Vali’ye Gel Vali’ye… / Zahide UÇAR

Vali’ye Gel Vali’ye… / Zahide UÇAR

İletigönderen Balasagun » Çrş Şub 05, 2014 9:10

VALİ’YE GEL VALİ’YE...

Resim
Erdoğan’ın “benim valim dediklerinden bir badem” olan Afyon valisi, devletin polisine, kendine bağlı çalışan bir polise;

“Aferin, devam et orospu çocuğu.”

Diyor.

Vekili küfürbaz, bürokratı küfürbaz, valisi küfürbaz, iş adamı kılıklı soytarılar küfürbaz. Hırsızlar kralı küfürbaz.

Olay şöyle gelişiyor:

Sındırgı AKP belediye başkan adayı gece polis tarafından durduruluyor. Aracın belgeleri eksik çıkıyor. Padişahın sol şeyi olduğunu düşünen şımarık şahıs “o saatte” Afyon’un “sehven” valisini arıyor. Sehven vali hiç utanmadan polisi arıyor, “aracı bırak” diyor. Polis yasaları hatırlatıyor, ısrar ediyor, bırakmıyor.

İddiaya göre vali bey çok kızıyor ve telefonda bağırıyor:

“Aferin, devam et orospu çocuğu.”

Olay büyüyor, müfettiş gönderiliyor, polise işten el çektiriliyor(!)..Polisin görevini yapması engellendiği gibi, bir de görevini yaptığı için cezalandırılıyor.

Aşiret siyasetinin tetikçiliğine soyunmuş “sehven valiler”...


Bu şahıs Afyon’da cephanelik patlayıp 25 Mehmetçik şehit olduğunda ters L Paşa’ya lokum, sucuk, kilim hediye etmiş, sanki Afyon doğal ürünler standında poz verir gibi de gülücükler dağıtmıştı.
Alt beyni(emmare) ile hareket edenlerim merhameti de olmuyor, vicdanı da...

Bu badem valiye bağlı çalışan hiçbir ünite amirinin, memurun hakkıyla görev yapması mümkün değildir. Bir amir kanunlar çerçevesinde disiplin sağlarken, kendine bağlı kurum ve çalışanını da ite-kopuğa karşı korumalıdır. İte-kopuğa paspas yapılan kurum çalışanlarının o amire güvenerek görev yapması mümkün değildir.

Ortaokul üçüncü sınıf öğrencisi iken sınıf başkanlığı yapıyordum. Sınıfın başarı düzeyi hayli yüksekti. Üç saatlik serbest çalışma dersimiz vardı. Öğretmen yoktu. O sene ilk defa geometri dersi alıyorduk. Derse hakim arkadaşlar sıra ile tahtada problem çözüyordu. Öğretmene sormaya çekinen arkadaşlar arkadaşına daha rahat soru soruyordu. Kapı çaldı. Buyurun dedik. Gelen Müdür Yardımcımızdı.

“-Programa baktım boş, içeriden ders var gibi ses gelince şaşırdım. Bize bir-iki öğrenci lazımdı” dedi. Ben de;

“Hocam ders yapıyoruz. Bilen arkadaşlar takılan arkadaşlara anlatıyor, öğrenci veremeyiz” dedim.

Müdür yardımcısı kapıyı çekerek çıktı. Biz derse devam ettik.

Daha ortaokul üçüncü sınıfta idim ve o dönem öğretmenlere itiraz etmek, karşı fikir söylemek pek mümkün değildi.

Bizlerin o dönem o yaşta alabildiğimiz sorumluluk duygusunu valilik makamını işgal eden şahıs duymuyorsa, bu ülke baştan aşağı yıkanmalıdır. Hatta kırklanmalıdır.

Biz çok özel çocuklar değildik. Sadece Cumhuriyet’in idealist çocuklarıydık. Ahlak, onur gibi kavramları içselleştirmiştik. Değerlerimizin ölçüsü para değildi. Bir meslek seçerken koltuk düşünerek değil, hangi mesleği seçersem ülkemize daha iyi hizmet edebilirim diye düşünüyorduk.

12 Eylül Amerikan darbesi bizim kuşağı ezip geçti. Ülkeye bu bademlerin, bu vatansız, milliyetsiz, cumhuriyet düşmanı sapkınların tohumunu ekti. Gür çıksınlar diye tarlayı kabarttı. Emperyalist değerler ile suladı. Kapitalizm değerleriyle aşıladı. Yer altına çekilen kin tohumlarını yer üstüne çıkardı. Din maskesiyle efsunladı.

Özal ile vahşi kapitalizm “kadayıf üstü bol kaymak” olarak pazarlandı.


Geldiğimiz yer;

Yönetiminde olmaktan ar ettiğimiz siyasi çeteler, maiyetinde çalışmaktan utanç duyulan bürokratlar...

Zahide UÇAR, 4 Şubat 2014
http://www.zahideucar.com
zahide@zahideucar.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Zahide UÇAR

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

cron

x