vatanımızın bu üç evladının akıbetini Roj TV’den öğrenmek, Onların yardım çığlığını bu kanal vasıtasıyla dinlemek zorumuza gitmiyor mu? İktidar, muhalefet, emniyet, asker… Allah’ın tek bir kulunun bu konuda bırakın çalışma yapmayı, açıklama yapmaktan aciz olması incitmiyor mu yüreğimizi? Hiç kendinizi o kaçırılan çocuklarımızın, annesinin yerine koydunuz mu kendinizi? Ya da eşlerinin, çocuklarının yerine… Kaçırılan sizin evladınız, abiniz, eşiniz olsaydı o 4 hafta ne yapardınız? Suriye iç sorun da, bu ne peki?

Ya da bir ay da verdiğimiz ve her gün “istikrarlı” bir şekilde vermeye devam ettiğimiz şehitler? Bunlar iç sorun değil de Ortadoğu’da taşlar ABD’nin istediği gibi yerli yerine oturmaması mı iç sorun?

BDP’lilerin özerklik ilanı ve meclisteki kellelerin buna seyirci kalması iç sorun değil mi? Ya da siz o bölgeyi “iç” olarak görmemenizden mi kaynaklanıyor bu sessizliğiniz?

Bebek katili Apo'yu yıllarca beslerken, PKK'nın bu kadar palazlanmasına sebep olurken sesinizi çıkarmadınız, sabrınız taşmadı da işin içine ABD girince mi iç meseleniz oldu Suriye?

Tabii ki Esenboğa’da “Dış”işleri bakanımızı karşılayan gazetecilerimiz sormadılar ya da soramadılar bu soruları. “6 buçuk saatlik görüşmenin içeriğini burada sizinle paylaşacak değiliz, ayrıntıları başbakanımıza akşam saatlerinde ileteceğim” gibisinden laflar etti. Sonuçta bu mesele Davutoğlu’nun ve Erdoğan’ın şahsi meselesidir biz Türk Halkına açıklama yapması saçma olurdu zaten…

Nedense açıklamadan aklımda kalan yine “taşeron değiliz” cümlesi oldu.

Peki, sayın bakanım “kişiye” sormazlar mı? Madem taşeron değiliz; neden ABD’nin on bin km öteden gelip, İran’ın sırf küçük kardeşi İsrail’i vurmasın diye topraklarımıza diktiği füze kalkanlarına izin verdik?

Madem taşeron değiliz; NATO üyesi olduğumuz halde Libya’ya müdahaleyi uçaklar bombalamaya başladıktan sonra öğrendik ve “biz bombaladık gel sen de temizle” edasıyla çağrıldığımız Libya’ya koşa koşa gittik? Ve hatta karargâhlarını dahi İzmir’e taşımadılar mı? Müslüman bir ülkenin vurulmasında İzmir üs olarak kullanılmadı mı? ( NATO Libya'ya müdahale etmeli midir? Böyle bir saçmalık olur mu yahu? NATO'nun ne işi var Libya'da? Cümlesini hatırlarsınız.)

Madem taşeron değiliz; Irak’a asker göndermedik diye böbürlenirken, İncirlik üssünü ABD’nin emrine verdik ve Adana’da ki o bölgeyi Amerikan toprağı ilan ettik?

Madem taşeron değiliz, Rusya-Gürcistan Savaşı’nda, ABD savaş gemilerinin, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarını yırtık dona benzetip her gelenin geçmesine, Lozan’ı, Montrö’yü hiçe saymalarına izin verdik? Biz savaş gemilerimizi Boston Körfezi’nde böyle gezdirebilir miydik?

Gerçi açıklama yapacak değilsiniz, siz gerekli brifingleri Sayın Erdoğan’a, kömür ve makarnaları bana verin orta yolu böylece bulalım ne dersiniz?

Ömer YILDIZ ( Yazıları Facebook’tan takip etmek için : http://www.facebook.com/mryldz46 )
Mail adresi: mr_yldz@hotmail.com
En son omer_yildiz tarafından Prş Mar 29, 2012 10:19 tarihinde düzenlendi, toplamda 6 kez düzenlendi.
Kullanıcı küçük betizi
omer_yildiz
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 91
Kayıt: Cum Tem 22, 2011 22:33

Re: SURİYE TÜRK CUMHURİYETİ

İletigönderen Sabırlı_Vatandaş » Sal Ağu 09, 2011 22:49

ABD Ortadoğu Valisinin pek kıymetli hariciye nazırı sanırım Suriye'den kuyruğunu bacaklarının arasında getirmiş. Ben böyle bir hava seziyorum. Zira protokolden başlayan bir posta koyma durumu var. Görüntüde çok acı postalar koymamış olsalar da Suriye dışişleri bakan yardımcısının İbni Davud'u karşılamaya gitmesi anlayana sivrisinek saz misalidir. Gerçi bizimkiler sahiplerinin soluğunu ensesinde hissettiğinden, bu postalar manda derisine dönmüş suratlarında en ufak bir mahcubiyet belirtisi bırakmamış olsa gerek. 6,5 saat boyunca tahminim o ki; İbni Davut'a ulusalcılık ve devlet ve halk adamlığı dersi verilmiş. Pek öyle aslanlar gibi gidip aslanlar gibi dönmüş bir hali yok. Gevelenip duruyor.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Kullanıcı küçük betizi
Sabırlı_Vatandaş
Salık Takımı
Salık Takımı
 
İletiler: 101
Kayıt: Cmt Tem 31, 2010 9:42

Re: SURİYE TÜRK CUMHURİYETİ

İletigönderen omer_yildiz » Sal Ağu 09, 2011 23:16

Sabırlı_Vatandaş yazdı:ABD Ortadoğu Valisinin pek kıymetli hariciye nazırı sanırım Suriye'den kuyruğunu bacaklarının arasında getirmiş. Ben böyle bir hava seziyorum. Zira protokolden başlayan bir posta koyma durumu var. Görüntüde çok acı postalar koymamış olsalar da Suriye dışişleri bakan yardımcısının İbni Davud'u karşılamaya gitmesi anlayana sivrisinek saz misalidir. Gerçi bizimkiler sahiplerinin soluğunu ensesinde hissettiğinden, bu postalar manda derisine dönmüş suratlarında en ufak bir mahcubiyet belirtisi bırakmamış olsa gerek. 6,5 saat boyunca tahminim o ki; İbni Davut'a ulusalcılık ve devlet ve halk adamlığı dersi verilmiş. Pek öyle aslanlar gibi gidip aslanlar gibi dönmüş bir hali yok. Gevelenip duruyor.



Biraz alışıldık olacak ama zamanında bizim sadrazamlarımızın devlet liderleri ve padişahlara denk sayıldığı günlerden bugünlere geldik.. zaten biz o dediğiniz postayı aponun suriyede fink attıgı günlerde yedik sayın dostum..
Kullanıcı küçük betizi
omer_yildiz
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 91
Kayıt: Cum Tem 22, 2011 22:33

Re: SURİYE TÜRK CUMHURİYETİ

İletigönderen Taner Sargın » Prş Ağu 11, 2011 3:03

' Eceli gelen köpek cami duvarına eder.' Kuveyt ıraktan cetvelle koparıldı. Saddam'ın içi meselesi idi. Ama sonu ne oldu?
Kullanıcı küçük betizi
Taner Sargın
Üye
Üye
 
İletiler: 7
Kayıt: Sal Ağu 09, 2011 19:01


Şu dizine dön: Ömer YILDIZ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x