Türkiye Cumhuriyeti'nde Kadın Hakları Devrimi / Cengiz ÖZAKINCI

Araştırmacı - Yazar

Türkiye Cumhuriyeti'nde Kadın Hakları Devrimi / Cengiz ÖZAKINCI

İletigönderen Oğuz Kağan » Cum Şub 02, 2018 15:38

Türkiye Cumhuriyeti'nde Kadın Hakları DevrimiResim

Yahudi Hıristiyan Müslüman erkekleri, çağlar boyunca, kadın özgürlüğüne dinsel görünümlü yasaklar uydurarak karşı çıkmışlardır. Kadınlar yalnızca Müslümanlıkta ezilmiş de Yahudi Hristiyan geleneğinde özgür yaşamış, değildir.

İsa'nın havarilerinden Pavlus'un İncil'de yer alan ve Hristiyanlarca neredeyse ikibin yıl boyunca uygulanan şu buyrukları, bunu açıkça göstermektedir:

Resim“Kadın, susacak, sessiz bir öğrenci olacaktır. Sakın kadın öğretmenlik yapmaya, yöneticilik yapmaya kalkışmasın! Tüm yönetim işlerini kadına kesinlikle yasaklıyorum. Çünkü, Adem önce, Havva sonra yaratılmıştır. Adem suç işlememiş, Havva cennette aldanıp ilk suçu işlemiştir. 1 

“Ey kadınlar! Kocanıza tıpkı Tanrı'ya taptığınız gibi kulluk edin.” 2 

“Çünkü erkek kadın için değil, tersine kadın erkek için yaratılmıştır.” 3 

Yahudi-Hristiyan (Judeo-Christ) geleneğini "İnsancılık" (Humanism) olarak adlandırıp öven Eric Fromm gibi "düşünür"lerin tersine, Tanrı'yı "baba" (dolayısıyla erkek) diye belleyen Yahudi-Hristiyan geleneğinde, öğretmenlik, yöneticilik Allah'a özgü (Allah'ın erkek sayılması dolayısıyla da salt erkeklere yaraşır) işler olarak görülmüş; bu nedenle öğretmenlik, yöneticilik işleri kadınlara yasaklanmıştır. Hristiyanlıkta kadın susturulmuş, ona yalnızca doğurma, doyurma, ev işleri yüklenmiş; Havva'nın cennette iken işlediğine inandıkları ilk suçu yüklenmiş (doğuştan suçlu) bir yaratık olarak, hep aşağılanmış; kocasına Tanrı gibi tapması öğütlenmiştir.

ResimSalt Yahudi geleneği ele alınacak olursa, durum yine böyledir. Günümüzde, Hindistan'da geleneklerini bozmadan korumuş bir Yahudi toplumu vardır. Erkekleri uzun sakallı şalvarlı; kadınları tepeden tırnağa İbranice "frumqa" adını verdikleri kara çarşaflara bürünmüş; erkekler takkeli, tesbihli, üç adım önden gider; kadınlar başları önde, kocasının üç adım ardından gelir. Günümüzde İsrail'de kadınlar ile erkeklerin aynı kaldırımdan yürümelerini bile yasaklayan Musevi mahalleleri vardır. İşte Yahudi gele-neğindeki kadının durumu da budur.

ResimYahudilik, dörtbin yıllık; Hristiyanlık ikibin yıllıktır; oysa Yahudi-Hristiyan Batı'da kadın özgürlükleri, şunun şurasında yüz yıl önce başlar. Batı uygarlığının öncülerinden sayılan İngiltere'de dahi, kadınlar Lordlar kamarasına sokulmazken, Avam kamarasına ancak 1928'de girebilmişlerdir. Demek ki, Aziz Pavlus'un kadın yasakları, kağıt üzerinde kalmamış, ikibin yıla yakın bir süre boyunca uygulanmıştır. Batı'daki kadın özgürlükleri Yahudi-Hristiyan İnsancılığı'nın (Judeo-Christ Humanism) bir ürünü değil, tersine Yahudi-Hristiyan Gelenekleri'nin yıkılmasının bir ürünüdür. Kadın özgürlükleri, bu özgürlüklerin ortaya çıktığı tüm ülkelerde, yerleşik dinsel geleneklerin kırılmasıyla gerçekleşebilmiştir. Türkiye'de de bu böyle oldu.

Ülkemizde kadınlar, ilk kez 1930 yılında yerel yönetim seçimlerinde oy kullanıp aday olabildiler. İlk kez 1934 yılında milletvekili seçimlerinde, milletvekili seçme ve seçilme özgürlüğüne kavuştular.

