Atatürk’ün Kara Harp Okulu'na girişinin yıldönümü töreninde okunan gençliğe hitabesinin, iki paragrafının kesildiği iddiası tartışma yarattı
ANKARA- Atatürk’ün Kara Harp Okuluna girişinin 112. yıldönümü töreninde okunan, gençliğe hitabesinden iki paragrafının çıkarıldığı iddiası, tartışma yarattı. İddiaya göre hitabe okunurken ‘’Bütün bu şeraitten (koşullardan) daha vahim ve daha elim (acı) olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet (doğru yoldan sapmış) ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler’’ bölümü atlandı.
Atatürk'ün, Harbiye'ye öğrenci olarak girişinin 112. yıl dönümü dolayısıyla Kara Harp Okulu'nda 13 Mart günü düzenlenen törene, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Eşref Uğur Yiğit, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hasan Aksay, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Necdet Özel de katılmıştı.
Kaynak: Gazeteport
Ilgili yazilar:
Emin Çolasan:
Türk Ordusu ne yapıyor?
SEVGİLİ okuyucularım, dün bizim gazetede çok ilginç, çarpıcı bir haber vardı. Başka hiçbir gazetede yer alayan bu özel haberi ne yazık ki bizim gazete de, olması ekenden küçük göstermişti. Eğer dünkü Sözcü elinizde varsa, lütfen dördüncü sayfanın sol üst köşesine bakın. Gözünüzden kaçmış, dikkatinizi çekmemiş olabilir diye bu haberi bir kez daha aynen veriyorum:
Atatürk'ün Kara Harp Okulu'na girişinin önümü için önceki gün düzenlenen törende, bu yıl bir ilk gerçekleşti. Her yıl törenlerde tamamı okunan Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin (seslenişinin) bir bölümü, bu yıl (ilk kez) okunmadı, öğrencilerin seslendirdiği bölümde Hitabe'nin birinci ve üçüncü paragrafı eksiksiz okunurken, giriş, orta ve son cümleler seslendirildi.
Törende öğrencilere Atatürk'ün şu sözleri okunmadı:
'...İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır...
Cebren (zorla) ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil (gerçekten) işgal edilmiş olabilir... Bütün bu şeraitten (koşullardan) daha vahim ve daha elim (acı) olmak üzere, memleketin dahilinde İKTİDARA SAHİP OLANLAR gaflet ve dalalet (doğru yoldan sapmış) ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini müstevlilerin (ülkeyi ele geçirenlerin) siyasi emelleriyle tevhit edebilirler (birleştirebilirler)..."
Haber bu kadar... Ve bu cümleler Kara Harp Okulu'nda atlanıyor, her nedense okunmuyor!
Genç öğrenci Mustafa Kemal'in Harp'Okuluna girdiği gün, her 13 Mart'ta görkemli törenlerle kutlanır. Törenlere Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanlan ile birlikte Harp Okulu öğrencileri katılır. Törende sembolik bir yoklama yapılır. Mustafa Kemal'in numarasından önceki birkaç numara ayrı ayrı okunur. O numaranın öğrencisi ayağa kalkarak "Burada" diye seslenir. Öğrenci Mustafa Kemal'in numarası okunduğunda Kara Harp Okulu öğrencileri topluca ayağa kalkarak haykınrlar:
"İçimizde." Binlerce genç Harbiyeli'nin katıldığı muhteşem bir görüntüdür. Sonra çeşitli gösteriler yapılır ve Atatürk'ün Gençliğe Seslenişi -tam metin- okunur(du).
İşte, önceki gün yapılan törende o seslenişin en kritik cümleleri okunmadı!
Iskalandı!..
Çünkü o cümlelerde memleketi satan, hıyanet içinde olan iktidarlardan söz ediliyordu.
Atatürk'ün Türk gençliğine seslenişi, 1927 yılında Meclis çaüsı altında, kürsüden günler boyunca okuduğu Büyük Nutuk'un sonunda yer alır...
Ve bazı bölümleri belleklere kazınmıştır. Atatürk, yukarıda verdiğim cümlelerin günün birinde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, hem de kendisini anma töreninde sansür edileceğini herhalde aklına getirmezdi. Bizler de getirmezdik!
Sevgili okuyucularım, Türkiye'de işlerin nerelere geldiğini sık sık ve üzülerek izliyoruz. "Aman iktidarı karşımıza almayalım, onu ürkütmeyelim" anlayışı, ya da korkusu, demek ki Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de bulaşmış. Öylesine ki, Atatürk'ün ağzından taaa 1927 yılında çıkan sözler bile artık bu anlayış doğrultusunda makaslanıyor, sansür ediliyor.
Güvendiğimiz dağların zirvelerine karlar yağmaya devam ediyor!
Unutmayın, böyle bir olayı geçen yıl aralık ayında yaşamıştık. Atatürk'ün Ankara'ya ilk gelişinin yıldönümü, her yıl çeşitli törenlerle kutlanır... Ve o kapsamda bir garnizon koşusu yapılır. Harp Okulu'ndan silahlan ve bayraklarıyla çıkan binlerce subay ve öğrenci, Ankara'nın ana caddelerinden uygun adım koşarak geçer. Bunun da doğrusu "Geçerdi" olmalı.
Aralık ayında Valilik bu koşuya izin vermedi. Gerekçesi: "Trafik aksar" idi! Belliydi ki, bu istek valiliğe hükümetten gelmiş, "Biz askerin izlerini ortadan kaldırırken bunları başkentin göbeğinde koşturmayın" denilmişti. Genelkurmay bunu da normal-anlayışla karşıladı ve garnizon koşusu yapılmadı! Böyle bir şey ilk kez oluyordu.
Dün gazetelere yansıyan bir başka haber vardı. AKP'li bakanlar bazen programlanna yetişemiyormuş. Emirlerinde çok sayıda ve en iyi cins uçaklar olduğu halde, başka bir uçak daha istenmiş... (Son günlerde Airbus firmasına kendileri için bir lüks uçak daha sipariş ettiler. Bedeli 200 milyon dolar!)
Ve Genelkurmay'a ait bir başka VIP uçağı şimdi iktidarın emrine tahsis edilmiş. Onarım bitince emirlerine verilecekmiş.
Valla şu olanlara ne demeli, Türk Silahlı Kuvvetleri için başka ne söylemeli, bilemiyorum ki!
Allah iktidarla dostluklarını daim etsin, daha da arttırmasın!
Amin!
Sozcu
Melih Aşik yazisindan:
‘’Bu bölümler neden atlanıyor? İktidar alınır diye mi? Niye alınır iktidar? Ancak “gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde” olduğunu kabul ediyorsa alınır. İktidardan gelen böyle bir kabullenme var mı? Hayır. Ancak o bölümün çıkarılması TSK’nın böyle bir durum saptadığını gösteriyor. Hitabeyi sansürleyenler, iktidarı memnun etmek isterken, tam tersine şaibe altında bırakmış olmuyorlar mı? Ey Gazi Kemal, uyan da gör halimizi!’’
Milliyet
-