Saldıranlar Arasında ABD Askeri Var Mıydı?
Gönderilme zamanı: Sal Eki 23, 2007 14:46
Saldıranlar Arasında ABD Askeri Var Mıydı?
Neredeyse her hafta, çok iyi yetişmiş 10-15 komando askerimizi şehit veriyoruz.
Her hafta, tepkiler büyüyor. En son, Irak sınırına sıfır noktası olan Hakkari- Dağlıcada, 20 Ekim (2007) cumartesi gecesi, saat 24.00e yaklaşırken 12 şehit daha verdik. Türk milleti infial halinde.
PKKlı teröristlerin 200 kişilik bir grupla saldırdığı ileri sürülüyor. Genelkurmayın yaptığı açıklamaya göre, misliyle karşılık verilmiş ve 32 PKKlı terörist öldürülmüş..
MEHMETÇİĞE, ABD Mİ KURŞUN SIKTI?..
Şimdi can alıcı soruyu soralım:
Türk Ordusuna saldıran PKKlılar arasında ABD askerleri var mıydı?..
İlk bakışta, kışkırtıcı bir soru gibi gelebilir. Ama bu; ABDnin yıllardır süren PKK desteği; Türk Ordusuna karşı tavrı ve PKKnın eylem biçimine baktığımızda çok mantıklı ve üzerinde dikkatle durulması gereken bir sorudur. Bu soruyu Pazar günü (21 Ekim), öğle saatlerinde Yeniçağ Televizyonunda, gece de Kanaltürkte Ceviz Kabuğu-Özel de dile getirdim.
Sorunun özüne ve dikkat çeken noktalara dönelim.
PKK, bugüne kadar bu kadar kalabalık biçimde dolaşarak, hedef olmayı göze almamıştı. Saldırıdan sonra -32si öldürüldükten sonra-, bu kadar kalabalık PKKlı nereye kaçabildi?
Türk Ordusu, elinde her türlü teknik donanım varken, bu kalabalık terörist grubu nasıl haber alamadı?
ABD, uyduları aracılığıyla timlerimizin hareketini ve yerini nokta olarak belirleyip, PKKya mı bildirdi?.. Eğer öyleyse, PKKnın elinde, havadaki bilgileri yerde alabilecek hangi teknik cihazlar var?.. Bunları kim kullanıyor, PKKlı çapulcular mı, yoksa uzmanlaşmış birileri mi?..
İşte bu birileri , ABDli teknik uzmanlar olabilir mi?
Özellikle son saldırıdaki noktalar, bunların 3-5 gün önce dağa çıkan terörist işi olmadığını gösteriyor.. Yani sonuç olarak; teknolojiyi kullanan ve Mehmetçiğe kurşun sıkan PKK görünümlü ABD askeri ve uzmanı mıdır?..
Bundan çok ciddi kuşkularım var..
ABD JETLERİ, KURMAY ALBAYI ŞEHİT ETTİ!..
Böyle düşünmemiz için, son saldırının dışında da geçmişte yaşanan çok olay var.
ABD, Türkiyedeki İncirlik Üssünü kullanarak PKKlılara yardım malzemeleri atmıştı..
ABD, Muavenet Gemimizi vurmuştu..
ABD, Irak-Süleymaniyede askerimizin başına -Org. Hilmi Özkök döneminde- çuval geçirmiş, sonra telefonlara bile çıkmamıştı..
Ta, 1919 yılında Türkiyeyi dörde bölen haritalar yapmış, işgal emri vermişti..
ABD, bizim topraklarımızda asker barındırıyor(üslerde) ve bizi vuruyor, devleti bölmeye çalışıyor, PKKya toz kondurmuyor.. (Ama kendi çıkarları için, sözde, terörle mücadele adı altında dünyayı işgal ediyor..)
Pazar gecesi Ceviz Kabuğunda dehşetli bir olayı anlattı, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu.
