TRUMAN DOKTRİNİ-MARSHALL PLANI VE FULBRİGHT EĞİTİM ENSTİTÜLERİ - 2

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

TRUMAN DOKTRİNİ-MARSHALL PLANI VE FULBRİGHT EĞİTİM ENSTİTÜLERİ - 2

İletigönderen mithat akar 1923 » Pzt Eki 26, 2015 3:18

E - EMPERYALİZM VE MİLLİ EĞİTİM

Peki sömürge olan bir ülkenin eğitimi neden sömürgecinin bu kadar ilgi odağı oluyor?

Eğitim, toplumu biçimlendirme,toplumsal dinamikleri güçlendirme ya da çökertme de kullanılan bir araç olduğu kadar;istihbarat faaliyetinin bir türü olarak da karşımıza çıkar.Eğitime yönelik istihbarat ile amaçlanan yöntem, bir milletin geleceğe dönük hedeflerinin anlaşılması ve bu hedefleri başka bir ülkenin kendi milli çıkarları doğrultusunda yönlendirmesidir.Çünkü bir devletin hangi alanda eğitime yatırım yaptığının bilinmesi,ilerideki ekonomik-siyasal projelerinin ve yatırımlarının da anlaşılmasını sağlar.Örneğin Atom Mühendisliği bölümlerinin açılması,öğrencilerin bu konuda eğitime teşvik edilmesi ileride o ülkenin atom enerjisi üretimine yatırım yapacağını,atom silahları üreteceği bilgisini sunabilir.

Ayrıca bir ülkenin genel-toplumsal yapısı için açık istihbaratta kullanılacak ilk kaynaklar ,ilk okul-orta okul-lise ve üniversite tarih kitaplarıdır.Tarihi doğru temellerde ele alan bir toplum,bugünü ve geleceği de doğru temellerde biçimlendirir ve o toplum öngörüsü yüksek bir seviyede olur.Birey için hafıza ne ise,milletler için de tarih odur.Bir milleti tarihinden koparınız,o millet temel dayanaklarından yoksun kalır.Hafızasını kaybeden bir insan nasıl geleceğini planlayamazsa,tarihini bilmeyen ya da yanlış bilen bir millet de bugününü ve geleceğini doğru tanımlayamaz.Çünkü “Ne kadar geriye bakabilirsek , o kadar ileriyi görürüz.” Ancak günümüzde bir milleti tarihten koparmaktan ziyade ,tarihi gerçekleri manipüle etme yolu tercih edilmektedir egemen güçler tarafından.Örneğin emperyalizme karşı ilk Milli Kurtuluş Savaşı’nın örneği olan Türk Ulusal Bağımsızlık Savaşı’mıza yönelik “Aslında İngiltere’ye karşı bir savaş vermedik.” , “Atatürk bir diktatördü.” , “Osmanlı’yı yıkan Atatürk ve Cumhuriyetin kurucu kadrosudur.” , “Türklerin tarihi birkaç yüzyıllık geçmişten ibarettir.” Gibi psikolojik harp yöntemi ile kullanılan söylemler,tarih biliminin bizim için olduğu kadar,Türk toprakları üzerinde planları olan emperyalistler için de ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.Dolayısıyla eğitim sistemi içerisinde tarih ( bizim için genel tarihle birlikte Türk tarihi ) çok önemli bir yer tutar.

Eğitim her toplumun ve bireyin yaşamında süreklilik taşıyan bir özelliği barındırır.Yani doğumdan-ölüme kadar olan yaşamımızda ,eğitim kesintisiz bir seyir izler.Bireyin gelişim ve bilinçlenme süreci doğduğu andan itibaren “aile-ilkokul eğitim hayatı-ortaöğrenim dönemi ve bununla koşut sosyal deneyimler-gençlik dönemi ( lise ve / veya üniversite ) ve meslek hayatındaki döngü ile ilerleme kaydeder. Bu döngü doğru bir bütünlük arz etmez ise ekonomik bağımlılıkla beraber,askeri-kültürel-siyasi bağımlılıktan kurtulmamız zorlaşır.

