The Tayyip

Tartışma Alanı

The Tayyip

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Mar 07, 2007 15:14


The Tayyip



--- R.T.E, gençliğinde İBDA örgütünün sempatizanıydı. Hem de o kadar ki, “Akıncılar”ın karargahı MTTB[Milli(!) Türk(!) Talebe Birliği]'nin idari müdürü, R.T.E 'ydi... İBDA(İslami Büyük Doğu Akıncıları)'nın amacı; mevcut devlet düzenini İslami esaslara göre yeniden yapılandırmaktı...

--- R.T.E, Nakşibendi tarikatının İskenderpaşa dergahının mensubudur ve kendisi, bu dergahın lideri Şeyh Mehmet Zait Kotku'nun hayranıdır... Belediye başkanı olduğu dönemde, Fatih'deki "Sarıgüzel Caddesi"nin ismini "Mehmet Zait Kotku Caddesi" olarak değiştirmiştir ve başbakan olduktan sonra bile bazı cuma namazlarını Ankara'daki Şeyh Mehmet Zait Kotku Camii'nde kılmaktadır.

--- R.T.E döneminde belediye olanakları uluslararası köktendinci örgütlerle temaslar, İslami konferans ve toplantılar için seferber edilmiştir...

--- R.T.E 'nin belediye başkanlığı döneminde İstanbul'da ağırlanan bu örgütlerin temsilcilerinin otel masrafları İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketlerinden Ulaşım A.Ş. tarafından ödenmiştir (Ulaşım A.Ş'nin o dönemde genel müdürlüğünü yapan Abdurrahman Gündoğdu, bugün R.T.E hükümeti tarafından THY'ye genel müdür olarak atanmıştır).

--- R.T.E, ATATÜRK'ün "Ne mutlu Türk'üm diyene" sözü ile ilgili görüşlerini bakın nasıl açıklamıştı:

"Sen 'Ne mutlu Türküm diyene' dersen,doğal olarak etki tepkiyi doğurur ve o da ‘ne mutlu kürtüm diyene’ der. Yahu milletin bütünlüğü 'Ne mutlu Türküm diyene' ifadesi ile sağlanır mı? Osmanlı 30'u aşkın etnik gurubu ümmet düşüncesiyle bir arada tuttu.Biz de inanç birliği ile tutacağız"...

Bir başka örnek de ATATÜRK'ün "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözüne karşı söyledikleri:

"Ben müslümanım diyenin 'aynı zamanda da laikim' demesi mümkün değil. Niye?..Çünkü müslümanın yaratıcısı Allah, kesin hakimiyet sahibidir. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' koskoca bir yalan! Egemenlik kayıtsız şartsız Allah'ındır"...

--- İrticai faaliyetleri nedeniyle YAŞ kararı ile TSK ile ilişkileri kesilen kişilere kucak açarak onlara belediye şirketlerinde iş veren kişi dönemin İstanbul B.Ş Belediye başkanı R.T.E 'dir!
--- “Partilerin değil, düzenin(Kemalizm) alternatifiyiz”

diyen R.T.E, 1994 yılında İstanbul B.Ş. Belediye Başkanlığı döneminde yaptığı konuşmada şöyle haykırmaktaydı:

“Bu sistem 70 yıldır kadınları fahişe yapmıştır, erkekleri de deyyus!..”.

R.T.E, T.C Anayasası’nı yerden yere vururken Kürtçülük yapmayı da ihmal etmiyordu:

“Bu anayasa ırkçıdır!..Bir taraftan Türklük aleyhine konuşturtmuyor, bir kürdün kalkıp da Türk aleyhine konuşmasını suç unsuru telakki ediyor, ama bir kürdün aleyhine konuştuğun zaman onu suçlamak değil alkışlıyor!..”

--- Yıl 1991…İlk Körfez Savaşı’nın ardından, R.T.E’nin gazetelere vermiş olduğu demeç:

“Bu savaş, ABD’nin, emperyalizmi ve siyonizmi dünyaya hakim kılmak için yaptığı bir savaştır. ABD, Rusya sorununu çözdükten sonra bütün dünyayı kendi emrinde tek bir devlet yapma kararı aldı. Böylece siyonizmin egemenlik planı yürürlüğe konuldu… Bu savaş için Türkiye’nin, BM kararına uyduğunu ifade ederek ABD’ye yardımcı olması, milleti aldatmaktır… Türkiye’deki üslerin NATO maksatları dışında kullanılmayacağı, yasaların hükmüdür. Fakat bugünkü uygulamada bu üsler NATO’ya değil, ABD’nin emrine verilmiştir.”

--- Aynı R.T.E, 31 Mart 2003 tarihinde(ABD’nin Irak işgalinin ilk günlerinde) Wall Street Journal’a verdiği demeçte ise şöyle demektedir:

“Kahraman genç kadın ve erkek Amerikan askerlerinin, olabilecek en az kayıpla evlerine dönmeleri için dua ediyorum..”

