Uygur Türk'lerinin ayakta kalma mücadelesi

Uygur Türk'lerinin ayakta kalma mücadelesi

İletigönderen teşkilat » Pzr Eyl 27, 2009 3:29

UYGUR TÜRKLERİ’NİN AYAKTA KALMA MÜCADELESİ ve KAŞGAR’IN GELECEĞİ
Çin Devleti’nin Doğu Türkistan üzerinde yürüttüğü stratejilere karşı varoluş mücadelesi veren Uygur Türkleri geçtiğimiz Temmuz ayında tepkilerini sokaklara dökmek zorunda kalmışlardı.


Çinlilerin sistematik bir şekilde üzerinde oynadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin demografik yapısının giderek bölgeye ithal edilen Han Çinlilerince bozulması ve bunun getirdiği sorunlar Uygur Türk'lerinin tepkilerinin kaçınılmazlığı ile sonuçlandı.

Olayların bu noktaya erişmesindeki nedenlerin başında bölgede Çin Devleti’nin kalkınma programı ve benzetme politikası kapsamında Çin kültürünün üstün kültür olarak gelişmesinin teşvik edilmiş ve Sincan’a çok sayıda Han kökenli Çinli nüfusun yerleştirilmiş olması gelir. Uygulanan bu politikalar ve baskılar sonucunda, 1949 yılında %7 olan Han nüfusu, 2002’de %40’lara yükselmiş, 1949’da %75 olan Uygur nüfusu %47’ye, %13 olan diğer Türk boylarının nüfusu %7’ye düşmüştür. Yani bölgede nüfus yapısı büyük oranda değiştirilmiştir.

Başka bir deyişle, 1950'lerin sonunda Doğu Türkistan’da 40 milyon olan Uygur nüfusunun bugünlerde 70 milyona çıkması beklenirken, Uygur Türklerinin zorunlu göçe tabi tutulması ve nüfusun artmasını sağlayacak öteki önlemlerle beraber Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde bugün ancak 10 milyon Uygur Türk'ü yaşamaktadır.



[img]http://bakitebriz.azeriblog.com/public/blogs/bakitebriz/2009/07/22/kurtuba75_turkistan.gif[/img]
DİRENEN UYGURLARIN DEMOKRATİK HAK TALEBİ

Demografik yapının Çinliler lehine değiştirilmesinin yanı sıra dil, din, kültür, eşit çalışma koşulları ve haklar konusunda da giderek bir kenara itildiklerini, köklerine, kimliklerine ve geleceklerine karşı bir kasıt olduğunu düşünen Uygurlar Temmuz 2009'da başlattıkları direnişlerini sürdürüyorlar.

Orta Asya’daki stratejik konumunun yanı sıra Çin'in geleceğini tayin edecek uranyum, doğalgaz, petrol ve öteki önemli madenlerin zengince bulunduğu ve aynı zamanda tarımsal önemi olan Doğu Türkistan bu nedenlerle de Çin Devleti'nin sistematik baskıları altında. Han Çinlilerinin bölgeye ithalinin yanı sıra Doğu Türkistan'da ciddi bir askeri güç bulunduran ve bu gücü Uygurlara karşı son günlerde belirgin şekilde ve çeşitli baskılarla ortaya koyan Çin Hükümeti'nin bu stratejisine karşı artık tahammülü kalmayan Uygur Türkleri Eylül ayının başından bu yana direniş ve mücadelelerini özellikle başkent Urumçi'de sürdürmekteler. Devlet yönetiminin tarafgirliğine karşı başlayan tepkiler ve demokratik hak talepleri Han Çinlileri ile girişilen birebir sokak savaşlarına sahne olmakta. Bu bağlamda da 2 ve 4 Eylül'de Han Çinlilerinin başlattıkları gösteriler ve baskı girişimleri Uygurlar tarafından aynı şiddetle mukabele bulmuş.

Bu olaylardan Batı Sincan Komünist Partisi Başkanı Wang Leguan da bizzat nasibini almış ve 3 Eylül'deki gösterilerde kendisine plastik su şişeleri ve taşlar atılmış. İşlerin bu noktaya gelmesi hiç şüphesiz otoriter ve totaliter bir rejim olan Çin'de pek de benzeri olmayan olağanüstü gelişmelerdir ve bunun sonucunda da Sincan'daki üst düzey polis müdürleri görevden alınmıştır.

