"Türkiye,İran ile ancak Kerkük üzerinden çarpıştırılabi

Genel & Güncel Konular

"Türkiye,İran ile ancak Kerkük üzerinden çarpıştırılabi

İletigönderen Çetin Taş » Sal Nis 03, 2007 10:10

'Psikolojik harbin Saraybosna'sındayız' diyen Araştırmacı yazar Behiç Gürcan, 'Türkiye'nin İran'la ancak Kerkük üzerinden çarpıştırılabileceğini savundu.


İslam Arslan'ın haberi

Türkiye İranla ancak Kerkük üzerinden çarpıştırılabilir

“Psikolojik harbin Saraybosna’sıyız..” Bu tanımlama, Behiç Gürcihan’a ait.

Behiç Gürcihan’la 4 Temmuz 2006’da görüşmüştüm. Kendisi pek çok konuda bana görüşlerini açıklamıştı.



Sözlerinin en önemli kısımları şöyleydi:



-Şüpheci olalım ama paranoyak olmayalım.

-Türk toplumu, oynanan oyunu çok rahat algılıyor.

-Bu millet topraksızlaştırmak isteniyor.

-Türkiye, İranla Kerkük üzerinden çarpıştırılabilir.

-Türk ordusunu Kerkük’e sokarak presleyecekler.

-TSK’da irade eksikliği ve stratejik miyopluk var.

-Kürdistan’a ‘evet’ dediler.

-Milletimizi gerekli kıvama getirdiler.

-Hilmi Özkök’ün bakanlığı rafta duruyor.

-Bilişim altyapımız ciddi tehdit altında…

-Dinlerarası Diyalog, en büyük hilekarlıklardan biridir…



Bu sözleri arasında en fazla güncelliğini koruyan ifadeler “Türkiye, İranla Kerkük üzerinden çarpıştırılabilir. Türk ordusunu Kerkük’e sokarak presleyecekler” şeklindeydi.



Şu sıralarda eski bir MİT görevlisinin sözleri son derece fazla dile getirildi…



Behiç Gürcihan da bu kişiden bahsediyordu. “MİT, neden Öcalan’ın tezinden bahsediyor? Bu devletin, binlerce kurmay subayı var, binlerce öğrencisi var, yüzlerce yazarı var, bunlardan hangi bir tanesinin tezini çözüm olarak sundu da geliyor MİT’in 2. Başkanı, Öcalan’ın tezinden söz ediyor.” diyordu.



“Türkiye, Kürdistan’a izin verdi”



Gürcihan’a Kürt Devleti ile ilgili bir soru yöneltmiş “Bunu Ankara’dakiler görmüyorlar mı ve buna neden engel olmuyorlar?” demiştim..



Cevap, “Bazı kadrolar, belli bir küresel güvenlik gündemine evet dediği için, arka planda bakıyorsunuz bütün dinamikler buna işaret ediyor. Ama ön taraftaki söylem ‘böyle olursa çok kızarız, şu olursa çok kızarız, bu olursa çok kızarız’ şeklinde. Neden? Çünkü ön taraftaki söylem kitleyi uyutmak için. Kitleyi kontrol etmek için. Arka taraftakiler gerçeği işaret ediyor. Eğer gerçekten bu kadrolar, Kürdistan’ı engellemeye çalışsaydı tek bir şeyi yapması yeterdi: Habur Sınır Kapısı’nı kapatmak. Tabi şu an çok geç. Gerçekten engellemek isteseydi Peşmergelere subay eğitimi vermezdi, Kürdistan’da yatırım yapılmazdı, Barzani gibi adamların Türkiye’de siyaset satın almaktan övünecek duruma gelmesine izin vermezdi. Ama Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin bunu yapmak istediklerine ben inanmıyorum, benim gibi bir çok insan da inanmıyor. Çünkü insanın söyledikleriyle yaptıkları arasında uyumsuzluk varsa ya söyledikleri yanlıştır yada yaptıkları gerçektir.” şeklindeydi.



İşin şimdilerde en önemli noktası olan Kerkük’e gelince..



-Kuzey Irak’ta daha neler yaşanabilir? Kerkük merkezli bazı hareketlenmelerden bahsediliyor?”



-Bakın HSCB bombalandığı günlerde, hemen yakınında, Maslak’ta, Harp Akademileri’nde bir ‘Harp Oyunu’ simülasyonunun gösterimi vardı. bu oyuna 2 bin NATO personeli katılıyordu. Bu oyunda senaryo şuydu: Bir adada 3 etnik grup birbirine girer. Bu çatışmayı durdurmak için uluslararası bir güç devreye girer ve müdahale eder. Tarafları ayırır, arada bir tampon bölge kurar ve orayı kontrol eder. O ada Kerkük’tür. NATO, bunun provasını o zamandan beri yapıyor. O üç etnik grup: Türkler, Kürtler ve Araplardır. Kerkük senaryosu o günden beri gündemde ve çalışılan bir konudur. Dolayısıyla bizim Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Genel Kurmay kadroları NATO’ya bağlılığı övünerek anlatırlar. Bu övünç kaynaklarından dolayı, böyle bir NATO planı ve konsepti varsa bundan farklı düşüneceklerini varsaymak bizim hatamız olur. O yüzden Kerkük ile ilgili senaryo mevcuttur. Ama bu nasıl uygulanır, uygulanır mı, onu bilemeyiz. Fakat, Türkiye’nin Kerkük’e girmesi yönetici kadroya ne etki yapar derseniz: Türkiye’ye yeni bir Neo-Osmanlı projesi pazarlanmaya çalışılıyor. Bu proje çerçevesinde bizim yöneticilerimizin ‘Biz artık büyük devletiz, Kerkük’te ordumuz var, çapımızı biraz daha genişletelim’ diyerek biraz daha emperyal bir vizyona kendilerini kaptırmaları açısından bir faydası olabilir. Ama tabi bu emperyal devleti biz mi yönetiriz yoksa başkaları mı, o da ayrı bir soru.



