TL'ye Sembol Bulacağınıza Memur Zammına Derman Bulun / Şebnem ÖZBEK

TL'ye Sembol Bulacağınıza Memur Zammına Derman Bulun / Şebnem ÖZBEK

İletigönderen Oğuz Kağan » Çrş Mar 21, 2012 23:20

TL'ye Sembol Bulacağınıza Memur Zammına Derman Bulun

“Yetmez ama evetçiler”in sayesinde kabul olunan referandumla memurlara tanınan “Kamu görevlilerine toplu sözleşme” hakkının üzerinden 18 ay, toplu sözleşme ile ilgili kanun taslağının tartışıldığı üçlü danışma kurulu toplantılarının üzerinden 7 ay, bu taslağın bakanlar kuruluna gönderilmesinin üzerinden ise 4 ay geçti.

17 aydır kanun hala yasallaşmadığı için AKP hükümeti sendika temsilcileriyle henüz masaya dahi oturmadı.

Sizin anlayacağınız işine geldiğinde “halkın sesi” olduğunu, “milleti temsil” ettiğini söyleyen AKP hükümeti, 20 milyon insanı ilgilendiren yasa tasarısını bir türlü TBMM genel kuruluna getirmedi. Bu nedenle de AKP sayesinde memurlar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez zamsız maaş aldı. Yüzbinlerce dul, yetim, şehit yakını üç kuruşa tamah etmek zorunda kaldı.

Şimdilerde kanun teklifinin Mayıs ayına yetiştirilmeye çalışıldığından bahsediliyor. Teklif yasallaştıktan sonra daha Cumhurbaşkanının onayına sunulacak ve ardından resmi gazetede yayınlanacak. AKP’nin hiçbir kanun teklifine olumsuz bakmayan bir Cumhurbaşkanı olduğu için bu işin kolay kısmı.

Ardından bir de sendika temsilcileriyle masaya oturup pazarlık yapılacak. Anlaşmaya varılamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulu devreye girecek.

Eminim o günler geldiğinde AKP iktidarı sanki bunca zaman memurları oyalayan, teklifi yasallaştırmayan kendileri değilmiş gibi maaş zam oranında anlaşamadıkları için sendikaları suçlayacak.

İş şike yasasına, kendi maaşlarına yapacakları zamma, askerin sivil mahkemede yargılanmasına, MİT yasasındaki değişikliğe gelince bir günde yasa çıkartabilen AKP iktidarı; söz konusu 20 milyon memur olunca kaplumbağa hızıyla yol almaktadır.

Tüm bu yaşananlar sonrasında AKP’ye mi kızayım yoksa bu rezalete rağmen hala onları destekleyen memurlara mı bilemiyorum.

AKP’nin BİR UTANCI DAHA; POZANTI FACİASI

Yeri geldiğinde “muhafazakâr ve dindar gençlik” idealini alkışlayacaksın, yeri geldiğinde kız kardeşini sırf erkek arkadaşı olduğu için ya da kızın sanki onun suçuymuş gibi tecavüze uğradığı için bunu namus meselesi yapıp elini kana bulayacaksın; sonra da tecavüze uğrayan çocuklara karşı vurdumduymaz olacak ve AKP’nin eleştirilere karşı “bunlar siyasi söylemler” sözlerine hak vereceksin.

Sözde dindar ve muhafazakârlara soruyorum: bu nasıl bir dindarlık ve muhafazakârlık anlayışıdır?

Tecavüzün ucu sadece size dokunduğunda mı namusunuz aklınıza geliyor?

Sizin dindarlıktan anladığınız bu mu?

Hani Müslüman Müslümanın kardeşiydi?

O çocukların şikâyetlerini dile getirmelerinin üzerinden 10 ay geçtikten sonra işlem yapmak, bırakın Müslümanlığı insanlığa sığar mı?

Evet, bu çocuklar polise taş atmıştır. Evet, onlar PKK sempatizanıdır.

Peki, onları zorla namaz kıldırarak, Türk bayrağı öptürerek veya tecavüze uğramalarına sessiz kalarak mı terör batağından kurtaracaksınız?

Çocuk mahkûmların konduğu cezaevlerine “hapishane” değil de “ıslahevi” denmesinin bir nedeni olduğu hiç mi aklınıza gelmedi?

Onları bu şekilde mi ıslah edeceksiniz?

Peki ya bu iğrenç suçu işleyenleri görevden alınca çocukların yaşadıkları her şey hafızalarından silinecek mi?

Onlara psikolojik destek sağlamak, gelecekte yaşamaları muhtemel travmalarla baş etmelerine yardımcı olmak Adalet Bakanının ilgisini çekiyor mu doğrusu merak ediyorum.

BU BİR SEKS TİCARETİDİR

Antalya’da 12 yaşındaki öz kızını 55 yaşındaki bir adama 5 bin liraya satan babayı hatırlarsınız. Kızın ailesi olay ortaya çıkınca

“biz kızımızı o adama yanında çalışsın diye verdik”

gibi bir savunma yapmıştı.

