Ulu Han Ata Bitiği/Gürhan İsagiller

Üniversiteli Gençler Burada Yazıyor

Ulu Han Ata Bitiği/Gürhan İsagiller

İletigönderen Gürhan İsagiller » Çrş Nis 26, 2017 22:39

Türk dilleri uzmanı ve öğretim görevlisi olan Prof.Dr. Necati Demir son eseri Ulu Han Ata Bitiği ile ezber bozuyor. En eski Türk yazıtı olarak bizim bildiğimiz Orhun yazıtları yada abidelerinden (M.S 731) çok daha eski Oğuz nameleri değerlendirip kitap haline getirmiştir.Dünyanın farklı yerlerinde müzelerde saklanan ve yoğun araştırmalar sonuçu Profesör Demir tarafından gün yüzüne çıkartılan kitaplar Köktürk Türkçesi ile yazılmış metinlerdir. Haliyle Oğuz Han ne zaman yaşamıştır ,tarihi ve tarihçesi nedir acaba sorusu kemirmeye başlar insanı. Öyle ya i Oğuz Türkü olduğumuzu ida ediyoruz ve buna karşın Oğuz diye bire yoktur çakma Türkçüler sinir bozar. Şu kadarını söyleyebilirim. Bazı çevreler öne sürdüğü gibi Metehan Oğuzhan değildir. Benzer hikayeleri vardır ama aralarında uzun bir tarih yatıyor.
Oğuzhan namelerini referans almış olan Mısırlı Türk tarihçisi Seyfüddin Ebubekir'in ( İbnü'd Devadari) arapca dilinde yazmış olduğu Ulu Ata Han Bitiği (14yy) incelenmesi sonucu (ki kitap Süleymaniye'de muhafaza ediliyor) Türk diline ve tarihine çok zengin bilgilere ulaşılmıştır. Aynı kişinin 9 ciltlik ansiklopedisine yöneltmiştir bu kitap. Ciltler arasında çok daha eski yazılara ve kitaplara referans atfı yapılmiş.
Ulu Ata Han Bitiğin öyle meydana gelmiş Devedari kaleminden. Kitap'ın orjinali 580 yılında vefat eden ve Ebu Müslim Horasani 'nin dedesi olan Bozur Bilgin'in kütüphanesinden. Şimdi ..Oğuz han'dab söz eden atıflarda bulunan ve hata Dede Korkut destanlarından alıntı yapan arapca yazılmış ve Türk tarihini anlatan bu kitap Orhun abidelerinden 200 yıl daha eski ve onlar dahi sadece referans göstermişler. (İranlıların Horasani'nin Fars olduğunu ida etmişlerdi ama Türk olduğu ıspatlanmıştır). 580 yılında vefat eden bu kişinin sahip olduğu o kitap Türkçeden Farsça'ya çevrilmiştir.
Kitabı ilginç kılan ise günümüzde nereden geldiğini unuttuğumuz aletler ve geleneklerden söz etmesi. Burdur ve yöresinde Sipsi diye adlandırılan bir çalgı mesela Oğuz namelerde geçiyor.Yani ta orta asyadan Burdura kadar gelmiş bir çalgı.Aynı kitapta ,yani 580 yılına ait o kitapta Türklerin çok önem verdiği bir kitaptan söz ediyor. O önemli ve değerli kitap ise Oğuz namedir.(ismen zikredilmiş). Kitapta günlük yaşamından bilgiler ilk Han oluşunu adını ve namını ilk kez Oğuz olarak adlanışını anlatır.Ayrıca Tepegöz diye bir yaratıktan söz eder .Tepegöz Dede Korkut'un konusudur. Tarih bilgimiz tepe taklak oluyor. Hatırlatırım ,tercümesi 580 yılına ait. Tepegöz bu arada yünan mitolojisindeki Zykloplara fazlasıyla benziyor ki Türklerin benim savıma göre oralarda da parmağı vardır.Ama Tepegöz Oğuznamelde geçmesi Dede Korkut'un da Oğuzname'nin bir parçası olduğunu gösteriyor.Amiyane söyleyecek olursam Dede Korkut hikayelerini Andersen masalları ile karşılaştırmak küfürdür.Hindistan'dan Oğuzname çıkar mı? Çıkmış. Tabi İngiltere müzelerinde. Toplayıp götürmüşler ki o nüsha Çağtay Türkçesi yazılmış yani nispeten yeni tarihli. Ama şu görülüyor ki Moğul ve Tatarlar Türkler batıya doğru göçerken göçmeyenler daha sonra Cengiz han tarafından toparlanmış ve dünya'yı sarsan bir güç haline gelmişlerdir. AMA farklı değiller. Sadece göç etmeyep Türk kavimleridir. Cengiz Han kendi ağzıyla söylemiştir zaten Türk olduğunu. Moğolları Türklerden ayıran yine Batı'dır. Buna ses çıkartmayan maalesef ise Türk dünyası olmuştur. Moğolları ve Türkleri ayırması nispeten yenidir halbuki. Batı'nın kahraman destanlarında mesela Atilla çokça vardır. Almanların ''Nibelungen'' destanında (Ejderha'yı yenen Sigfrid vardır. Atilla Etzel diye geçer.) Soy kütüğümüz aynı !!