Çin yönetiminin Uygurların demokratik hak anlayışını terörist eylem gibi gösterme çabaları ise sağlam ve somut deliller bulunamadığı için şimdilik sonuçsuz kalmıştır.

Bütün bunlar olurken Sincan Özerk Bölgesi'nin dış dünya ile ilişkisi hala kesik. Özellikle son yıllarda toplumsal olayların derinliğine ortaya konulduğu ve haber alındığı internet olanaklarınaTemmuz ayından bu yana erişilemiyor. Yani Doğu Türkistan'da başlayan ateş sönmemiş ve Çin Devlet Başkanı Hu'nun Ağustos ayı sonunda ziyaret ettiği Sincan'da söylediği, “Urumçi'de istikrar sağlanmıştır” şeklindeki zafer mesajının altının boş olduğu da açıkça ortada.

Resim
ÇİN DEVLETİNİN YENİ HEDEFİ KAŞGAR ve TÜRK KÜLTÜRÜ

Temmuz ayında başlayan ve resmi rakamlara göre 197 kişinin hayatını kaybetmiş olduğu gösterilerde Çin resmi ağızları ölenlerin çoğunun Çinli olduğunu söylerken batılı haber kaynakları ve Uygurlar, bu sayının çok daha fazla olduğuna işaret etmekteler. Özellikle Uygur İnsan Hakları Dernekleri, Han Çinlileri ve polis tarafından öldürülen bir çok Uygur Türk'ünün bu rakamlar içinde olmadığını işaret etmekteler.

Uygur Türklerine karşı Beijing hükümetince 40 yıldır sürdürülen sistematik pasifizasyon ve ayrımcılık politikası sonucu Uygur Türkçesi'nin öğretilmesinin zorlaştırılması, iş bulma konusunda Uygurların karşılaştıkları zorluklar ve İslam dinini uygulamada karşılaştıkları engeller ortadayken bu gösterilerin sonuç olarak ortaya çıkmasının ise artık kaçınılmaz hale geldiği ortada.

Ama son gelen bu çatışma haberlerinin dışında bir başka haber daha var ki o da Uygur Türklerinin karşılaştıkları zorluklar ve verdikleri mücadele konusunda daha çarpıcı ve somut bir başka gelişmeyi ortaya koyuyor. Bu yeni gelişme giderek yitirdikleri kültürel miraslarının üzerine vurulmak istenen nihai darbe.

Müslüman Türk Dünyası'nın Doğu Türkistan'daki merkezi Kaşgar bu darbeden nasibini almak üzere. 2000 yıldan daha eski bu Türk şehri asırlardır, kıtalararası ticaretin ve kültür alışverişinin merkezi olmuş ve bu özelliğini de ortaya çıkan mimari eserler ile korumuş. İlk Türk edebi eserlerinden olan Divan-ı Lugati Türk de Kaşgarlı Mahmut tarafından burada yazılmış. Ne var ki, sistematik Çin emperyalizmi geliştirdiği stratejiler doğrultusunda Doğu Türkistan'daki son ve en can alıcı darbesini Kaşgar'a vurmak üzere.



Çinli yetkililer bir süre önce aldıkları karar ile Kaşgar'ın eski merkezini yıktırmayı başlatmışlar. Binlerce eski ev ve eser ile asırlık camiler bu doğrultuda yerle bir edilmekte. Bu bağlamda eski Kaşgar'ın yüzde 90'ının yıkılacağı söylenmekte. Yani bu yılın sonunda Orta Asya'nın en iyi korunmuş İslam ve Türk kültürüne ait eserler tamamen ortadan kalkacak. Bu yıkma ile Uygur Türklüğü’nün engin kültürel ruhu da ölümüne bir darbe almış olacak.


KAŞGAR'IN YIKILIŞINA TEPKİ KOYAN UYGUR TÜRKLERİ'NİN GELECEĞİ KAÇINILMAZ BİR ŞEKİLDE TEHDİT ALTINDADIR.