ABD, önüne gelene ateş açıyor, vuruyor, yıkıyor. Bize ise dur diyor.. Bizim hükümet de duruyor!.. Hem de esas duruşta.
Hakkari Dağ Komando Komutanlığı yapan Pamukoğlu ne dedi biliyor musunuz:
ABD jetleri, Albayımızı vurdu, şehit etti! dedi. Bu uçaklar, Türkiyedeki İncirlik Üssünden kalkmıştı!..
Birkaç soruma E.Tümg. Pamukoğlunun verdiği yanıtları birleştirerek, sunuyorum:
Daha beteri var. 1994 Nisanında, PKKnın kamplarına ani taarruz ettik. 3. günde, Genelkurmay Başkanımız (Doğan Güreş), ısrarla beni aradı. ABD, Kuzey Irakta 2 Birleşmiş Milletler helikopterini vurdudedi. İçinde ölen Türk subayları da vardı. Toplam 20 subay öldü. Bizim en yüksek rütbeli şehidimiz Kurmay Albay idi.. Bu jetler, Türkiyedeki İncirlik Üssünden kalkmıştı!..
KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKMAYA DEVAM!?..
Şimdi, başlıktaki soru daha da anlam kazanıyor değil mi?
PKKnın en büyük destekçilerinden olan Barzaniye her türlü ekonomik, teknik yardımı yapan Türkiye, kendi ayağına kurşun sıkmış olmuyor mu?..
Bu mantıkla mı terörle mücadele edeceğiz?
Terörist başını İmralıda esir tut(ne kadar esirse?), ama bir şey yapama!.. (Yılanın başı elindeyken, kuyruğu sizi ısırabilir mi?.. Ama ısırıyor, nedense..)
Yabancı ülkeler PKKya destek oluyor diye bağır, ama en büyük desteği sen ver!. Ve tüm uyarılara karşın onları beslemeye devam et!..
Ne demiştim, iki hafta önce:
Türkiye bitmiştir!...
B u l u n u r k u r t a r a c a k
b a h t ı k a r a m a d e r i n i !..
Hûlki Cevizoğlu, 23.10.07
Neredeyse her hafta, çok iyi yetişmiş 10-15 komando askerimizi şehit veriyoruz.
Her hafta, tepkiler büyüyor. En son, Irak sınırına sıfır noktası olan Hakkari- Dağlıcada, 20 Ekim (2007) cumartesi gecesi, saat 24.00e yaklaşırken 12 şehit daha verdik. Türk milleti infial halinde.
PKKlı teröristlerin 200 kişilik bir grupla saldırdığı ileri sürülüyor. Genelkurmayın yaptığı açıklamaya göre, misliyle karşılık verilmiş ve 32 PKKlı terörist öldürülmüş..
MEHMETÇİĞE, ABD Mİ KURŞUN SIKTI?..
Şimdi can alıcı soruyu soralım:
Türk Ordusuna saldıran PKKlılar arasında ABD askerleri var mıydı?..
İlk bakışta, kışkırtıcı bir soru gibi gelebilir. Ama bu; ABDnin yıllardır süren PKK desteği; Türk Ordusuna karşı tavrı ve PKKnın eylem biçimine baktığımızda çok mantıklı ve üzerinde dikkatle durulması gereken bir sorudur. Bu soruyu Pazar günü (21 Ekim), öğle saatlerinde Yeniçağ Televizyonunda, gece de Kanaltürkte Ceviz Kabuğu-Özel de dile getirdim.
Sorunun özüne ve dikkat çeken noktalara dönelim.
PKK, bugüne kadar bu kadar kalabalık biçimde dolaşarak, hedef olmayı göze almamıştı. Saldırıdan sonra -32si öldürüldükten sonra-, bu kadar kalabalık PKKlı nereye kaçabildi?
Türk Ordusu, elinde her türlü teknik donanım varken, bu kalabalık terörist grubu nasıl haber alamadı?
