Suriye'ye Stratejik Bakış! / Türker ERTÜRK

Suriye'ye Stratejik Bakış! / Türker ERTÜRK

İletigönderen Başkomutan » Cum Ara 23, 2011 21:41

Suriye'ye Stratejik Bakış!

Tam 4 asır Osmanlı egemenliği altında yaşayan ve Büyük Savaş ( 1’inci Paylaşım Savaşı 1914-1918 ) sonrası Fransız mandası olan Suriye 1946’da bağımsızlığını kazandı. En uzun kara sınırını paylaştığımız ( 822 Km.) güney komşumuz Suriye Türkiye’nin yaklaşık dörtte biri büyüklüğünde olup nüfusu 22,5 milyondur.

Ülkenin genel hatlarıyla demografik durumu;
etnik köken olarak yüzde 88 Arap, yüzde 12 Kürt, Ermeni, Türkmen ve diğerleri, inanç bağlamında ise yüzde 70 Suni, yüzde 15 Alevi, yüzde 10 Hıristiyan, yüzde 5 Dürzi, Yezidi, Rafızi, İsmaili ve diğerleridir. Bu rakamlar ülkedeki demografik çeşitliliği gösterebilmek için verilmiş olup çok sağlıklı olduklarını iddia etmek zordur.

Çünkü ulaşacağınız her kaynak kendi bakış açısını destekleyecek şekilde bu verileri kısmen eğip bükmektedir.

Suriye’nin 1958-1961 yılları arasında Mısır ve Nasır ile birlikte denediği Birleşik Arap Cumhuriyeti denemesi başarısız olmuştur. 1967 Arap-İsrail savaşında Suriye’ye ait olan Golan Tepeleri İsrail tarafından işgal edilmiştir. Su kaynakları bakımından da zengin olan 1300 Km² yüzölçümündeki bu bölgeyi İsrail 1984’de tek taraflı olarak ilhak etmiştir.

Suriye 1963’den beri Baas Partisi tarafından yönetilmektedir. Hafız Esad 1970’de kansız bir darbe ile iş başına gelmiş vefatı üzerine 2000’de devlet başkanlığına oğlu Beşar Esad getirilmiş ve halen bu görevi sürdürmektedir. Suriye’de batı standartlarında bir demokrasi olmadığı aşikardır. Fakat böyle bir demokrasi için şartlarda henüz uygun değildir. Emperyal merkezlerin çıkarları öyle gerektirdiği için şartlar henüz olgunlaşmadan demokrasi adına kolayca yönlendirilebilecek çoğulculuğun getirilmesi istikrarsızlık, kan, kin ve gözyaşından başka bir şey getirmeyecektir. Afganistan’da, Irak’ta ve Kuzey Afrika’da gördüklerimiz bunun kanıtıdır.


Suriye Türkiye için çok önemli bir ülkedir. Bu önem; tarihi ve kültürel bağlarımızın yanında Suriye’de istikrarın sürmesi, bu ülke ile iyi komşuluk ve ticari ilişkilerimizi geliştirilmesi hem ülkemizin ve bölgemizin güvenliğine hem de ulusal ekonomimize katkısının çok büyük olmasından kaynaklanmaktadır.

İsterseniz Suriye’nin stratejik öneminin bizim için ne olup olmadığını anlamak için şu anda sürdürülen dış siyasetimizin en büyük patronu Sayın Davutoğlu’nun 2001’de piyasaya çıkan ‘’ Stratejik Derinlik ‘’ kitabının sayfalarını bir karıştıralım.

Şöyle diyor Dışişleri Bakanımız ‘’ Türkiye ile Suriye arasında diyalogsuzluk sürdükçe kazanan Yunanistan ve İsrail olacaktır. ‘’ aynen katılıyoruz. Ne oldu Kıbrıs açıklarındaki doğal gaz platformuna, gerekirse havaya uçurulacaktı? Yunanistan Ege’de malı götürüyor, işgal altında adacıklarımız var. Hem de ekonomik olarak zor durumdayken bizle itişip kakışma imkanı yokken. İsrail Golan’ı vermek istemiyor, verse bile su kaynaklarını asla.

Nereden mi biliyoruz?

1995’de İsrail Suriye görüşmeleri sırasında İsrail Başbakanı Şimon Peres ‘’ Golan’ı terk etsek bile su kaynakları üzerindeki egemenliğimiz sürecek ve Suriye’nin su kaybı Türkiye’nin su kaynaklarından karşılanacak ‘’ diyor. Sizce Suriye istikrarsızlaşır ve karışırsa Golan’a ne olur? Gerçekten bakanımız haklı.

Sayın Davutoğlu ‘’ Türkiye-İran-Irak üçgeni Mezopotamya-Basra hattını, Türkiye-Mısır-Suriye üçgeni Doğu Akdeniz hattının iç dinamiklerini dengeleyen oluşumlardır. Bu üçlü ilişkide Türkiye dışlanan ve yalnızlaşan taraf olmamaya azami özen göstermek zorundadır ‘’ diyor.

Soruyorum, bu üçlü ilişkilerdeki ülkelerden İran, Irak, Suriye ve Mısır, hangisi ile aramız iyi?

Bakanımız devam ediyor ve ‘’ Türkiye’nin belli aralıklarla Yunanistan ve Suriye ile gerginlikler yaşamaya alıştırılması, ağır sıklet güreşçisinin hafif sıkletlerle idman yapması gibidir ve Türkiye’nin gerçek potansiyelini kullanamaması sonucunu doğurmaktadır. Türkiye artık bu ölçeklerin üzerine çıkmak ve bu ülkelerle ilişkilerini daha büyük ölçekli politikaların alt unsurları olarak değerlendirmek zorundadır. ‘’ diyor.

‘’ Ayinesı iştir kişinin lafa bakılmaz ‘’ bizde bu sözden hareketle Suriye’ye karşı yürüttüğümüz siyaseti haftaya salı günkü köşe yazımızda masaya yatıracağız.

Saygılar sunarım

Türker ERTÜRK, 23 Aralık 2011
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım

Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır

Beni hatırlayınız
Kullanıcı küçük betizi
Başkomutan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 2297
Kayıt: Pzt Eki 12, 2009 23:24

Re: Suriye'ye Stratejik Bakış! / Türker ERTÜRK

İletigönderen ismet inönü » Cmt Ara 24, 2011 12:28

peki sizce türkiye suriye ve diğer arap ülkeleriyle yakınlaşırsa şu an ki dengeler değişir mi israilin o bölgedeki gücü hakkındaki yorumunuz ne olur böyle bir durumda?
Kullanıcı küçük betizi
ismet inönü
Üye
Üye
 
İletiler: 2
Kayıt: Cmt Ara 24, 2011 12:20


Şu dizine dön: Türker ERTÜRK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x