1935'te yapılan seçimde, 18 kadın milletvekilimiz TBMM'ye girdi. 4 

Resim1. Mebrure Gönenç (Afyon Karahisar)
2. Hatı Çırpan (Ankara)
3. Türkan Örs Baştuğ (Antalya)
4. Sabiha Gökçül Erbay (Balıkesir)
5. Şekibe İnsel (Bursa)
6. Hatice Özgener (Çankırı)
7. Huriye Öniz Baha (Diyarbekir)
8. Dr. Fatma Memik (Edirne)
9. Nakiye Elgün (Erzurum)
10. Fakihe Öymen (İstanbul)
11. Benal Nevzad İştar (İzmir)
12. Ferruh Güpgüp (Kayseri)
13. Bediz Morova Aydilek (Konya)
14. Mihri Pektaş (Malatya)
15. Meliha Ulaş (Samsun)
16. Esma Nayman (Seyhan)
17. Sabiha Görkey (Sivas)
18. Seniha Hızal (Trabzon)

ResimO yıllarda hiç bir Avrupa ülkesinde bu sayıda kadın milletvekili yoktu. Peki, kadın özgürlüğünün çoğunlukça dinsizlik sayıldığı bir toplumda, bu nasıl gerçekleşebilmiştir?

Bunun gerçekleşmesinde öteki etkenlerin yanısıra Kur'an'ı Kerim'in yurttaşlarımızın anlayabileceği biçimde Türkçe'ye çevrilip yayılmasının da bir etkisi olduğunu düşünüyorum. Eskiden Arapça bilmediği için Kur'an'da ne denildiğini aracılardan soran, çoğu kez yanıltılan yurttaşlarımız, Kur'an'da:

“Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin velisidirler.” 5  denildiğini okuyunca, kadının erkeğe velayetinin, dolayısıyla öğretmenliğinin, yöneticiliğinin, vekilliğinin Müslümanlıkta yasaklanmamış olduğunu görmüşlerdir.

Kur'an'da: “Erkeklerin kendi çalışıp kazandıklarından bir payları, kadınların kendi çalışıp kazandıklarından bir payları vardır.” 6  denildiğini okuyunca, Müslümanlıkta kadının çalışmasının, kazanmasının yasak olmadığını; dolayısıyla kadının toplum yaşamından dışlanıp eve tıkılmadığını öğrenmişlerdir.

Kur'an'da "hür kadınlar" deyimi ile buyruğu altında kadınlı erkekli işçiler çalıştıran, üretken, işinin yöneticisi, evleneceği kişiyi kendi seçip boşanmaya kendisi karar veren Müslüman kadının nitelendiğini, kadına bunların yasaklanmadığını görmüşlerdir.

Türkçe anlamı "tartışmacı, çekişmeci kadın" olan "mücadile" suresinde, kocasıyla da peygamberle de tartışan bir kadının, Allah tarafından haklı bulunduğunu okuyup, kadının hakkını sonuna dek aramasının yasak sayılmadığını kavramışlardır. 7 

Kur'an'ın Türkçe anlamının basılıp çoğaltılması sonucu, artık yurttaşlarımızı din konusunda kandırmak güçleştiği içindir ki, erkeği kayıran yanlış yorumlar üzerine kurulan yasakçı gelenek görece olarak gerilemiş, etkisi belli oranlarda kırılabilmiştir. İşte ülkemizde kadın özgürlükleri, kimi Kur'an ayetlerinin erkek egemen bakışla çarpıtılmış yorumlardan oluşan gelenek kırılarak böyle böyle gerçekleşebilmiştir.

ResimKadınların milletvekili seçemedikleri-seçilemedikleri bir ülkede, kadın özgürlüğünün gerçek anlamda bulunduğundan söz edilemez. Kadın özgürlüğünün bu düzeyde bulunmadığı ülkeler de çağcıl uygarlık yoluna giremezler.

Türkiye Cumhuriyeti, 11 Aralık 1935'te tüm kadın yurttaşlara milletvekili seçme-seçilme özgürlüğü tanıyarak, çağdaş uygarlık yolunda dev bir adım atmıştır.

Bu yolda bilinçle yürümeliyiz.


 1  Pavlus'un Timoteos'a Birinci Mektubu-2/11, 12, 13.
 2  Pavlus'tan Efesoslulara, 5/22, 23, 24.
 3  Pavlus'tan Korintoslulara Birinci Mektup, 11/9
 4  TBMM Meclis Albümü, TBMM Basımevi, Ankara

Cengiz ÖZAKINCI, “Bütün Dünya”, Aralık 2017
cengizozakinci@butundunya.com.tr
cengizozakincibd@gmail.com
PDF
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Şu dizine dön: Cengiz ÖZAKINCI

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x