--- Bakın bizim R.T.E bir zamanlar Eyüp belediye binasının balkonundan insanlara nasıl sesleniyor:

“AT’ye girmemek için geliyoruz! Bak Avrupa Topluluğu’nun yöneticileri talimat verdiler. Ne dediler: ‘Bayrağınızı değiştirin’…Vay dangalak vay!..Bu bayrağın rengini bu milletin dedesi verdi…Gerçek ölçüyü, bizi yaradan Allah koyuyor; Siz onların dinini kabul etmediğiniz müddetçe onlar sizi kendilerinden kabul etmezler. Kafirleri dost edinmeyiniz!”

--- Ve bugün,

"Hedefe ulaşmak için papaz elbisesi giyerim"

sözlerinin sahibi de R.T.E'den başkası değildir!..

Tayyib, Siirt’te halkı isyana teşvik amacıyla okuduğu şiir sonucu hak ettiği cezayı alınca ilk yırtınan nedense ABD oluyordu!..

Tayyib’i sık sık ziyaret etmesiyle ünlü ABD İstanbul başkonsolosu Caroline Huggins, Tayyib’in aldığı ceza için 28 Eylül 1998’de şunları söylüyordu:

“Bu tür gelişmeler, Türk demokrasisine olan güveni zayıflatır!”

16 Temmuz 2000 tarihinde, mapushaneden yeni çıkan R.T.E, ABD’ye gider.

American Jewish Comitte(Amerikan Yahudi Komitesi)’nin davetlisi olarak orada bulunmaktadır. Ayrıca burada JINSA(Yahudi Ulusal Güvenlik Enstitüsü) yetkilileri ile de görüşmeler yapar…

(Bu geziden kısa süre önce yine Amerika’ya gitmiş olan Tayyib, uzun süredir orada yaşamakta olan Fethullah Gülen “hocaefendi”sini de ziyaret etmişti.)
2 Temmuz 2001 tarihinde ise Bakkallı adlı lobi şirketi vasıtasıyla Recep Tayyip Erdoğan'a New York'tan gönderilen memorandumda belirtilen “Türkiye'nin şehir devletlerine ayrılması planı”, Ak Parti Program ve Tüzüğü'ne hemen hemen aynı ifadelerle geçirilmiştir.

(Bakkallı Lobi Şirketi, ABD’nin eski Türkiye Büyükelçilerinden Abramoviç tarafından yönlendirilmektedir. Abramoviç ise CFR üyesidir. Lobi şirketinin sahibi olarak görülen Ayla Bakkallı ise uzun yıllar önce Türkiye’den Amerika’ya göç etmiştir. Ayla Bakkallı, 2002 yılında Güney Afrika’da düzenlenen ve başkan Bush’un da katıldığı “Dünya Forumu”nu da yöneten kişidir.)

2 Temmuz 2001’de kendisine gönderilen memorandumun hemen ardından R.T.E, 4 Temmuz 2001’de özel davetle ABD’ye çağırılır…
Dünyayı yönetmeye soyunmuş elit, bu amacına ulaşmak için önünde engel olarak gördüğü milli devletleri parçalamak ister. Bunun için şehirleşme adı altında eski Yunan tarzı şehir devletleri modelini gündeme getirir ve Tayyip Erdoğan'a da,

“bu politikaya uyması halinde destek göreceği”

söylenir. Erdoğan da onları kırmaz ve “küreselleşmenin şehir devletleri planı”nı, parti programı haline getiriverir!.. AKP Programı ve Tüzüğü, memorandumda belirtilen küreselleşmenin olmazsa olmaz kuralları olarak anlatılan hükümler gereğince hazırlanmıştır...
İşte New York'tan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderilen söz konusu memorandum:

"Mr. Erdoğan,
Sizin küreselleşme ile demokrasi ilişkilerini bağdaştırma yönündeki adımlarınız, Türkiye'ye kriz sırasında destek olan uluslararası güçler tarafından da kabul görecektir. Ankara, küreselleşmenin gerekliliğini anlamak ve dünyada geçerli olan kurallara uyum sağlamak zorundadır. Ankara şunu da anlamalıdır ki, uygun gördüğü kuralları uygulayıp, kendi çıkarlarına uymayanları reddetmesi mümkün değildir...Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir. Bu memoranduma göstereceğiniz ilgiden dolayı takdirlerimizi sunarız..."


Belgede “dünya” kelimesiyle kastedilen, uluslararası güç merkezleridir. Yani dünya hükümeti kurmaya çalışan örgütlerdir. “Ankara” kelimesinden de Genelkurmay anlaşılmalıdır!