Eğitim,yukarıdaki verilerden yola çıkarsak,toplum yaşamının hemen her alanında bire bir etkili olan kolonlardan biri olarak hem tarihte hem de günümüzde yer tutar.
Fulbright Eğitim Projesi ya da planını, kendi anlatımları ile incelediğimizde karşımıza çıkan tehdidin boyutu tarihsel seyrinden ( Truman Doktrini-Marshall Planı-İkinci Fulbright Dönemi ) koparılmadan ve önce ele aldığımız konuların bütünlüğünden koparılmadan düşünülmeli.
Şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu göz önünde bulundurarak ,kendi stratejilerini kendi anlatımlarında araya serpiştirilen noktalardan yola çıkarak bir analiz yapmaya çalışabiliriz şimdi.

TRUMAN DOKTRİNİ – MARSHALL YARDIMI VE FULBRİGHT EĞİTİM ENSTİTÜLERİ – 3


F - FULBRİHGT PROJESİNİN HEDEFİ ÇOCUKLARIMIZ

harriet-fulbright-enstitusu-turkiyede-acildi-30344671?noMobile=true internet sayfasından edindiğim bilgiye göre projenin amacı gayet insani ve barışçıl olarak sunuluyor.
“Dünya tek bir insanın, gücün kontrolüne bırakılmayacak kadar önemli. Bu silahlanmaya bakacak olursak, yeni bir büyük savaşta dünya cehenneme dönebilir. Bu konuda herkes düşünmeli, bir şeyler yapmalı. Barışın da yolu eğitimden geçiyor, doğru eğitimle barış sağlanır” diyor bayan Fulbright.

Projenin amacı toplumların genel beklentisini ifade eden,genel kabul gören ve itiraz edilmeyecek bir amacı ortaya koyuyor.Böylece Batı emperyalizmi kendi kalıplarına uygun olacak şekilde bir toplum yaratma ya da toplumları kendi çıkarlarına uygun olacak biçimlendirme amacını genel “barış” söylemi ile manipüle ediyor.Eğer kendi projeleri ile bir eğitim modeli ortaya koyulmazsa “dünya cehenneme” döner şeklinde ,kendi projelerinin “vazgeçilmez”,”zorunlu” olduğunu;kendi alternatiflerinin ise“yeni bir dünya savaşı” olacağı şeklinde bir algı yaratılmak isteniyor.Projenin tarihsel dayanağı olarak gösterilen temel ise tanıdık bir ad karşımıza çıkıyor.İncelememize kendi anlatımları ile devam edelim.

“dönemin Amerika Başkanı Truman’ın önerisiyle üniversitede okuyan gençlerin eğitimini desteklemek amacıyla başlattığı, 1946’da kongreden geçen ve bugüne kadar binlerce öğrenciye eğitim desteği veren Fulbright bursları dünyadaki tüm ekonomik krizlere rağmen asla kesilmedi. “

( Konunun girişinde Türkiye’ye dönük Yardım adı altında uygulanan Marshall Planını düşünecek olursak,yardım alan ülkenin krizi derinleşirken-yardım yapan ülkenin banka kasaları doluyor.Truman Türkiye’ye yardım konusunu ele alırken,Türkiye’nin jeopolitik öneminden ve zengin yer altı kaynaklarından bahsetmiş ve o sihirli cümleyi defalarca dile getirmişti.”Türkiye Anahtar ülke!”)

Truman Doktrini, Amerikan egemenliğinin ,ezilen milletlere dayatıldığı ideolojinin bir diğer adı.Komünizme karşı “hür dünya” anlayışı ile yola çıkan Amerikan ideologları ;Rus tehdidine karşı kapitalizmi alternatif olarak gösteriyor ve özellikle gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkeleri ekonomik-askeri yönden kendisine bağımlı kılıyordu.Fulbright hala bir karşıtlık zeminine dayandıklarını kabul ediyor.Ancak günümüzde bir Sovyet Rusya tehdidi olmadığına göre ,bu kez Truman Doktrinine dayanan bu proje kendisini hangi karşıtlık zemininde ortaya koymaktadır acaba?Bu karşıtlık “komünizm” tehdidi ortadan kalktıktan sonra emperyalizm tarafından düşman ilan edilen Ulus Devlet- Üniter Devlet yapısı olmasın?!

