Türk Olmayı Yeniden Anımsamak.

Diğer kategorilere uymayan başlıkları burada paylaşabilirsiniz

Türk Olmayı Yeniden Anımsamak.

İletigönderen ergenekondemircis » Pzt Tem 28, 2008 16:08

TÜRK OLMAYI YENİDEN ANIMSAMAK

Uzun yolları kat ettik, bozkırları ve mor dağları geçtik.
Renklerimiz ve duruşumuzla coğrafyaları etkiledik, değiştirdik.
Ardımıza bile bakmadan yönümüz batıda ilerledik.
Geride bıraktıklarımıza, asla döneceğiz diye söz vermedik.
Renklerimiz, ulu saydığımız göğün altında serpişirken, gökkuşağı misali, yeni yeni renkleri kattık hayatımıza.
Atalarımızın değerli sözleri vardı, rengimize,renklerimize anlam veren sözler.
Yaralarımızı imece gibi sarar, bir olmayı, tek olmak kabul ederdik.
Şairin “Bir orman gibi kardeşçesine, bir ağaç gibi tek ve hür “ dizeleri, bizi nitelerdi.
Ancak;
Zaman zaman, unuttuk, biz olmayı, el gibi durduk. El gibi olmayı denedik.
Aklımıza geldi başlangıç noktasında ki, atanın “Ey Türk titre ve kendine gel “sözü.
Anımsadığımızda bu sözü!
Bazen erken, bazen geç geldik kendimize.
Durmadık, ilerledik.
Arapları, Farsları, Anadolu’yu, Bizans’ı, Balkanları, Avrupa’yı tanıdık.
Kendimizi unutup hepsinden biraz olmayı istedik, denedik.
Ama hiç birinde, biz gibi olmadık, olamadık.
Üzerimize ağır ve iğreti geldi bu benzeşmeler.
Oysa kendimiz gibi olmamız öğütlenmişti bize.
Töremizde biz gibi olmak, biz gibi durmak vardı.
Dilimizi, dinimizi, töremizi, milliyetimizi bu benzeşme isteğine, el gibi olma çabasına heba ettik.
Bugün hala el kapılarındayız.
“Kapansın el kapıları bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu bu davet bizim”.
Dizelerine, öğretisine kulak tıkadık.
Koca bir imparatorluktuk parçalandık.
Emperyalizme paylaşılan bir pasta olduk.
Ezildik, horlandık, şehit edildik, kullanıldık.
İşgal edildik.
Ve.
Aklımız başımıza geldi titredik.
Atatürk’ün önderliğinde bizi ezenlere, emperyalizme ders verdik.
Atatürk’ün önderliğinde aydınlanmayı, aydın ve umutlu bir ulus olmayı yeniden öğrendik.
“On yılda on milyon genç yarattık her yaştan, demir ağlarla ördük yurdu dört baştan”.
Atatürk devrim ve ilkeleriyle ışıldayan, töresindeki gibi, aslına dönen bir ulus olduk, birey gibi durduk.
Okullar, fabrikalar, tarlalar çalıştı.
İnsanlar üretti.
Gençler “Denizler türedi”.
Atatürk’ün Bursa nutkundaki gibi, yanılgıya düşen, ezen devletten hak dilendi.
Bugün?
Bugün ne oldu da biz, biz olmayı unuttuk.
El kapılarında borca durduk.
El kapılarında uşak, ezilen olduk.
El kapılarına bizi mahkum eden, nur topu gibi işbirlikçilerimiz oldu.
Devlet olmayı, devlet gibi davranmayı unuttuk.
Birey gibi davranmayı, birey olmayı unuttuk.
Yoksa töremizde, genetiğimizde olan Türk gibi durma, Türk olma özelliğimizi mi kaybediyoruz?
Yoksa her şey ve herkes gibi olmak isterken, kendimiz gibi olmayı da sonsuza kadar unutuyor muyuz?
Oysa bu topraklara gelirken getirdiğimiz töre hala yaşıyor.
Hala zaman zaman da olsa, birey olmak, Türk gibi durmak aklımıza geliyor.
Çünkü “Damarlarımızda ki asil kan” hala akıyor hem de biz unutmuş olsak da, gürül gürül.
Çare!
Çare nedir?
Çare!
Yönümüzü yeniden, Anadolu’ya dönmemiz gerekiyor. Her gün azar azar, azaltılan, unutulan Anadolu’ya.
Sadaka ve dilenci ekonomisiyle borç batağına saplanan, törenin ve direncin gerçek sahibi Anadolu’ya, dönmemiz gerekiyor.
Pir sultan abdalın direnciyle, Mevlana’nın, hoşgörüsüyle, Yunusun inancıyla, Hacıbektaş’ın öğretisi, Karacaoğlan’ın aşkıyla bizi bekleyen Anadolu’ya dönmemiz gerekiyor.
Bizim direncimizin beslenme kaynağı Anadoludur.
Kısaca titreyip kendimize gelmemiz, Türk olmayı, yeniden anımsayıp öğrenmemiz gerekiyor.
