1. yüz (Toplam 1 yüz)

Ümit Özdağ: "Yüzde 65 kirli referandum diyor" / Ahmet TAKAN

İletiGönderilme zamanı: Çrş May 17, 2017 14:13
gönderen Oğuz Kağan
Ümit Özdağ: "Yüzde 65 kirli referandum diyor"

"Kirli referandum"...

MHP Genel Başkan adayı ve Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, referandum kampanyasının yorgunluğunu üstünden atmadan, soluk almadan yine Anadolu'nun yollarına düşüyor. Ümit Özdağ, "Referandum sonrasında olanlar da kirli referandum kadar vahim. Kirli referandum unutturulmamalı" diyor. Çileli Türk milliyetçilerinin işi kolay mıdır?.. Hayır... Özdağ, karşısına çıkarılacak engellerin farkında. Uzunca söyleşimizde oldukça kararlı gördüğüm Ümit Özdağ, yaptırdığı yeni anketin sonucunu YENİÇAĞ ile paylaştı;

"Halkın yüzde 65'i kirli referandum olduğuna inanıyor."

Ümit Özdağ, AKP içinde "kirli referandum"a inananların oranını ise yüzde 20 olarak açıkladı ve YSK'ya yönelik sert söylemlerinin dozajını artırdı;

"YSK Başkanı ve üyeleri anayasayı ihlalden, darbeciler gibi bir gün yargılanacaklar."

"Kirli referandum neden unutturulmamalı?".. İşte, Ümit Özdağ'ın sorularımıza verdiği çarpıcı yanıtlar:

Sanal karar

"16 Nisan 2017'de gerçekleşen ve parlamenter rejimi tasfiye ederek otoriter baskıcı bir başkanlık sistemi kurmayı amaçlayan referandum Türk siyasi tarihine kirli bir referandum olarak geçmiştir. Çünkü, bütün bu referandum öncesi süreçte yasalara aykırı olarak muhalefete ne televizyonlarda ne basında söz hakkı verilmiş ne de muhalefet ağır baskı altında olduğu için o, bir demokratik ülkede olması gerektiği gibi halka ulaşabilmiştir. Öte yandan saray- Erdoğan ve AKP devletin bütün kaynaklarını fütursuzca kullanmışlar, büyük ekonomik kaynaklar referandum için bir seçim ekonomisi mantığı ile kullanılmış, halka açıkça rüşvet verilmiş bu süreçte bütçe 17 milyar TL açık verecek hale gelmiştir. Bu da yetmemiş büyük bir reklam kampanyası düzenlenmiştir. Sadece son 2 hafta için afiş ilanlarına sarayın ayırdığı para 90 milyon TL idi. Ve bütün bu sürecin sonunda bu baskılara rağmen referandum parlamenter demokrasi yani hayır'ın zaferi ile sonuçlanmıştır. Zaferi ile diyorum, bunu bilerek söylüyorum. İşte bu noktada YSK'nın 16 Nisan saat 15:00'de aldığı sanal kararla kirli bir şekilde geçen referandum süreci nihai olarak gayrimeşru bir zemine çekilerek kirli referandum haline getirilmiştir. Şimdi YSK'nın aldığı sanal karar diyorum, çünkü 16 Nisan itibariyle alınmış böyle bir karar yoktur. Karar 2 gün sonra yazılmıştır. Gerekçeleri sonradan bulunmuştur. Karar, açık bir şekilde yasaya ve anayasaya aykırıdır. YSK kendisini TBMM'nin yerine koyarak anayasayı ihlal etmiştir. YSK Başkan ve üyeleri anayasayı ihlalden bir gün aynen darbeciler gibi yargılanacaktır. Bu anayasaya karşı darbedir çünkü YSK'nın yaptığı. Ben hayır diyen muhalefetin 16 Nisan saat 15:00'e kadar süreci iyi yönettiğini düşünüyorum küçük hatalara rağmen. Ancak saat 15:00'de YSK'nın bu yasaya ve anayasaya aykırı kararı, sanal kararı internette yayınlanır yayınlanmaz muhalefet bu referandumu gayrimeşru ilan etmeliydi. Çünkü, gayrimeşru zemine oturmuştu o andan itibaren ve saat en geç 20:00'den itibaren de YSK'nın önünde olunmalıydı. Ancak YSK'nın önünde bir tek biz Türk milliyetçileri olduk.

Zamansız tartışma

Referandum sonrasında olanları en az kirli referandum kadar vahim görüyorum. Çünkü referandumun hemen sonrasında referandum boyunca parlamenter demokrasiyi üniter devleti millî devleti savunan bazı siyasetçiler başkanlık seçiminde Erdoğan'ın karşısına kim çıkarsa kazanır şeklinde bir tartışma başlattılar. Oysa, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde Mansur Yavaş kazanmış olmasına rağmen müdahalelerle seçimi kaybetti. Buna büyük bir kurumsal tepki gelmedi. Bu kurumsal tepkinin gelmemesinden cesaret alan AKP, 16 Nisan referandumunu kirli referandum haline getirmekte sıkıntı çekmedi. Bundan sonra yapılacak bir referandumda veya seçimde Erdoğan'ın karşısına da bir aday tarafından kazanılmaması da böylece güvence altına alınmış oldu.

