Türkiye Çöküşe Gidiyor, Yurdunu Seven Herkes Bu Gidişe “DUR” Demeli… / Ali ERALP

Türkiye Çöküşe Gidiyor, Yurdunu Seven Herkes Bu Gidişe “DUR” Demeli… / Ali ERALP

İletigönderen Türk-Kan » Cum Nis 29, 2011 12:50

Türkiye Çöküşe Gidiyor, Yurdunu Seven Herkes Bu Gidişe “DUR” Demeli...

Hilenin, hurdanın, üçkâğıtçılığın girmediği bir kurum, bir yer kaldı mı Türkiye’de? Normal işleyen bir kuruluş var mı?

Balık baştan kokuyor… Tuz kokuyor…

Vatandaş neye, kime güveneceğini şaşırdı.

Önceleri “Türkiye emperyalizm ve uşakları tarafından kuşatıldı” diyorduk. Şimdi artık, “Türkiye tüm kurumları ile teslim alındı” diyoruz.

Yargı siyasallaştı. Bağımsız yargı diye bir şey kalmadı. İktidara yandaş olan yargıçlar ve savcılar ödüllendiriliyor. Yasaları uygulayanlar, emir eri olmayanlar ise cezalandırılıyor.

Devletin ve Milli Eğitimin “milli”si kaldırıldı, sadece eğitimi ve devleti kaldı. Onu da tarikatçılar yönlendiriyor.

Üniter Türkiye Cumhuriyeti, “Türk-Kürt Federe Devleti” olma yolunda.

AKP’nin ve ABD’nin “Kürt Açılımı”ndan sonra PKK iyice pervasızlaştı. Küstahlaştı.

İçi insan dolu otobüslere saldırıyorlar. Çoluk çocuk, yaşlı genç demeden içindekilerle birlikte kamu mallarını yakmaya çalışıyorlar. İşyerlerine Molotof kokteyleri atıyorlar. Yangınlar çıkarıyorlar. Bayrağımızı çiğniyorlar. Köylerde, kentlerde, yollarda kimlik kontrolleri yapıyorlar.

Taşları bağladılar, itleri salıverdiler.

Hak arayan işçilere, memurlara, öğrencilere aslan kesilen hükümet, PKK eylemlerini sadece seyrediyor. Hatta son PKK direnişinde emniyet güçleri, Aksaray’a kadar sessiz sedasız onlara eşlik etti. Onlarla birlikte yürüdü. Sonradan giderek azgınlaşan, yoldan geçen bebekli kadınlara bile zarar vermeye başlayan saldırganlara bir iki engelleme girişiminde bulundular, o kadar…

PKK kalkışması karşısında asker de sessizliğini, suskunluğunu koruyor. Çünkü ordumuz etkisiz bir konuma düşürüldü. Tarafsızlaştırıldı. Kurtuluş Savaşında yedi düvele karşı koyarken, tek komutanını esir vermeyen silahlı kuvvetlerimizin 30 generali, yüzlerce emekli, muvazzaf subayı esir alındı. Yargılanıyorlar.

“Taraf” olmayan TÜSİAD “bertaraf” edildi. Şimdi o da hükümetle birlikte Türk-Kürt federe devletinin anayasasını hazırlamak için kolları sıvamış durumda.

Sözün özü, Türkiye, tüm kurumları ve varlığı ile çöküşe gidiyor… Parçalanıyor, bölünüyor. Yurdunu seven herkes bu gidişe “dur” demelidir. 12 Haziran’da kimsenin “Ben partileri protesto ediyorum” gerekçesi ile oy kullanmama veya tatil yapma lüksü olamaz. Vatan için, namus için herkes görevini bilmeli, görevini yapmalıdır.

Halk ozanı Serdari’nin dediği gibi, “Nesini söyleyeyim canım efendim, Gayri düzen tutmaz telimiz bizim, Arzuhal eylesem deftere sığmaz, Omuzdan kesilmiş kolumuz bizim…

“Zenginin sözüne belî (Güzel) diyorlar, Fukara söylese deli diyorlar, zamane şeyhine veli diyorlar, gittikçe çoğalır delimiz bizim…”


“Veli” diyerek “Zamane şeyhini” işbaşına getiriyorlar, ona makam-mevki veriyorlar, o da yetkilerini tarikatçılar, cemaatçiler için kullanıyor. Aldığı görevi yüzüne gözüne bulaştırıyor.

