Habertürk'de Aynanın Arkası programında iki hafta arka arkaya Erol Mütercimlerle yaptığımız Derin Devlet programları ilgi çektiği için orada ifade edilen gerçeklerden bazılarını yazıya dökmeyi uygun gördüm. Türkiye'de Derin Devlet olup olmadığını sorguladığımız ikinci programın bazı basın elemanlarının keyfini kaçırdığını ve ' vermekte ısrar ettiğimin vurgulandığı ve TSK'yı savunan' özel bazı mesajlarımın hoş karşılanmadığını öğrendim. Yani bazı kişileri rahatsız etmişiz, zülfü yare dokunmuşuz, ' mütareke basınına verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dilemeyiz !'. Çünkü bu rahatsızlığı duyanlar mütareke yıllarının süreğen basınıdır. Atilla İlhan'ın dediği gibi haini bol olan bir ülkeyiz.
Daha önceki bir yazımda ve kitabımın bir bölümünde bu konuya değinmiştim [1] ; daha detaylıları yazılıyor! Türkiye'de gerek Türk Silahlı Kuvvetlerine saldırmak ve Jandarma İstihbaratını kötülemek için, gerekse başka derin devletlerin ve istihbarat örgütlerinin derin çetelerini daha kanuni ve legal bir havaya bürümek için Derin Devlet kavramı mistifiye edildi ve uzun bir süre sanki illegal faaliyetleri yapan çetesel bir sistemmiş görüntüsüne dönüştürüldü.
Halbuki şu unutulmamalı, gerçek bir Devletin illegal eylemlere ihtiyacı yoktur . Yani Devlet kendine yeni bir hukuki sistem kurar ve yeni kanallar açarak sistem içindeki sorunları çözer. Elinde kanun yapma yetkisi de bulunan Devlet için illegalleşerek bazı olguları çözmek anlamsızdır. Bu ancak başka gizli dış müdahale varsa gerekli olur!
Örneğin ULUS Devleti korumak için mücadele verenleri yoketmek istiyorsanız ve Devlet içinde bununla dirençle karşılaşacaksanız, o zaman illegaliteye yönelilir. Bunu yapan ULUS Devletten ve bu kişilerden rahatsız olan yabancı istihbarat örgütleri veya yabancı Derin Devletlerdir. Yapılanlara Kovert Operasyon ( Örtülü Operasyon ) denir.
Vatansever ve Kemalist aydınlar olan Muammer Aksoy, Uğur Mumcu, Org. Eşref Bitlis ve Necip Hablemitoğlu gibi kişilerin öldürülmesi birer yabancı Derin Devlet operasyonu veya Kovert Operasyondur . Bu kişilerin korunamaması ve eylemcilerin hedeflerini son derece rahat biçimde gerçekleştirmeleri de bu ülkede bir Derin Devlet olmadığının en net kanıtlarından birisidir. Bu kavramların karışmaması için öncelikle temel tanımlara girmekte fayda vardır.
Devlet Nedir?
Dil, din, ırk, millet gibi ortak özellikleri olan, ortak kültür ve tarih , aynı topraklar üzerinde yaşama ve aynı geleceği paylaşma, ülkü birliği gibi amaçları olan halkın oluşturduğu, bağımsız, hukukla ve kanunlarla yönetilen ve bu yapıyı koruyabilecek, gelişmesini sağlayabilecek tüm kurumları içeren sosyal sistem.
Bir Devletten bahsedebilmek için;
Bağımsız yaşamakta olan halk ve millet olacak.
Bu halkın ortak bir dili olacak.
Bu halkın yaşadığı ortak bir toprağı olacak.
Bu halkın ortak tarihi olacak.
Bu halkın ortak kültürü olacak.
Bu halkın ortak bir gelecek hedefi ve ülküsü olacak.
Bu halkın ortak bir amacı olacak.
Bu halkın sosyal bir sistemi olacak.
Bu halkın ortak bir ekonomisi olacak.