Şimdi de Ak Parti Program ve Tüzüğü'ne bir göz atalım:

Ak Parti'nin kuruluşuna temel dayanak olarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yanında,

"başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ile, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi olmak üzere TBMM tarafından onaylanmış uluslar arası belgeler" gösteriliyor(Ak Parti Tüzüğü, S.15)…

Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türkiye'de kurulan bir siyasi parti için yeterli bir dayanaktır. Uluslararası belgelerin bir siyasi parti kuruluşuna dayanak olarak gösterilmesi ilk defa rastlanan bir durumdur!
Tüzükte,

"Ak Parti, insanların farklı inanç, düşünce, ırk, dil, ifade etme, örgütlenme ve yaşama gibi doğuştan var olan tüm haklara sahip olduklarını bilir ve saygı duyar. Farklı olmanın, ayrışma değil, pekiştirici kültürel zenginliğimiz olduğunu kabul eder"

deniliyor(Ak Parti Tüzüğü, S.17).
Kurucular Kurulu kitabının 10'uncu sayfasında

"Toplum içindeki farklılıkların zenginlik olarak kabul edilmesini ve çoğulculuğu takip edilmesi gereken sosyal ilkeler olarak görürüz"

denilerek aynı bakışın altı çiziliyor...
Bu ifadelerden anlaşılan, milletin ortak değerlerini öne çıkarmaya dayalı uluslaşma süreci yerine, milletin farklı özelliklerini ortaya çıkarmaya dayalı küreselleşme adlı şehir devletleri sürecinin benimsenmesidir...

Parti programının 16'ıncı sayfasında

"Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, toplumumuzun çimentosudur"…

Programın 15'inci sayfasında

"Resmi dil ve eğitim dili Türkçe olmak şartıyla, Türkçe dışındaki dillerde yayın dahil kültürel faaliyetlerin yapılabilmesini, partimiz ülkemizdeki birlik ve bütünlüğü zedeleyen değil, güçlendiren ve pekiştiren bir zenginlik olarak görmektedir"…

Parti kurucularının tanıtıldığı Kurucular Kurulu kitabının 8'inci sayfasında

"Partimiz merkeziyetçi devlet anlayışından vazgeçilmesini öngörür"

denilmektedir… Merkeziyetçilikten vazgeçileceğinin öne çıkarılması, söz konusu memerandumda “küreselleşme” diye dayatılan politikaların uygulanacağının bir başka göstergesidir!..
Yine Kurucular Kurulu kitabının 11'inci sayfasında da

"Partimiz küreselleşmenin gerektirdiği yapısal dönüşümlerin kaçınılmazlığını ve en az maliyetle gerçekleştirilmesini savunur"

denilmektedir...

Hemen arkasından 12'nci sayfada,

"Partimiz, eğitim hizmetlerinin yerelleşmesinden ve özelleştirilmesinden yanadır"

ifadeleri ise, “eğitimde birlik” anlayışına son verme isteklerinin bir göstergesidir..

Programın 35'inci sayfasında,

"Çağımız bir yönüyle küreselleşme çağı, diğer yönüyle yerelleşme ve yerel yönetimlerin devlet sistemleri içindeki ağırlıklarının arttığı bir çağıdır"

denilmesi, Tayyip Erdoğan'a verilen memorandumdaki taleplerin birebir kabul edildiğini ortaya çıkarmaktadır...

Erdoğan'ın, kendisine verilen memorandumdaki dayatmaları aynen kabul ettiğinin bir göstergesi de, programın 35'inci sayfasındaki,

"Partimiz, Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartına uygun olarak, anayasal sistemimize yerel yönetim hakkının dahil edilmesini sağlayacaktır. Yerel yönetimlerin yargı yoluna gidebilme hakkı dahil ilgili tüm düzenlemeleri gerçekleştirecektir"

ifadesidir...

Kısacası, Ak Parti programı, tüzüğü ve Kurucular Kurulu kitaplarından yaptığımız bu alıntılar göstermektedir ki; R.T.E, kendisine gönderilen memorandumdaki

"Küreselleşmenin bir adı da şehirleşmedir. Ankara, yerel yönetimlere otonomi vermek ve milli hükümetin fonksiyonlarını yerel düzeyde merkezi olmaktan çıkarmak zorundadır. Dünya, bütün hükümetlerden bunu istemektedir"

talebine itaatsizlik etmemiştir!

