TDK NEREYE, TÜRKİYE ORAYA

TDK NEREYE, TÜRKİYE ORAYA

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzt Nis 16, 2018 10:54

TDK NEREYE, TÜRKİYE ORAYA


“Türk Dil Kurumu” iyi izlenmeli;

Ne olup bittiği, neler olacağı duyuru belleklerinde yazılı.

Gidin bakın, bir zahmet göz atıverin,

Sonra söyleyin bunlar nedir?

"Muinül Mürid," "Tatar İlm-i Sarfı," “Bahrü’l-Hakâyık”

Nereden çıktı Arapça tamlamalar böyle patır patır,

Nereden hopladılar, orta yere düştüler?

Sanki bu kurum eski dili diriltme kurumu, Arapça - Farsçayı canlandırma,

Eski yazıma geçme, Arapça yazım kurallarına dönme.

“Mu’inü’l-Mürid”in 3. baskısı yapıldı," yazıyor belgelikte.

Basıyorsun üstüne, çıkıyor karşına: “ İslâm Mu’inü’l-Mürid” adlı kitap.

Bir de açıklamışlar bu işte bir tuhaflık yok gibi:

“Yayına hazırladığımız İslâm'ın Mu'inü'l-Mürid adlı manzum eseri,

1313 yılı sonlarıyla 1314 yılının ilk günlerinde telif edilmiştir.”

"Kitabı yazılmış," desenize şuna, telif edilmiş yerine, eskimiş, küflenmiş bu sözleri nerden bulup çıkarırsınız?

11 Nisan’da, “Mu’inü’l-Mürid”in 3. baskısı yapıldı." demişler, duyurmuşlar.

Orta Asya Türkçesi edebiyat dilinin gelişme dönemine “Harezm Türkçesi” denirmiş, mu'înü'l-mürîd'de oğuzca ses ve şekil özellikleri de öğretilirmiş.

“Göçebe Türkmenlere, “tasavvufa fıkha dair bilgiler” vermek gayesiyle” yazılmış bir esermiş bu,

“Dini ve tasavvufi” konuların bilmeyenlere anlatılması.” bu kitabın yazılma amacı; bilgiağı tanıtımlarında böyle yazılı.

Yetmemiş;

“Bahrü’l-Hakâyık”ın 2. baskısı yapıldı.” Hemen sonraki duyurusu kurumun. Durun bitmedi;

Açıklaması geliyor ardından:

“Bahrü’l-Hakâyık Hacı Bektaş-ı Veli’nin Makâlât adlı eserinin Türkçe’ye çevirisidir. 1409 yılı sonlarında tamamlanan eser, 1359 beyitlik bir mesnevidir.”

Bu da, eski Anadolu’nun dil ve din tarihine ışık tutmaktaymış.

Türk Dili’ni geliştireceklerine, Türkçenin en güzel eserlerini bastıracaklarına,

Akılları, "dinde imanda," "İslam'da, tarikatlarda" kalmış.

Cumhuriyeti unutup önceki Türk devletlerine inmişler, Türkçenin eski yazı döneminde duraklamışlar.

Eski dille uğraşacaksanız, Atatürk’ün kurduğu kurumda işiniz ne?

Ne yaptığınızı, ne yapacağınızı bu kadar göze sokarak duyurma niye?

Bu kadar mı sahipsiz ülkemiz? Bu kadar mı meydan boş!

Sürüyor aynı yayınlar arka arkaya, hepsi aynı tezgahta dokunmuş:

“Şemseddin Sami ve Nev-Usûl Sarf-ı Türkî”nin 2. baskısı yapıldı.”

Buna, “Yeni yöntemle Türk dilinin yapı bilgisi” demek pek mi zor?

“Türk Yazı Dillerinin Karşılaştırmalı Tarihî Grameri”nin 2. baskısı yapıldı.”

“Tarihi” sözü ne zamandan beri öyle inceltmeli yazılıyor? Tarihi yazılınca okuyamayan mı var?

