1. yüz (Toplam 1 yüz)

S-400 meselesi ve millî güvenlik... / Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 09, 2017 14:33
gönderen Oğuz Kağan
S-400 meselesi ve millî güvenlik...

Tam 112 TIR daha gönderildi...

ABD'nin PKK-PYD'ye IŞİD ile mücadele gerekçesi ile gönderdiği yardımlar aralıksız sürüyor.

Son konvoyda zırhlı Hummer'lar, yakıt tankerleri gibi çeşitli araçlar dikkat çekti.

Daha ilk günlerde yazdım. IŞİD ile mücadele PKK-PYD devletinin bir aracı/kaldıracı olarak kullanılıyor. IŞİD'in boşalttığı alanlara PKK yerleştiriliyor.

Hatta öyle ki bazı bölgeleri IŞİD, savunma dahi yapmadan PKK-PYD'ye bırakıyor.

Bölgeye giydirilen yeni elbisenin terziliğini ABD'nin yaptığı sır değil...

* * *

Biz, memleketimize bakalım.

"Türkiye için şu anda en yakın tehdit nedir?" sorusunun yanıtı, şüphesiz terör örgütü PKK'dır...

PKK hem sınırlarımızda, hem içeride "açılım" sürecinde sağladığı militan artışı ve silahlı gücün de etkisi ile eylemlerini sürdürüyor.

Suriye'nin kuzeyindeki oluşuma ABD'nin verdiği ağır silahlar PKK'nın eline geçiyor. Bu silahlarla PKK, Mehmetçiğe karşı kurşun sıkıyor, bomba atıyor...

Türkiye'nin öncelikli tehdit algısı olan PKK konusunda ABD, açıkça sürdürdüğü taraf olma halini devam ettiriyor.

Türkiye NATO ülkesi... ABD, NATO'nun en etkili ve yönlendirici gücü... Bir NATO ülkesi, bir başka ülkenin ulusal güvenlik ve beka sorunu saydığı terör örgütüne açıkça destek oluyor. O örgütü "kara gücüm" diyerek savunuyor!

Bu durumda Türkiye'nin de tehdit algısı değişmeli... PKK'nın arkasındaki güçlere bakılmalı... ABD dışında bu örgütün Avrupa'da da destek gördüğü, dolayısı ile NATO üyesi başka Avrupalı devletlerin de Türkiye'nin güvenlik önceliklerini hiçe saydığı bir gerçek...

* * *

Bu fotoğraf açıkça ortada dururken, Türkiye'nin hava savunma sistemi konusu gündeme geldi. Atlantik ile Avrasya güçlerinin görünmez rekabeti su yüzüne çıktı...

Türkiye bu konuda tercihini net olarak ortaya koydu; hava savunma sistemini Rus yapımı S-400 füzelerinin alımı yönünde kullanacağını açıkladı. Bu aşamadan sonra bazı "kalemler" Ankara'nın tercihini eleştirmeye başladılar...

Hava savunma sistemi, bir ülkenin gökyüzünden gelecek her türlü tehdide karşı koruyucu kalkan görevini yerine getiriyor. Güvenlik için yalnızca sınırları kontrol altına almak yetmiyor, neredeyse tüm gelişmiş ülkelerin sahip olduğu uzun ve orta menzilli füzeler, Türkiye için de bir tehdit durumunda...

Peki, can alıcı soru şu;

"Türkiye'ye olası balistik füze saldırısı hangi ülkelerden gelebilir?"

Bu soruya yanıt vermek çeşitli spekülasyonlara neden olabilir, bu nedenle soruyu değiştirerek şöyle sorayım;

"Türkiye'ye olası balistik füze saldırısı hangi ülkelerden gelemez?"

Alışıldık güvenlik algılarımız; "NATO üyesi ülkelerden Türkiye'ye bir saldırı olmaz" şeklinde çalışır...

Madem NATO üyeleri dostumuz, neden Türkiye'nin bölünmesi bu ülkeleri zerre ilgilendirmiyor? Neden hem FETÖ hem de PKK konusunda Türkiye ile iş birliğine yanaşmıyorlar...

* * *

Emekli general, stratejist Nejat Eslen ile konuşuyorum, ABD Kara Harp Koleji'nin Pentagon'da hazırladığı rapora dikkat çekiyor;

"ABD, Türkiye'de iç çatışma çıkacağını ve bu çatışmaya ABD askerinin müdahale edeceğini raporlaştırmış." diyor.

Türkiye'nin güvenliğini çatısı açık bir eve benzeten Eslen Paşa, "Çatımızı hava savunma sistemi güvene alır. ABD diyor ki; Rus yapımı S-400 almayın, NATO'ya entegre edemezsiniz. Diyelim ki NATO'ya entegre sistem aldık, bu sistem bizi İran ve Rusya'ya karşı koruyacak... Peki, Türkiye için, Rusya ve İran neden tehdit olsun? Tehdit oluşturmayan ülkelere karşı neden milyarlarca dolar harcayalım?" diye soruyor.

Eslen Paşa, bölgemizdeki gelişmeler doğrultusunda millî tehdit algımızı yeniden oluşturmamız gerektiğini söylüyor.

Türkiye, Batı ile çatışmadan akılcı politikalarla bu cendereden kurtulabilir...

Denge politikası ancak dengeli, güven veren politikacılarla mümkün...

Hamaset duyguları ile diplomasi yapanlar, Millî Güvenlik Stratejisi oluşturamaz.

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU, 9 Ağustos 2017
tuncaytm@gmail.com