Çinlilerin bu planlı planlı uygulaması sonunda Kaşgar'ın mistik ve Uygur Türklerini birbirine bağlayan, onlara tarihlerini geçmişlerini hatırlatan yapısı yıkıldığında, Uygurların son manevi sığınma merkezinin de ortadan kalkmış olacağı açık. Ayrıca Çin Devleti'nin başlattığı bu uygulama sonucu Uygurların çok önem verdikleri bu manevi sığınma merkezi ve sembolü ortadan kaldırılırken, 200 bin Uygur da yerlerinden, asırlardır yaşadıkları mekanlarından olacaklar. Geliştirilen proje ile Kaşgar şehrinin merkez nüfusunun hemen yarısından fazlası olan 250 bin kişi şehrin 8 kilometre dışındaki yeni yerleşim yerlerine taşınacaklar. Bu zorunlu taşınma olgusunun onlara hiç sorulmadan tamamen Pekin tarafından kararlaştırılması ise otoriter- totaliter rejimin etnik bir topluluk üzerindeki kararlı politikasının önemli bir kanıtı.


Bu konuda dışarıdan az da olsa gelen tepkilere karşı Çinli yöneticiler, bu yıkım işlemi ile eski şehirdeki yangın ve deprem tehlikelerinin engellendiğini iddia etmekteyseler de burada işaret edilmesi gereken husus, çeşitli yangın ve depremlerde asırlardır ayakta kalabilmiş bu şehrin niye bundan sonra daha farklı bir yangın ve deprem tehlikesi ile karşılaşabileceği olgusu. Yani Çin Devleti bu yıkımı başlatırken minareye kendine göre bir kılıf geçirmiş ve ama işi son derece hafife alarak da adeta dış dünya ile dalga geçmekte.

Yine Çin hükümetinin Uygur Türklüğünün bu maddi ve manevi merkezini ortadan kaldırmaktaki öteki bir kararlı adımı daha var. Çinliler, UNESCO'nun Dünya Mirası statüsüne giren İpek Yolu Projesi için bu tarihsel yolun en önemli merkezi olan Kaşgar'ı bildirmemişler. Yani Çinliler dünya kültür tarihi ve uygarlığının en önemli merkezlerinden olan Kaşgar'ı ortadan kaldırmaya çoktan ve kesin bir şekilde karar vermişler. Burada amacın Uygur Türklüğünün kimliğini bitirmek olduğu da açıkça ortada. Bu konuda şehrin nüfusu üzerinde de, ortaya çıkabilecek daha güçlü tepkilere karşı baskılar giderek arttırılmakta.

Dünya kültür mirasının en önde gelenlerinden sayılması gereken bu uygarlık beşiği tarihi şehrin yıkılmasına karşı ise ne yazık ki dünyadan gelen tepkiler son derece sınırlı.



Halbuki bir kısım tarihi eserin su altında kalacağı iddiası ile kıyameti koparıp Türkiye'ye kredi vermekten ve işbirliğinden kaçınarak Ilısu Barajı ve Hidoelektrik Santrali projesini engelleyen çifte standartlı Batı Dünyası yine aynı tepkileri Taliban'ın Afganistan'daki Buda heykellerini dinamitlemesinde de göstermişti.

Ama ne yazık ki Kaşgar gibi asırlardır çok iyi muhafaza edilerek ayakta kalmış olan bir büyük kültür mirasının buldozerlerle tahrip edilmesine UNESCO dahil dünyada ve özellikle Batı dünyasında ses çıkaran hemen hiç yok. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinin ve kamuoyunun da duyarlı bir şekilde konuya et atmaları konusunda beklentilerimizi dile getirmek durumundayız. Türk – İslam Alemi'nin Dünya Mirası olan bu kentinin yıkılışından ne basınımız, ne de Dış İşlerimizin haberdar olmadığına inanmak da istemiyoruz.


26 Eylül 2009
Ali KÜLEBİ



Kendileri için plan yapmayan milletler,başkalarının kendileri için yaptıkları planlara razı olurlar...
Kullanıcı küçük betizi
teşkilat
Üye
Üye
 
İletiler: 121
Kayıt: Çrş May 06, 2009 19:48

Re: Uygur Türk'lerinin ayakta kalma mücadelesi

İletigönderen Türk-Kan » Pzr Eyl 27, 2009 10:07

[mod="Türk-Kan"]Lütfen paylasimlarinizda haberin/yazinin internet baglanti adresini (linkini) kaynak olarak ekleyiniz.[/mod]
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56


Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x