Uzak Görünür Görünce

Uzak Görünür Görünce

İletigönderen Feza Tiryaki » Pzt Oca 23, 2012 14:18

Uzak Görünür Görünce


Gören görüyor. Görmeyen de istese görecek.

Bu iktidar başa geldiğinde, on yıl önce, çoğu sandı ki, belki böylesi hayırlı olacak. Belki böylece devletteki yolsuzluklar azalacak, seçim kaybeden partiler kendini toparlayıp düzeltecekler. Ülkemizin iyiliği için çalışılacak.

Şimdi böyle düşünen bütün safların gözü açıldı. Gören göz, bu zihniyetin amacının ülkemizi böldürmek, bunun yanında dine dayalı bir düzen kurdurmak olduğunu biliyor.

Çocuğun elinden vermek istemediği bir eşyasını almak için onu şöyle kandırırız:

“Kuşa bak!” Çocuk elindekini bırakır, döner kuşu arar gözleriyle. Göremeyince sorar: “Hani kuş?”

Bize de sanki bir iki yaşındaki bir çocukmuşuz gibi aynı davranışı yapıyorlar.

Meclis Başkanı sıra sıra kentlere gidiyor, yeni anayasa ile ilgili toplantılara katılıyormuş.

En son katıldığı Konya toplantısında yaptığı konuşmanın bazı yerlerini haberlerde verdiler. Tabii TRT Haber’de. Cımbızla çekip duyurdukları sözlerle kuşa bak dediler.

Toplumda gerginleşmelere sebep olan her sorun, Anayasa’dan kaynaklanıyor olabilirmiş. Bu Anayasa’nın Türkiye’yi geleceğe taşımasına imkân yokmuş. Son kullanım tarihi de geçmişmiş.

Bu üç cümle ne istendiğini apaçık ortaya koyuyor. Kullanım tarihi neyin geçer? İlâcın, yiyeceğin, içeceğin. Kaldırıp atarsın, yenisini alırsın. Peki bunu Anayasa’na karşı yapabilir misin?

Sen bir savaş mı kazandın, bir çağı kapayıp bir çağı mı açıyorsun demezler mi bunu diyene. Hem neyi değiştireceksiniz ki ülkemiz geleceğe taşınacak?

Yoksa, bu ağzınızın içinde döndürüp dolaştırdığınız şey, ülkemizin ulusal birliğini bozmanın adı olmasın? Başkanlık sistemi getirip- zaten şu an yarı başkanlık olduğunu bir bakanınız dedi- ülkemizi bölgelere bölmek, dil birliğimizi kaldırmak, böylece bölücülerin önünü açmak olmasın asıl yapacağınız iş?

Sonra bu konuşmada Meclis Başkanı kendi iktidarının yaptıklarını halka şikayet ediyor:

Cumhurbaşkanlığı süresini bilemiyorlarmış. Anayasadan kaynaklanan bir sorunmuş bu. Devletin en yüce makamını tartışmak çok sıkıntı getirirmiş, çok… Kendi çıkardıkları, bir gecede ortaya atıp meclisten geçirdikleri yasaydı bu. Yapan eden kendileri. Suç Anayasa’da!

Genelkurmay Başkanı nerede yargılanacak? (Ne yaptı ki?)Yasayı değiştiren kendileri. Suç Anayasa’da.

Tutuklu milletvekilleri sorunu varmış. Özel mahkemeleri, özel yetkili bu yargıyı kendileri çıkardılar. Suç Anayasa’da.

Bu Anayasa’nın 17 kez, yüzden fazla maddesi değişmişmiş gerçi ama sistemin orasını burasını tamir ederek yaşamaya imkân yokmuş.
Yepyeni bir anayasaya ihtiyaç varmış. Kim demiş? AB ve Amerika hep diyorlar ya. PKK dört gözle bekliyor ya. Daha kim diyecek?

