1. yüz (Toplam 1 yüz)

Yürüme zorunluluğu / Ahmet GÜRSOY

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 19, 2017 13:19
gönderen Oğuz Kağan
Yürüme zorunluluğu

"Adaleti sokaklarda aramayın." Nerede arayalım o mübarek gülşeni?

Hükümet çevreleri ya anlamak istemiyor veya anlamazdan geliyor. Adaleti aranır hale kendileri getirdi. Ve bunun aranma yerini yine kendileri tarif ediyor. Kimi, "adliyede arayın" diyor, kimi "parlamentoda arayın" diyor..

Dikkatinizi çekerim.

İktidar "niye adalet arıyorsunuz kardeşim. Benim yönettiğim Türkiye'de adalet aramak züldür.. Adalet zaten var" demiyor..

Adres gösteriyor..

Şurada arayın!..

"Şurada arayın" dediğine göre demek ki adaletin eksik olduğunu biliyor.

Eğer bir ülkede Ana Muhalefet Partisi sokaklara düşmek zorunda kaldıysa, vay halimize..

Çünkü o ülkede hak hukuk iflas etmiş demektir.

Basın yayın, gördüğü gerçekleri yazmıyor, aşırı taraf olmuş demektir.

Hukuk sistemi, başlı başına kriz içinde demektir.

Eğer öyle değilse ülkenin en önemli siyasi gücü olan Ana Muhalefetin yürüyerek çözüm araması neyin nesidir?

Demek ki ülkede itirazlar işe yaramıyor.

Demek ki ülkede dilekçeler görmezden geliniyor.

Demek ki ülkede yönetici elitler, hâkim düzen kurmuş, dilediğini yapabilir hale gelmiş.

Demek ki iktidar istense de denetlenemiyor.

Kısacası..

Kısacası, insanlara çözüm arayacakları bütün kapıları kapatmışsınız..

Bu durumda yılların CHP'si yürümek zorunda kalmış..

Evet görünüşte bütün mekanizmaların kapıları açık.. Devlet herkese eşit uzaklıkta gibi duruyor gibi. Lakin pratikte iktidar seçkinlerinin sözü kanundan çok daha etkili iş görüyor.

Türkiye'nin geçirdiği en ağır bunalım bu aldatıcı görünüşle belirginleşen durumun ta kendisidir..

Yanlışlar, bir başka yanlışla düzeltilmek isteniyor. Sayın Cumhurbaşkanının ikaz edici sözleri bile, itham edici.. Hâlbuki Türkiye'nin sükûnete ihtiyacı var. Gerilim seçimlerden sonra yerini huzura bırakmalı değil midir?

Hükümeti destekleyen basınından birkaç gündür oldukça önemli çıkışlar gelmekteydi. Sağduyuya hitap eden bu çıkışlar, bir adalet arayışını da gözler önüne sermekteydi.

Umut vericiydi.

Ancak, bu sınırlı itirazlar da yavaş yavaş seslerini indirmeye başlamış görülüyor. İktidar seçkinlerine yönelik içeriden yükselen insani sesler bile özgür kalamıyorsa ne olacak?

Hak arayışlarına itirazlar karşılıksız kalınca siyaset ne üretecek, ne yapacak?

Efendim parlamentoda söylesin..

Söyledi diyelim..

Gene cevap bulamadı..

Şimdi ne yapacak?

Demokrasiye sığınacak. Onun siyasete tanıdığı haklardan yararlanacak. Buna uygun bir çözün bulacak.

İşte buldu..

Siyasetin yönü ister istemez sokağa yöneldi. Hak arayışları iktidar seçkinleri nazarında işe yaramayınca başka ne olacaktı?

Valla kimse kusura bakmasın. İktidarlar, kendi hoşuna giden bir ülke değil; iktidarlar, herkesin hoşuna gidecek mutlu bir ülke yaratmak zorundadır. Bunun yolu da önce adaletten geçer. Adalet beraberinde güvenliği getirir. Adalet değerleri yüksek bir ülkede yaşıyorsanız kendinizi güvende hissedersiniz.

Muhafazakâr iktidarlar kaç yıldır bunu sağlayamadılar. Eğer sokaklar çözüm arama yeri haline getirildiyse nedeni muhafazakâr seçkinlerin iktidarıdır. Yürüyenlerin kendisi değil.

Ahmet GÜRSOY, 19 Haziran 2017
ahmetgursoy.028@gmail.com