NATO gibi güçlerin planlarının sadece uygulayıcısı olduğunuz takdirde isterseniz siz dünyanın her bölgesine bir kolordu kurun. Hiçbir şey fark etmez, hiçbir şey değişmez. Kıbrıs’ta vizyonun, aklın size ait olmaması durumunda askerin size ait olması hiçbir şeyi değiştirmez. Bunun böyle olduğunun kanıtı Kosova’dır. Kosova’da Türkçe resmi dil bile olamamıştır. Türk ordusu orada mıdır? Oradadır. Savaşın başından beri oradadır. Dolayısıyla asker bulundurmak, askerin belindeki silahı kullanma iradesine sahip olmadığınız sürece, o irade size ait olmadığı sürece, başkalarının vizyonu doğrultusunda bir irade ise pek bir şey ifade etmez. Size sadece, sürekli NATO’ya sadık ordu olmakla övünmek kalır.



Diğer sorular ve cevaplar:



-….Bu süreçte Kürtçü kitlenin Barzani’yi bir kahraman olarak gördüğü, Öcalan’ın pabucunun dama atılması ve Apo’nun el altında kaybedilmesi gibi olası çabalardan bahsediliyor. Tabi Türk halkının gazının ‘Bakın katili cezalandırdık’ diyerek alınması gibi şeyler. Böyle durumlar olası mı?



-Her şey olabilir. Fakat şunu göz ardı etmemek gerekiyor: PKK’nın hala birileri açısından işlevi devam ediyor. En azından psikolojik imge olarak yedekte tutulacaktır. Fakat yeni, ana taşıyıcı dinamik, Barzani’nin temsil ettiği, çoğu zaman Kürt mafyası olarak adlandırılan ama sonuçta bir aşiret sermayesinin, küresel baronların işine yarayacak dinamikleri daha iyi taşıyacak bir yapının sahneye sürülmesidir. Ben Kandil Dağı ile ilgili gelişmeleri çok komik buluyorum. Türkiye’nin en büyük saplantısı haline getirdiler. Türkiye PKK ile mücadele etmek istiyorsa Kandil Dağı’na müdahale etmesi gerekmiyor.



-Nereye operasyon yapılsın mesela?



-Mersin’e, Ankara’ya, İstanbul’da operasyonlar yapılması lazım.



-Burada mı, İstanbul’da mı diyorsunuz?



-Tabi… Kendi içindeki operasyonu yapması lazım. Türkiye’de, Ankara’nın göbeğinde, ofislerde kimler hangi ihalelerin pazarlığını yapıyorsa bunlara operasyon yapılmalı. Mersin Limanı’ndaki olayın çözülmesi lazım. İstanbul’daki olayın çözülmesi lazım. Burada bir samimiyetsizlik söz konusu. Yoksa Kandil Dağı’na göstere göstere operasyon yapmanın ne faydası var.


-Kurulan sözde Kürdistan’da kişi başına düşen yıllık gelirin 10 bin dolara yükseldiği ve bazı Türk şirketlerinin de, hatta aralarında milli sermaye diye bilinenler bile var, buraya çeşitli firma adlarını kullanarak iş yaptıkları ve yatırım yaptıkları söyleniyor. Bu nedir? Karşılıklı bir komedi mi?



-Türkiye Cumhuriyeti devletindeki belli kadrolar, ABD’nin Kürdistan’ı kurma ve bunu Türk-Kürt federasyonuna dönüştürme önerisine evet demişlerdir. Yaşadığımız bu iki yüzlü, riyakar tablonun başka hiçbir mantıklı açıklaması yok.



***



Yaptığım röportaj eski de olsa gelinen noktayı işaret etmesi son derece anlamlı…



İşin en önemli yanıysa Kerkük…



Başımızın en çok ağrıyacağı nokta belki de…



İran’la düşman olabileceğimiz, Irak’taki kavganın içine düşebileceğimiz yada Ortadoğu’da tamamen Türk işi geniş bir savaşa onay vereceğimiz dehşetengiz bir cehennemden söz ediyoruz…



İlk kıvılcım, şu simülasyonda gösterilen yerde, Kerkük’te çıkabilir.



FİKRİTAKİP

http://www.yetenek.com/dReadDetail.asp? ... 24&aid=241
26 Ocak 2007


Bu yazıyı da buraya yapıştırdım çünkü Kerkük konusu her geçen gün daha da ısınarak-ısıtılarak önümüze geliyor-getiriliyor.
Her görüşten düşünen insanın düşünceleri benim için önemli olduğundan ard arda bu iki yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 5 konuk

x