(Aşiret Reisi Mesut Barzani Peşmergesinin ve Kürtlerin yukarıdaki koşullara uygun bir yapıya sahip olmadıkları pek çok yönüyle bellidir. Barzanistan ve zorlanarak kurulmaya çalışılan Kürdistan aslında bir İsrail ve ABD kuklası suni devlettir ve devlet olma özelliklerinin pek çoğunu taşımamaktadır! Tarihte Kürtlerin bir kez bile kurdukları bir devlet olmamıştır, şimdi son 2000 yıl içinde 16 devlet kurmuş Soylu Türk Ulusu ile yarışmaya kalkmakta, onların topraklarını emperyalistlerin köleliğini yaparak ele geçirmeye çalışmaktadırlar )
Ama bir sistem olarak Devletin oluşabilmesi için;
Halkın bir arada huzurlu ve güvenli yaşayabilmesi için gerekli kurumlar olacak. (Sağlık kurumları, Sosyal Sigorta kurumları, Maliye kurumları, Güvenlik kurumları, ordular, hükümete yardımcı olan diğer kurumlar)
Otokontrolü olan bir hukuk sistemi ve temel kanunları (anayasası) olacak. Bu Anayasanın, Anayasa Mahkemesi gibi Oto-kontrol kurumları olacak. Bu otokontrol kurumları İngiltere ve Almanya'da olduğu gibi Anayasayı korumak için istihbari ve operasyonel bazı yapılanmalara sahip olacak.
İç ve dış güvenliği sağlayacak tüm kurumları olacak. (Ordular, istihbarat örgütleri, güvenlik teşkilatları)
Halkın bir tehdite karşı varlığını korumakla görevli kurumları olacak (istihbarat örgütleri, Ordular ve ulusal güvenlik konseyleri)
Devletin ana ilkelerini koruyacak, sistemi devam ettirecek, oto-kontrolü olan tüm kurumları olacak. Derin Devlet kavramı burda devreye girmektedir.
Aslında Derin Devlet kavramı Devletin büyük kısmının da içerildiği bir kavramdır. Yabancı dilde mevcut bir kavramdır (Secret State, Shadow Government gibi).
Derin Devlet Nedir?
Devletin bütün mekanizmalarının daha gizli ve daha derindeymiş gibi göründüğü, aslında pek çok devletin içinde olan istihbarat, ordu, gizli polis yapılarıyla içiçe olan ve hem o devletin ulusal güvenliğini, hem de iç güvenliğini hem ulusal hukukla, hem de gizli yöntemlerle sağlayacak bir yapı!
Ücretsiz İnternet sözlüğü olan Vikipedideki tanımın bile ne kadar yanlış olduğunu görmek için Vikipediye uzanalım:
Vikipedinin Tanımı[2] :
Derin devlet , devletin üst kademesinin; Cumhurbaşkanı , MGK , TSK Komuta kademesi, MİT , Başbakanlık gibi devletin milli siyaset belgesini hazırlayan ve bunun uygulanması için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayan kurumların oluşturduğu yapıdır!
Türkiye'de derin devletin kökeni Teşkilat-ı Mahsusa 'ya dayanır. Gayrinizami Harp için kullanılır. Türkiye Cumhuriyeti 'ni, Kurtuluş Savaşı ile kuranlar bu yapının içinden gelen sivil ve asker kişiler olup sayıları 30.000 kadardır.
Çağımızda Türkiye'de adı geçen ve devletin yasal ve anayasal kuruluşları ile bağdaştırılmaya çalışılan derin devlet olgusu ile Türkiye Cumhuriyeti devleti ilişkisi olmadığını ileri sürmektedir .