Ortada

“Kızımı 5 milyar liraya (5 bin TL) sattım. 12 Şubat 2006 tarihi itibariyle kızım E.Y.'yi Yusuf A.'ya teslim ediyorum. Parayı peşin aldım. Yukarıdaki tarihten itibaren Yusuf A.'nın kontrolünde olacaktır.”

yazan bir belge vardı ve babanın iddiasına göre bu kontrata değil, boş bir kâğıda imza atmıştı.

Belgede yazanlar gerçek ise bu durum en basit anlatımla “çocuk seks ticareti”nin yazılı belgesidir.

Belge gerçek değil de baba; 12 yaşındaki kızını 55 yaşındaki adama yanında çalışması karşılığında verdiyse bu da okula gitmesi gereken kızın köleler gibi para karşılığı satılması demektir ki söz konusu durum “insan kaçakçılığı”na girer.

Her iki durumda da taraflar suçlu, kız çocuğu ise mağdurdur.

Söz konusu durum Amerika’da olsaydı kendisine de 12 yaşındaki kıza tecavüz eden sapığa da seks ticareti veya insan ticareti suçlarından dolayı dava açılırdı. Bununla da yetinmeyip; babanın diğer tüm çocukları kendinden alınır ve devlet gözetimine verilirdi.

Kadına şiddetin hiç olmadığı kadar arttığı, küçük yaştaki çocukların seks kölesi olarak alınıp satıldığı, tecavüzcülerin cirit attığı, cinayet haberleriyle gazetelerin ikinci sayfalarını dolup taştığı Türkiye’de öncelikli sorun anayasa değil; her kravat bağlayan, mahkemede uslu uslu oturan sanığa “iyi halden” indirimin yapılmayacağı, caydırıcılığı yüksek yeni bir ceza yasasıdır.

ADIYAMAN YOLU YAMAN

Okumuşsunuzdur...

Adıyaman’da Alevi yurttaşların evleri Maraş katliamında olduğu gibi işaretlendi. Peygamberler diyarının hemen yanı başında, 21. yüzyılda insanlar hala kendilerinden olmayanlara karşı tahammülsüz ve hoşgörüsüz.

AKP iktidarı ise söz konusu olaya “üç beş çocuğun yaptığı densizlik” gözüyle bakıyor. Ki o üç beş çocuk dahi henüz bulunamadı!

Gerçi böyle bakmaları normal çünkü bu ortamı yaratan kendileri!

Başbakan AKP’li gençlere nasıl seslenmişti:

“Dindar gençler, kininizi unutmayın”

Evet, o dindar gençler aynı dine mensup olsalar dahi kendileriyle aynı mezhepten olmayan, kendileri gibi düşünmeyen, konuşmayan, giyinmeyen, örtünmeyen herkese karşı kin beslemeye yönlendirilmektedirler.

Onların anladığı dindarlık barış ve hoşgörüyü içinde barındıran, Medine yasasını hep aklının ucunda tutan Kur’an dindarlığı değil; kin ve nefrete bulanmış başka bir dindarlık olsa gerek ki Alevi yurttaşlara karşı böyle çirkin bir eylemde bulunabildiler.

Sahi Hrant Dink’i, Rahip Santoro’yu vuranlar da üç beş gençten biri değil miydi?

Peki ya ilerleyen günlerde faillerin peşine ciddiyetle düşülmediği için o üç beş çocuk Adıyaman’da Alevilere yönelik şiddet eyleminde bulunursa, ya başka üç beş çocuk “kimse peşlerine düşmedi, biz de çevremizde bizden olmayanları fişleyelim” derse?

Türkiye’nin çevresindeki gelişmeleri göz önüne alırsak; birlik ve beraberliğe en çok muhtaç olduğu şu günlerde bir kamplaşmaya, insanların dinlerine, mezheplerine göre bölünmesine neden olacak gelişmeleri bertaraf etmesine mi yoksa iç savaş temellerinin atılması anlamına gelen ayrışmanın görmezden gelinmesine ve hatta verilen demeçlerle desteklenmesine mi ihtiyacı var?

İktidarların görevi kendinden olan yurttaşları olmayan yurttaşlara karşı kin ve nefretle doldurmak değil; onları bir bütün olarak görmek ve birbirlerini de o şekilde görmelerini sağlamaktır.

Adıyaman’da veya başka bir şehrimizde tek bir kişinin dahi mezhep farklılığı nedeniyle canı yanacak olursa bunun vebali; o konuşmayı yapan Erdoğan’ın ve onu uyarma cesaret ve erdeminden yoksun tüm AKP’lilerin olacaktır.

Zira dili, dini, ırkı ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin can ve mal güvenliğinden iktidar sorumludur.

Şebnem ÖZBEK - 20 Mart 2012
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Açık İstihbarat

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x