Toroslarda Hiç Sönmeyen Ateş !! / Ebru OĞUZHAN

Toroslarda Hiç Sönmeyen Ateş !! / Ebru OĞUZHAN

İletigönderen Erkan Güçiz » Pzr Ağu 23, 2015 18:16

22 Ağustos'ta Seki yaylasında düzenlenen Yörük-Türkmen dernekleri geleneksel şölenlerinde bu yıl hüzün vardı. Her yıl düzenlenen şenliğe, Yörük-Türkmen derneğinin daveti üzerine, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği olarak katıldık. Dernek başkanı Sn. Ramazan Kıvrak'ın sunumunu yaptığı törende hiç bir siyasi olgunun ya da söylemin ön plana çıkarılmadığı çeşitli yöresel sunumların yapıldığı yayla alanında hüzün ve sağduyu hakimdi. Oldukça önemli bir katılım vardı. Dev Türk Bayrağımızı yüzlerce kişi eşliğinde tüm köy alanında gururla taşıdık. Tören alanında saygı duruşu, İstiklâl Marşı ve dualarla açılış yapıldı ve tüm şehitlerimiz saygıyla anıldı.

Ülkenin dört bir yanından 150 dernek temsilcilerinin ve halkın yoğun katılımı, yüreklerdeki hüzünle birlik oldu. Her yanı kaplayan Türk bayrakları ''Ne Mutlu Türküm Diyene'' sözleriyle bitirilen konuşmalar önemli mesajlar içeriyordu.

Bir çok bölgenin Yörük-Türkmen derneği temsilcileri oldukça sade ve duygulu gösterilerle yer aldılar. Yöre kadınlarımızın yapmış olduğu ev yemekleri, el emeği ürünler sergilendi. Konuşmaların ardından, 70 yaşında hiç okuma-yazma bilmeyen Burdur'un Aziziye köyünden gelen Havana ana, okuduğu kendi şiiriyle herkesi duygulandırdı.

70 yıllık yüreğine ne çok acılar, yokluklar, hüzünler sığdırmıştı. “Artık şehit haberleri gelmesin, birlik olalım, kardeşçe yaşayalım” mesajını en iyi şekilde verdi. Şiirinin sözlerinde barış, kardeşlik, vatan sevgisi vardı.

Emektar yöre kadınları ile kısa sohbetler etme imkanımız oldu. Geçim derdinde, ürettiğini satamama derdinde ama yine de ''barış içinde yaşayalım, yeter'' diyorlardı.

Kınalı kuzusunu aklından çıkaramayan bir an olsun gözünü kırpmayan anaları sordum, Yörük kadınlarına. Çarpan yüreği kapı sesiyle irkilen, "başımız sağolsun" diyen askerin sözleriyle yıkılan anaları sordum. Çığlıklar atan, ağıtlar yakan anaları, yetim kalan çocukları sordum. ''İçimiz yanıyor kızım'', dedi bir ana. ''Hani analar ağlamayacak demişlerdi'', dedi genç bir kadın... “Söyleyin ne için Vatanın bekçilerini kırdırıyorlar, böyle Vatan sağ olur mu?” diye sordu bir Yörük nene. ''Benimde kardeşim askerde, gözümüze uyku girmiyor'', dedi bir başka kadın.

Sustum... Hepimizin acısı, duygusu, yarası bir. Ne kadar farklı kültürlerden, bölgelerden, mezheplerden gelsek de, tek bir ortak yanımız vardı. Orada buluştuk. Bir kez daha ... ''VATAN'' dedik.

Kim bilir hangi ocağa ateş düşecek hangi çocuk yetim, hangi gelin dul kalacak. Hangi ana oğlunun acısına dayanamayıp, kırkına karışmak isteyecek. Dolup taşan cenaze törenleri, acıyı paylaşan yürekler, ülkenin her yanında dökülen gözyaşı daha kaç gün sürecek. Hayat devam ediyor, evlenenler, doğanlar, gülenler, yiyenler, içenler, oy hesabı yapanlar. Milleti temsil edenlerin tatili ne zaman bitecek, hangi yüzle sönen ocaklara oy için gidecek? ''Oyoy'' diye, yüreği yanan analardan hangi yüzle oy isteyecek?

Aklımdan çıkmayan bu sorularla, Yörüklerin bu yürekli, anlamlı ve önemli günlerinde ATA sporumuz olan CİRİT gösterisi yapan gençleri, ATA BARI eşliğinde dev bayrağımızı ve ATATÜRK bayrağını göklere çıkaran kadınlarımızı gururla izledim.

Seydikemer Belediyesinin ve çeşitli derneklerin katkılarıyla yapılan, Yörüklerin kendi kültürlerini yaşatmak ve devam ettirmek için harcadıkları çabanın ve bu güzel etkinliğin örnek olmasını diliyorum. ''Analar ağlamasın'' beylik sözleri bitsin artık, analar ağlıyor, şehitler ölüyor, çocuklar yetim kalıyor. Kim ''yeter artık'' diyecek, kim ''hadi'' diyecek bu Millete.

Seki yaylasından ayrılırken, Ulu önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK'ün "Ey ağalar beyler, Toroslara çıkın bir bakın. Nerede kara bir Yörük çadırı görürseniz, dumanı da tütüyorsa dünyada hiç bir güç bizi asla yenemez" sözleri ve,

''Biz hazırız, biz varız'' diye haykıran YÖRÜKLER kaldı aklımda.

Sevgiyle kalın,
Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir.
Gazi Mustafa Kemâl Atatürk

Erkan Güçiz

Facebook - TC ERKAN GÜÇİZ
Kullanıcı küçük betizi
Erkan Güçiz
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 421
Kayıt: Çrş Eyl 29, 2010 5:18

Şu dizine dön: Sizin Makaleleriniz

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x