Hem herşeyin yıldönümünü hatırlarız ama bu devlet eliyle yapılan bölücülüğün ne adını anan var, ne yıldönümünü hatırlayan.
Üç yıl önce, 2009’a girerken birdenbire dediler ki, TRT’de, Kanal 6 adlı Kürtçe (?) bir televizyon kanalı açıldı. TRT Şeş’miş.

Bilenler diyor ki: Kürtçe diye tek bir dil yoktur, burada yayını yapılan bir yerel ağızdır, kırma bir ağızdır. Farsçadan, Arapçadan, Türkçeden, Ermeniceden… toplanan kelimelerle oluşmuş. Kanalın adı olan Şeş bile Farsçadır.

Açılış gecesinde tören yapılmıştı, herkes oradaydı, o törende Başbakan açıklamıştı:

“Yayınlar şimdilik Kurmanci ile başlayacak, daha sonra Zazaca ve Sorani lehçelerinde de yapılacak. TRT, 2009’da Arapça ve Farsça dillerinde kanalları da hayata geçirecek!”

Biliyor musunuz şu anda kaç dille yayın yapıyor devletin televizyonu ve radyosu?

Bir ulus devlet olarak , yani tek bir millet anlayışıyla kurulan devletimizin içinden bir ulus daha çıkarmak adına yaptılar bunu.

Bir dil bulmak zorundaydılar. Dil olacak ki, bir milleti de olsun.

Beş altı çeşit olduğu söylenen diğer Kürtçe ağızları bırakıp Kuzey Irak’la komşu bölgeden başlattılar bunu? Neden? Çünkü bunlara şimdilik tek bir tanesi yetiyor. Gerisi hedeflerine erişip Anayasa’dan Türkçeyi çıkardıklarında gelecek.

Devlet, kendi eliyle bu kanalı açmakla devletin ikinci bir dili daha olduğunu kabul etmiş olmadı mı? Oldu!

Bunu bütün vekillerimiz biliyor mu? Biliyor!

Susuyorlar mı? Susuyorlar!

Muhalefet eden var mı? Halka doğruyu çıkıp açıklayan, karşı duran, yapamazsınız diyen?

Dilimiz ikilenince milletin adı da ikilenmeyecek mi? Veya milletimizin adı geri alınacak! Adsız kalacağız. Sonra bir sürü ad takılacak böleceklerini düşündükleri parçacıklara.

Bizi geleceğe taşıyacak(!) , Türkçe ve Türk Milleti’nin adının kaldırılacağı Anayasa’yı bir yapsalar, “kuşa bak kuşa bak” derken bir geçirsinler, siz görün arkasından gelecekleri:

Milletimizin adının kalkmasına gerek bile kalmadı aslında.

Atatürk ilkeleri eğitimimizden çıkarıldı.

Ulusal bayramlarımız kaldırıldı.

Camiler okulların yerini aldı köylerde.
Öğretmenin yerine imamlar geçti. Bayraklarımız göklerimizden, bayrak direklerinden indirildi küçük yerleşim yerlerinden, taşımalı sistem numarasıyla.

Bununla da bitmedi. Devamı geldi.

“Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı bir dizi stratejik plân” adı altında yeni yapılanma plânları yürürlüğe giriyor. İmamlar artık evlerimizde olacak. Tarikatlarını devletin eliyle dayatacaklar herkese.

Ölüne dirine imam karışacak. Çoluğunu çocuğunu onlar eğitecek. İrşad Ekipleri kuracaklarmış. Tarikatı, Tanrı yolunu gösteren ekipler. Milletimiz yüzlerce yıldır Tanrı yolunu bilmiyor da, bunlardan şimdi öğrenecek. Bu arada misyonerlik de alıp başını gidecek tabii. Evler camiye dönüşürken, kilise evler boş mu duracak? Parayla, tatlı dille, kandırmacayla devşirebildiklerini devşirecek, müslümanları hıristiyan yapacaklar. Zaten içinden Peygamberimizin adının çıkarıldığı bir islâmmış bunların benimsedikleri. Kelime- i Şehadeti ne hâle getirdiler duymadınız mıydı?

İşleri bununla da bitmiyor.