Projeye adını veren enstitü öncelikli hedef kitlesini şöyle açıklıyor :

“Genç insanlarla çalışacağız. k-12 dediğimiz okullara odaklanacağız. Özellikle bu alanda çalışmak istiyoruz. Eğitimi başarabildiğimiz kadar erken yaşa indirmek dünyanın önceliği. Olabildiği kadar erken yaşlarda çocuklarla temas kurarak, eğitim anlamında projeler yapmayı planlıyoruz. İlk kez ABD dışında Türkiye’de varız.”

( K12:ABD,Kanada,Avustralya gibi ülkelerde ,eğitim kurumlarının aldığı ön addır.Her okulun mevcut müfredattan ve işleyişten farklı olan çizgisini ve kurumsal kimliğini ifade eder.Genel-merkezi işleyişten farklı olarak,kısmen özerk olan,kreş-kolej-vakıf okulları bu kapsama girmektedir)

Emperyalizm zihinleri biçimlendirmeye ne kadar erken yaşta başlarsa ,sonraki nesilleri de o kadar kolay biçimlendirecek.Eğer bir kuşak kendi tezgahından geçerse,sonraki kuşaklar da öncekilerin bıraktığı yerden biçimlenmeye devam eder.Başka bir ifadeyle “sistem kendini üretmeye”başlar.Ağaç yaşken eğilir sözü burada tam yerine oturuyor.Eğitim , aile-ilk okulve orta öğrenimde başlar demiştik.İlk okul seviyesindeki çocuklar 1946’da ücretsiz dağıtılan Süt Tozu kaplarında Amerikan bayrağı ile tanıştılar.Emperyalizm ,bilinçlere küçük yaşta Amerikan figürünü sembolize eden bir armağanla girmişti küçük beyinlere.Şimdi ise olabildiğince erken yaşta kendilerine uygun bir genç kuşak yetiştirme amacı ile ve bir proje ile giriyor.Ve tercih edilen okullar devletin doğrudan denetiminde olmayan “özerk” nitelik taşıyan ortaöğrenim düzeyindeki okullar.Böylece ,kendi eğitim modelini bize sunan yabancı kültüre,Türk devletinin doğrudan müdahalesi de engellenmiş oluyor.

F – 1.Wilson’dan ,İngiltere’ye,Marshall’dan Bush’a,Rıce’den Harriet Fulbright’e :100 Yıllık plan Değişmedi:”Türkiye Anahtar Ülke”

“Neden Türkiye ?” sorusuna Harriet Fulbright’in verdiği cevap,bu projenin asıl amacını açıklar nitelikte.Fulbrihgt konuşuyor:

“İki neden var. Birincisi Türkiye’nin anahtar bir ülke olduğunu biliyorum ve inanıyorum. Bu tartışılmaz. Türkiye’de eğitim konusu çok önemli. “
Türkiye anahtar ülke!Bu cümle bize daha önce Sevr Anlaşmasının altına imza atan emperyalist devletlerin sözünü hatırlatmıyor mu?Yazının başında Türkiye’yi paylaşmak isteyen devletlerin sözcülerinden ve basın-yayın organlarından buna benzer bir çok örnek vermiştik.

Harriet Fulbright’in “Türkiye anahtar ülke” şeklindeki cevabı tarihte biraz geriye doğru yolculuk yaptığımızda ,bu projenin asıl amacını anlamamıza yardımcı oluyor.
Fulbrıght devamında” Eğer o alanda iyi şeyler yapılırsa bölge de bundan kazanç sağlar. “ diyor.
Bölgeden kastı tak başına Türkiye değil.Belli ki Suriye ,Irak,İran genel olarak kast ediliyor.2003 yılından bu yana ABD’nin bölgeye getirdiği “kazanımları” göz önünde bulundurursak bu enstitünün proje olarak Büyük Ortadoğu Projesi temelinde bölgeyi etnik parçalara ayırmak istediğini,Irak’ta bunu başardığını ve son dört yıldır Suriye ve Türkiye’yi kana buladığını görmek zor değil.Şimdi bir eğitim projesi ile yeniden şekillendirmek istedikleri Ortadoğu’yu Batı’nın gözü ile değerlendiren kadrolar yetiştirmek istediği sonucundan başka bir sonuç çıkarmak mümkün değil bu cümleden.Böylece Truman Doktrini-Marshall Planı-Türkiye ABD Eğitim Komisyonu Anlaşması-1949 Fulbright Enstitüleri-BOP ve yine Fulbrşght Enstitüleri döngüsünü bütünsel açıdan almamız daha kolay bir hale geliyor.