İddialar
Aşağıda ise çağımızda bazı kesimlerin derin devlet kapsamında devlete karşı olan iddia, zan ve tezleri yer almaktadır:
Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığı , Milli İstihbarat Teşkilatı ve diğer bürokrasi içinde yerleşik ve kendilerini devletin sahibi olarak gören bir veya birden fazla grup ile bunların devlet dışındaki bağlantılarına verilen genel addır. Bu kişilerin yurt dışında istihbarat ve mafya oluşumlarıyla da bağlantıları olduğu düşünülmektedir. Silah ve uyuşturucu ticareti çeteleriyle de bu oluşumların yolları kesişmektedir. Daha çok Türkçü bir söylem kullanmaktadırlar. Oluşumun önemli bir amacı da devleti seçilmişlerden korumaktır. Laiklik ve cumhuriyet korunması gereken değerler olarak sunulmaktadır. Ancak bu tür olaylarda söz konusu çetelerin kişisel zenginleşme sağladıkları, bu yapılanmalar ile ekonomik ve siyasi nüfuz elde ettikleri de anlaşılmıştır.
Türkiye'de faili meçhul birçok olayın derin devlet tarafından gerçekleştirildiği iddia edilmiştir. Ayrıca failleri bilinmesine karşın gerçek azmettiricinin bulunamadığı Uğur Mumcu ve Danıştay Cinayetlerinde de derin devlet şüphesi vardır.
Vikipedideki İddialar Doğru mu?
Vikipedi bile kavram karmaşası yüzünden önce Derin Devlet kurumları içinde Cumhurbaşkanı , MGK , TSK Komuta kademesi, MİT , Başbakanlık gibi kurumları Uğur Mumcu ve Danıştay Cinayeti gibi faili meçhuller ile alakalandırmaktadır. Halbuki, Uğur Mumcu da, saldırıya uğrayan Danıştay üyeleri de Necip Hablemitoğlu da Devlet için çalışan kişilerdi. Devletin ya da Türkiye Cumhuriyeti Devletinin onlarla bir sorunu yoktu ki, onları gizlice öldürtsün.
Onlarla sorunu olan bu devletin temel sistemine düşman olan ve bu devleti çökertmek isteyen düşman Derin Devletlerin istihbarat örgütleridir.
Burada akla ilk gelenler ABD'li, İsrailli ve Alman İstihbarat örgütleridir. Eğer bizim bir istihbarat örgütümüz bu işlerden birisinde kullanıldıysa, bu şu anlama gelir: Bu örgütlerimizin içine sızma ve devşirme var. Çünkü bir Devlet veya Derin Devlet sisteminde en tavizsiz ulusalcı olması gereken kurumlar istihbarat örgütleridir.
Derin Devlet Olması İçin Bir Ülkede Neler Olmalı:
Varlığını sürdürmekte olan bir devlet olmalı.
Bu devletin varlığını sürdürmesi için otokontrol mekanizmaları ve kurumları olmalı; bu kurumlar görevlerini eksizsiz yapmalı.
Gizli ve detaylı bir ANAYASASI veya Tüzüğü, kanunları olmalı (bir zamanlar var olan Kırmızı Kitap gibi!)
Bahsedilen kurumlar arasında hukuki, operasyonel ve fonksiyonel bir çelişki olmamalı.
Tüm faaliyetleri GİZLİ olmalı, basına veya halka açıklanmamalı! Yasaları da gizli olmalı!
Sürekli yeni oluşan ve kendini geliştiren istihbari ve operasyonel özel birimleri olmalı!
Pek çok hukuki, anayasal yapının yanısıra gizli çalışan istihbarat örgütleri ve sistemleri olmalı.
Felsefi, hukuki, bilimsel, tarih doktrini olan, ekonomi-politiği tutarlı bir yazılı ideolojisi ve teorisi olmalı.
Belirlenmiş uzun dönemli hedefleri olmalı.
Seçimle gelen hükümetlerden veya değişimlerden etkilenmemeli!
Daha önce de söylediğimiz gibi Batı ülkelerinde Derin Devlet vardır .
( İngilizcedeki isimleri: Shadow Government (Gölge hükümet), Secret Government (Gizli Hükümet) Secret State (Gizli Devlet) Bu yapı aşağıdaki ülkelerde mevcuttur.
ABD, İngiltere, İsrail, Japonya, Almanya, Fransa, Rusya, Çin, İskandinav Ülkeleri, Hollanda, Kanada-Avustralya, Vatikan
Çok kısa olarak bir Derin Devlet içindeki temel yapıları özetlersek aslında devlet içinde hali hazırda var olan bazı yapılarla devletin kesişim kümesi kurduğunu görürüz.