Türk gibi durmak, direncin ve özgürlüğün, tam bağımsızlığın kendi özü demektir.
Bugün emperyalizm ve onun işbirlikçi uşakları, işte bu Türk gibi durma direncini yıktıklarında gerçek amaçlarına ulaşacaklardır.
Dünya coğrafyasında ortaya koydukları haritalar işte bu Türk gibi durma direnci yıkıldığında hayata geçecektir.
Bugün ülkemizde, bu işbirlikçiler iktidar oldukları halde, bazı değerleri yıkıp tam manasıyla emperyalizmin isteklerini yerine getiremiyorlarsa, bunun tek nedeni vardır.
Atatürk’ün bize, en son ve en sıkı şekliyle öğrettiği Türk gibi durma devrimci direnci ve milliyetçi duruşudur.
Atatürk’ün, tam bağımsızlığa ve özgürlüğe olan tutkusu zaten bu milletin damarlarında ki asil kanda mevcuttu.
Atatürk bu özelliği bilerek, Türk milletine, Türk gibi davranmayı ve olmayı, emperyalizme unutamayacağı dersi, savaş meydanlarında ve sosyal alanlarda vererek öğretmişti.
Atatürk devrimleri ve ilkeleri, Türk gibi durmanın ve olmanın vazgeçilmez temelleridir.
Atatürk’ün yapmak istediği ve öğretmek istediği tek değer vardı, oda Türk milletini, kadını ve erkeği ile sonsuza kadar dik duran bir ulus olarak durabilmeyi öğretmek.
Bu öğretiyi ilke ve devrimleri ile ortaya koyarken bugünü de görerek ve düşünerek koymuş olmalı ki, hala bu ilke ve devrimleri yıkmak için, büyük mücadeleler verilmekte.
Emperyalist güçler içerdeki işbirlikçileri ile amansız bir şekilde çalışmaktadır.
Türk insanında ki Türk olma direnci kırılmalıdır.
Türk insanı töresindeki ve inancındaki olmazsa olmazları unutmalıdır.
İşte bu amaç için çalışıyorlar.
Oysa.
Türk ulusu bin yıllardır birey olma özelliği taşıyan bir ulusdur.
Türk insanı asla ümmet özelliği, köle özelliği, göstermemiştir.
Emperyalistler bunu bilmekteler.
İşte bu yüzden yüz yılı geçkin bir süredir bizi nasıl Türk olmaktan, Türk gibi durmaktan alıkoyarlar, onun hesaplarını yapmaktalar.
Bu hesaplar sonucunda,
Bizi sağcı, solcu yaptılar.
Bizi alevi Sünni yaptılar.
Bizi Türk Kürt yaptılar.
Bizi inançlı inançsız yaptılar.
Bizi türbanlı türbansız yaptılar.
Hepimizi hırant yaptılar.
Kısaca hala ayrıştıracakları her şey yapmaya devam etmekteler.
Ama her ne yaptılarsa yaptılar, her seferinde, biz bizi boğarken, onlar işbirlikçi, sahte İslamcıları, takiyyeci şerefsizleri beslediler, iktidar yaptılar.
Neden?
Çünkü bu sahte İslamcılar bu takiyyeci şerefsizler emperyalizmin ümmetidir.
Bunların Türklüğü ve Muhammet inancı olmaz, olamaz.
Bunların töresi ve duruşu olmaz.
Bunların milliyeti ve fıtratı olmaz.
Bunlar Türklüğünü, töresini, inancını emperyalizme satmış bir avuç emperyalist köledir.
Bugün ülkemizde ağır koşullar vardır ve bu zihniyet Türk duruşunu ve ulusal bağımsızlığımızı, misakı milli sınırlarımızı tehdit etmektedir.
Bu tehdit koşullarında dağılmış ve çaresiz kalmış insanlarımız yeniden toparlanmak ve Türk gibi durmak istemektedirler.
Atatürk’ün devrimci ve milliyetçi öğretisi yolunda ilerlemek istemektedirler.
Dağılan ve çaresizleşen bu insanlarımıza tek çağrım Atatürk ideolojisinde birleşme çağrısıdır.
Anadolu’ya Türk öğretisinin kaynağına, dönme çağrısıdır.
Eğer biz, Türk gibi olmayı ve yeniden Türk gibi durmayı, Türk gibi tepki vermeyi istiyorsak bu isteğimizin yanıtı ve öğretisi Atatürk’ün ilke ve devrimlerindedir.
Anadolu’dadır.
Türk gibi olmak ve durmak onurdur ve bu onur tam bağımsızlıktır, insan gibi insan olmaktır.
Bunu yeniden öğrenmenin yolu ATATÜRK YOLUDUR.

Ş.GÖKSOY
Kullanıcı küçük betizi
ergenekondemircis
Üye
Üye
 
İletiler: 1
Kayıt: Pzt Tem 28, 2008 11:27

Şu dizine dön: Diğer

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x