Sonuçta Oğuz name insanın yaratılışından başlıyor ilginç bir şekilde. Metehan ile başlaması kesinlikle doğru değildir.Oğuz name çok daha eski bir meseledir. Metehan da Oğuzname'yi okumuştur. Gök tanrı dininden daha eski bir dinimiz varmış. Atalar ruhu inancı vardı. Halen kabir ziyaretlerimiz ona bağlamak mümkün. Paris üniversitesinde bulunan Oğuz name mesela Uygur yazısı ile yazılan bir Oğuz namedir. Tarih olarak ,yerleşim olarak İslam dininden bihaber olarak yazılmış olan o tarihli Oğuzname Kuan daki Zülkarneyn ile inanılmaz örtüşmeleri vardır. Oğuz han Zülkarneyn düşüncesi ve inanışı oradan kaynaklanıyor. (Türk tek tanrılığı icad eden kavim olduğuna hep inanmışımdır zaten) Türklerin Oğuz'dan Oğuz ise Nuh'un 3ncü oğlundan geldiği inancı da yaygındır.(az bucuk okumuşluğu olanlar arasında) Oğuzname'nin aslını henüz keşif edebilmiş değiliz bu arada.Elimizdeki hep kesitler halinde ve tercüme. En orjinali yine Uygur Türkçesi ile yazılmış olan Paris'deki ki o da sanırım eksik.Ama şöyle bir teori var. Oğuz nameyi okumuş adam okuduktan sonra Pazırık halısını dokumuştur. Pazırık halısı M.Ö 5 yy'da dokunmuştur. Ne alaka diyeceksiniz..Motifler buna işaret ediyor. Buda Oğuz Han namesi nin tarihçesi M.Ö 5 yy'a kadar geriye dayanıyor. İnsanın başı dönüyor. İsimde doğru değil aslında .Name Farsça bir kelime olduğu için yanlış. Doğrusu Oğuz Kağan Bitiği'dir. Türk inancı ilk Türk'ün yaratılışını da Oğuz Kağan Bitiğinde aktarır. Tanrı dünyayı yaratı. Lakin sabah güneşin o enerjisi dünyaya vursa yakıp kavuracak. Tanrı bunun için bir engel yaratmaya karar vermiş ve bir dağ yaratmış (Tanrı dağı) O dağda kör bir yer ot bitmez bir noktada birde mağara varmış.Yağmurlar yağmış seller akmış ve mağaraya toprak ile çamur akmış.Mağara içerisinde insana benzeyen bir kap bir oyluk varmış ve çamur oraya dolmuş. Sıcaklar gelmiş rüzgarlar esmiş ve çamur kurumuş ve kalıp kalmış ve canlanmış (Cansızdan canlı yaratmak evrim teorisinin en basit tasviridir) 40 yılda şekillendi diyor Bitiğin. Sayı ilginç .Yeni doğan çocuğu 40 gün çıkartmıyoruz mesela 40 yıl sonra bir daha sel oluyor. Takvim bilgiler okununca hesaplanıyor be Oğuz Kağan doğumu 21.Mart. Yani Nevruz İlk yaratılan Oğuz 40 yıl sonra sonbaharda at ana doğuyor o çamurdan. TÜM dini kitaplardan daha evvel Türk destanı bunu anlatmış .Oğuz Kağan ve Ay ananın yaratılışını.Ölümün ardından çocukları onu tekrar mağaraya götürmüş ve mumlar yakmış. Türbelerde yaptığımız gibi. Kökeni Oğuz namede anlatılıyor. Diyeceğim şu. Tarihimiz ve çağları aşan inanışlarımız hakkında bildiğimizden çok kaybettiklerimiz var. Sonsuza kadar değil ,teker teker azar azar meydana çıkıyor. Alıştırarak sanki. Hepsini birden kaldıramayız gibi. Ben Oğuz Kağan'ın gerçekten var olduğuna inanıyorum mesela. Ha , çamurdan yaratılmamıştır belki ama o kadar etki bırakmış olmalı ki Türk kavimlerinde anca tanrının yaratığı biri olabilir biri olmuş çıkmış. Oğuz Kağan Bitiği sadece bir tarih toplaması değil aynı zaman kutsal bir emanet olmuş Türkler için. Kayıp olması üzücü. Yada tamamen ortaya çıkmamış olması diyelim. Prof.Dr.Necati Demir çok önemli bir hizmette bulunmuştur ve kanımca yeterince değer görmemekte. Aynısını Kazım Mirşan yaşamıştır. Türk ve Türk tarihine düşman olanlar sadece dışarıda değil içimizdeler. İzin vermeyelim. Bizi biz yapan geçmişimizdir. Yok artık bu kadarı da abartı dediğimiz her şey gerçek olma olasılığı vardır. Kitapçıya gidin ve alın kitabı derim. Bunca şey yazdım ve henüz bir şey söylemiş değilim!!Resim
Kullanıcı küçük betizi
Gürhan İsagiller
Üye
Üye
 
İletiler: 25
Kayıt: Cum Nis 07, 2017 18:45

Şu dizine dön: Gençlik Diyor ki

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x