ABD, uyduları aracılığıyla timlerimizin hareketini ve yerini nokta olarak belirleyip, PKKya mı bildirdi?.. Eğer öyleyse, PKKnın elinde, havadaki bilgileri yerde alabilecek hangi teknik cihazlar var?.. Bunları kim kullanıyor, PKKlı çapulcular mı, yoksa uzmanlaşmış birileri mi?..
İşte bu birileri , ABDli teknik uzmanlar olabilir mi?
Özellikle son saldırıdaki noktalar, bunların 3-5 gün önce dağa çıkan terörist işi olmadığını gösteriyor.. Yani sonuç olarak; teknolojiyi kullanan ve Mehmetçiğe kurşun sıkan PKK görünümlü ABD askeri ve uzmanı mıdır?..
Bundan çok ciddi kuşkularım var..
ABD JETLERİ, KURMAY ALBAYI ŞEHİT ETTİ!..
Böyle düşünmemiz için, son saldırının dışında da geçmişte yaşanan çok olay var.
ABD, Türkiyedeki İncirlik Üssünü kullanarak PKKlılara yardım malzemeleri atmıştı..
ABD, Muavenet Gemimizi vurmuştu..
ABD, Irak-Süleymaniyede askerimizin başına -Org. Hilmi Özkök döneminde- çuval geçirmiş, sonra telefonlara bile çıkmamıştı..
Ta, 1919 yılında Türkiyeyi dörde bölen haritalar yapmış, işgal emri vermişti..
ABD, bizim topraklarımızda asker barındırıyor(üslerde) ve bizi vuruyor, devleti bölmeye çalışıyor, PKKya toz kondurmuyor.. (Ama kendi çıkarları için, sözde, terörle mücadele adı altında dünyayı işgal ediyor..)
Pazar gecesi Ceviz Kabuğunda dehşetli bir olayı anlattı, emekli Tümgeneral Osman Pamukoğlu.
ABD, önüne gelene ateş açıyor, vuruyor, yıkıyor. Bize ise dur diyor.. Bizim hükümet de duruyor!.. Hem de esas duruşta.
Hakkari Dağ Komando Komutanlığı yapan Pamukoğlu ne dedi biliyor musunuz:
ABD jetleri, Albayımızı vurdu, şehit etti! dedi. Bu uçaklar, Türkiyedeki İncirlik Üssünden kalkmıştı!..
Birkaç soruma E.Tümg. Pamukoğlunun verdiği yanıtları birleştirerek, sunuyorum:
Daha beteri var. 1994 Nisanında, PKKnın kamplarına ani taarruz ettik. 3. günde, Genelkurmay Başkanımız (Doğan Güreş), ısrarla beni aradı. ABD, Kuzey Irakta 2 Birleşmiş Milletler helikopterini vurdudedi. İçinde ölen Türk subayları da vardı. Toplam 20 subay öldü. Bizim en yüksek rütbeli şehidimiz Kurmay Albay idi.. Bu jetler, Türkiyedeki İncirlik Üssünden kalkmıştı!..
KENDİ AYAĞINA KURŞUN SIKMAYA DEVAM!?..
Şimdi, başlıktaki soru daha da anlam kazanıyor değil mi?
PKKnın en büyük destekçilerinden olan Barzaniye her türlü ekonomik, teknik yardımı yapan Türkiye, kendi ayağına kurşun sıkmış olmuyor mu?..
Bu mantıkla mı terörle mücadele edeceğiz?
Terörist başını İmralıda esir tut(ne kadar esirse?), ama bir şey yapama!.. (Yılanın başı elindeyken, kuyruğu sizi ısırabilir mi?.. Ama ısırıyor, nedense..)
Yabancı ülkeler PKKya destek oluyor diye bağır, ama en büyük desteği sen ver!. Ve tüm uyarılara karşın onları beslemeye devam et!..
Ne demiştim, iki hafta önce:
Türkiye bitmiştir!...
B u l u n u r k u r t a r a c a k
b a h t ı k a r a m a d e r i n i !..
Hûlki Cevizoğlu, 23.10.07