1. yüz (Toplam 1 yüz)

Mesaj alındı, kriz bitiyor / Savaş SÜZAL

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 12, 2017 16:03
gönderen Oğuz Kağan
Mesaj alındı, kriz bitiyor

Vize krizi patlak vereli bir hafta oldu. Bitmesine de çok kalmadı. Bir ay içinde de sona ermesini bekliyorum. Amerikalılar Ankara'ya vermek istedikleri mesajı verdiler. Mesajı vermek istedikleri kişi veya kişiler de mesajı aldı. Bakmayın yalaka ve yandaş basında yayınlanan yorum ve mesajı tefsirlere. Hepsi uçuyor. Hele bizim gibi son beş yıldır Ankara’dan yapılan açıklamalarla Washington’dakilerin çelişmesini fark eden az sayıdaki gazeteci için yenir yutulur bir nane değil.

Bence vize olayı Washington’un Ankara’daki üst düzey AKP’lilere Erdoğan ile yolun sonundayız, “bizimle devam etmek istiyorsanız lider değiştirin” demek istediğini sanıyorum. Bundaki ustalık ne yazık ki Dışişleri görevlilerini monşer diyerek kendi kafasına göre takılan AKP dış politika uzmanlarındaki farklılıkta. Amerikalıların vize oyununda acil çıkışlar için bir açık kapı varken Ankara’nın kararı içinde herkes mağdur oldu. Türkler Amerika’ya girerken, Amerikalılar Türkiye’ye giremedi.

Bu politikada sayıları yaklaşık 10 bin kadar olan Amerika’da okuyan Türk öğrencilerden vize işlemini son dakikaya bırakanlar yandı. En az bir sömestre kaybettiler. Gene yurt dışında yaşayan ve Amerikan tabiiyetine geçmiş olan Türklerde bu kış planladıkları ana, baba ve kardeş akraba ziyaretleri gecikmeli olarak uygulanacak. Tüm bu vize hikâyesin de en tehlikeli ve kötü durumda olan tedavi için ABD’ye gelecek olan Türkler. Bazı hastalıklar vardır günlerin ve saatlerin bile önemi vardır. Yazık olacak.

Anlamak mümkün değil. Dış politika yalanlar veya anlık kızgınlıklarla yönetilmez. Bırakın beş yıldır yaşadığımız yalanları, son Eylül ayı içinde New York ziyareti sırasında sergilenmek istenen yalanlara dikkat edin. “Dostum” desin diye çok sayıda uçağı hangarda bekleyen havayolu şirketine ABD’ye 40 uçaklık uçak siparişi vermek, hangi düz akıllı dâhinin işi? Trump’ın ağzından beyanlarda bulunmak hangi cahilin fikri? (Yarım saat sonra Beyaz Saray’ın yalanlayacağını bile bile) Daha önce hayır denilen Sarraf’ın serbest bırakılması amacıyla değiş-tokuş için Papaz’ın tutuklanması ne tür bir cesaret?

Bakın ilk başından beri İstanbul konsolosluğu konusuna inanmadım. Diyeceksiniz, Amerikalıların yanında FETÖ’cüler çalışmıyor mu? Tabii çalışıyor. Hatta arkadaşım Yılmaz Polat bir kitabında Ankara’dan verilen Fethullah Gülen vizesini resmi ile yayınlamıştı. Ama DEA (uyuşturucu ile mücadele dairesi) ajanlarının Türk polisi ile irtibat görevini yapan bir kişiyi içeri almak en kolay suçlamaların çürütülebileceği bir konu. Bu ajanlar doğrudan emniyet ve MİT ile çalışırlar. İyide emniyete FETÖ’cüleri siz yerleştirmediniz mi kardeşim? Bu adam gidip kimlerle görüşecekti?

Türkiye’de bahçelerinde petrol bularak zengin olan mantar gibi yerden bitme zenginlerin esas kazanç konularının uyuşturucu ve silah kaçakçılığı olduğunu bilmeyen var mı İstanbul’da? Bu kişileri hükümet bilmiyor mu sanıyorsunuz? Yıllardır biliyor. Ancak Türkiye’ye girmeyen ülkenin ihtiyacı yabancı sermaye yerine giren bu kara paraya göz yumulduğunu bilmeyen mi var? Yanlış anlamayın bu konuda yalnız AKP iktidarını değil ondan önceki yıllarda da Hindistan’dan getirtilen altın külçeleri hikâyeleri de duymuştum. Peki, bizim bildiklerimizi öteki istihbarat örgütleri bilmiyor mu? Tabii biliyorlar. Ve hatta bu iktidar, adamlar kolay çalışsın diye bu örgütlerden birine Başbakanlığa yakın bir bina vermedi mi?

Gördüğünüz gibi tüm bu oyunlar bir yutturmaca. Konuya vakıf olanlar yutmuyor ama tribünlerde etrafı seyreden halk boyalı basın yüzünden başka şey zannediyor. Tıpkı İdlip olayını cihada çıkmış Türk ordusu zannettiği gibi. Tabii bunda payanda muhalefet partisinin de katkısını unutmamak gerekir. Hamasi nutuklar dışında memleket yararına tek iş yapmayan bu partinin açıklamaları da bir başka garabet.

İdlip’te bulunan ve radikal İslamcı diye tanımlanan gruplar kimin ürünü? ÖSO dediğiniz Suriye içindeki molla takımının Esat denilen dikta yönetimine ayaklandırılan bölümü değil mi? Peki benim genç yavrularım, Ankara’daki yanlış politikaları savunmak için can verirse bunun faturası kime çıkacak? Kerkük ve Musul konusundaki tezlerimiz yanlış değil. Her ne kadar eleştirip yerden yere çaldıkları Lozan’ın bir sonucu olsa bile bugün o eleştirdikleri Lozan’a sarılmaları ne?

Sevgili okurum, demem o ki, bu cahil oyununa alet olmayalım. Demiyorum Amerika günahsız. Ancak ABD’ye karşı bir plan yapılacaksa geçmişten ders alınarak daha doğru dürüst ve çalışan bir plan dâhilinde ustaca yapılmalı. Tabii ki konsoloslukta çalışan bir Türk vatandaşını yargılamak veya sorgulama hakkımız var. Ancak tutukladığınız bu kişilere avukat hakkı tanımadan adalet diye bağırmanın da bir anlamı yok.

Ben yazıyı bitirirken Amerikan Dışişlerinden bir heyetin düzenli ve önceden planlanmış belirlenmiş konularda görüşmeler için Ankara'ya gideceği açıklandı. AKP ve yandaş basın bu onur kırıcı durumu kullanmaktan çekinmedi ve Amerikan heyetinin vize krizi için Ankara'ya geleceğini açıkladı. Oysa heyet iki ülke arasındaki tüm konuları ele alacaklarını açıklamıştı. Teknik olarak bir sorunda bu kapsamda ele alınacağı için doğru ama onur kırıcı ne diyeyim. Onur kaldı mı?

Son olarak Bosnalı din kardeşlerimizin kanını ellerinde taşıyan Sırbistan ziyareti ve Sırpların tezahüratı ne anlama geliyor hiç düşündünüz mü? Sırpların karındaşı Moskova olduğunu da bir kez daha hatırlatırım. Acaba bu hüsnükabul de Putin'in ağırlığı nedir bir düşünün derim.

Savaş SÜZAL, 11 Ekim 2017