BİRKAÇ SORU İLE TEZKERE İNCELEMESİ
Tezkere ile ilgili düşünce beyan etmeden önce,göz önünde bulundurulacak bir çok olgu var.Öncelikle soru cevap yöntemi ile güçler dengesini ve yakın tarihimizdeki Türk Ordusu'nun sınır ötesi operasyonlarını değerlendirmek ve neden-sonuç yöntemiyle bir düşünce ve duruş ortaya koymak lazım gelir.
Konuya geçmeden önce "evet" yaklaşımında bulunan niyetinden şüphe etmediğim Türkçü-milliyetçi arkadaşlarımın da bu soruları aklı selim olarak düşünmesini isterim.
1- Tezkere de geçen Türk topraklarının"yabancı devletlerin ya da ülkelerin silahlı kuvvetlerine açılması" ibaresi yerine "yabancı silahlı kuvvetlere açılması" gibi genel bir tanımlama yapılması düşünülmeli.Acaba devlet/ülke kelimesi yerine küresel güç odaklarının "kuvvet" olarak gördüğü "silahlı unsurlar" Türk topraklarında yer alacak mı bu tezkereye göre?Kaldı ki bünyesinde yer aldığımız NATO ülkelerinden ABD ÖSO'yu ve bir dönem EL-Nusra'yı (ki IŞID bu örgütten türemiştir) "Silahlı Kuvvet" olarak görmektedir.Bu durumda emperyalizmin desteklediği kimi örgütlerin Türk topraklarını kullanma ihtimali de zihinlerde soru işareti yaratmamakta mıdır?
2-Kaldı ki "yabancı devletlerin silahlı kuvvetleri" dahi olsa,ABD-Fransa-İngiltere gibi yabancı askerlerin,hali hazırda 53 NATO üssü bulunan Türk topraklarına ayak basması biz Türklere ne kadar güven verici bir etmen olmaktadır?
3-NATO ve özellikle ABD'nin,on yıllardır bölücü terör örgütü ve uzantılarını Türk Devleti'ne ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı her alanda desteklediği düşünülecek olursa ,bizim topraklarımız üzerinden,ana gövdesi itibariyle TSK'yı dahil ederek,gerçekleştirilecek bir operasyon, Türk Ulusuna ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ne ölçüde fayda sağlayacaktır?
4-1952 yılından itibaren NATO ve ABD'ye uyumlu güvenlik üretme anlayışı ile Milli Stratejisi köreltilen Türk Silahlı Kuvvetleri bölgede ne kadar bağımsız hareket edecektir?Örneğin bizi en çok bağlayan Türkmen soydaşlarımızı ne kadar koruyacağız?Türkiye'ye yönelik tehdit içeren PKK-PYD gibi terör unsurlarına karşı Milli Güvenliğimize yönelik ne kadar bağımsız hareket edeceğiz?
5-ABD'nin Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeye çalıştığı şu süreçte ve üstelik BOP olarak adlandırılan bu geniş çaplı planda, ABD'nin en büyük müttefiki bölücü terör örgütü ve onun uzantıları iken,çıkan tezkere bölücü terör örgütünü ne ölçüde ortadan kaldıracak?TSK bu tezkere sonrası sınır dışındaki bölücü unsurlara ne ölçüde bağımsız-milli bir müdahalede bulunacak?
6-ABD'nin BOP eşbaşkanı olarak yer alan iktidar Irak ve Suriye'de BOP'un dışında bir seçenekle bu tezkereye yol haritası çizebilecek kadar milli mi?
7-Türkiye bağımsız bir dış politika anlayışı ile Ortadoğu'ya bir müdahalede bulunsa idi NATO ve ABD buna izin verir miydi?
8-Tezkereye Batı'nın ve ABD'nin izin vermesi ve hemen arkasından İngiltere başkanı Cameron'un destek ve inceleme için Türkiye'ye gelecek olması bu tezkerenin bizden çok Batı'ya yaradığı anlamına gelmez mi?
9-Bu güne kadar işbirlikçi unsurlara ve Yezidi Kürtlere kucak açan,Türkmen soydaşlarımıza ise kapıları kapatıp pasaport soran iktidar sınır ötesinde Türkmenlere yardımda bulunma amacını da güden bir yaklaşımda bulunur mu?
10-ABD bir dönem kendi yarattığı El-Kaide'yi gerekçe göstererek Afganistan üzerinden Ortadoğu ve Kafkaslara dönük yayılma projesini genişletti.Şimdi ise yine kendi yarattığı terör örgütlerini gerekçe göstererek Ortadoğu'ya iyice hakim olmak ve bunu da Türk toprakları üzerinden,Türkiye'yi öne sürerek gerçekleştirmek istiyor olabilir mi?
11-Türkiye'yi bölgesel güç yapma vadinde bulunan politik iktidar,Pentagon'un "Türk İmparatorluğu" haritasını Straffor düşünce kuruluşu üzerinden yaydığı dönemde,Irak-İran-Suriye'ye dönük "uluslararası çıkarlar" doğrultusunda çıkışlar yapmıştı.ABD yakın tarihten günümüze Türk Silahlı Kuvvetleri'ni kendi çıkarları doğrultusunda Ortadoğu'ya sürme hayalini kurmaktadır.Acaba çıkan tezkere,ABD'nin bu amacını gerçekleştirmeye dönük bir hamle olamaz mı?
12-Türk Silahlı Kuvvetleri geçmişte kendi milli çıkarlarımızı korumaya dönük hamleler yaptığında hep NATO ve ABD yaptırımlarıyla karşı karşıya kaldı.Örneğin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nda ambargoyla karşılaştık.1995'te Irak'ın kuzeyine yönelik bölücü terör örgütüne karşı gerçekleştirilen Çelik Harekatı'ndan sonra ABD mezhep çatışmalarını kışkırttı(1995 Gazi olayları hatırlansın).Bugüne kadar kendi ulusal güvenliğimize yönelik hamleler yaptığımızda "NATO üyesi bir ülke,bizim iznimiz olmadan,bizim silahlarımızı kullanarak, onaylamadığımız bir operasyonu gerçekleştiremez" denildi.Bu durumda çıkan tezkere bizim güvenliğimizi için mi ,yoksa ABD'nin uluslararası çıkarlarını korumaya dönük bir tezkere mi olduğu büyük bir soru işareti olarak durmuyor mu?
13-Tezkerede BDP'nin "hayır" oyu,tezkereye karşı çıkacak olanların önünü kesmeye dönük bir hamle olarak düşünülemez mi?
14-En önemlisi Türk topraklarına girecek olan yabancı unsurlar,geçici olarak mı yoksa "işgal öncesi" kalıcı olarak mı bizim topraklarımızda yer alacak?
Mithat AKAR - Gaziantep