F -2.Emperyalizmin “Kendi İçimizden” Birini Etki Ajanı Olarak Kullanma Taktiği

“Uzun zamandır tanıdığım ve enstitünün CEO’su olan Gökhan Coşkun’a olan inancım, güvenim. Gökhan Coşkun ile benim çok eskiden beri devam eden eğitim çalışmalarım var.” diyen Fulbright ,biz Türklere yine başka bir “Türk”gencini referans olarak göstererek kendince güven telkin ediyor.
Batı emperyalizmi şekillendirmek istediği toplumu,yine o toplumdan devşirdiği kişi ya da grupları kullanarak amacına daha kolay ulaşacağını düşünmüştür her zaman.ABD ile teması 2008’den bu yana devam eden,uzun zamandır ABD merkezli kurslarla ve Batı’nın sağladığı burs olanakları ile eğitilen Gökhan Coşkun;Batı’nın deli gömleğini Türk gençlerine giydirmek konusunda bize örnek olarak gösteriliyor.Bir ülkeyi kendi ordusu ile işgal etmek kadar tehlikeli olan durum,bir milleti kendi içinden çıkan eğitmen kadrosuyla kendine yabancılaştırmaktır.

Fulbright ,adeta tarihe gönderme yaparak devam ediyor konuşmasına: “

Evet, burası önemli bir ülke. Bu önem sadece jeopolitiklikten kaynaklanmıyor. Türkiye; Asya, Avrupa ve Orta Doğu’da anahtar bir ülke. Orta doğu’da bizim için çok önemli bir ülke ve büyük bir rol üstleniyor. “.

Büyük Ortadoğu Projesinin askeri ve siyasi amacı Ortadoğu’da haritaları değiştirmek.Yani bölgemizi ve Milli Misakı etni sitelere ayırarak ,bu etnik devletçikleri bir emperyalist merkeze bağlamak.Truman’ın öğrencisi William Fulbright’in kızı olan Harriet Fulbright ise yeni BOP sitelerinin,askeri ve siyasi ayağını tamamlayan diğer sac ayağına vurgu yapıyor:BOP’un milletleri asimile eden,bölen eğitim ayağı.

F-3.Fransız Emperyalizminin Askeri Amacı İle Amerikan Emperyalizminin Yeni Sömürgeci Yöntemi
Sevr’den hemen sonra Türk topraklarını işgal eden Fransa ,bu işgale ortak olmasının nedenini şöyle açıklayacaktı : "Kilikya, Suriye, Filistin, Kürdistan ve Musul bize hemen şunları sağlayacaktır:

Buğday: Yılda 115 milyon kental;

Petrol: Başka hiçbir yerde bulamadığımız ve yarın onsuz büyük bir millet olunamayacak olan petrol hayati önemdedir. Petrolsüz ne ordu ne deniz kuvveti mümkündür.

Pamuk ve yün: işletmelerimiz bu maddeleri büyük güçlük ve korkunç fiyatlarla ingiltere ve Amerika'dan alabiliyor."
Duplex Commitee 1916

Fransa bu düşüncesini salık verirlen,Amerikan Başkanı Wison ,Türkiye için “Asya’ya açılan anahtar “ diyordu.
Ve son cümle:”Türkiye Ortadoğu’da çok önemli bir rol üstleniyor.”Bu cümle Erdoğan’ın “Amerika’nın Ortadoğu’da bir projesi var.Büyük Ortadoğu Projesi.Burada Türkiye çok önemli bir rol üstlenyor.Burada bize verilen görev BOP Eşbaşkanı olma görevidir” sözlerinden ayrı mı sizce?Bu rol Türkiye dahil 22 ülkenin sınırlarını değiştirme( C.Rıce 2005) projesindeki rolden başka bir görev değil.Fulbrıght Enstitüsü ise bu role uygun kadrolar yetiştireceğini açıktan belirtmektedir.
Fulbright devam ediyor:“ Biz bir şeyler yapmalıyız ki Türkiye’deki aileler ve çocuklar, okul dışı eğitimden faydalanabilsin. “
Acaba okullarımızdaki eğitimi yetersiz mi görmektedir Fulbright?Eğitim sistemini mili eğitimden tamamen koparıp,yabancı bir ülkenin eğitim sistemine almak istemesinden daha açık nasıl ifade edilir bu durum?Eğitimdeki merkezileşmenin tamamen bitirilip,Batı modeline uyumlu uzun vadeli bir planın dışa vurumundan başka bir izahı yoktur bu açıklamanın.

