1. yüz (Toplam 1 yüz)

Çağan Irmak'ın yeni filmi ''Ulak''

İletiGönderilme zamanı: Cmt Oca 26, 2008 12:49
gönderen Türk-Kan
Resim

'Ulak'a kulak gerek

Ulak iyilikle kötülüğün amansız çatışmasının, masalla gerçeğin birbirine dolanan yakınlığının, küçük olmakla büyük olmanın zamansal aynılığı üzerine, dine, günümüze, geçmişimize ve kendimize ayrıksı bir bakış…


İnsan algısının yaşadığımız dünyanın değişkenliği karşısında kendi gerçekliğini yaratmak için direnmesi, onu farklı yollara ve kulvarlara sokması kaçınılmaz bir son olarak önümüzde uzanıyor. Bu hepimiz için geçerli bir yöntem. İnsan kendi içindeki en bildik yöntemleri tanımladıkça sıra daha tanımlanamaz, daha kafa karıştırıcı ve başkaları içinde daha anlaşılamaz ve ifade bulmakta zorlandığı fikirleri ortalığa saçmaya gelir ki, burada birazcık durup düşünmek gerekebilir. Ya da fazla düşünmeden içinden taşırmaya meyillenir insanoğlu. Ulak da bu tarz filmlerden. Yönetmenin zekasıyla yaşam algısının biraz da kendi içinde yeşillendiği ama aslında başkalarının da es geçilmediği bir yaşam algısı… Babam ve Oğlum gibi beklenmedik bir yankı koparan, yönetmenini bile farklı noktalara taşıyan bir filmden sonra gelecek olan her şey mercek altına alınmaya daha muktedir bir hale gelir, toplumsal bir mal oluş da egolar kadar gerginliğin de o denli habercisidir.


ANLATANIN VE DİNLEYENİN ZİKRİ

Zamansız ve mekansız topraklar. Varlıklarının ete kemiğe büründüğü belli olmayan karakterler. Kötülük ve iyiliğin neden çarpıştığını bilmeden oradan oraya sürüklendiği duygular. Gerçeklikleri en derin olan çocukların bile hayal gücüyle yoğrulduğu, anlatının en derin temsilcisi olduğu ağızlar. Ve hikaye anlatmayı seven, sinemanın gerçekliğin dumanında pişen hayal ekmekleri olduğunu unutmayan bir yönetmen… Bir ütopya denemesi… Ulak, herkesin yüreğini ağzına getiren bir öyküye sahip. Büyüklerin küçüklerden aynı zamanda gizleyip, aynı zamanda da gizleyemediği, anlattıkça kendi içindeki acılara bir kaşık bal çaldığı, ancak içinde birazcık farklı bir yaşam algısı olanların kavrayıp derinliklere sürükleneceği bir hikaye yapısına sahip. O yüzden John Bart’ın ‘Masal içinde Masal’ kitabı gibi bitmiyor, herkesin dünyasında başka bir şekilde akıp gidiyor. Tıpkı her seyircinin o güne kadar biriktirdiklerinden filme aktardıkları, aktarabildikleri kadar.


GELECEĞE TAŞINMAK

Sinemanın geleceğe taşınan bir gücü olduğunu biliyoruz. Sinemanın bir haberci, bir ulak, bizi değiştiren ve dönüştüren bir gücünün olduğunun farkındayız. Ağızdan ağza yayılan, yayıldıkça ilk halinden epeyi bir uzaklaşan, karmaşıklaşan bir şekli olduğunun da bilincindeyiz. Eee o halde? Dini terennümlerin, havarilerin bu yolda helak olmasının, birisinin iyilik ve kötülüğü yazıya dökmesinin zamanının ve zamansızlığının altını kalın çizgilerle çizen bir anlatım var karşımızda. Anlam derinlerde bir yerlerde ama aynı zamanda herkesin anlayabileceği bir yerlerde. Filmi anlatan herkesin ağız birliği etmişçesine söylediği gibi ‘her şey ve hiçbir şey’aslında.

Yönetmen birtakım söylencelerin önünü kesmek için de ‘masal’ gerçekliğini uydurmuş olabilir, herkesin algısında farklı bir akış yaratmak içinde… Ülke olarak politik tartışmaların zeminden zemine geçtiği, çarpıştığı, yanlış anlamaların derin kuşatması altındayken, yakın bir eleştiri damarı bulmak da ayrı bir beceri olarak görülebilir yönetimsel açıdan. Çağan Irmak, her şeyden biraz katıştırdığı bir harman yaratıyor önümüzde. Kurmak istediği gerçekliğin hayal olduğunun, ama hayallere kimselerin de karşı duramadığı bir algının peşinde Irmak. O yüzden Meryem de, Havva da, Adem de, Davut da bir arada. Bazıları kötülüğün mutlak bir kötülüğü temsil etmediği görüşünde filmde. Evet kötülüğün canımızı yakmasına fena halde alıştığımız süreçlerden geçiyoruz. Irmak’ın handikapları her şeyi insan boyutuna taşımaya çalışırken, aynı zamanda onu o boyuttan koparıp uhrevi sekmeler yaratmasında… Kimse uhrevi imgeler ve gerçek değerlerin birleşiminden bir dünya kurulamayacağı görüşünde… Irmak’ın eleştirilecek yanları bazı planları özensiz çekmesiyle, ışığı gereksiz patlatmalarıyla ve hiç istemese de bazı dekorların dekor gibi gözümüze gözümüze girmesinde yatıyor… Kafası dağınık ve bizi dağıtmak istemesi çok da problemli gelmedi bana.
Biraz da filme ilişkin kendi algılarımızdan ve karmaşamızdan çıkıp, genel bir iki kelam etmenin vaktidir dersek, anlaşılırlık açısından bir problem olmadığını söyleyebiliriz. Çocuk oyuncular fazla diye (ki iyi bir çocuk oyuncu yönetmeni) çocuk filmi muamelesi görmesin, yarıyıl tatiline denk geldi ‘tatil’ filmi olarak algılanmasın demek durumundayım. Bir ‘Babam ve Oğlum’ duygusallığı burada başka bir duygu çemberine dönüyor, herkes anlattığı öykülerle bir başkasını el üstünde tutmaya çalışıyor, Irmak yeni söylemle yeni bir dünya yaratmaya çalışıyor.


Resim



Ulak - Fragman 1





Ulak - Fragman 2





İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 10, 2009 1:47
gönderen Gurcan
En son ıssız adam'la anladımki çagan ırmaktan bir şey olmaz,o gitsin zengin boş kafalara saçma sapan diziler reklamlar çeksin.