İstihbarat Örgütleri (Dış ve iç)
Ulusal Güvenlik Konseyleri, Milli Güvenlik Kurulları
Ordular ve ordu istihbaratı
ULUSALCI Gizli Polis teşkilatları
(Ulusalcı diye vurguluyoruz, çünkü küresel sermaye ile içiçe giren Türkiye'deki bazı polis yapılanmaları ne yazık ki, F-tipi örgütlenmeler gibi yapılarla kendi kendini sistematik olarak kirletmektedir! [3] Yanlız burada tüm polis teşkilatına karşı bir olumsuz görüşümüz yoktur, Türk polis teşkilatı kendi içindeki bu problemleri Milli Hükümetler başa geldiğinde çözecektir!)
Gizli veya açık sivil veya resmi Düşünce Kuruluşları (think-thank'ler).
Bilim kurumları, üniversiteler.
Yargıtay, Sayıştay, Danıştay gibi hukuk kurumları.
Kraliyet (İngiliz) veya Başkanlık-Cumhurbaşkanlığı kurumları.
Gizli Askeri ve sivil konseyler.
Gölge hükümetler ve gizli tüzükler, anayasaların olduğu konseyler.
Gizli örgütler.
Devletle bağlantılı bazı şirketler.
O ülkenin Derin Devletine has özelleşmiş, teorik ve fonksiyonel kurumlar.
Peki bu kurumlar Devletin bilinen kurumları değil midir?
Nerde Derin Devlet, nerde Devlet içinde yer almaktadırlar? Bu konuda en seçici önerme şudur:
Ulusal güvenlikle ilgili ve ulusun, varoluşcu oto-kontrol reflekslerinin devreye girdiği durumlarda ve bu konularda gizli çalışılması gerektiği konularda Yargıtay ve Danıştay veya Cumhurbaşkanlığı bir Derin Devlet kurumu haline gelmektedir, normalde bir Devlet kurumu iken.
Ya da devletin gizli projeleri için çalışan üniversite ve bilim yapıları! (örn. Füze mühendisliği veya ulusal yazılımlar için ASELSAN'la çalışan akademisyenler ve mühendisler, bir anlamda Derin Devletin parçaları haline dönüşmektedirler ve bu yapıları koruyucu özel kanunların ve hukuk sistemlerin oluşması gerekmektedir. )
Yani Devletin bilinen ve normal kurumlarını da Derin Devletin birer kurumu haline getiren temel özelliklerden bazıları şunlardır:
· Ulusal Güvenlik
· Devletin kendini koruma refleksi
· Gizlilik
· Oto-kontrol
· Ülkenin Bekaası vb.
Derin Devletle Devlet Arasındaki Farklar Nedir?
Derin Devlet, Devleti içerir.
Daha gizlidir. Tüm faaliyetlerini gizli tutar.
Hükümete gelenler Devlet kurumlarını etkileyebilirler, ama Derin devleti etkileyemezler.
Gizli yasaları, kendine ve ülkeye has yöntemleri vardır.
Pek çok eylem, toplantı, yöntem kayıtlara geçmez, gizli kalır; halk ve basın Devletin aktivitelerinden haberdardır, ama Derin Devletin aktivitelerinden haberdar olamaz
Derin Devletin teorisi ve ilkeleri kalıcıdır, ama Devletin kendi iç sistemi ve yapısı, teorisi değişebilir.
Derin Devlet, Devletin varoluşunun ve devamının bir çeşit oto-kontrolü ve sigortasıdır. Derin Devlet olmadan, Gerçek bir Devlet olamaz.
Devletin tüm varoluş mekanizmaları, sistematiği, devamı, teorik alt tabanı, felsefesi DERİN DEVLET tarafından belirlenir.
Büyük Devletler, bilimi, ekonomiyi, teknolojiyi, sistemlerini koruyabilmek için Gizli bir Devlet yapısına gitmişlerdir.
Büyük çoğunluğunda bu gizli ve derin yapı aktiftir, Politikacılar ve seçimler, demokrasi bunu etkileyemez.
