Küçük ama anlamlı bir mücadele
Atatürk fotoğraflarını renklendiren Ateş Akkor ve Engin Gökdenizin çalışmalarından biri. Tarih, 24 Temmuz 1927
Yer, Dolmabahçe Sarayı... Mustafa Kemal Atatürkün Cumhurbaşkanı sıfatıyla İstanbul'a ilk gelişinden 23 gün sonra. Sarayın merdivenlerinden inerken birisi elini öpmeye çalışıyor. O ise elini öptürmemek için direniyor. Ulusu daima üstte tutmanın erdemini hatırlatıyor. Ayrıca o anda kendisinden yıllar yıllar sonra elini öptürmek için uzatan politikacılarımıza ders vermeye devam ediyor. Mücadelelerin adamı o anda küçücük bir başka mücadele veriyor.
Mutluluk ve hüznün birleştiği an
Yıl 1937
Ürdün Emiri Abdullah'ın Türkiye'ye ziyareti sırasında Ertuğrul Yatında çekilmiş bir fotoğraf. Emir, Atatürk'ün manevi kızı Ülkü'yü öpüyor. Bu sahne, Atatürk'ün de hoşuna gidiyor ama o anın o anında uzaklara dalarken, yüz hatlarındaki mutluluğa gözlerinden gelen bir hüzün ekleniyor
Yoğun bir günün ardından
Atatürk, fotoğrafın çekildiği 29 Mayıs 1936 tarihinde İsmet İnönü ile birlikte Harp Akademilerinin tatbikatını izlemişti. Bu olaya ait çok fotoğraf var. Ve o gün çekilen fotoğrafların çokluğu bize, o gün epey yorulduğuna dair ipuçları veriyor. Bu pek bilinmeyen fotoğrafsa günün yorgunluğu kanıtlıyor. Gömleğinin yakasından bir düğme açmış, ayaklarını uzatmış, hemen hemen her fotoğrafta olduğu gibi sigarası elinde, kasketi dizinde yorgun ve dalgın bakıyor.
Plaj keyfi
17 Temmuz 1936'da İstanbul Florya plajında, denizin, kumun, güneşin keyfini çıkaran bir insan.. Türkiye Cumhuriyetinin Birinci Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk. Florya'da o gün sırtüstü uzanıp güneşlenmiş, sonra ne olduysa yerinden doğrulmuş ve o anda da deklanşöre basılmış. Ve elbette sırtında deniz kumuyla ve mayosuyla fotoğrafının çekilmesine hiç aldırmamış. Hatta ulusun denizden, deniz sporlarından yararlanmasını teşvik için bu fotoğrafların yayımlanmasını istemiş.
İstanbul'a selam
Atatürk, 1919'daki ayrılışından sonra İstanbul'a hiç gidememişti. Zaferden sonra 1 Temmuz 1927'de İstanbula gitmek nasip oldu ve bu büyük bir olaydı tabii... İstanbul, halk tarafından gelin gibi süslenmişti. Kent, Atatürk'ü Marmara Denizinde karşılamıştı. Denizyollarının 13 küçük, 8 büyük vapuru Şirket-i Hayriye'nin 12, Haliç Şirketinin 7 vapuru Marmara Denizi'ne açılmıştı. Ayrıca tamamen dolu 20'den çok özel şirket vapurları da Adalara doğru yol almıştı. Diğer özel motorları, sandalları, kayıkları ve benzerlerini saymak mümkün değildi. Marmara Denizi vapurlar, motorlar, sandallar tarafından adeta istila edilmişti. 1 Temmuz sabahı Adalar açıkları böyleydi. Atatürk de o anlarda böylesine mutluydu...