- Hangi tür okullar açılacak? Sorusuna verilen yanıtı dikkatli okuyunuz.

“Uluslararası eğitim yapan anaokulu, ilköğretim ve lise kuracağız. 2016 için bunu planlıyoruz. İstanbul ve Ankara’da aynı anda açılacak. Türk yasalarına göre kurulacak.

Müfredatı ve işleyişi uluslararası olacak. Derslerle birlikte çocukların erken yaşta uluslararası bir bilinç kazanmasına odaklanılacak.”…

“Anaokulunda uluslar arası bir eğitim nasıl olur?” diye ,bizim de bir soru yöneltmemiz lazım aslında.Kreş çağındaki bir çocuk ,kendi kültürünü-geleneklerini-temel kuralları küçük yaşta öğrenmezse ne zaman öğrenir acaba.Bu açıklama,yani kreş çapındaki çocuklara uluslar arası bilinç kazandırma açıklaması,emperyalizmin hedef kitlesini üniversite,lislerden;ilkokul ve kreşlere kadar çektiğinin açık göstergesinden başka bir izaha yer bırakmıyor.
Okulların “Türk yasalarına” göre olacağını ancak müfredatın “uluslar arası “ olacağını belirtiyor.Yani yasada “Türk” ancak uygulamada beynelminel.Anaokul ve ilk okullarda “erken yaşta uluslar arası bilinç” açıklamasının tersinden okunuşu ,henüz gelişim çağında olan çocuklarımızın “milli” bilinç kazanmasından uzaklaştırılacakları olmalı.Yazımızın başında ne demiştik.Bir toplum milli temellerinden ve toplumsal dinamiklerinden koparılırsa ,o milletin başka milletlerin egemenliği altına girmesi daha kolay olur.Bu proje ile çocuklarımızın küçük yaştan itibaren kendi mili benliklerini unutturacak adımlar atılacağı ,açıkça belirtilmektedir.Buna göre Türk tarihi,tarihteki Türk büyükleri,Türklerin tarihteki yeri,coğrafya,İnkilap Tarihi gibi “ulusal” olan dersler okutulmayacak.Acaba uluslar arası bilinç derken bunlar,küresel emperyalist bilinçten bahsediyor olmasın!!!Malum

Türk kültürü,gelenekleri,örf-adetlerimiz tamamen milli.

F-4.“Ön yargıları kırmak için insanlar farklı dilleri öğrenebilmeli.”

Yabancı dil olarak Fransızca,İngilizce bir çok lise ve üniversitede okutulurken,bunlar “ön yargı” olarak neden bahsediyor olabilir acaba?Bugüne kadar bu konuda bir “ön yargı” oluşmamışken,birden önyargıları kırmaktan bahseden Fulbright,Acaba Türkiye’de Türkçe dışında başka bir dilden mi bahsediyor?Yoksa Türkiye’de Türkçe dışında başka dillerin de “özgürce” eğitim hayatında var olmasından mı dem vuruyor?Bu size de “Anadilde Eğitim”, “Andımızdaki “Türküm” ibaresi kaldırılsın” gibi talepleri hatırlatmıyor mu?
“Türk eğitim sisteminin iyiliğini ya da kötülüğünü bir kenara bırakın, bütün ülkeler eğitim sistemlerini yapısal olarak yenilemek durumunda. “
Peki kimin ihtiyaçları doğrultusunda olacak bu yapısal yenilenme?Acaba bütün ülkelerde ,o ülkelerin asli unsuru olan milletler ,kendi milli köklerinden koparılarak “uluslar arası bilinçle” mi yetiştirilmek isteniyor?Bu sizce de etni sitelere bölünen bir bölge yapısını hatırlatmıyor mu?Kadın Türk milli eğitim sistemini tartışmaya açacak kadar dahi önemli/değerli bulmuyor.