Türkiye'de Derin Devlet Var mı?
Türkiye'de bir Derin Devlet yoktur. En azından Türkiye için çalışan, milliyetçi ve Türkçü bir Derin Devlet yoktur.
Türkiye'de sadece başka derin devletlerin ve istihbarat örgütlerinin oluşturduğu ve bu istihbarat yapılarına devşirilmiş olan bazı DERİN ÇETELER vardır!
Keşke Türkiye'de gerçek bir Derin Devlet varolabilseydi ve Türkler ya da Türkiye için çalışabilseydi ama ne yazık ki, yöneticilerin son 5 yılda aldığı kararlarla bırakın Derin Devleti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tasfiye edilmektedir.
Zaten uluslararası bir operasyonla bu göreve gelenler önce bir istihbarat şemsiyesi olan MGK'yı etkisizleştirmişler, sonra da tüm ulusal, stratejik kurumları pazarlamaya başlamışlardır.
Türkiye Cumhuriyetine son 5 yılda verilen zarar belki bir 50 yıl boyunca tamir edilemeyecektir. Eğer bir önlem alınamazsa, bırakın Türklerin saatlerini 100 yıl geriye almalarını, saatler 500 yıl veya 1000 yıl geri alınacaktır .
Yukarıdaki bazı kriterleri ele alıp araştırdığınızda çoğunun aslında çalışmadığını veya olmadığını görürsünüz.
1938'ten sonra Türkiye'yi Türkler yönetmemişler ve Türkiye ile ilgili alınan kararlar Türkiye'nin ve Türklerin leyhine değil, yabancı derin devletlerin yararına olmuştur hep!
Türkiye 1952'de NATO'ya girdikten sonra 17. Türk Devletinin yavaş yavaş yıkılma girişimleri başlamış ve pek çok kovert operasyon yapılmıştır. Özellikle NATO'nun gizli orduları ve Gladyo Türkiye'de pek çok operasyon yapmıştır [4] . Detaya girmeden bu operasyonların bazılarını sıralarsak:
§ İBDA-C, Ergenekon, TİT gibi gizli teşkilatların sağ çizgideki gençler arasında; Tikko, PKK (1980'den sonra), DHKP-C, DEV-YOL, İGD gibi gençlik teşkilatlarının ise sol çizgideki gençler arasında kurularak bu gençlerin birbirleriyle 1960'lı ve 1970'li yıllarda silahlı çatışmalara sürüklenmesi [5] .
§ Gladyo ve Kontrgerilla etkisiyle, bahsedilen örgütler kullanılarak FM-31-15 Ayaklanmaları Bastırma Talimnamesi çizgisinde Nato yanlısı askeri darbelere sürüklenmesi.
§ Kemalist ve Ulusalcı olduğu iddia edilen 9 Mart darbesi olacak diye, karşılığında CIA tarafından 12 Mart 1971 darbesi.
§ 1 Mayıs 1977'de 39 kişinin kişinin ölümü ve 500'den fazla kişinin yaralanmasıyla gelişen provokasyon.
§ 16 Mart 1978'de, İstanbul Üniversitesindeki 7 öğrencinin ölümüyle sonuçlanan bombalama.
§ Kahraman Maraş Katliamı.
§ 'Our boys' tarafından yapılan 12 Eylül 1980 darbesi.
§ Sivas'taki aydınlarımızın 1993'te bir otele hapsedilerek yakılma girişimi.
§ Gladyo ile koordine yapılan ve yukardaki eylemlerin finansmanını oluşturan mafya ile içiçe durumdaki uyuşturucu ve silah kaçakçılığı.
§ 1970-1990'lardan beri pek çok ulusalcı ve Kemalist aydının katledilmesi ( Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Ahmet Taner Kışlalı, Org. Eşref Bitlis, Necip Hablemitoğlu, Binb. İhsan Güven vb. Eğer bir Derin Devlet olsaydı bu aydınların kaderi böyle olmazdı ve bu aydınlar korunurlardı).