Kopyacılığı, hırsızlığı engelleyip eşit, adaletli sınavlar gerçekleştirerek; çalışan, emek harcayan öğrenciyi koruması gerekenler, şifreleme yöntemi ile bizzat kendileri yandaşlarına soru cevap servisi yapıyorlar.

Peki, böyle bir uygulama ve emek hırsızlığı karşısında öğrenciler haklarını aramasınlar mı? Olup bitene koyun sürüsü gibi sessiz sedasız bakıp, kaderlerine rıza mı göstersinler? Böyle bir ortamda direnmek, yolsuzlukları protesto etmek onların en doğal hakkı değil midir? Bu emek vurgunu karşısında öğrencilerin isyan etmesi, hak araması analarının ak sütü gibi helal değil midir?

Öğrenciler ve aileler şu yoksulluk ortamında dershanelere verdiği paraya mı yansınlar, harcadıkları emeğe ve zamana mı yansınlar, yoksa geleceklerinin çalınmasına mı?

Böyle bir olay karşısında Başbakanın soruşturma açtırıp, gerçekleri ortaya çıkarması gerekirken, sınav hırsızlığını protesto eden, direniş yapan gençlere “Kalkarız onların karşısına 5 bin, 10 bin tane genci koyarız” deme hakkı var mıdır?

Gün geçmiyor ki yeni bir sınav karmaşası, yeni bir sınav hırsızlığı yaşanmasın şu ülkede? Bir tek yetkili “Ne oluyor” diye çıkıp soruyor mu? Araştırıyor mu?

Milli Eğitim Bakanı hâlâ yerinde duruyor. ÖSYM Başkanı hâlâ makamında oturuyor ve pişkin tavırlarla gazetecilere demeçler veriyor. Heykeller yıkılıyor, sanatçılar bıçaklanıyor, Kültür Bakanı sıkı sıkı sarılmış koltuğuna, bırakmıyor. Oysa uygar ülkelerde bu türden skandallar hükümetleri götürür.

Tüm devlet yetkilileri “tatmin olduklarını” söyleyip, gençlere veryansın ediyorlar. Tehditler savuruyorlar. Sanki o şifreleme işini öğrenciler yaptı.

Ayrıca soruşturması süren bir yargıya müdahale etmeleri, yön vermeleri de işin cabası.

“Görevli ve emekli 163 personelin tutukluluk halinin devamını anlamakta güçlük çekiyoruz” diye Genel Kurmay’ın komutanlarına arka çıkan bir bildiri yayınlaması yargıya müdahale sayıldı. İktidarı, muhalefeti, liboşu, tarikatçısı ona cephe aldı. Ama Cumhurbaşkanının, başbakan ve bakanların YGS sınavı konusunda “tatmin olduk” demeçleri görmezlikten gelindi.

Genel Kurmayın bildirisine “yargıya müdahale” gerekçesiyle kuduz köpekler gibi saldıran liboşlardan bu “tatmin olduk” yorumlarına çıt çıkmadı… Şifreleme konusunda tek söz söylemediler.

Yandaşlara, yalakalara, liboşlara sesleniyoruz: Bu devran böyle devam etmez. Bu böyle gitmez. Her nimetin bir külfeti, her çıkışın bir inişi vardır. Sonsuza dek AKP arkanızda olmayacaktır. Olamayacaktır.

Sizin de hesap vereceğiniz günler gelecektir. Bunu hiç aklınızdan çıkarmayın.

Ancak o gün geldiğinde sizler de bugünkü yurtseverler gibi başı dik, onurlu, davasına inanmış, mert bir duruş sergileyebilecek misiniz? Ne dersiniz?

Ama hainlerin böyle bir duruş sergilediğini şimdiye dek tarihler yazmadı.




Ali ERALP, 29 Nisan 2011
ali-eralp@hotmail.com
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x