8 Ağustos 2001’de, İngiltere’nin İstanbul Başkonsolosu Roger Short, parti kurma hazırlıklarını sürdüren eski İstanbul B.Ş. Belediye başkanı R.T.Erdoğan’ı ziyaret eder…Ziyaretin ardından yaptığı açıklamada Short, şunları söylemektedir:

“Bildiğiniz gibi biz, çoğulcu demokrasiden yanayız. Bu parti(AKP) de bu düşünceyi destekliyor. Böyle bir partinin kurulması bizi mutlu eder”…

Memorandum, 2 Temmuz’da Tayyib’e gönderiliyor, 4 Temmuz’da Tayip ABD’ye çağırılıyor ve memorandumu kabul ediyor. Türkiye’ye döndüğünde de İngilizlerle görüşüp parti tüzüğünün taslağını gösteriyor ve onların da desteğini alıyor…

Yani, Türkiye’de kurulan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başına gelmeyi hedefleyen bir partinin neler yapacağını, Türk Milleti’nden önce ABD, Yahudiler, CIA ve İngilizler biliyor ve onların istekleri doğrultusunda şekillenen ve onaylanan partinin kuruluşu tamamlanıyor…

Ve tarih 3 Kasım 2002…Tayyip’in AKP’si, genel seçimler sonucunda %34 oy alarak iktidara gelir…

Bir zamanlar “AT’ye girmemek için geliyoruz!” diyen Tayyip’in sağ kolu A.Gül, başbakan olur.

Gül, 22 Kasım 2002 tarihinde Alman Die Welt gazetesine verdiği demeçte şöyle demektedir:

“Türkiye’nin hedefi çok açıktır: AB üyesi olmak…Buna karşılık biz de AB’ye tam üye olarak kabul edilecek Türk Devleti’nin saydam, demokratik bir İslam Devleti olacağını taahhüt ediyoruz”…

3 Kasım seçimlerinin ardından tekrar özel bir davetle ABD’ye davet edilen Tayyip, henüz hiçbir resmi sıfatı olmamasına rağmen, Bush tarafından, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcisi” olarak kabul edilir…

Kısa süre sonra da, milletvekili ve dolayısıyla da başbakan olmasını engelleyen tüm hukuki engeller bir bir ortadan kaldırılarak Tayyip, Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanlık koltuğuna oturtulur…

İşte kısaca böyledir Tayyib’imin Kasımpaşa’dan başbakanlığa dek uzanan öyküsü…

Yararlanılan Kaynaklar:
Ergün POYRAZ, Patlak Ampul, Toplumsal Dönüşüm Yayınları
Ali ÖZOĞLU, Şifre Çözüldü, Toplumsal Dönüşüm Yayınları
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen DAVUD » Çrş Mar 07, 2007 19:25

Müslüman adam vesselam,ne güzel,yurdum emin ellerde.Neden yakınılıyor :kikirik:

Paylaşım için sağol,Türk-Kan
Resim

S.S NAZIO
Kullanıcı küçük betizi
DAVUD
Üye
Üye
 
İletiler: 32
Kayıt: Çrş Mar 07, 2007 18:38

İletigönderen shadow39 » Çrş Mar 07, 2007 19:27

basa geldiginde cok sevinmistim.Gercektende cok hizli baslamisti.Ama teroristi meclisi soktu ya hersei bir anda sildi.
Yaziklar olsun diyorum
Dağda üç Beş domuz Sürüsü
Tutturmuş Bir kürdistan Türküsü
Eline Almış Bayrak Diye Bir Masa örtüsü
Satsan Beş Para Etmez Ne Dirisi Ne De ölüsü
Soyu Soysuz Olan Sensin Toprak Senin Neyine
İte itlik Yapıp Kafa Tutma Beyine
Anlasa Dediğimi Sokaktaki Köpek Ağlar Haline
Duy Ulan Soysuz
Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene!!!
....
Bu da can d..... efendiye olsun. belgeselci.
"Siz Mustafa demeye devam edin, biz de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk"

Resim
Kullanıcı küçük betizi
shadow39
Üye
Üye
 
İletiler: 2230
Kayıt: Cmt Mar 03, 2007 20:27

İletigönderen |Kuralsız| » Çrş Mar 07, 2007 20:33

3 Kasım seçimlerinin ardından tekrar özel bir davetle ABD’ye davet edilen Tayyip, henüz hiçbir resmi sıfatı olmamasına rağmen, Bush tarafından, “Türkiye Cumhuriyeti’nin temsilcisi” olarak kabul edilir…


ne kadar ilginç dimi... :twisted:


:arrow: Bir yanardönerlik hikayetnamesi ...





Yazı için tşk. abla 8)
''Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk

Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Türklüğün Yüce Başbuğu ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
|Kuralsız|
Üye
Üye
 
İletiler: 2244
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 13:25
Konum: Gecenin Kıyısından Karanlığın Tam Ortasından |K@yse®ciyes|

İletigönderen Ram » Çrş Mar 07, 2007 21:46

Türk-Kan, mirim :artis: çok teşekkür ederim. :)
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen Türk-Kan » Cum Mar 09, 2007 13:09

DAVUD, shadow39, Efsane_38, Ram, rica ederim arkadaslar.