Dolayısı ile bırakın bir Derin Devleti, bu insanların güvenliğini koruyabilecek, Devletin normal güvenlik mekanizmaları bile çalışmamış ve felç edilmiştir.
Örneğin Sivas'taki içlerinde Aziz Nesin'in de bulunduğu aydınların bir otelde yakılma ( Madımak Oteli) olayında istenseydi, Türk Silahlı Kuvvetleri bir kaç saatte o kalabalığı dağıtabilirdi, ama Başbakan yardımcısı sözde sosyal demokrat Erdal İnönü bile hiç bir şey yapamamıştır.
Halbuki böyle bir olayda, gerek başbakanın ve gerekse Başbakan yardımcısını ve Genelkurmay başkanının olay yerine gitmesi beklenirdi. Dönemin başbakanı Tansu Chiller , önemsiz bir olay gibi davranmış ve Van'daki başka bir otel kazası yangını ile bu olayı karıştırmıştır.
Bu katliamın suçluları, gerekli önlemleri almadıkları için o dönemin bütün üst düzey yöneticileridir.
O dönemin bazı bakanları ve etkili insanları halen şu anda parti yöneticisidir. Hem de aleyhlerine en az ortaya çıkmış, iki tane MİT raporu olmasına rağmen. Hani nerdedir bu Derin Devlet?
Bir Türk Derin Devleti Olsaydı Aşağıdakiler Olabilir miydi?
· Adnan Menderes döneminde Amerika'ya ve Natoya böylesine bağlanılır mıydı?
· Türkiye'de bilim böylesine geri ve dışa bağımlı olur muydu? Atatürk zamanında uçak fabrikalarımızın bile olduğu düşünülürse.
· Onca darbeye rağmen, güçlü ve Türkler için çalışan bir yapı kurulmaz mıydı?
· Türk ve Türkiye düşmanı Masonik Gizli Örgütler böylesine Türkiye'de güçlenirler miydi?
· Bir petrol okyanusu üzerinde yüzdüğü halde Türkiye petrol gereksiniminin yaklaşık % 60-70'ini dışarıdan alır mıydı?
· Madenlerimizi böylesine yabancılara terk eder miydik?
· ABD ve NATO yanlısı 12 Mart, 12 Eylül darbelerine gerek kalır mıydı?
· Onca aydın katledilir miydi? Bunlar faili meçhul kalır mıydı? Bu aydınları koruyan mekanizmalar devreye girmez miydi?
· Devlet kendi bilim adamlarına, üniversitelerine ve aydınlarına böylesine düşman olur muydu?
· Gerek sağ ve gerekse sol örgütler Türkiye ve Türkler aleyhine gelişecek bunca çatışmaya ve silahlı eyleme girerler miydi?
· Rejim karşıtı ve Batı istihbarat örgütleri tarafından Yeşil Kuşak Teorisi için oluşturulmuş tarikatlar ve cemaatler böylesine güçlenir miydi?
· Milli Talebe Teşkilatı veya Milli Görüş Teşkilatı gibi Gladyo yapısı örgütlenmeler 2000'li yıllarda Türk siyasetini böylesine ellerine geçirebilirler miydi?
· 2007'de bir rejim tartışması olur muydu?
· Büyük Ortadoğu Projesi Türkiye ile birlikte 22 ülkeyi parçalamak üzere tepemizde bir Demokles'in Kılıcı gibi sallanır mıydı?
· MAH gibi istihbarat örgütlerinin elemanlarının maaşını 1950'li yılların sonunda CIA öder miydi?
· Milli İstihbarat Teşkilatımız böylesine CIA'ye ve Mossad'a bağımlı olur muydu?
· Türk Silahlı Kuvvetlerinin silah sanayii böylesine dışarıya bağımlı olur muydu?
· Bizi anlamsız biçimde Avrupa Birliği kapısına bağlayan Gümrük Birliğine girer miydik?
· Amerikan ordusu, 4 Temmuz 2003 tarihinde, Amerikan Ulusal Bayramında, Kuzey Irak'ta Özel kuvvetlerimizin başına çuval geçirip, peşmergelerin önünde aşağılarak dolaştırabilir miydi?