Eğitim sistemini değiştirdiler geçenlerde. Ana sınıfı , dört yıl, dört yıl , dört yıl olacakmış bundan böyle okullarımız.

Neden? Çocuk dördüncü sınıftan imam hatip okuluna gitsin diye.

Dördüncü sınıfa Arapça dersi konuyor. Niye?

Kuran’ı öğreneceksin kandırmacasıyla çocuklar bu derse yönlendirilecek. Devamı? Devamı imam hatipe gidersen.

Bakın ne kadar imam görevlimiz olacak! Camilerde, ev camilerinde, umreye götürülecek çocukların başında (Buna da karar almışlar . Öğrencilerin umreye taşınmasına hız verilecekmiş.)

Okullarda Arapça öğretecek imam öğretmen.

Millî Eğitim Bakanı da müjdeledi önceki gün:

17 bin yeni öğretmen alınıyormuş. Kanun Hükmünde Kararname ileymiş bu da. Duymadık demeyin. Ama bir durum varmış. Herkes bunu bilecek ve ona göre müracaat edecekmiş öğretmenliğe. İşte açıklama:

“Bundan sonra öğretmen aldığımızda bir yıl stajyerlik süresi, artı öğretmenler atandıkları yerde 3 yıl görev yapmak zorunda bulunacak. Kanun ve sistem değişiyor. Bu alacağımız 17 bin öğretmen, göreve başladıkları yerde bir yıl staj yapacaklarını, en az da 3 yıl görev yapacaklarını, başka yere tayin talebinde bulunamayacaklarını bilerek müracaat etsin. Ağustos ayında ihtiyacımız için öğretmenleri alacağız ama bunun ne kadar olacağı ve hangi alanlarda olacağı ancak o zaman belli olacak.”

Bir yıllık stajyerlik ne demek?

Anlayan anladı. Anlamayana bir zahmet anlatıverelim:

Bu iktidara ve tarikatlara uyum sağladın, hizmet ettin ettin, görevinde kalırsın. Yoksa, kapı orada! Atatürk ilkelerine bağlı öğretmenlik mi? Kapı orada dedik ya!

Eğer uygunsan o çocuğu üç yıl, yani dört yıl içinde imam hatipe yönlendirmeyi başarıyla yaparsın!

Okulları hem dinselleştirirsin. Hem ılımlı islâm dinli yaparsın eğitimi. Hem İngilizce dilli Fethullah eğitimini dayarsın. Hem de hıristiyanlaştırırsın milleti bir yandan.

Kim ne edebilirse… Gücü yeten, gücü yetene…

Millîyetsiz, vatansız, milletsiz bir topluluğu başarıyla yayılmacı devletlerin önüne yem diye atarsın. Onlar efendi, senin milletin köle olur. Elinden toprağını malını, mülkünü alırlar… Kıçındaki donuna kadar.

Başta o zaman şah mı olur, şahbaz mı kimse için farketmez!

Sonra elvedâ Atatürk Cumhuriyeti!

Elvedâ Cumhuriyet gençliği!

Elvedâ ulus devletimiz!
Elvedâ Türk Milleti!

Elvedâ Türkiye Cumhuriyeti!


Uzak görünür görünce, demiş Aşık Veysel.

Görünce göreceksiniz. Yeter ki görün çok geç olmadan!

Yeni anayasa yapmaları işte bu yüzden.

Bu Anayasamızın ilk üç maddesi durduğu sürece yapabilecekleri pek bir şey yok. Bizi o kalkan koruyacaktır.

O kalkanı kaldırdıklarında, onlarca devletçiğe bölünmeye hazır olun!

Kalkışma, işgal, Birleşmiş Milletler müdahalesi… Hepsini bekleyin…

Uzak görünür görünce.

Yakın görünmez demeyin!

Kuşa bakmayın!

Sizi kuşa baktıranlara kanmayın! Elinizden neyiniz varsa uçup gidecek!

Hem uzak değil artık bütün bunlar, çok yakınımıza geldiler, görmüyor musunuz?


Feza Tiryaki, 23 Ocak 2012
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x