Ram, mirim :artis:
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen |Kuralsız| » Cum Mar 09, 2007 13:47

''Mevsimlik Milliyetçi'' bunlar :twisted:
''Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk

Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Türklüğün Yüce Başbuğu ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
|Kuralsız|
Üye
Üye
 
İletiler: 2244
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 13:25
Konum: Gecenin Kıyısından Karanlığın Tam Ortasından |K@yse®ciyes|

İletigönderen Ram » Cum Mar 09, 2007 16:12

Türk-Kan, pek bir şirin gördüm Tayyibimi. Resim

Efsane_38, soysuzların mevsimi tek olur, boşver... Resim
Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hâkimiyetini bırakacak mıyız, bırakmayacak mıyız¿? meselesi değildir. Mesele, zaten emrivâki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehâl, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görürse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usûlü dairesinde ifade olunacaktır.

Fakat ihtimâl, bazı kafalar kesilecektir!
Kullanıcı küçük betizi
Ram
Zûlme Karşı İsyan!
 
İletiler: 8167
Kayıt: Sal Şub 20, 2007 1:06
Konum: Aç haritaya bak!

İletigönderen |Kuralsız| » Cum Mar 09, 2007 21:30

Ram, yine yağmur meselesi :twisted:
''Hayattaki yegane üstünlüğüm Türk doğmaktır! Muhterem milletime şunu tavsiye ederim ki; sinesinde yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki cevher-i asli'yi çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin."
Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk

Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun Türklüğün Yüce Başbuğu ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
|Kuralsız|
Üye
Üye
 
İletiler: 2244
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 13:25
Konum: Gecenin Kıyısından Karanlığın Tam Ortasından |K@yse®ciyes|

İletigönderen HunTürK » Cmt Mar 10, 2007 22:04

shadow39 yazdı:basa geldiginde cok sevinmistim.Gercektende cok hizli baslamisti.Ama teroristi meclisi soktu ya hersei bir anda sildi.
Yaziklar olsun diyorum


aynı şekilde bende başa geçtiğinde çok sevindim ama şuan bakıyorumki teroristler dağda değiller yanımızdalar,sokaktalar istedikleri herşeyi yapıyolar tutuklamada yok,karışanda yok Teroru yeniden diriltiler bunları gördükçe sinir küplerine dönüyorum
Kullanıcı küçük betizi
HunTürK
Üye
Üye
 
İletiler: 134
Kayıt: Pzr Şub 25, 2007 19:49

İletigönderen Sema » Pzr Mar 11, 2007 14:43

Türk-Kan, yazı için sağol, herşey okadar açıkki :evil: bu seçimlerde inşallah millet iradesini gösterir :shock:
Bizi öldürmedikçe bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız inkılap ve ilerleme bir an bile durmayacaktır....
Kullanıcı küçük betizi
Sema
Üye
Üye
 
İletiler: 710
Kayıt: Çrş Şub 21, 2007 18:03
Konum: Istanbul

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Şub 03, 2008 18:35

Sema yazdı:Türk-Kan, yazı için sağol, herşey okadar açıkki :evil: bu seçimlerde inşallah millet iradesini gösterir :shock:

gösterdi Sema, gösterdi... %47 milli iradeyi gördük hamdolsun, kömür torbalari, nohut torbalari sagolsun :twisted:
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen Türk-Kan » Cum Tem 11, 2008 12:04

önder kadan yazdı:Lütfen Hepsini Okuyun!

-----------------------------------

BELEDİYE BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE

“Elhamdülillah şeriatçıyız” (21.11.1994 Milliyet)

“Yılbaşına karşıyım” (19.12.1994 Sabah)

“Ben tekkeye değil dergaha gittim” (22.1.1997 Gözcü)

“Ataya saygı duruşunda sap gibi ayakta durmaya gerek yok” (12.5.1994 Hürriyet)

“Her 10 Kasımda yaygara kopartılıyor” (14.11.1994 Hürriyet)

“İçki yasaklansın” (1.5.1996 Hürriyet)

“İstanbulu Medine yapacağız” (Akis)

“Bütün okullar İmam Hatip yapılacak” (17.9.1994 Cumhuriyet)

“Sarık operasyonu çok komik” (15.5.1995 Sabah)

“Yeşil (kaldırım rengi) medeniyettir” (25.6.1994)

“Sadece imamlar resmi nikah kıysın” (9.5.1995 Milliyet)

“Ben Millet Meclisi’nin de dua ile açılmasından yanayım” (8.1.1996 Milliyet) (Belediye Başkanlığı döneminde Belediye meclisinin her açılışı İstiklal Marşı yerine Kuran okunarak yapılmıştır. Yine böyle bir dualı açılıştan sonra bunu söylüyor.)