· 1 Mart tezkeresi gibi ülkemizin ulusal güvenliğinin aleyhine olan teklifler ' Bağımsızlık benim tabiatımdır !' diyen Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulmuş TBMM'ne getirilebilir miydi?
· ABD, 70 bin kişilik ordusuyla Diyarbakır'da konuşlanmayı teklif bile edebilir miydi?
· Atatürk Düşmanları TBMM içine girebilir miydi?
· Avrupa Birliği uyum yasaları, İkiz yasalar çıkar mıydı?
· IMF'ye böylesine bağlanır mıydık? IMF ile tarihte ekonomisi düzelen bir ülke kayıtlara geçmemişken!
· 2007'de 300 milyar dolar dış borcumuz olur muydu? Böyle fütursuzca borçanıp, tüm ülkeyi satılığa çıkarır mıydık?
· Son Petrol yasası çıkar mıydı? Irak'ı işgal ederek petrol yaptırımlarını oluşturan ABD, son petrol yasasıyla Türkiye'yi işgal etmeden çok daha etkin yaptırımlar elde etmiştir.
· Son Vakıflar yasası çıkar mıydı?
· Son GDO'lu Tohum yasası çıkar mıydı?
· Türkiye'nin en stratejik kurumları (Çeşitli bankalar, Türk Telekom, Telsim, Tüpraş vb. gibi) haraç mezat yabancı derin devletlerin uzantısı olan şirketlere ve yabancı derin devletlere satılır mıydı?
· PKK böylesine etkin olup, milyarlarca dolar bize bir terörist savaşta zarar verir miydi? PKK, 30 bin civarında vatandaşımızın ölmesine, 6000 civarında askerimizin şehit olmasına neden olur muydu?
· 2007'ye gelindiğinde Türkiye'yi yönetenler, PKK ile Ovada Siyaset yapmaya çalışıp, pazalığa oturabilirler miydi? PKK gibi bir terörist örgüt halen gücünü ABD ve Nato'dan alıp sürdürebilir miydi?
· Burnumuzun dibinde aşiret reisleri Kürdistan kurabilirler miydi? Türk topraklarının parçalanması ve SEVR tehditlerini 2010'larda yaşar mıydık?
· Sözde Ermeni, Rum Pontus, Helen, Süryani, Kürt soykırımları gündeme gelir miydi?
· Ülkemizin içinde bize karşı çalışan bu kadar çok vatan haini akademisyen ve Sivil Toplu Örgütü olur muydu? Soros ve uzantısı vakıflar barınabilir miydi?
· Kontr-espinonaj teşkilatlarımız olup da bu bize düşman, gizli yapıları yok etmez miydi?
· Yabancı Derin Devletler ve yabancı istihbarat örgütleri böylesine kolay Türkiye'de açık veya kapalı-örtülü operasyon yapabilirler miydi? Bunun benzeri olan bir ülke daha var mıdır?
· Rejime karşı olduğunu defalarca ifade etmiş ve rejimi değiştireceğine yemin etmiş, şeriat rejiminden yana, Atatürk'e, demokrasiye ve Cumhuriyete düşman bazı kişiler Cumhurbaşkanı olmaya soyunabilirler miydi?
Yukarıda yazdıklarımızı sayfalarca artırabiliriz.
Ama yanıt hep aynıdır.
Eğer Türkiye ve Türkler için çalışan, Atatürkçü (Kemalist), Milliyetçi bir Derin Devletimiz olsaydı, yukarıdakilerin hiç birisi olmazdı.
Türkiye şu anda çok kalkınmış, bilimin gelişmiş olduğu, rejim problemleri yaşamayan, ekonomisi-teknolojisi ve bilimi bağımsız olan, kişi başına düşen gelirin 10 bin doları aştığı, Avrupa Birliği kapısı önünde dilenmeyen, karakterli ve kişilikli bir devlet olurdu.
Şu anda 17. Devletin son tasfiye dönemlerini yaşamaktayız ne yazık ki!
Bu günler aşılacaktır.