“Enstitüde neler yapılacak?”

“HFI eğitim, ekonomi, uluslararası ilişkiler ve diplomasi alanlarını kapsayan konularda kültürlerarası işbirliği ve katılımcı anlayışla global farkındalık oluşturulması amacıyla”!!!!
Bir birey,kendi milli farkındalığını yaşamadan ,global farkındalığı nasıl yaşar acaba?Ben cevap vereyim.Kendi milli benliğini yukarıda bahsedildiği gibi “Uluslar arası bilinç” le unutur,kendi milli kültüründen-kendi anadilinden koparılır ve asimile olur.Global farkındalık kavramının başka tanımını bilen varsa yapsın lütfen?

TRUMAN DOKTRİNİ – MARSHALL YARDIMI VE FULBRİGHT EĞİTİM ENSTİTÜLERİ – 4

G – TRUMAN – MARSHALL-FULBRİGHT :SEVR’DEN BOP’A SÖMÜRGE YÖNTEMİ
Daha önceki bölümlerde adını andığımız Senatör William Fulbright , Truman’ın önerisi ile sömürge ülkelerde faaliyet sürdüren bir görevliydi. Harriet Fulbright ise henüz 13 yaşına iken “uluslar arası bir işadamı olan “.babası ile Kolombiya’da bulunmuş.Yani kendisi çekirdekten yetişme bir etki ajanı olarak,Kolombiya’da babasının faaliyetlerinden deneyimli.ABD’lilerin ”Uluslar arası bakış açısı “,Kolombiya halkına çok şey kazandırmış olacak ki,Latin Amerika’nın uyuşturucu üssü konumunda olan ülke maalesef Kolombiya .
Eğitim sistemimize 1946’dan bu yana kendilerince “ayar” vererek Milli Eğitim Sistemi’ni “Milli “ olan özünden kopararak ,emperyalizme uyumlu hale getirmeye çalışmaktadırlar.Yıl olarak da 1946’dan bu yana tam da temsili bir rakam olan 2016’yı ( yani 70.yılı ) seçmişler.

Beyin göçü,kültürel yabancılaşma,yabancı merkezlerden kontrol edilen medya ağı,emperyalizmin kültürünü temsil eden “fast food” yemek kültürü,Türk dilini yozlaştırmaya dönük iletişim şeklini yaygınlaştırma,yabancı popüler kültürün özendirilmesinden sonra;şimdi de doğrudan yabancı merkezlerden kontrol edilen bir eğitim projesi ile karşı karşıyayız.Üstelik bu kez hedef bebek yaşta çocuklarımız.

Röportajda ifade edilen “Türkiye bölgede anahtar ülke” , “Tükiye’ye bölgede biçilen rol” , “uluslar arası bilinç” , “global farkındalık” gibi kavramlar şifre niteliği taşıyor ve bu şifrelerin çözülmesi hiç de zor değil.Yeter ki bakmasını bilelim.Proje uygulayıcı olan şahıs, aslında eğitim projelerinin emperyalizme uygun kadrolar yetiştirmek ve kendi mili kültüründen uzaklaşan,küresel kapitalizmin yapısına eklemlenmiş,ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarını temsil eden bir yapı oluşturmak istediğini açıktan ortaya koymaktadır.Hatta tamamen eğitim konusunu bağlamayan “Bu bursla yurt dışında eğitim alanlar,gittikleri ülkelerde evlenip çocuk sahibi oluyorlar.” diyor.Bu “eğitim “tezgahı genetiğimizi bozduğu gibi aile birliğini de bozmaya dönük bir amaç olarak orta yerde duruyor yani.
Ekonomik-Askeri –Kültürel Bağımlılıktan Sonra:Yeni Sömürgecilik

ABD emperyalizmi ;

1947 Truman Doktrini,1948 Marshall Planı ile ekonomik anlamda bizi kendisine temelde bağlamanın ilk adımlarını atmıştır.

1949 Eğitim Anlaşması ile bu kez Türk eğitim sistemini kendine bağlamış ve Büyükelçiler,Dış İşleri Bakanları ile eğitim sistemimizi doğrudan kendine uygun şekilde
biçimlendirmiştir.