“Ben İstanbulun imamıyım” (8.1.1995 Hürriyet)

“Mayo reklamı şehvet sömürüsüdür” (6.3.1996 Hürriyet)

“Milli Piyango zulümdür” (29.9.1994 Hürriyet)

“Taksimdeki caminin temelini inşallah atacağız” (1.7.1994)

“Cumhurbaşkanının imam hatipli olacağı günler yakındır” (5.2.1996 Akit)

“Türkiye kendine din olarak Kemalizm’i almış ve başka hiçbir dine hayat hakkı tanımayarak kitlelere zorla dikte ettirmiştir...”

“Türkiye’nin yarınında artık Kemalizm’e ve Kemalizm benzeri rejimlere, sistemlere yer yoktur. Kemalizm’in yeniden kendini üretmesi söz konusu değildir. Bizim için en üst belirleyici, İslam’ın etkileridir. Her şey ona göre belirlenir.”

“Camiler kışla, minareler süngü, kubbeler miğfer, müminler askerimizdir.”

“Demokrasi bizim için bir amaç değil, araçtır. Amacımıza ulaşana kadar demokrasiye bağlıyız.”

“Demokrasi bizim için bir tramvaydır. İstediğimiz durağa gelince ineriz.”

Dinci bir miting sırasında halka sesleniyor: “Yolumuzun ortasında inek oturmuş, yolumuzu kapatıyor, menzile ulaşmamızı engelliyor. İneği yolumuzdan önce lafla, usul usul, sonra evvelallah sizlerin yardımıyla, artık nasıl olursa, nasıl denk gelirse kaldıracağız.” (İnek olarak Laik Cumhuriyeti ve Atatürk devrimlerini kastediyor.)

O dönem yanında olduğu Erbakan hocasının “kanlı mı olacak, kansız mı” söylemini bir başka şekilde
seslendiriyor. “Türkiye’yi eyaletlere bölmek lazım. Merkezi yönetimin bir takım yetkileri bunlara verilmelidir.
Belediye Başkanları da bu konuda en yetkili olmalıdırlar. O bölgelerdeki her türlü eğitimde bunlara bırakılmalıdır.” (PKK gibi bölücülerle aynı söylem)

“Hem laik, hem müslüman olunmaz. Ya müslüman olacaksın, ya laik. İkisi birarada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz.”

“Referansımız islamdır. Tek hedefimiz islam devletidir.”

“Sen “Ne mutlu Türküm diyene” dersen, onun da “Ne mutlu Kürdüm” deme hakkı vardır.”

Oğlunun nikah davetiyesindeki tarih:

“29 Zilkade 1421” (Nikah tarihi olarak Arap takvimindeki tarihi kullanıyor)

“1.5 milyarlık islam alemi, müslüman milletimizin ayağa kalkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Kalkacağız, bu ayaklanma başlayacak.”

“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir lafı koskoca bir yalan, Egemenlik kayıtsız şartsız Allah’ındır.”

BAŞBAKAN OLDUKTAN SONRA:

“Türkiye’yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para önemlidir. Herşeyi pazarlar satarız, parayı veren düdüğü çalar.”

“Bir tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye, millet isterse tabii ki gidecek be.”

“Kadın nereye isterse oturur, Sana ne yaa! Ayıp yaa!” (Kars’ta AKP toplantısında kadınlarla erkeklerin ayrı yerlerde oturtulmasını eleştiren gazeteciye)

“Bana verilen maaş çok düşük, yetmiyor. Sen ne kadar maaş alıyorsun?” (Almanya Başbakanı’na)

“Türkiye’de kürt sorunu vardır. Bunu Türkiyelilik kavramıyla çözmeliyiz. Türkiyeli kimliği her vatandaşın üst kimliği olmalı, Türk kavramı da alt kimlik olarak değerlendirilmelidir. İsteyen isterse yine ben Türküm derse desin.” (Diyarbakır’da halka yaptığı konuşmada alt üst kimlik tartışmasıyla Türk kimliğini de Ermeni, Rum, Kürt gibi alt kimlik olarak gösteriyor.) PKK ile aynı söyleme giriyor.

“PKK’nın cenaze töreninde bayrağını açması da, F-16’ların alçaktan uçuş yapması da yanlış. İki tarafında yaptığı yanlış” (PKK terör örgütü ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni aynı kefeye koyuyor, kendince her iki tarafa da eşit yaklaşıyor.)

“Suriye’yi Lübnan’dan çıkardıkları gibi, bizi de Kıbrıs’tan çıkartırlar. Birileri bize çık der, kuzu kuzu çıkarız.”