Biz Türkler sistematiği olan, detaylı teorisi olan bir derin devlet yapısını günün birinde oluşturacağız veya bu devlet içinde ya da başka bir biçimde bu yapıyı kuracağız.
O zaman bizi televizyonlarda komplo teorisyeni, paranoyak olarak niteleyen mütarake basını elemanları, pişmanlık krizleri içinde peşimize takılacaklardır.
Hiçbiri ne küresel sermayeye, ne de Amerika'ya veya Avrupa'ya çok güvenmesinler.
21. Yüzyıl krizler yüzyılıdır. Tüm gezegen Vahşi Kapitalizm ve Tek Kutuplu Dünya, Emperyalizm yüzünden krizdedir. Bu gezegen ya yaşamayı sürdürecektir ve krizleri aşacaktır veya yok olacaktır.
50 yıl sonraki bir Ortadoğu'da da Türkler, Asya güçleri ve Türk Cumhuriyetleri ile birleşerek büyük bir güç haline geleceklerdir.
Ya 17. Devletle veya 18. Devletle! Bunun haricinde hiç bir alternatif yoktur! Vatanı satmakta olanlar veya onların torunları ise kendilerine yeni bir vatan aramaya şimdiden başlamalıdırlar!
Türkiye Türklerindir ve Türkiye'yi eninde sonunda Türkler yöneteceklerdir!
Ne Mutlu Türküm Diyene!
[1] Ümit Sayın, Derin Devletler, Gizli Projeler ve Kirli Gerçekler, İst: Neden Kitap, S:231-267.
Ümit Sayın, Türkiye'de Derin Devletin ve İstihbaratın Bugünkü Yapısı,
http://www.acikistihbarat.com/Yazilar.asp?yazi=203
[2] http://tr.wikipedia.org/wiki/Derin_devlet
[3] Adil Serdar Saçan , Akbabalar Örgütü, İstanbul:, Bir Harf Yay., 2005; Adil Serdar Saçan , Küresel ve Yerel Mafya Kıskacında Son KALE, İstanbul:, Bir Harf Yay., 2006. Olayları detaylı anlamak için bkz. Aydınlık Dergisi, Danıştay Tertibinin Başı Emniyet İstihbarat Daire Başkanı , Kapak Yazısı, 28 Mayıs 2006, Sayı: 984, s: 4-10.; Aydınlık Dergisi , Devletin Psikolojik Savunma Organlarında Tasfiye , Kapak Yazısı, 11 Haziran 2006, sayı: 986, s:4-7.; Aydınlık Dergisi, Emniyetteki Örgütün Adı F-Tipi (Serdar Saçanla söyleşi), 28 Mayıs 2006, sayı: 984, s: 20-23; Aydınlık Dergisi, Fethullahçılar İstanbul Emniyetini Ele Geçirdi , Emcet Olcaytu (Serdar Saçanla söyleşi), sayı: 11 Haziran 2006, s: 10-12 Aydınlık Dergisi, Şemdinli'den Nato'ya SüperNato Tertiplerinin Hedefi , Kapak Yazısı, 21 Mayıs 2006, sayı: 983,s: 4-8; Aydınlık Dergisi, Danıştay Tertibindeki MİT Üçlüsü , Kapak Yazısı, 4 Haziran 2006, sayı:985, s: 4-10.
[4] Danielle Ganser , NATO'nun Gizli Orduları, İst: Güncel Yayıncılık, 2005; Suat Parlar , Kontrgerillanın İşgal Kuvvetleri, İst: Bağdat Yay., 2006; Suat Parlar , Kontrgerilla Kıskacında Türkiye, İst: Mephista, 2006; Suat Parlar , Emperyalist Müdahale Doktrinleri ve NATO, İst: Livane, 2004.
[5] Ümit Sayın , Gizli Örgütler, 11 Eylül ve BOP, İst: Neden Kitap, Genişletilmiş 4. baskı, 2006. S:101-115.
Ümit Sayın,Açık İstihbarat,29.03.2007
http://www.acikistihbarat.com/Yazilar.asp?yazi=409