1952’de Türk Ordusunu NATO’ya bağlama,çok partili sistem adı altında Türk Devriminin tasfiyesi ile sömürgeleştirme süreci hız kazanmış Milli Güvenlik Stratejimiz tamamen

ABD’ye uyumlu biçimde olacak şekilde tasfiye edilmeye başlanmıştır.
Bu süreç devam ederken,ABD ve genel olarak Batı emperyalizmi,artık Türkiye’ye doğrudan ve çok yönlü egemen hale geldi.Kendi milli güvenliğimiz tehdit edilirken bile,NATO onayı olmadan operasyon yapamayan bir ülke haline geldik.Örneğin 1964’te Kıbrıs’a müdahale etmek istediğimizde,ABD NATO’nun 5.Maddesini uygulamayacağını açıktan ifade etmiştir. ( Yani Türkiye’ye bir saldırı gerçekleşirse,NATO bünyesindeki hiçbir ülke buna müdahale etmeyecek.)
Emperyalizm ekonomiye,siyasete,medyaya hakim olmuş durumda.Sivil Toplum Örgütlerinin bir çoğunu ve siyasi partileri büyük oranda Batı ,sağladığı fonlarla yönetmektedir.Fakat bugüne kadar sahip olamadığı yegane kuvvet ,millet oldu.Şimdi temelden alarak toplumu kendi düşüncesine,kendi kültürüne ve hatta kendi diline uygun biçimde yapılandırmak istiyor.Bunun için de çocuk yaşta olan Türk gençlerini ( ve hatta ana okul çağındaki bebekleri ) bu eğitim projesi ile hedef haline getiriyor.
Bir milletin bir kuşağı nasıl yetişirse,sonraki kuşak da ona bağımlı yetişir.Ana okuldan-üniversiteye kadar geçen süre zarfında Batı emperyalizminin kültürüne uygun bir kuşak yapısı oluştuğunu düşündüğümüzde;birkaç nesil sonrasının kendi mili kimliğine yeniden dönmesi ( KöK kültürüne kavuşması ) çok zorlaşacak.
Fulbright Enstitüleri tamamen Türk milletini çocuk ve genç yaşta etkisi altına alıp,beynimizi işgal etmek üzere örgütlenmiş bir kurumdur.Beyni işgal edilmiş bir milletin,topraklarını işgal etmek hiç de zor olmayacak.Çünkü çocuk yaştan itibaren kendi milli köklerine yabancı olan bir nesil,işgal kuvvetlerini de misafir olarak görecek.
Tabi Türk milletinin tarihi 4000 yıllık kayıtlı bir tarihtir.Yani düşünsel derinliği çok fazla olduğu gibi tarihsel derinliği de fazladır.Bundan 2000 yıl önceki Mete Han’ı nasıl beynimizden silemedilerse,bundan 2000 yıl sonra da Mete Han,Atatürk gibi Türk Başbuğlarını ve Türk kök kültürünü silemezler.
Ancak bunun için emperyalizme karşı,tabandan gelen bir milli seferberlik örgütlenmesi gerçekleştirmek ivedi bir görev haline gelmiştir.Ekonomi,siyaset,medya,ulaşım-iletişim elimizden çıktığında kendi benliğimizi yitirmeyiz.Bunlar yeniden kazanmak mümkündür.Ancak Milli Eğitimi elimizden kaçırdığımız zaman,onu yeniden kazanmak kolay olmayacak.Çünkü her yeni nesil eğitimle şekillenir.

Yararlanılan Kaynaklar : "Hangi Dünya Düzeni?" - Banu Avar ( Sevr'den BOP'a Türkiye Belgesel Programı ) ,Oltadaki Balık Türkiye - Emin Değer,İstihbrat Teorisi Kripto Yayınları - Ümit Özdağ

Mithat Akar – Gaziantep
Kullanıcı küçük betizi
mithat akar 1923
Üye
Üye
 
İletiler: 298
Kayıt: Çrş Ağu 28, 2013 16:18

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x