“Ben müslümanım diyenin aynı zamanda laikim demesi mümkün değil”

“Fazla içmedin değil mi? Ağzın içki kokuyor.” (Avusturya’nın Ankara Büyükelçisi’ne)

“Dur dinle be!.. Dur dinle!.. 9 ay 10 gün be!..” (Seçim konuşmaları sırasında vatandaşa)

“Yahu, bu millet yatıp kalkıp size mi çalışacak.” (Erzurum’da çiftçilere sesleniyor)

“Sana mı kaldı türban konusunda karar vermek, bu ulemanın işidir. Ulema ne diyorsa o olur.” (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne)

(Danıştay’ın türban kararı konusunda) “Efendi sen kim oluyorsun, buna mecelle (şeriat hukuku) karar verir” (Bir kaç hafta sonra işareti alan şeriatçı bir terörist Danıştay’ı bastı ve türban kararı veren Danıştay üyelerini silahla taradı, Danıştay üyesi bir hakimi öldürdü.)

“Sallamaa.., elini kolunu sallamaa.., her yerin oynuyor be!” (Muhalefet milletvekiline)

“ABD’de özgürlük anlayışı var ama benim ülkemde yok” (Benim ülkem özgür değil diye, ABD gezisinde ülkesini Amerikalılara şikayet ediyor.)

“Ulan terbiyesizlik yapma! Artistlik yapma ulan! Hadi ananı da al git burdan” (Mersin’de bir vatandaşa hitabediyor)

Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmayan yüzlerce atamanın vekaletlerle yürütülmesi konusunda: “Biz hukuka aykırı bir şey yapmıyoruz. Mecelle’de (şeriat hukuku) böyle bir kaide var.”

“Askerlik yan gelip yatma yeri değil” ( Şehit yakınlarına)

“Ne konuşacam ben o kadınla yahu!” (Şehit annesine)

“Söyleyin şu sahtekâra ne istiyormuş” (Almanya’da bir gurbetçi için söylüyor)

Bu lafı söylediği toplantıda salondaki vatandaşlara Türkiye Cumhuriyeti’nin Büyükelçisi’ni yuhalatıyor.

“Burası (kafasını göstererek) basmıyor. Hayatında iki koyun gütmediği için bunu kavrayamıyor.” (YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan Teziç’e)

“Kendisine kefilim, babam gibi güvenirim, Ona kendime inandığım gibi inanıyorum.” (Birleşmiş Milletler tarafından tüm dünyada terörist ilan edilen ve aranan El Kadı hakkında)

“Onları hoplatacağım.” (Terörist El Kadı’yı eleştiren muhalefet üyeleri ve gazetecilere)

PKK ateşkes kararı verince: “Biz de durduk yerde onlara operasyon yapmayız” (PKK’yı muhatap alıyor ve ateşkes kararlarına jest yaparak karşılık veriyor.)

“Neyseki, yaşına başına saygı duyuyorum. Ağzı olan konuşuyor be!” (Kıbrıs davasının 50 yıllık lideri Rauf Denktaş’a)

“Ulusalmış, milliyetçiymiş, Ne milliyetçisi yahu, Bunlardan olsa olsa saman milliyetçisi olur.”

“Sanki maçta gibi bağırıp çağırıyorlar, (Türkiye laiktir, laik kalacak) diye, bunlar hoş şeyler değil.” (AKP Genel Kongresinde)

Ve diğerleri;

. Şerefsizler

. Bizim çocuklar açmı kalsın be!

. Kes ulan sesini

. Sana üç nokta koyarım

. Otur ulan oturduğun yerde, herşeye burnunu sokma

2002 seçimlerinden hemen önce ve Başbakan olunca:

“Ben gelişerek değiştim.”

Başbakanlığının 4. yılında:

“Ben hiçbir zaman değişmedim. İslami fikirler değişmez.”

Ve henüz 1980’li yıllarda Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürk ve Cumhuriyet rejimine karşı etmiş olduğu yemin:

"Ben Muhammed Müslüman ümmetindenim. Türkiye dinsiz, laik bir memleket haline gelmiştir. Hayatımı Mustafa Kemal dinsizliği ile savaşa adayacağıma, Türkiyeyi bir din ve şeriat devleti haline getirmek için mücadele edeceğime, Kemal Paşa zamanında çıkarılan dinsiz kanunların tatbikini önleyeceğime, kısa zamanda ümmet esasına dayanan, şeriat devletinin kurulması için çalışacağıma, dinim, Allahım ve bütün mukaddesatım üzerine yemin ve kasem ederim." Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan’ın son 12 yılda hem Belediye Başkanlığı döneminde, hem de Başbakanlığı sırasında söylediği yukarıdaki laflarına bakınca;

1980’li yıllarda yaptığı yeminine harfiyen sadık kaldığını ve yeminini gerçekleştirme yolunda tüm gücüyle çalıştığını görmemek için herhalde ya kör olmak, ya da Türkiye Cumhuriyeti düşmanı olmak gerekiyor.