16 Nisan'da artık sandık güvenliğinin de Türkiye'de olmadığı ortaya çıkmıştır ve demokrasinin son unsuru da ortadan kalkmıştır. Bundan sonra Türkiye'ye kimse yarı demokrasi bile diyemez. Çünkü, AKP-Erdoğan halkoyu ile iktidara gelmeyi kabullenmiş fakat gitmeyi kabullenmediklerini gösteren bir tavır içerisine girmişlerdir. Bundan dolayı tartışılması gereken, gündemde olması gereken asla ve asla planlanan başkanlık seçimlerinde kimin aday olacağını tartışmak değil 16 Nisan referandumunun gayrimeşru ve kirli bir referandum olduğunu Türkiye'nin ve Türk milletinin gündeminde tutmaktır. Çünkü Türk milletinin elinden iradesi alınmış, gasp edilmiştir.. Şimdi bizim yapmamız gereken ilk ve tek şey, nasıl olduysa bu oldu artık önümüze bakalım demek değil, vatandaşın verdiği oya sahip çıkmak ve bunu da vatandaşa göstermektir. Yoksa gelecek seçimde sandığa götürecek vatandaş dahi bulamayız."

--Burada CHP'yi yetersiz mi buluyorsunuz?..


"Ben, CHP'nin kampanya boyunca izlediği stratejinin başarılı bir strateji olduğunu büyük ölçüde düşünüyorum. Küçük bazı hatalar dışında iyi bir kampanya izlediler, partisiz bir kampanya izlediler. Tahriklere kitlelerin kapılmamaları için doğru adımları attılar. Ancak 16 Nisan akşamı oraya çıkmamalarının ve YSK'ya gitmemelerinin nedenini bir genel başkan yardımcısı AKP'nin silahlı milisleri bize saldırırdı şeklinde açıkladığını okudum. Bu açıklama, okuyanlara şu mesajı verir; gelecek sefer de aynı şeyi yapabilirsiniz yine seçim sonuçları manipüle edilebilir biz yine tepki göstermeyeceğiz demektir bu. Ben bunun doğru olmadığını düşünüyorum. Demokrasi, uğruna mücadele edilmesi ve savunulması gereken bir şeydir. Eğer halkın oyunu istiyorsan, oyuna sahip çıkmalı ve o oyu savunmalıyız ve anayasanın çiğnenmesine seyirci kalmamalıyız. Tabii şimdi, hükümet ve saray konunun bir an önce unutulmasını istiyor. 16 Nisan referandumunun 1946 seçimlerinden hiçbir farkı yoktur. Hatta 1946 seçimlerinden tarihe daha büyük bir siyasi kir olarak geçecektir." (Yarın devam edeceğim.)

Ahmet TAKAN, 17 Mayıs 2017
ahttakan@gmail.com

Re: Ümit Özdağ: "Yüzde 65 kirli referandum diyor" / Ahmet TAKAN

İletiGönderilme zamanı: Prş May 18, 2017 13:44
gönderen Gönül Pınar Atacı
Tamamen haklı ve tümüyle gerçek ve geçerli çok önemli tespitler. En yürekten tebrikler size çok değerli hocamız Prof. ÖZDAĞ. Teşekkürler sevgili TAKAN. Gönül Pnar Atacı, 18.5.2017

Re: Ümit Özdağ: "Yüzde 65 kirli referandum diyor" / Ahmet TAKAN

İletiGönderilme zamanı: Prş May 18, 2017 13:57
gönderen Oğuz Kağan
"Deniz Baykal'a söylerim..."

"Kirli referandum"u unutturmamak için kampanya başlatan MHP Genel Başkanı adayı, Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, "blok" söylemini de hatalı buluyor. Söyleşimize dün kaldığımız yerden devam edelim;

Cephe yok

"Bir büyük başka hata da 'hayır' diyen bazı siyasetçilerin yüzde 48 gibi bir bloktan bahsetmeleri. Bunu neye dayanarak söylüyorlar bunu çok merak ediyorum. Eğer söyledikleri gibi yüzde 48-49 ise YSK'nın yapmış olduğu açıklamada hiçbir sorun yok. Oysa hayırların yüzde 50'lerin üzerinde olduğu kesin. Demek ki artık bu yüzde 48-49 söyleminden bir an önce vazgeçilmeli. Bu 'hayır' oylarına yapılan bir saygısızlıktır bilinçli olmasa da. Bunun bir blok ve cephe olduğunu düşünmüyorum. Biz Türk milliyetçileri olarak yüzde 50'ye değil yüzde100'e talip olarak yola çıktık. Ve öyle olmaya da devam edecek. Yüzde 1 bile 'hayır' bloğundan bahsetmek aynı zamanda karşı tarafta da bir 'evet' bloğu olduğunu varsaymak demektir. Bu doğru değil. Yapılması gereken öncelikle bu blokları bir tarafa bırakıp kirli referandumun gayrimeşruluğunu ortaya koyarak gelecek seçim öncesinde Türkiye'de tekrar adil ve dürüst bir seçimin yapılması için yani sandık güvenliğinin sağlanması için yapılması gereken düzenlemeleri konuşmak gerekir."