Türk yazı dillerini niye karşılaştırıyorsunuz hem? Yeni bir yazı dili hazırlığı mı yolda?

Geliyor mu karşı devrim Türkçemizi yıkmaya? Arap harflerini başımıza sarmaya?

“Türk Sözünün Aslı”nın 3. baskısı yapıldı.” Bu da başka bir kitap,
Aynı tür yayınlar geliyorlar koşturarak...

“İlk baskısı 1940 yılında yapılan “Türk Sözünün Aslı” adlı bu eserin, tıpkıbasımı 1946 yılında yapıldı. “Türk” ve Türk adının kökleri hakkında bilgi veriyor.” Kitabı aynı böyle açıklıyor yayıncısı.

Çünkü millet bunun merakından ölüyor, aslımız ne diye sormaktan yataklara düşüyor...

Neden tam da şimdi bunların yeni baskısı, neden duyulmuş eski dillere böyle bir istek?

Günümüz Türkçesini iyi öğrendik de sıra eskisini bilmeye geldi demek!

“Arap Harfli El Yazmaları Belleten'le Yeniden Gündemde.”

Eski yazı gündeminizden bir düşmedi ki, yeniden gündemde olsun,

Ne zaman aç bak belgeliği, ya Arap harfli yazıtlar, Ya Arap harfli mezar taşları,

Bir bitmedi ilginiz mezardaki iki yazıya, eski yazılı iki taşa...

“Arap Harfli Yazıtlar ve Mezar Taşları Çalıştayı” bile yaptınız.

Her yıl kaç kez mezar taşları toplantısı, orada burada, Bursa’da, Ahlat’ta, Bitlis’te... yeniden, yeniden...

"Kosova’da Mezar Taşları Çalıştayı..."

Söyleyin böyle bir işi Türk Dil Kurumu mu yapar?

“Kafkasya’da Kültürel Etkileşim”in 2. baskısı yapıldı.” Bu da, aynı bellekte.

Bütün yayınlarınız eski yazıya nasıl döneriz çalışmaları... Dil ile dini birbiriyle karıştırma,

Dil devrimiyle yazımızdan çıkarılan Arapça tamlamaları, yeniden yazıya sokma boşuna mı?

“Kafkasya’da kültürel etkileşim” derken de aynı amaç,

“Türk Yazı Dillerinin Karşılaştırmalı Tarihî Grameri” duyurusunda da...

Yazı dilimiz bir sağlam kalmıştı şurda... Sular seller gibi okuyorduk Atatürk’ün armağanı Türk harfleriyle,

Aynı seslerle de yazıyor, tüm dilleri eksiksiz dilimize çeviriyorduk.

Cumhuriyet demek Türkçe demekti, Türk demek dil demekti...

O da gitti mi gider, böyle sessiz, duyarsız, kör, sağır olunursa...

Gözler yumulur, bakar kör oyunu oynanırsa...

Ne demiş mu'înü'l-mürîd’i (Müridin yardımcısı), açıklarken yazarı:

“Türkiye'nin en mühim meselelerinden biri de, hiç şüphesiz dil meselesidir. Onu halletmedikçe, kültür ve edebiyatla alakalı diğer meseleleri halletmeye imkan yoktur.”

TDK sözlüğü de “mürit”i şöyle açıklıyor:

“Bir tarikat şeyhine bağlanarak ondan tasavvufun yollarını öğrenen, onun doğrultusunda ilerleyen kimse.” Muin, yardımcı demek.

“Münil münil”, yanlış yazdık “mışıl mışıl” uyuyalım...

İyi uykular Türkiye!

Bir gün, "Eski yazı"yla, değişmiş “Abece”nle uyanacaksın!

Bugünün tarihiyle, kurumdan demin duyuruldu, rastlantının böylesi, yazıya eklemeli:

“Misafirlerimiz: Sincan Anadolu İmam Hatip Lisesi”

Feza Tiryaki, 16 Nisan 2018
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 986
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x