“Cumhurbaşkanının imam hatipli olacağı günler yakındır.” (5.2.1996 Akit)

-----------------------------------

Türbanın günümüzdeki halinin ortaya çıkışı 1970 yıllarıdır.Lübnan da yaşayan Hüccetül Musa Sadr isimli İranlı din adamı güney Lübnanlı Şii kadınları Filistinli gerillaların tacizinden korumak için böyle bir örtünme modeli geliştirmiştir. Musa Sadr daha sonra verdiği bir demeçte türban modeli için ilham kaynağını kilise resimlerinden ve katolik rahibelerden aldığını söylemektedir.. ve türban modelinin dini gerekçelerle değil sadece tacizci filistinli gerillalardan korunmak için geliştirdiğini söylüyor..

ORTAYA ÇIKAN SONUCA BAKARMISINIZ
BİZİM ÜNİVERSİTELERİMİZDE KADINLARI SÜREKLİ
TACİZ EDEN GERİLLALARMI VAR ACABA ???
TÜRBAN HER NE KADAR KADINLARIN DİNİ İNANCIYLA İLGİLİ BİR SORUN OLARAK GÖRÜNSEDE BU İSLAMIN YOBAZ YORUMUNUN SONUCU ORTAYA KONULAN DÜŞKÜN ERKEK İMAJIDIR ...TÜRKLERE
HATTA MÜSLÜMANLARA ÖZGÜ OLMAYAN BU PAÇAVRA SORUNMUŞ GİBİ GÖSTERİLİYOR.. BU HİÇBİR ZAMAN GERÇEKTEN İNANÇ SAHİBİ İNSANLARIN SORUNU OLMAMIŞTIR ... BUNU SORUN HALİNE GETİRENLER
KENDİ İMAJLARINI YARATMAK İSTEYEN BUNUN İÇİN SAF BİLİNÇSİZ İNANANLARI KULLANAN BİR TAKIM SİYASİ ÇEVRELERDİR ... BUNA ALET OLANLARA İNANÇLARINI KULLANDIRANLARA YAZIKLAR OLSUN!!!!

-----------------------------------

İŞTE O BELEDİYE BAŞKANI !!!
GEÇMİŞTEN BİR CİNAYET VAKASI
(BAŞKA ALTERNATİFİ YOK DİYEN UNUTKANLARA!!!)
Ünlü zatın oğlu kırmızı ışıkta durmadan geçiyor,peşine takılan ekipten kurtulmak için hızlanırken

ilerde ünlü bir sanatçıya çarpıyor...


Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan sanatçı 6 gün sonra
ölüyor. Karakola götürülen delikanlıya polislerin ehliyet
sormaması sanatçının eşinin dikkatini çekiyor.
Polislere hatırlattığında:
Siz ukalalık etmeyin
biz ne yapacağımızı biliriz,
gibi bir cevap alıyor.


Kazadan sonra belediye arazözleri kazanın
olduğu mahale gelip caddeyi baştan aşağı
yıkıyor ve 35 metrelik fren izini tamamen siliyorlar.
Delikanlıya kazadan sonra,
üç ay önce verilmiş gibi ehliyet düzenleniyor.
Sanatçının kocası hakime
çocuğun ehliyeti olmadığını,
düzmece ehliyet verildiğini söylediğinde adam
ne siz koskoca belediye başkanını sahtecilikle mi suçluyorsunuz?,
diye azar işitiyor...
Olayı gören tanıkların hepsi tehdit edilip korkutuluyor.
Sanatçının kocası aile meclisini topluyor.
Bakıyorlar ki polis, adalet, belediye
hep birlikte olmuş üzerlerine geliyor.
Mecburen olayın peşini bırakıyorlar.
Sonuçta mahkeme trafik canavarı
genci 3 ay hapse mahkum ediyor...
O da 1998 in fiyatıyla
540 BİN Lira cezaya çevriliyor.
Sen sağ, ben selamet;
güzide sanatçı
Sevim Tanürek
gitti gider.
Bu olayı Sevim Tanüreki n esi,
Emin Çölaşana yukarıdaki
satırlarla anlatmış Sözü geçen katil delikanlı
İstanbul un o zamanki
belediye başkanı
Recep Tayyip Erdoğanın oğlu...
(Hani şu gemiciği olan)
ve son olarak: başbakan recep tayyip erdoğanın, ses
sanatçısı sevim tanüreke otomobiliyle çarparak ölümüne neden olan oğlu
ahmet burak erdoğan için tamamen kusursuz raporu vererek
beraatini sağlayan adli tıp trafik ihtisas dairesi başkanı
eyüp çakmak, türkiye denizcilik işletmeleri ne
genel müdür yardımcısı olarak atandı.( 21.10.2004 )


Böyle bir baba tabii ki en az 3 çocuk ister. Yavrularını her türlü kaza, bela ve hatadan koruyabiliyor.
Peki vatandaş çocuklarını onlardan ve onlar gibi .....lerden nasıl koruyacak ???http://www.facebook.com/group.php?gid=50759450095
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x