--Neler olabilir bunlar?

"Biz bir grup oluşturduk 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nde. Ve bütün dünyadaki seçim yasalarını tarıyoruz. Buradaki güvenlik önlemlerini inceliyoruz. Aynı zamanda ben Türkiye Barolar Birliği Sayın Genel Başkanı Metin Feyzioğlu Bey'i de ziyaret ettim Yusuf Halaçoğlu hocam ile birlikte. Kendisine de bu konuyu ve yaklaşımımı açıkladım. Onlar da sanıyorum seçim güvenliği ile ilgili bazı beyin fırtınaları yapacaklar, gerçekleştirecekler. Belki birlikte de belki sivil toplum örgütlerini de davet ederek ve değişik siyasi partileri de davet ederek böyle bir çalışma yapmak gerekiyor ama mevcut seçim güvensizliği durumuyla Türkiye'nin bir seçim daha gerçekleştirmesi mümkün değil."

Resim

--Referandum akşamı, hileler ortaya çıktığında YSK Başkanına gittiniz. Odasına girdiniz. O günün mutlaka bir bilinmeyeni vardır. YSK Başkanı, size ne dedi ve nasıl bir haldeydi?

"YSK Başkanı çok rahatsız bir haldeydi. Bizim orada olmamızdan hiç haz etmedi. Ancak ben neden haz etmediğini biliyorum."

--Neden?

"Bence suçüstü yakalananlar haz etmezler yakalanmaktan. Daha önce de bu tür kararların alındığını söyledi ve gerçekleri çarptırdı. Çünkü yasanın değişmesinden sonra böyle bir karar alma imkanı yoktu. Yasa çok belirleyici, böyle bir karar alamaz YSK. Özetle, YSK Başkanı ve üyelerinin yatacak yeri yoktur. Ama bunun hesabını bir gün yasaların önünde hepsi verecektir."

--Yine dönelim CHP'ye... "Kirli referandum"u unutturmamak için yoğun bir çaba, bir kampanya faaliyeti içindesiniz... CHP'yi buraya nasıl çekeceksiniz?

"Şu an doğrusu CHP'de de bu referandumun kirli olduğunu düşünen birçok siyasetçi olduğunu biliyorum. CHP kitlelerinin ise yüzde 100'ü bunun kirli bir referandum olduğunu düşünüyor. Sanırım onlar da bu konuda son güne kadar bazı CHP'li politikacıların izlediği hani kimi aday yapalım tartışmalarının doğru bir tartışma olmadığını önümüzdeki süreçte fark ederler."

--Bu düşüncelerinizi Deniz Baykal'a söylediniz mi?

"Hayır. Konuşmadım."

--Söylemeyi düşünür müsünüz?

"Karşılaşırsak söylerim."

--Konferanslar dışında bu kampanyayı nasıl sürdüreceksiniz?

"Çalıştaylar düzenleyeceğiz, raporlar hazırlayacağız. Onları öneri olarak getireceğiz. Ben Türkiye'yi dolaşacağım. Yine Anadolu'ya gideceğiz ama halka dönmek ve halkın yanında, halk ile karşı karşıya olmak bu çalışmanın en önemli boyutu. Çünkü bu halk bu ağır baskılara rağmen, bu tehditlere bu siyasi rüşvetlere rağmen parlamenter demokrasiye ve millî birliğe sahip çıktı. Onun için korkmadı yani. Mehmet Akif'in İstiklal Marşı'nın başına koymuş olduğu "korkma"ya korkmayarak cevap verdi. Ben, hem Türk milliyetçiliği adına hem Türk milleti adına bu süreci hayatımın en büyük gurur dönemi olarak adlandırıyorum ve Türk milleti demokrasiye nasıl sahip çıkılacağını gösterdi. Öte yandan Türk milliyetçileri teşkilatsız olmalarına, ağır saldırı altında olmalarına rağmen hem saraydan hem Balgat'tan, sivil toplum örgütlenmesi ile çok başarılı bir mücadele verdiler. Türk milliyetçilerini, otoriter, anti demokratik olmakla hatta faşist olmakla suçlayan çevreler bile bu sürecin sonunda Türk milliyetçilerinin önünde ceketlerinin düğmelerini iliklediler ve yanılmışız kusura bakmayın size saygı duyuyoruz, verdiğiniz mücadeleye saygı duyuyoruz demek durumunda kaldılar. Gerçekten Türk milliyetçileri bu süreçte tekrar rüştünü ispat etmişlerdir. "

--Zorlu bir uğraş olacak...

"Türk milliyetçiliği zorlu bir uğraştır ve her zaman da zorlu bir uğraş oldu. Bundan sonra da öyle olacak."

Ahmet TAKAN, 18 Mayıs 2017
ahttakan@gmail.com